"KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı" ifadesinden ziyade, yeni bir devlet yaratan Türk Dünyasının önemli şahsiyetlerinden merhum Rauf Raif Denktaş'ın ardından ilgili ilgisiz o kadar insan konuştu, o kadar insan yazıp-çizdi ki, bunların büyük kısmı hayatta iken farklı sözler sarf ettiklerini hatırlıyor ve şaşırıyorum. Ama cenazesindeki kalabalığı, farklı gruplardan farklı insanları bir arada görünce O'nun haklılığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca herkesin kabullendiği, Denktaş'ın şu özellikleri de bir kez daha ortaya çıkmıştır:

1.     Denktaş güzel insandır...

2.     Denktaş doğru insandır....

3.     Denktaş, insancıldır...

4.     Denktaş dava adamıdır...

5.     Denktaş, kendisini milletine adamıştır...

6.     Denktaş kendisini davasına adamıştır...

7.     Denktaş, halk adamıdır...

8.     Denktaş, çıkarcı değil, idealisttir...

9.     Denktaş mücadele adamıdır...

10.  Denktaş, onurlu bir insandır...

1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından, her zaman Anadolu'ya ve Türklüğe bağlılığını ifade eden ve bununla gurur duyan Denktaş,  önüne çıkan her fırsatta ise Türk Dünyası ile Kıbrıs Türkü'nün bağlarını kurmak için çaba sarf etmiştir.

Hatırlarsanız Birinci ve İkinci Barış Harekatı'ndan hemen sonra Anadolu'dan insanların Kıbrıs'a gelmesini sağlamış, onlara kucak açmış, barınma ve diğer ihitiyaçlarını gidermek suretiyle, iki kardeş halkın kaynaşması için çırpınmıştır.

İkinci olarak Yavruvatan Kıbrıs Türkü ile Türk Dünyası arasında ilişkilerin gelişmesini arzulayan Denktaş, benim de aralarında bulunduğum 8 Türkistanlı genci, bizzat Kıbrıs'a davet ederek, bizzat ilgilenerek, "öğrenci velisi" sıfatıyla ortaokul ve liselerde okumalarına imkan sağlamıştır. İşte bu şanslı 8 öğrenciden biri olan bendeniz, eğitim süresince Denktaş ailesiyle yakın ilişkilerim olmuştur.

Özellikle Denktaş'ın büyük oğlu merhum Raif Bey ile sıkı ilişkilerim oldu. Okul çıkışı, bisikletime binerek sahibi olduğu Kıbrıs Zaman Gazetesi'ne giderdim. O'nun torpili ile matbaa içinde, gazete içinde istediğim gibi dolaşırdım. Bir gazete nasıl yayına hazırlanır, nasıl basılır, orada öğrenmiştim. Hala üzerimden çıkmayan mürekkep lekesi de işte o dönem bulaşmıştı üzerime... Nitekim ilk yazılarımı da Kıbrıs Türk Ocağı'nın yayın organı Ocak Dergisi'nde yazmıştım. Hikaye dalında da üçüncülük ödülümü de o dönemde almıştım. Öğrenci/gazetesi kimliğimle ilk ropörtajımı da günlük bir gazete "Hergün" adına dönemin en meşhur adamı olan Denktaş ile evinde yapmıştım. O zaman herkes Denktaş ile söyleşi yapmak için sırada beklerdi. Evine rahatlıkla giren birisi olarak soruları da bir evladı gibi sormuş, ancak cevapları ise bir gazeteci olarak almıştım. Ropörtaj da, o dönemin gündeminde olan "Federasyon" konusunda önemli açıklamalarda bulunmuştu.

O, kendi gayretiyle sıfırdan yeni bir devletin kurucusu olarak tarihe geçmiştir...

Ruhu şad, mekanı cennet olsun...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.