Evet ben çok fazla etkilenmiyorum aslında . Ortadoğu bir yere gitmiyor aynen neredeyse yüzyıllarca neler içindeyse aynı yerde sayıp duruyor.

Entrikalar , silahlar , ölümler ve tehditler bu coğrafyanın en eski halidir.

Peki neden?

Neden çok basit her yerdeki nedenlerden farklı değil. PARA ve İKTİDAR …

Türkiye'de  Mısır veya Avrupa'da farklı mı ki?

Bu durum insanoğlunun olduğu her yerde üç aşağı beş yukarı çok benzer.

Ortadoğu da durum az bir şey daha popüler daha fazla ses getiriyor.

Öncelikle burada 66 yıldır  uzun zamandır olmayan bir Yahudi Devleti İsrail var. Neredeyse 7 milyon Yahudi var. Bu bile buranın daha fazla ses getirmesine yeter de artar bile.

Haklısınız komik. Bir kaç yüz milyon Arap nüfusu karşısında bu coğrafyada sadece 25 bin km2 de 7 milyon Yahudi'nin olması ne yapar ki?

Evet teorik olarak çok önemli olmaması gerek ama her nedense  Arap toplumu kendi iç siyasi sebepleri ile bu coğrafyada Yahudilerin olmaması gerektiğine karar vermişler ve bu sebeple de  Yahudileri bu topraklardan kovmayı ve/veya denize dökmeyi düstur edinmişlerdir.

Bütün Arap liderleri arasında  akıllıca çıkan iki lider var biri Rahmetli Mısır Devlet Başkanı ENVER SEDAT diğeri ise  Yine rahmetli Ürdün kralı HÜSEYİN  EL HAŞEMİ.  Çok şükür ki ondan sonra gelen halefleri de İsrail ile barış içinde yaşamanın daha karlı , ve güvenli olduğunu anlamış ve ülkelerinin hatta şahıslarının ,krallık ve iktidarlarının menfaatlerine uygun olduklarını  anlayabilmişler ve aralarındaki  barış anlaşmalarına günümüze kadar sadık kalmışlardır.

Suriye Rodan'ı ESAD veya Sayın Başbakanın  birden bire ismini değiştirdiği ESED ailesi bile İsrail ile barışmasa bile sessiz bir  barışsız ama savaşsız bir 40 yılı geride bırakmasını bilmiştir. Her ne kadar İsrail bir kaç kez gereken dersleri vermişse bile buna da tepki vermemenin daha hayırlı olduğunu idrak edebilmişler adeta bu coğrafyada İsrail ile bir arada yaşamak durumunda olduklarını sessiz bir şekilde de olsa kabullenmişlerdir. Veya kabullenmek durumunda kalmışlardır.

 

Bunu bir türlü kabullenmek istemeyen Arap toplumlarından en önemlisi ise İsrail ile yan yana , iç iç'e yaşamakta olan ve son  50 senedir birden bire kendilerine FİLİSTİNLİ diyen aslında Yahudilerin kardeş çocukları olan (Hz. İbrahim'in Hacer isimli bayan'dan olma İsmail'in zürriyeti olan İsmail oğullarının  çocukları olduğu bilinen /iddia edilen amca oğulları) bu topraklarda Yahudilerin yaşamaması gerektiğini bu toprakların kendilerine ve sadece kendilerine ait olduğu iddiası ile kendilerinden başka kimsenin yaşamaması gerektiğini kurmuş oldukları kurtuluş ordularının kuruluş beyannamelerinde aynı sözcükler ile ifade etmişlerdir. Bunu yazan kuruluşlardan en önemlileri EL FETİH ve HAMAS'tır. Aslına bakarsanız İslami Cihat , İzeddin el Kassam ve adını bile telaffuz  etmekte zorlanacağımız  bir çok örgüt'ün kuruluş beyannamelerinde  bu toprakların Yahudi düşmandan temizlenmesi ve düşmanın yok edilmesi maddeleri olduğu gibi duruyor.

