Elda ELA

Her şartta körü körüne tabi olmaya karşı olanlardanım. Dinde de, siyasette de, sporda da fanatik olanlar, insanı bu alanlardan soğutuyorlar.

Dini anlamak için, indirilmiş olan kutsal kitapları okuyup öğrenmek yerine bir tarikata, cemaate bağlanma gereği duyanlar ve bağlı oldukları yerlerde bulunan liderlerinin söylediklerine gönülden bağlanarak, doğru-yanlış kavramını düşünmeden, araştırmadan devam edenler, öğrendikleri düşünceleri başkalarına da dikte ederler.
Liderlerinden başka söylemleri olanlara kulak tıkarlar. Zıt bir söylemde bulunan yanar, maazallah dinsiz sınıfına bile konulabilir körü körüne bir şeyin ardından gidenler tarafından.
Hatta bazı kesimler tarafından din uğruna savaşmak ifadesi; düşüncelerine karşı çıkanlarla, farklı yaşayanlarla savaşmak anlamına gelir ki, aksi düşüncedekileri kazanmak yerine yok etmeyi yeğleyebilirler.

Siyasette; düşüncelerini savundukları partiye körü körüne bağlı olanlar, partinin ideallerinden sapıp sapmadığına bakmaksızın, gelen liderin sözlerini yasaymış gibi kabulleniyorlar. Fikirler üzerine kafa yormak ve doğrusunu yanlışını araştırmak yerine, her yerde, her fırsatta yarım yamalak bildiklerini, sırf parti lideri ya da partinin önde gelenleri söylüyor diye savunmaya kalkarlar. Aksi bir ifadede bulunanlara karşı tahammülsüz tavırlar sergiler ve şiddet yanlısı oluverirler bir anda. Oysa bilinen bir gerçek vardır ki, o da "siyasette körü körüne bağlılık felaket getirir", her düşüncede olduğu gibi.

Sporda da durum aynı. Kendilerini, "fanatikler" olarak adlandıranlar, her türlü taşkınlığı yapmakta serbest olduklarını düşünüyorlar.

Oysa spor; ruh ve beden sağlığını korumak için yapılmaz mı? İnsan spor yaparken kendini rahatlamış hissetmez mi?

Takımını, takımına yazılan tezahüratlar eşliğinde centilmence desteklemek dururken, her kritik maç sonrası neden vahim görüntüleri izlemek zorunda kalıyor insanlar, neden eğlenmek için stadlara giden taraftarlar saldırılara maruz kalıyor ve çocuklar sporu bu yönden görerek öğrenmek zorunda bırakılıyor? İnsanlar niçin başkasının canını almaya bu kadar istekli?  Zarar vermeden, tahriklere kapılmadan maç izlemek, takımıyla tek yürek olabilmek mümkün değil mi?

Toplu taşıma araçlarına molotof atarak, taş atıp camlarını kırarak, otobüsleri yakmaya çalışarak, devlet malına zarar verip insanları ürküterek yaşanmaz üzüntü. İnsan kendi kendini yenerse, hırsına ve sinirine engel olabilirse başarır bir şeyleri. Tadında bırakılmalı zafer sevincini de mağlubiyet hüznü de.

Yaşamın her alanında sabit fikirden arınarak, bir şeylere körü körüne bağlanmadan, araştırarak, hırslarımızı bastırarak, bize kazandırdıklarını düşünerek yolumuza devam ettiğimiz müddetçe daha olumlu gelişecektir herşey. Düşüncelerde fanatizm aklın yok olmasına engel oluyorsa, ruh sağlığımıza zarar veriyorsa acilen arınmalıyız toplum olarak bu yaklaşımdan.  

Siyasilerin küçük çocuklar gibi sürekli birbirlerini suçladıkları şu dönemde, ülkede oynanan bunca oyun varken, tek yürek olmaya çalışmak ve şiddet isteyenlere inat, kazananı alkışlamayı başarabilmek bu kadar imkansız olmamalı...


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.