ELDA ELA

Hiçbir şeyin garantisi yok aslında. Yaşamımızın ne zaman sona ereceğini bilemiyoruz. Her gün bir ölüm haberi alıyoruz. Tek tek eksiliyor yaşam ağacından sevilen, sevilmeyen, özlenen, hasret çekilen isimler… Sohbetlerde, -di li geçmiş zamanlı anılarda bahsedilmeye başlanıyor gidenlerden.

Ebedi hayata intikal edenlerin hep iyi taraflarını hatırlıyoruz. Acaba yaşarken de bu kadar iyi niyetle, iyi taraflarıyla anımsamaya çalışıyor muyuz yanı başımızdakileri? Gün geliyor hiç uğruna kırıyoruz birbirimizi, hiç uğruna darılıyor, hiç uğruna harcayabiliyoruz bizi sevenleri, sevdiklerimizi. Daha sonra pişmanlık duyabileceğimizi düşünmeden nasıl da kırarız en kıymetlilerimizi?

Öyle kısa ki yaşam; ne kızmaya, ne nefrete, inada, tartışmaya vakit var, ne de hayallerimize ket vurmaya. Yaşam kısa diye anı yaşayın demiyorum, anı yaşamalı ama yanındakileri, sevenlerini, kendisine ihtiyaç duyanları da unutmamalı, bencilce hareket etmeden sorumluluklarını da göz önünde bulundurarak yaşamalı insan. Önce kendi değerini bilmeli ki karşısındakilerin yaklaşımlarını kalp kırmadan değerlendirebilsin.

Mesela bugün İstanbul’ da sağanak yağış var. Herkes dışarıyı seyrediyor; bazıları “inşallah akşama kadar biter yağış, ıslanırsam hastalanırım” diyor, bazıları da şimdi şu yağmur altında ne de güzel yürünür, koşulur düşüncesi içinde, tıpkı benim gibi.
Yaşadığımız hayata bir kere geliyoruz. Verimli kullanıp tadını doya doya çıkarmak da bizim elimizde, her şeyden çekinerek sadece bir alana odaklanıp kalmak ve yolun sonuna geldiğini gördüğünde “ne çabuk geçmiş yıllar, oysa daha yaşanacaklar vardı” demek de…

Üşenerek, çekinerek yaşamayacaksın hayatı. Kendini de düşünerek, sadece başkaları için değil, huzur bulmak için yaşayacaksın. Mesela canın, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında deli gibi dönmek mi istiyor, dön. "Sonra hasta olurum, sadece filmlerde olur o” deme, tecrübeyle sabit ki hastalanmıyorsun"
Yeşillik gördüğünde tabiatı izlemek yerine onu yaşamayı dene;  bas çimlere, koş delice. Yüzücülüğün iyiyse dal denizin dibine, in inebildiğin yere. Çık dağın zirvesine, korksan bile o heyecanı yaşamak iste, yamaç paraşütü yap, bungee jumping heyecanını tat. Korktuğun ne varsa üzerine git ve aşmaya bak.

Hayat öyle kısa bir çizgi ki yaşamını kısıtlama, erteleme hiçbir şeyi, seviyorsan çekinmeden söyle, yarın geç olabilir çünkü. Seni dünyaya getiren ve üzerinde hakkı olan insanlara sevgini, saygını hala yanındayken göster, dile getirmek istediğinde bulamayabilirsin onları. Gülmek mi geldi içinden, erteleme gül, iyiki gülüyorsun, kimsenin engellemesine müsaade etme. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.