Mutlak Mutluluk Bakanlığı kitabı ülkemizde Can yayınlarından çıkan booker ödüllü Küçük Şeylerin Tanrısı yazarının kitabı bu arka kapak alıntısıyla basılmış. Kitap farklı hayatları farklı anlam düzlemlerinde farklı açılardan ve farklı kültür kodlarından aynı hikayenin içinde anlatmakta çok başarılı olmuş. Hindistan-Pakistan-Keşmir olaylarının insan hikayeleriyle harmanlanarak anlatıldığı ama insani gözün hakim olduğu o kargaşanın o akıp giden olayların içinde ‘insanı’ yakalamış bir eser Mutlak Mutluluk Bakanlığı. Türk okuyucuya Suat Ertüzün’ün başarılı İngilizce çevirisiyle sunulmuş.
Kitap Yaşlı kuşlar ölmek için nereye gider? Sorusuyla başlıyor. Hayatları içiçe geçmiş farklı karakterler olsa da kadın erkek arasında gidip gelen Afitap’ın hikayesi ve Habgah’ı kendine mekan edinmesi toplumun dışlanmış kesimine bir pencere açılıyor. Devlet terörü, isyan, bağımsızlık mücadelesi, farklı dini ritüeller, farklı dostluklar hikayenin kurgusunu ilginç ve akıcı kılıyor.
Afitap adıyla çıktığı hayat yolculuğunu Encüm olarak sürdüren Hicra, uzun zaman yaşadığı ve kendisi gibi farklı kültürlerden insanların kaldığı Habgah’ı terkedip Cennet Pansiyonu kuruyor şehrin unutulmuş mezarlığının üstüne. Burası zamanla değişiyor, Cennet pansiyon şehrin değişimine şahit oluyor, direnişler başlıyor, bazıları terörist ilan ediliyor, her zaman mazlumlar için bir sığınak olan Cennet Pansiyon Hindistan’nın o yıllarında savaşlarına iç çekişmelerine ve değişimine de tanıklık ediyor.
Yazarın eleştirel ve anlamı yakalayan cümlelerinden herşey payını alıyor, tenkit, dostluk, farklılık, saygı, birlik, dayanışma ve aşk… Olanlar ve olaylar arasında yazar farklı anlamlar yakalıyor; ‘demokrasi sirkinde daha iyi bir dünya söylemini direnenler için kullanırken ülke yönetimini eleştiriyor. Köprü altında uyuyan insanlarla hemhal oluyor, Şehrin sokaklarında cesedlerin toplandığı zamanlar yaşanıyor. İnsanlar birbirine tutanarak hayatta kalmanın derdine düşmüşken, şehir fakir insanlar için artık yaşanamaz bir değişim geçirirken bir yandan da toplumdaki kast sisteminin nasıl işlediği bütün acı tecrübeleri ile gözler önüne seriliyor. Evrenselleşen terör dili hakim olmaya başlarken bununla mücadele eden devlet gitgide nasıl acımasız ve hukuksuz bir mücadele yürütüyor ve bu işi işkencecilere devrediyor.
Savaş renkleri sildi, sanatı sildi, inceliği insanlığı sildi, bazen yaşayor olmak bile öldürülmek için yeter sebep olarak görüldü bu toplumsal kargaşa ortamında. Devletin istihbaratı ve işkencecileri ise her zaman emre amadeydi.
‘inananlar arasında zindık, zındıklar arasında bir inanan’ olarak anlatılan Hazreti Sermed Şehid Türbesinde başlayan insan hikayeleri yine orada nihayetleniyor. Delhi’nin suriçindeki Şahcihanabad denilen arka sokaklarında başlayan hikaye Cennet Pansiyonun üzerine kurulduğu mezarlıkta farklı anlam düzeylerine evriliyor, genişliyor, herkesi kapsıyor ve herkes için bir mutluluk payı sunuyor; Mutlak Mutluluk Bakanlığı…..