PALAVRA ,PALAVRA ,PALAVRA
Yine bugün her günkü gibi bir telaş , bir koşturmacadır gitti.
Banka işleri , toplantılar ,noter , mailler , telefonlar , kargo yetişecek , derken birde günün sakarlığı olarak arabanın kapısına kulağımı kıstırmamla tam kıvama gelmiş vaziyette okul çıkışına yetişmeye çalışıyordum. 
Konacık ışıklarda ben bunu sarıda yakalar geçerim sevdasıyla gaza basarken , önümdeki efendi sürücünün sarı yanmak üzere diye şüphelenip durmasıyla mecburen takıldık,kaldık. Gözüm saatte , bir elim viteste , öbür elim pencerenin dışına sarkmış sabırsızca arabanın kapısını pıt pıtlarken , Ablaaaa! Ablaaa ! diye ısrarla bağıran bir ses var.
Önce yok bana değildir dedim , fakat ilgili abla bir türlü duymadığından seslenme devam ediyor. 
Olayı üstüme alındığım saniye aklımdan ihtimaller geçiyor , lastik patlamış olabilir. Çantamın sapı kapıya sıkışmış dışarı sarkıyor  olabilir , yine bagaj mı açık kalmış acaba? Yooo. Döndüm baktım artık . Yanımın biraz gerisinde bir arabada iki genç adam bana sesleniyor. 
Ablaa , ablaaa diyorlar ya , cevap otomatik çıktı. 
-Söyle birader ne bağırıyorsun? 
- Ablaa , on numara beş yıldız araba kullanıyorsun. Şu kolun duruşa bak , helal sana.
-  ??? Sağol kardeşim . 
-Abla ne iş yapıyon sen ?
- Kabzımalım. ☺
Derken ışık yandı , kalktık. 
Yaa ne yaptım. Ben yalan söyledim. Niyeeeee. ?
Okulu boş vereyim , oğlan azcık beklesin . Ben gidiyim şu herifleri yakalıyım . Şaka şaka , organik ürünler yetiştirim , paketlerim , alırım , satarım falan diye anlatsam mı diye deli deli düşündüm ama yapmadım tabi.  Gerçekten utandım ama ☹
İşte hayatımızdaki yalan gerçeği.
Minik yalanlar , azcık daha büyükleri , orta halliceler , okkalı yalanlar , beyaz yalanlar ve de  pembeler. Ha  bir de kuyruklusu var. Kuyruksuzu da var. Destekli var desteksiz var.Palavralar var. Başka çeşit kaldı  mi ..?
Aramızda  yaşı 15 i geçmiş bir insan evladı var mıdır ki ben hayatımda hiiiiç yalan söylemedim desin. Hadi desin. İnanmayız ki bu da YALAN.
Çocuğu olanlar bilir … Ne yaparız ?Akılları bir şeylere ermeye başladığı  anda başlarız onlara yalan söylemenin ne kadarda kötü bir şey olduğunu anlatmaya , yalancı çobanı anlatırız , fırsat buldukça dürüstlüğün erdemlerine gönderi yapar  olayı  her türlü pekiştiririz. Sonra ne yaparız…..?
Toplumca yalandan nefret ettiğimizi ima ederiz ama esas nefret ettiğimiz sadece birilerinin bize yalan söylemesidir. Oysa ki  çoktaaaan bağışıklık kazanmamız lazımdı. Doktorun hastasını , avukatın müvekkilini , emlakçının müşterisini , psikoloğun danışanını yalanlarla avutması ne kadarda sıradan olaylar değil mi bize.. bir haaa der geçeriz ,gider.
Hepimiz çok eğleniyoruz ( Facebook yalanı )
Aradım ama cevap vermediler ( aramayı unuttum demeye  alternatif yalan)
Arayan olursa daha gelmedim ( patron yalanı)
Kayınpederi hastaneye kaldırdık o yüzden geciktim. ( Çalışan yalanı )
Seni seviyorum ( yalaaan )
Hepinize iki anahtar ( kuyruklu yalan )
Gözlerin çok güzel ( Hadi len )
….. çamaşır suyu bütün lekeleri çıkartır ( yok ya )
En düşük faizli kredi bizim bankada ( baksen )
Çok bildiğimiz bir tane daha var.
Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.
İNANMIYORUM. 
Ama alıştık bir kere ...
Tam amaaaan yalandan kim ölmüş diyip konuyu kapatacaktım ki bakın aklıma ne geldi.
1986 yılında yaşanan Çernobil kazasından sonra çaydaki radyasyonun tehlikeli olmadığını anlatmak için televizyonda çay içip dininize, imanınıza inandığınız gibi biliniz ki, türkiyede kesinlikle böyle bir tehlike mevcut değil , biraz radyasyon iyidir’’ diyen dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral.Onu bu şova teşvik eden ve ‘’radyoaktif çay daha lezzetlidir’’ diyen  Turgut Özal ve ‘’radyasyon kemiklere yararlıdır’’diyen dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren.
Yalanlarınızı yesinler.
Hangi birine rahmet okuyayım şimdi? 
Karadenizde an itibarıyla  her ailede en az bir kanser vakası var sakat doğumlar halen almış başını gidiyor. O günden bugüne kayıplar çoook fazla. ‘’Kaynatınca radyasyon gider diyenler ,ben günde 20 bardak içiyorum bir şey olmuyor diyenler ‘’, huuu , ne yapacaksınız gittiğiniz yerde?
Yalan demek adam da öldürüyormuş. 
Ne olacak peki , biz Türküz yaa.. sabah kahvaltıda, öğlen veya akşam öğünlerinden sonra, beşte, altıda, hatta kimimiz rakının yanında bile çay içeriz. Pekte güzel olur. Kimimiz kıtlama içer, kimimiz ince belli bardakta, kimimiz illa fincanda içer, kimimiz su içmeyi unutur ama çaysız yapamaz. 
Organik çaylarda durum ne ? Kesinlikle kimyasal ilaç ve gübre kullanılmadan elde edilir. Ve normalinden sağlıklıdır. Radyasyon taraması yapılıyor mu derseniz. Yalan söylemiyim çok net bilmiyorum ama madem sırası geldi araştırır bir sonraki yazımda söylerim. Hatta bekleme kendin bak.
Siyah çaya takılıp diğerlerini unutanlara  da bir hatırlatma  ; Kış geldi, geliyor.  Birazda ıhlamur , adaçayı , yeşil çay için . Şöyle karanfilli , tarçınlı , papatyalı mis kokan bir bitki çayı için.Hem lezzetli ,hem sağlıklı.
Pişman olmazsınız . Benden söylemesi☺
Hepimize ,sağlıkla, mutlulukla, harika bir hafta sonu olsun.
Bihter Bangı
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.