 

Peki yıllarca İsrail ile Barış görüşmeleri devam eden İsrail'in teyidi ile  kurulan Filistin otonomi yönetiminin ardındaki siyasi (ne kadar siyasi ise artık) EL FETİH örgütü bile kuruluş beyannamesindeki bu maddeden halen kurtulamamıştır.

İsrail'in dönem dönem gündeme getirdiği ve İlle de Filistin yönetimine dayattığı bu coğrafyada Bir İSRAİL YAHUDİ DEVLETİ'nin varlığını kabul etmesi şartının sebebi ise bu maddeyi kaldırtmalarına atfendir.

Ama  bu siyasi güç anlaşıldığı kadarı ile ne El Fetih'te ne de Hamas'ta mevcut değildir.

Hamas'ın El Fetih ile bir ortak cephe veya Milli Cephe Hükümeti kurmasının ardındaki gerçek nedir?

Aslına bakarsanız uzaktan iki farklı ideolojik yapı ve farklı siyasi duruş gösteren El Fetih ve Hamas örgütlerinin bu ortaklıktan bekledikleri ve kendi işlerine yarayabileceklerini sandıkları sebepler şunlardır.

EL FETİH bu ortaklıktan ne kazanıyor?

1-     İsrail'e bak ben Hamas ile birlikteyim bu şeklimiz ile barış'tan uzaklaşıyoruz . Fazla direnme ve şartlarımızı kabul et.

Geri Dönüş yasası , 67 sınırlarına dönüş vesaire gibi.

2-    Bu ortaklık ile BM nezdinde bir Filistin devleti kuruluşu ile tehdit

Etmeyi güçlendirdiğini sanıyor.

3-    Yehuda ve Şomron (Batı Şeria) Filistin sokağını etkileyip daha etkin bir

Alt yapı oluşturuyor. Bakın biz artık daha güçlüyüz hamas ta bizimle birlikte mesajı veriyor.

 

HAMAS  ne kazanıyor?

1-     Hamas neredeyse iflasın eşiğinde olduğu için yaklaşık 3 aydır

Ödenemeyen memur maaşlarının yükümlülüğünü El Fetih (Abu Mazen) omuzların yüklüyor. Aslında halen ödenmiş değil.

Katar'dan gelmesi gereken havaleler henüz gerçekleştirilmedi. Bu

Havalelerin gerçekleştirilmemesinde de İsrail'in çabası olduğunu

Söylemek çok fazla komplo teorisi üretmek olmayacaktır.

2-    Hamas bu ortaklık ile aslında yetersiz olduğu Yehuda ve Şomron (Batı

Şeria'da) siyasi olarak güçlenmeyi planlamakta hatta Gazze'de pek teri olmayan Ve dışarıdan oyuncu durumunda olan Haled Maşal'e bir siyasi kariyer oluşturma çabasındadır. Aslında  Haled Maşal İsmail Haniye için de bir tehlike , ama bu ayrı  bir inceleme konusudur.

3 çocuğun kaçırılıp öldürülmesi olayı da hamas'ın bu bölgede güçlenme çabasının bir ürünüdür.

       3-   Uluslararası platformda biz artık terörist değil siyasi bir kurumuz ve

              El- Fetih ile bile siyasi bir kurum olarak ortağız  imajı yaratmak.

 

İSRAİL ne kazanıyor ne kaybediyor?

 

1-     İsrail bu ortaklık ile eline çok önemli bir koz kazandı ve terör örgütü

İle ortak olan bir El Fetih hükümeti ile barış konuşulamaz diyerek zaten pek te gönüllü olmadığı bu barış görüşmelerinden el çekmek için

Sebep bulmuş oldu.

2-     Bu durumda israil yerleşim bölgelerinde inşaat durdurmak zorunda

Değil. Kimseye de bu konuda bir hesap vermeye de zorunlu değil.Kim

Hesap sormaya kalkarsa önce Hamas ile ortak olan El Fetih'ê laf söyleyin ondan sonra bize konulun diyebilecek bir momentum yakalamış oldu.

