HAYDİ, DİNOZOR KIŞT KIŞT!


Prof. Dr. Ali Osman Özcan


    Kültürel anlam verme sistemlerimizde bir değişim olduğu gayet açıktır. Kutsal mekânlar, milli kahramanlar, milli değerler ve inanışlar milletimizin büyükleri dinozor ilan edilerek saygınlıkları yok edilmek istenmektedir. Açgözlülük, tembellik ve öfke davranışları kutsal mekânlara kadar el atmıştır. Dinozorların bilgelikleri ve tecrübeleri yok sayılarak, gençlere düşman gösterilerek, onlara ölüm fermanı çıkarılmaktadır. Dinozorların bilgelik ve deneyimleri yanında cehalete, bilgisizliğe, sorumsuzluğa ve ilkesizliğe karşı açtıkları savaş duygu ve düşünce dünyaları fos olan kişiler tarafından aşağılanmaktadır. Kendini egemen ilan eden muzaffer burjuvazi dinozorlara savaş açmıştır. Bilge ve deneyimli olan kişiler emekli yaftası yapıştırılarak gençler tarafından suçlanmaktadır. Ahlâki çöküntü içindeki insanların cellâtlığı, imansızlığı, namussuzluğu ve vicdansızlığının harcadığı akıllı, bilge, aksakallı, kocaçınar, tecrübeli ihtiyar vb. kavramları yozlaştırma yarışı içindedir. Böyle bir nesil atalarının bin bir güçlükle kazandığı şan, şöhret ve servetini harcama peşindedir. Onların şan, şöhret ve servetine katkı yapmaktan korkan nesiller geleceği yaşamak fakat geçmişi düşünerek yaşama peşindedirler.

    Kişiler arası ilişkilerde atalarının ahlaki kurallarını ortadan kaldırarak "Bir günlük beylik, bir günlük beyliktir" mantığıyla hareket edenlerin insanlığa ve kendi milletine zerrece katkısı olamaz. Açgözlülük sadece para için değildir. Üretken ve yaratıcı güçlere düşmanlık da bir çeşit açgözlülüktür. Açgözlülük Bilge Kağan'ın Türk milletinde yarattığı tehlikeyi haber veren anıtlarında da lanetlenmiştir. Açgözlülük yağmalama, soygunculuk, tefecilik, köşe dönmecilik de zaten vardır. Eğitim kurumlarımızda cetlerimizin ve atalarımızın önderlik sancağını nasıl taşıdıklarına dair örnekler gitgide azalmaktadır. Üst düzey yöneticilerin ne gibi alçaklık, ihanet ve hilekârlık yarışlarına girdikleri ve Türk milletini gerilettiklerini tarihi ve kültürel örnekler tarihte açıkça göstermektedir. Milletten feragat, fedakârlık bekleyen korkak, ürkek ve yüreksizlikleri milletimizi endişelendirmektedir. Burjuva dünyasının mantığı olan "Bizim gibi ol!" mantığını medya ile tüm yazılı ve görsel basın zihinlere kazımaktadır. Oysa onlara benzemek gözleri bağlı bir hâlde uçurumun kenarına getirilip atılmayı beklemektir.

    Milleti kaderin darboğazına iteleyip "Talihin bu!" demek millet için çalışmak demek değildir. Milletin acı, ıstırap, sıkıntı, sevinç, neşe ve ihtişamına kadar uzanan değer sistemini yozlaştırmak, dinozorların sözlerini dinlemenin kötü olduğunu söylemek günümüzün geçerli bir değer sistemidir. Milletten sermayesi sessizlik ve acı bir çığlık olan hayatı benimsemesi istenmektedir. Böyle bir durum üst düzey yöneticiler için olduğu kadar millet için de tehlike çanlarının çalması demektir.
Millet kadere ve baskıya sessizce direniş zihniyetiyle karşı koyabilir. Lakin bunun sonucu iyiye işaret değildir. Ağustos böceğinin ayakları kaşındığında ne kadar ses çıkarsa dinozorlara "Kışt kışt!" demek de o kadar bir etki yapar. Yaşlılar güçsüzlüklerinin gücünü bilirler. Bilgelik ve deneyimleriyle gençlere yol gösterebilirler. Lakin onları hor görmek, onların akıllarını, deneyimlerini hiçe saymak demektir. Ne yazık ki gençler geleceğe yönelik umutlarıyla geçmişe dönük düşünme çerçevelerinin dışına pek çıkamazlar. Geleceğe dönük yaşama anlayışı ölüm gecesine doğru giden bir yoldur. Bu yoldan sağ salim çıkabilmek yaşlıları suçlamaktan geçmemelidir. Günahsız yaşlıları acı ve ıstırap içinde bırakarak burjuva yaşamına özenmek kendi köksüzlüğünü ilân etmektir.

