Son günlerde ülkemizdeki siyasi gelişmeler jet hızıyla gözümüzün önünde bir film şeridi gibi geçiyor. Öyle bir jet ki toplum olarak siyasi gelişmelerin ve olayların değerlendirmesini dahi yapma zamanımız olmuyor.  Çünkü sürekli değişim yaşanıyor.
    Haziran seçimlerinden sonra 3 ay süreyle hükümet belli çevreler tarafından koalisyon sayıları yeterli olmasına rağmen kurdurulmayarak 1 Kasım seçimlerine zemin hazırlandı. İstenildiği gibi de oldu. 1 Kasım da erken seçime gidildi. Süreç çok iyi yönetildi. Hükümetin kurulmamasının baş suçlusu olarak CHP ve her şeye hayır sloganı üretilerek MHP ve onun Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli ilan edildi. Başarılı da oldu sayılırlar. CHP’nin tüm ekonomik ve sosyal alandaki vaatlerini alan iktidar partisi kendi vaadiymiş gibi seçim bildirgesini yenileyerek halka bunları empoze etti. Ardından -bu CHP zihniyeti var ya- denilerek geçmişe dönük siyasi polemiklerle seçim mitingleri yapıldı. Tabi burada MHP ve Genel Başkan Devlet Bahçeli de her şeye hayır diyen kişi olarak tabana da kötü lanse edildi.

Bir de bunların üstüne havuz medyasına ek olarak muhalif medyanın da sesinin kesilmesi ve bir çok gazetenin kapatılması ile bir çok televizyonun yayın hayatına son verilmesi hep bir sistem doğrultusunda yapıldı.

Herkes MHP’de Olağanüstü Kongre beklerken, birden AK Parti’de kongreye gidilmesi bir anda herkesi ve her kesimi şoke etti. Bir tek AK Partili kesim de böyle bir şok yoktur. Çünkü bu kesimde Reis ne yaparsa haklıdır.

Doğu illerimizin teröristlerden temizlenmesine şehitler vererek çalışılırken, Kilis ilimize her gün roket atılıyor 20’yi aşkın kişi hayatını kaybetti. Ama biz kesin çözüm bulmak yerine obüslerle angajman kurallarını işletiyoruz.  Kilisli vatandaşlar kendi memleketlerinde adete yabancılaşırken güvenlik adına elle tutulan bir adım atılmaması düşündürürken şimdi 3 milyonu aşkın göçmen problemleri ilerde başımızı daha çok ağrıtacak. Buna paralel olarak Rusya ile yaşanan uçak düşürme krizinin ardından önce sebze ve meyve üreticilerinin yaşadığı krizi şimdi turizmde yaşıyoruz. Öyle bir hal aldı ki, şuan itibariyle ülkemize gelen turist sayısı geçen yılın aynı bu dönemine göre yüzde 60’ın üzerinde bir düşüş var.

Bunları düzeltmemiz gerekirken bugün tartıştığımız iki konu var. Birisi Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile anlaşamadığı için olağanüstü kongreye partisini götürmesi ve aday olmaması, ülke gündemine ve ekonomiye bomba gibi düştü. Çünkü toplum MHP’de kongre bekliyordu. Bu hesapta hiç yoktu.
İkincisi, bundan sonra ülkemizin geleceği de, siyasal yaşamdaki gelişmelerde MHP’de acilen kongre yapılıp yapılmamasına bağlı.
Eğer MHP’de kongre yapılır ve mevcut yönetim gider yeni bir yönetim gelirse, Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasi bir kaos ve değişiklik yaşanmaz. Yaşanacak olan yapılacak ilk genel seçim de MHP iktidar ortağı olur. MHP’nin başına yeni gelecek olan lider tabi ki mevcut Genel Başkan Devlet Bahçeli gibi -Millet bize muhalefet görevi verdi- dememeli. Derse bir sonraki seçim de MHP muhalefeti de arar hale gelir. Onun için MHP’de yapılacak lider değişimi AK Partinin ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın tüm hesaplarını alt üst edecektir. Eğer Bahçeli Genel Başkanlığı bırakırsa AK Parti’deki emanet yüzde 7-8’lik oy MHP’ye geri döner. Aksi halde Kasım 2016 da yeni bir baskın seçime ve ardından da başkanlık sistemine merhaba denirse hiç şaşmayın. Anlayacağınız her şeyin belirleyicisi MHP’dir.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.