Sizin bir iradeniz vardır, hali ile bu irade size güç kuvvet verir.
Doksanlı yılların başında bu cemaatin ülkede 10 yıl içerisinde ulaşılmaz noktalara geleceğini söylerdim dost sohbetlerinde. Bunu söylerken de elbette tezimi gözlemlerime dayandırırdım. Aradan zaman geçti, cemaat için AK Parti’nin ülkede iktidar olması ile altın yılları da başlamış oldu.
Hiç unutmam 1989 senesinde Samsun’da öğrencilik yaptığım dönemde cemaatin dershanesine gidiyor yurtlarında da barınıyordum. Buradaki örgütlenme biçimi kesinlikle 8 aya yayılmış sistemli bir çalışma mevcuttu. Bizi evlere alıştırmak için yemek tertip ediyorlar ve bu yemeklerin cazibesi ve çekiciliğini kullanarak sempati kazanıyorlardı.
Toplantı sonrası toplu olarak yurtlara dönmemize müsaade edilmiyor belli bir hızlı tempoda ikili en fazla üçlü guruplar halinde gidiyorduk. Elimizde dini içerikli bir kitap bulundurmamıza müsaade edilmiyor, yemek öncesi ve sonrası temkinli olmamız konusu hatırlatılıyordu. Samsun’da ki bu öğrencilik yıllarıma denk gelen zamanlarda hocanın Ankara Kocatepe Camii’ndeki bir vaazı için bizi otobüslerle Ankara’ya götürdükleri gün ağabeyim de Erzurumdan gelerek bu buluşmaya katılmıştı. Lakin ağabeyim ile ben bu kalabalıkta buluşamamış, adeta kalabalıklar arasında kaybolmuştuk.
O günlerde cemaat ve hocaya karşı inancım giderek artmış ve bugünlere kadar da sempati duymuştum.
Ta ki milletce şaşkınlığa uğradığımız 17 Aralık depremine kadar, Samsun’da ki öğrencilik yıllarımdan bu güne cemaat 500 kat büyüdü. Dost sohbetlerinde konuştuğum, iddia ettiğim konu da AK Parti iktidarında zirveye ulaşarak bugünlere ulaştı ve maalesef sonları da bu zamanlara denk gelecek gibi görünüyor.
Senelerin emeğini hoca bir seferde gözünün yaşına bakmadan heba etti.
1990’lı yılların sonlarına doğru İstanbul’da üniversite kazanarak İstanbul’a yerleştim. Birkaç ay sonrasında Hoca'nın vaaz için Süleymaniye Camii’ne gelmişti. İçerik, üslup, konuşmalar hakkında giden arkadaşlarımız soru sorduğumuzda bir bilgi vermediler. Ama o günlerden aklımda kalan ve beni böyle düşünmeye sevk eden birkaç anımda ise Hoca'nın sürekli olarak insanları kapısından kovduğunu, hizmeti bırakacağını, insanların hiç dikkatli olmadığını, bu tavır ve disiplinsizliği kaldırmadığını, kendisini yalnız bırakmalarını yakınındaki abilere söylediğini ve hatta bu abilerden birinin günlerce kapısında yattığını duyar üzülürdük.
Burada verilen mesaj kesinlikle farklıydı, bugün olduğu gibi…    
Tavan tabanın nasıl yönetildiğini çözmüş, Hoca'ya yakın abiler alt cenaha bunu çok güzel yansıtıyor ve onları bu sistemde azimlendiriyor, suskunlaştırıyor sadık ve silik bir birey olarak yetiştiriyorlardı.

Bu tarihlerdeydi yine, üniversitelerdeki sağ sol vs. olaylar yine tam gaz devam ederken İ.Ü Edebiyat Fakültesi Hergele Meydanı'nda bir çatışmaya katılmıştık ve balkonlardan cemaatin sessiz turnusol kağıtları bizi izleyip bıyık altından gülerlerken bir karar vermiştim. Bunlarla biz aynı kulvarda olamayız.. Fakat bunu İslam'a hizmet ediyorlar, farklı bir koldan inançlarını yayıyorlar düşüncesinin arkasına saklayarak hiçbir zaman muhalif olmadım ama içlerinde de yer almadım,
90’lı yılların ortasında cemaat yine bir altın yıl yaşıyordu Vatan Caddesi'ndeki Akgün Otel’de cemaatin bir himmet toplantısına bir vesile ile iştirak ettim. Yemek yendi şov başladı bir tanıtım videosu Afrikalı çocuklar vs derken bir araba, bir ev, paralar, çekler iyi geceler.

Şimdi tüm salya sümüğü ile dünün peygamber ve sahabe takipçileri, sünnet aktarıcılarına soruyorum.
Siz paraları ne yaptınız?
Siz hükümetten önce bu ülkede paraya dokundunuz, milyarlarca lira para, zekat, deri, ticaret, himmet, hayır, dersane, lise, üniversite, banka, sigorta, rafineri, dış ticaret, tv, radyo, dergi, gazete, aracılık, ihale…

Sen topladığın paraların hesabını ver önce sonra hükümetten hesap sorma işini de millete bırak.

Sana ne Hoca bizim paramızdan, vergimizden, ihalemizden. Sanırız ki sen Amerika’da olduğunu bir an unutup oradan buraya ayar vermeye çalışıyorsun.

Tekrarlıyorum; Önce topladığın paraların akibeti hakkında bizleri bilgilendir. Bu ülkede dolaylı yollardan da olsa seninle parasal ilişkiye girmeyen kalmamıştır diye düşünüyorum.

Buradan açıklıyorum, tüm bu toplanan paraları teşkilatlanmanıza, gücünüze güç katmanıza, ayaklarınızı daha sağlam basmak ve şov yapmak için şaşalı saraylarınıza şirketlerinize harcadınız. Bu millet hizmete o paraları size güvendikleri ve inandıkları için verdi.
Bu topladığınız paraların kaydını, makbuzunu, muhasebesini açıklayın.

Yüzlerce vakfın, derneğin, onlarca STK'nın, binlerce taşınmazınızın, yüzlerce dershane ve  okulun, medya şirketleri, banka ve, fabrikalar, maden ocakları, inşaat şirketleri, hayır hasenat olsun diye size verilen paralarla mı kuruldu? Hadi açıklayın..

Bununla yetinmiyorum evraklarınızı da gösterin, şeffaf olun

Cevap verecek bir delikanlı,  Allah korkusu olanınız çıksın ve açıklasın. Ama Allah nelere kadir siz bunu görüyor ve daha da yaşarak öğreneceksiniz.

İnleriniz az, içinize girecekler, sizteminiz, şifreleriniz deşifre oldu.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.