Matbaa varoluşunu Türk Düşmanlığına borçlu

1480'lerde Avrupa'da yeni ortaya çıkan ve yayılan ilk matbaalarda basılan af sertifikaları dini bütün Hiristiyanlara cenneti vaadetti. Türklere karşı savaşa çağıran kilise matbu bağış sertifikalarını kullandı, böylece matbaalar zengin kiliseye yaslanarak yeni kitaplar basmak için sermaye elde etmiş oldu.

30 Eylül 2022 Cuma 14:35
Matbaa varoluşunu Türk Düşmanlığına borçlu






İlk matbalar, Kilise, Haçlı Zeferleri, Af Sertifikası

Kadriye KOCA

Matbaanın Avrupa’da ilk ortaya çıkışı ve basılan eserlerin her yere ulaşabilmesi Kilisenin Türk düşmanlığı sayesinde oldu. 

Hangi eseri basıp okuyucuya nasıl ulaştıracağını bilemeyen ilk matbalar kiliselerin dini bütün Hıristiyan vatandaşlarına dağıttığı af sertifikası sayesinde ayakta kaldı. Zengin kiliseden ‘af sertifikası’ basma işini alan matbalar Haçlı Seferleri sırasında da papaların ‘Kutsal yolculuğa davet edenrisalelerini basıp bütün Hiristiyan alemine ulaştırarak kamuoyu oluşturulmasına katkıda bulundu, bir taraftan da iyi bir gelir kapısı elde etmiş oldu. 

Cennet vaadi ve Türklerin elinde bulunan Kudüs’e yapılan kutsal yolculuğun emniyeti için matbaalar çalıştı, bağışlar ilk matbu makbuzlar karşılığında toplandı.

İlk matbaalar Türk düşmanlığı sayesinde ayakta kaldı

Avrupa 1400’lerde matbanın ilk örnekleriyle tanışıyordu. Elle yazılan ve az sayıda kişinin edindiği ve okuduğu kitap ve yayın anlayışı rafa kalkıyor, Avrupa kutsal kitaplardan başlayarak çeşitli eserler Yunan Klasikleri ilk matbalarda basılmaya başlanmıştı. Ancak matbacılar çok sayıda basılan bu eserleri nasıl satacaklarını ve insanlara ulaştıracaklarını bilmiyorlardı. Matbaların depolara ellerinden çıkaramadıkları bu basılmış eserlerle doluydu, borçları da boylarını aşmıştı. Bu cendereden çıkışın yolunu zengin Kilise’ye sığınarak buldular.

Romadaki ilk matbacılar yardım için papaya başvurdu. Okuma bilen az sayıda insanın talebiyle basılan eserler matbaaların maliyetini arttırdı. Bu ilk matbaacıların çoğu iflas ederken kalanları basılı ürün sirkülasyonunun satılması ve masraflarının karşılanması için zamanın güçlü ve zengin sınıfı olan kiliseden yardım istediler. Matbaaların dönmeye başladığı ilk günlerde genellikle her toplumsal kesimden insanlar meşreplerine göre kitap basılmasını istiyor, üniversiteler ders kitapları hümanistler Yunan düşünce eserlerini ve klasikleri veya soylu müşteriler basım üzerinde etkili oluyorlardı ancak çok sayıda basılan eserlerin nasıl elden çıkarılacağı hiç düşünülmemişti.

Matbaalar kutsal kilise emrinde çalıştı

1472’lerde Avrupa’nın pek çok yerinde matbaalar çalışıyor ancak halkın o güne kadar el yazması eserlere olan ünsiyeti ile yeni basılan çok sayıda nüshası yapılan eserleri nasıl alışkanlık edineceği bir sorun olarak matbaacıların önünde duruyordu. Basmak kadar aynı kitabın çok sayıda kopyalarının nasıl pazarlanacağı ve artan masrafların nasıl karşılanacağı büyük bir sorun olarak ortada duruyordu. Roma’daki matbaacılardan Konrad Sweynheim çözüm bulmak için papa ile görüştü. Yoksa matbaacılar ‘ihtiyaç duyulmadan basılan kağıtlarla dolu matbaaları’nın masraflarını ödeyemedikleri için ilk matbaacılar gibi iflas edeceklerdi. Dağıtım ve likidite sorununu Papanın yardımıyla çözüme kavuşturdular.

Af sertifikaları günahkarları değil matbaları kurtardı

Kilise matbaaların yeni sponsoru oldu. Kilise çok sayıda dua kitabı, mezmur ve vaaz derlemelerinin yanı sıra af belgelerinin matbaada basılması için önayak oldu, matbaalarla sözleşme imzaladı.

Hıristiyanlıktaki af doktrini 14. Ve 15. Yüzyıllarda etkili olmuş, kilisenin güçlü yapısı bütün Hıristiyanlık dünyasını sarmıştı. Hacca gitmek, haçlı seferlerine yardım etmek veya günahının bağışlanması karşılığında başlangıçta parşömen sonrasında ise kağıt üzerine el yazısı ile sertifika verilirdi. Bu sertifikayı alan iyi hıristiyanlar –kilisenin temiz evlatları-günahlarının affolduğuna inanırlardı.

İşte ilk matbaları iflasın eşiğinden kurtaran bu af sertifikalarının matbalarda basılması işi oldu. Kilise her tarafta kullanılan af sertifikalarının basımını anlaştığı matbaalar vasıtasıyla yaptırdı. Bu matbuu kağıtlar hem güzel duruyor, kişinin adını el ile yazmak ve onaylamak dışında kilise katiplerine iş düşmüyordu.