    Dinozorlar gençlerin düşünmelerine güç veren ışık kaynakları olarak hayatın ritmine uygun yol göstericilerdir. Gençler bilineni bir daha bilme peşindeyken yaşlılar onlara gülüp geçerler. Millet olarak geleceğimizin yeniden yapılanmasında dinozorları kovma değil, onların nefes alışlarını bile hisseden, onların gönül ışıklarını takip eden bilinçli bir nesil ne mutlu bir nesildir! Gençlerin bilinç biçimlerini anlam verme, kutsallaştırma biçimlerine dinozorlar yardımcı olduğunda, milletin gelecek korkusu ortadan kalkar. Düşmanların soluk gölgeler olarak zihinleri işgali, onların bilinçlerini de çökertici bir virüs işlevi yapar. "Bizim gibi ol, bize benze, bizden ayrılma, bizim gibi yap, bizim gibi kazan!" vb. örneklerin medyadaki saldırısının bilincinde olanlar yaşlı ve ihtiyarlara "Kışt!" demezler. Bilirler ki o örnekler millete fazla bir şey kazandırmayacak, milletin geleceğine bir katkı yapmayacaktır.

Eğlenceye düşkün, tembel, çalışmadan kazanmak isteyen bir gençlik atalarının yaşam mücadelelerini de kavrayamazlar. Atalarının kıtlık, sefalet, afet ve felaketleriyle mağlubiyetlerinin acılarını da kavrayamayan nesillerin gelecekteki torunlarına bırakacakları şan, şöhret ve sermaye de olamaz. Ahlaki çöküntüler (hele günümüzde etik denilerek tanımlanan sözcük) milletin gelecekteki zafer şansı, kaderi, talihine yol gösterici niteliği taşımaz.
Milli belleğimizde gizlenen kültür tarihimizi bozmak isteyenler, bir sürü uydurma sözcükle bu belleği bozarken kahramanlık, yiğitlik, mertlik, cesur yüreklilik sözcüklerini düşman ilân etmişlerdir. Gelecek nesilleri "Hey gidi milletimiz! Bir avuç kişiye engel olamadı" sözünü söylemekten engelleyecek, milli gücümüzü arkasından itecek ve başarıya ulaştıracak bir eğitim zihniyetine ihtiyacımız vardır.

Eğitim sistemimiz uyumlu insanlar sözünü sloganlaştırmıştır. Oysa milletimizin uyumlu insanlara değil, geçimli, üretken, çalışkan, girişken, didişken insanlara ihtiyacı vardır. Şehvetperest, şöhretperest, maceraperest, paraperest insanlara ihtiyacı yoktur. İkbalperest bir lider takımının oyuncağı olan milletin öfkesini dindirmek çok zordur. Milleti ayakta tutan bu öfkeden korkanlar, zihinleri bireycilik adına yönlendirmektedirler. Oysa bu bireyciler acımasızca birbirini öldürmekten de çekinmezler. Çünkü bir bireyci kendisine meydan okunmasını, kendisinin aşılmasını, kendisinin kıyaslanmasını hiçbir zaman hazmedemez. Bu davranışları bir tür isyan ve küstahlık kabul eder. Her türlü kötülüğü yapmaya hazır biri olarak kutsal olsun veya olmasın her şeye saldırır. Ölümcül tehlikeleri bile kendi çıkarı için göze alır. Onun gözünde sadece kendisi vardır.
Millet diye bir kavram tanımaz. Kendisinin dışındaki her şeye düşman olan bu kişi, bireyci yaşam biçimine aldırıp aldırmama, umursamama davranışlarında kendini gösterir. Tarih boyunca milletimiz bireyciliğin açgözlülüğü, hırsı ve tamahından çok çekmiştir. Antenlerini titreterek çıkaran, salyangoz tipli, atalarına-kutsallarına saygısız insanlara "Kışt!" diyelim, dinozorlarımızın söylediklerine kulak verelim.

   


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.