3-     Bu 3 çocuğun kaçırılması hatta öldürülmesi cinayetinin fazla da

Düşünmeye gerek kalmaksızın HAMAS'a mal etti ve neredeyse kanıtlarını da masanın üzerine sıralayıverdi. Çocukları kaçıranların Hamas örgütü üyeleri olduğunu tarihçeleri ile yayımladı. Hamas istediği kadar biz yapmadık desin ortada suçluların kendi örgüt  elemanları olduğu kesindir. Bu sebep ile Hamas ile El Fetih  ortaklığının sonunu getirme ortamı oluşmuş  oldu.

4-     Hamas'ın gazze'den ateş etmesi de İsrail'in uluslararası arenada elini

Güçlendirmektedir. Bu serbest atışların  hamas'I daha derinleşmesine barış istemeyen bir terör örgütü görüntüsünü kuvvetlendirdiği kesindir.

Kısaca İsrail 'in kabı pek yok ama ölen çocuklar ve neredeyse 3. Bir İntifada'nın eşiğinde olunması ülke ve vatandaşlar açısında çok sevimli olmasa da. Natanyahu hükümeti birliğini sadece güçlendirecek bir unsur olabilir. Aslına bakacak olursak 1. ve 2. intifada İsrail'e fok fazla zarar  verebilmiş değildi. 3. veya 4. imtifada'nın da fazla bir etkisi olabileceğine ve İsrail'e onaramayacağı zararlar vereceğine de pek inanmıyorum.

1.ve 2. intifada da İsrail açısından en olumsuz şey her gün İsrail'e çalışmaya gelen yaklaşık 125 bin Filistinli işçinin girememesi nedeni ile kaybolan iş gücü ve durma raddesine gelen inşaatlar ve sanayi fabrikalarının durumu rahatsız edici idi.

Ancak İsrail kısa zamanda bunun da üstünden yabancı işçi ithal ederek kalkmış oldu ve en büyük zararı da  İşlerini kaybetmiş veya kaybedecek Filistinli işçiler olmuş ve olabilecektir.

Bazı ülkere İsrailli üreticilerin Yehuda ve Şomron bölgesinde ürettikleri malları Boykot listesine sokarak İsrail'e zarar  verebileceklerini sanırken esas zararı o fabrikaların neredeyse %80 işçileri olan Filistinli insanların ekmek parası ile oynadıklarının farkında bile değiller.

 

Gelelim bölgede gelişen başka ülke olaylarına , IRAK ve IŞİD .

Sonuç olarak Petrol kaynakları  el değiştiriyor. IRAK KÜRDİSTANI oldukça formel bir şekilde yasallaşıyor . KÜRT PETROL'ü diye bir kavram ortaya çıkıyor ve şu anda bu petrol Irak petrolünden daha ucuz'a satılıyor olacak. İlk müşterilerinden birinin de İsrail olduğunu yazmıştık zaten. İsrail'in Irak ile bir anlaşması olmayıp bağımsız petrol alabilecek yegane ülkelerden biri olduğunu ve bu alımın kendi kuralları çerçevesinde yasal olduğunu hatırlatmakta yarar vardır.

 

Peki IŞİD IRAK'ın tamamını el'e geçirir ve IRAK petrol'ünün tamamı onların eline geçerse  ben bu petrol'ü Irak ile  anlaşmaları olan ülkelere satacaklarına ve anlaşma şartlarına uyacaklarına pek ihtimal vermiyorum. Peki kime satacaklar?

Bana kalırsa IŞİD 'in arkasındaki güçlerden en önemlisi  RUSYA olabilir. Rusya bu sayede  bu petrol bölgelerine pek te elini kirletmeden sahip olabilecektir. Irak'a 10 tane uçak satmış olması pek rahatsız edici olmayacaktır. IŞİD'in elinde satacak petrol olursa  alıcı olacaktır. Türkçe bir piyasa tabirini unutmayalım. ALAN YOKSA SATANI…..

Kısaca her şeyin ardında menfaat ve PARA var. PARAYI takip edersek sonuca ulaşırız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.