Örgüt vurkaç eylemlerinde kendi açısından devrim saydığı en vahşi yöntemlere yöneldi.
Türkiye haftanın bir kaç günü, PKK'lı katillerin istediği kadar şehidini ebediyete uğurlarken, yaşlı PKK'lılar bile "Bu saldırılar kardeşliği geri dönülmez bir uçurumun eşiğine getiriyor" sözlerini ulu orta dillendirmeye başladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri sahaya indiği günden beri ki, 9 - 10 aylık zaman dilimi içerisinde şehir merkezlerinde PKK belki de kurulduğu günden bu yana en zor döneme girdi.
Tüm eylemleri güç gösterisine yönelik, vahşetin sınırlarını zorlayan cinsten. Mantığın önüne geçen bir güç gösterisi, insani tanımlarla izah edilemeyecek kadar caniyane yöntemleri sergileyen ve buna savaş diyen bir güç var şimdi.
Savaşın sınırı şiddetin dozu arttıkça daralıyor.
Daha önce binlerce kişiyi toplayabildiği PKK'lı cenazeleri eskisi gibi değil. Kalabalıklar azaldıkça, örgüt hırçınlaşıyor.
BDP'nin figüranlığı kendi içinde bile tartışma konusu haline geldi.
Tam da bu sırada, Başbakan Erdoğan'a kadar uzanan yeni bir Oslo Süreci'nin başlayabileceği şeklinde ifade edilen "Görüşme" neye rağmen yapılacak?
Her şehit cenazesi belli ki Başbakan Erdoğan'ı derinden etkiliyor. Etkilememesi elde değil.
Yakın zamana kadar barış için "Öcalan Serbest Bırakılsın" unutanlar şimdi PKK'nın yönetibeleceği toprak parçasından söz ediyor..
Çok başlı bir terör organizasyonuyla kimin hangi unsurları pazarlık edeceği belli olmayan bir dönemde, barış türkülerini dillendirenlerin Şemdinli'ye bayrak çekmeye çalışanların yol arkadaşı olduğunu göremiyor musunuz?