KURNAZLIĞIN SONU


Prof. Dr. Ali Osman Özcan

aozcan@skyturk.net


    Kuru ve dondurucu soğukların olduğu bir kış mevsiminde Ramazan ayı da başlamıştı. Gazneli Mahmud’un nedimi olan Ayaz, teravih namazına geç kaldığını anlayınca bir kurnazlık düşünür. Teravih namazına gitmiş gibi yapıp gidenlerle beraber dönmeye karar verir.

Abdestini alıp yola çıkar. Yarı yolda iken kulağına sesler gelir. Sesleri dinleyen Ayaz, konuşanların teravih namazından dönen kişiler olduğunu anlar. Zifiri karanlıkta gelenlerin kendisini görüp ertesi günü teravih namazına niçin gelmediğini sormamaları için yolun kenarındaki ağacın çatalına tırmanır.

Teravih namazından dönenler kendi aralarında konuşurken içlerinden biri kuru ve dondurucu soğuğa vurgu yapmak için “ayaz çatala çıkmış” der. Ağacın çatalında bu sözü duyan Ayaz, kendisine lâf atıldığını ve görüldüğünü zanneder. Ağacın çatalından aşağıya seslenir:

Köpekten korktum, der.

Teravih namazından dönenler şaşırır. Böylece Ayaz’ın teravih namazına gitmediğini anlarlar. Kendi aralarında Ayaz’ı takbih ederler. O zamandan beri “Ayaz, çatala çıkmış; köpekten kortum, demiş” sözü günümüze kadar gelmiştir.
Ayaz’ın yaptığı kurnazlık işe yaramamış, ufacık bir hatada kendini ele vermiştir. Bulduğu mazeret başına iş açmıştır. Söylediği yalana kendi bile inanmadan işkillenerek susacağı yerde konuşmuştur.

    Günümüzde rekabet ortamında birbirleriyle konuşurken yalan katsayısını artırarak başarı bekleyenler, Ayaz gibi kendilerini aceleyle ele vermektedirler. Hayatın her alanında doğruyu söylemekten korkanlar, Ayaz gibi, milletin diline pelesenk olmayı göze aldıklarının bilincine varmalıdırlar. Başarısızlıklarının acı ilâcını bala şekere bulayarak yutmaya kalkmak da başarıya götürücü değildir.

    Ayaz, kendisine güvenmeden kararsızlık denizinde yüzmeye kalkmış, en ufak bir dalgada kurnazlığının cezasını çekmiştir. Yaşamda kararlılık kalesinde gedik açmamak gerekir. Yaşam kalesinde açılacak bir gedik, yaşamın elden kaçırılmasına kadar varabilir. Kararsızlık yüzünden yaşamın çıkmaz sokağında geçit bulmaya çalışmak da boşuna bir çabadır. Kendi düşüncelerini ölçüp biçip arşınlamadan başkalarının beklentisi ile hareket edenler, kendi yaşamlarının yöneticisi olamazlar. Yaşam bir metre ise bu yaşam ancak bir metrelik bir uzunluktur.

    Ayaz’ın mazereti geçerli bir mazeret değildir. Ancak Ayaz, kararlılıkla ve iyi niyetle yola çıkmadığından kendi içindeki kuşku başına bela getirmiştir. Kendi sorunlarına çare bulabilme gücü elinden alındığında insan başkalarının maskarası olup çıkar. Başkaları tarafından da makaraya sarılır. Ayaz, teravih namazına geç kaldığında namaza gitmeyi bırakıp evde kendi kendine kılabileceği hâlde sırf başkaları “Teravihe geldi” desinler diye hareket etmiştir. Böylece kendini, kendi kaderini çaresizliğe terk etmiştir. Bir işi, başkası için değil, kendi için yapma ilkesini çiğnemiştir.

Kendi kendine başarısız düşünceler üreterek yaşamayı yeğlemiştir. Ayaz, hacıyatmaz oyuncağı gibi sallanıp duran koşullar ortamında bir senaryo yazmış ve oynamıştır. Fakat bu senaryo Ayaz’ı günümüze kadar kurnazlığın sonunun iyi olmadığını gösteren bir öykünün kahramanı yapmıştır.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.