Af belgeleri önce Almanya’da sonra tüm Avrupa’da çokça yayıldı, matbaalar bu basımı kolay sertifika sayesinde iflastan kurtuldu. Piskoposlar veya yerel kilisenin görevlisi matbaalardan toptan aldığı sertifikaları bağlı kiliselere göndererek her bölgeden yardım toplayabiliyor, cennetten azatlık belgesi olarak sunulan ve kilisenin papanın onayını taşıyan belgeler halk arasında çok itibar görüyordu.

Matbuu belgelerin ilk örnekleri bu af sertifikaları oldu

15. yüzyıldan günümüze ulaşan ilk matbaa baskılarının yaklaşık üçte biri bu kilisenin finansör olduğu af kağıtlarından oluşuyordu. Öyle ki zamanın bazı yazarlar matbaaların kendi kitaplarını kenara çekerek af kağıtları basmayı tercih ettiklerinden yakınmışlardı.

Papa Calixtus III’un o yıllarda Hıristiyan alemini ya şahsen ya da para bağışı yaparak Haçlı seferlerine katılmaya teşvik eden fermanı yayınlamasından sonra af sertifikaları Haçlı Seferleri için bağış almakta kullanıldı, Haçlı seferlerine gidemeyen soylular bağış, af sertifikaları ile papanın çağrısına uyarak Kiliseye bağlılıklarını gösterdi.

Kilise matbayı ayakta tuttu

Bu sertifikaların basılıp yayılmasından sonra matbaalar Papa III.Calixtus’un Hıristiyan alemini para bağışlayarak Haçlı Seferlerine teşvik eden 14 yapraklı risalesi için çalıştı. Kutsal yolculuk için bağış çağrısı yapan risale bu matbalarda basıldı ve kiliselerin yaygın ağı kullanılarak geniş kitlelere ulaştırıldı. Kardinal Bessarion’un Haçlı seferlerini konu alan yazıları Fransa’da matbadan çıkan ilk kitaplar arasındaydı.

İskandinavya’da ise William Cousin’in (1480) Türklerle savaşı anlatan Rodos Kuşatması anlatısı yayınlanan ilk kitaptı. Haçlı Seferleri için iyi Hıristiyanları bu seferlere yönlendirmek için böyle kıtanın her yerinde kilise ve matbaa makinaları elele verdi.

Vaaz kopyaları da matbada basıldı, kalabalıklara dağıtıldı

Matbaanın gelişimine destek olan din adamlarından biri Evengelist Kardinal Raymond Peraudi idi. Türklere karşı Haçlı Seferleri çağrısı yapmak ve bağış toplamak için Papa Innocent VIII tarafından Almanya’ya gönderildi. Yorulmak bilmeyen bir vaiz ve Yazar olan Peraudi 1488-1503 yılları arasında Kuzey Avrupa’da üç büyük bağış toplama kampanyasına liderlik etti. Vaazları, onu ağırlayan kasabalar, kentler için önemli olaylardı ve toplanan meblağlar, belirlenmiş kurala göre –yerel veya ulusal çapta- Kilise otoriteleri arasında paylaştırılıyordu. O gelmeden önce duyurular yapılır, dini inanç hatırlatılır, cennetten emin olmak isteyen Hıristiyanlar için matbadan yeni çıkmış af sertifikaları da hazır edilirdi. Toplanan kalabalığı coşkulu hitabından sonra bağışların karşılığı af sertifikaları verilir daha fazlası için yine matbadan yeni çıkmış Peraudi’nin vaazının kopyaları satılırdı.

Peraudi’nin ulaşamadığı yerlerde Kilisenin belirlediği din adamları aynı yöntemlerle günahlardan af, Türklere karşı Hıristiyan aleminin yanında olmak ve kutsal hac yolculuğunun güvenliği  vaadleriyle bağış kabul ederdi. Hıristiyan alemi uzak diyarlardaki kritik olaylar için dininin ve kutsal davasının yanında olmak ve affa ermek için bağışını yapar, sertifikasını alırdı. Bu yol, Kilisenin iyi evladları için takip etmeleri gereken bir yoldu. Matbaalar, kutsal kilisenin bu kampanyalarında bulundukça hem iyi kazandılar hem bütün kıtaya yayıldılar.  Ancak propoganda her zaman çıkara uygun işlemiyordu. O dönemlerde Kilise otoritesine  karşı çıkan bazı din adamları da aforoz edilmelerine rağmen fikirlerini yine aynı matbalarda basılacak risalelerle bütün kıtaya yayacaklardı, bu da kilise reformunun fitilini ateşleyecekti. Avrupa’da dini yaşamda reformun adımları yine matbalardan çıkan muhalif fikirleri tüm kıtaya yayan maktu risaleler sayesinde olacaktı.

Avrupa af sertifikasıyla tanıştı ama yolculuk daha yeni başlıyordu

Avrupa vatandaşlarının çoğu için bağış karşılığı elde ettikleri değerli af sertifikaları sahip oldukları ilk basılı metin oldu. Ancak güçlenen matbaalarda artık çok sayıda eser basılmaya başlandı, Avrupa okuyucu sayısını arttırdı, Matbanın ilk sponsoru olan Kilise otoritesi sorgulanmaya başlandı. Bu otoriteyi sorgulayanlar yine matbaa sayesinde Hıristiyanlığı öğrenen ve teolojik tartışmalara giren samimi Hiristiyanlardı. İncil’in basılması ve yayılması reformun önünü açtı, Kilise otoritesini sarstı. Teolojik tartışmalar arttı, birbirine risale yazıp yayınlayarak cevap yetiştiren din adamları düşünce ve çeşitliliğini arttırdı. Yeni bir çağın kapısını açtı.

Son Güncelleme: 03.10.2022 14:55
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.