Bu yazının baş kısmında var olan ilk beş paragrafı buraya almadığımı belirterek konuyu paylaştığımı belirtmek istiyorum.

**
Eski defterleri karıştırdığımızda görülecektir ki; Rusya ne  Ortadoğu'ya hatta ne de Afrika'ya yabancı bir devlet değildir. 1990'lı yıllar öncesine kadar bu ülkelere "ideoloji ihracaatı" yapmış olan Ruslar, yıllar sonra tekrar varlığını hissettirmeye başlamıştır. Hatta bölgedeki “Amerika karşıtlarının çoğalması” sebebiyle, Rusların geçmişten daha uygun zemin bulduklarını dahi söyleyebiliriz.

**

Yeri gelmişken burada anlamadığım bir hususu izninizle paylaşmak istiyorum.:

Burnumuzun dibinde cereyan eden ve bizi her bakımdan yakında ilgilendiren bu gelişmeler karşısında, herkes çıkarlarına göre hareket ederken, herkes menfaatlerine uygun taraftar seçerken, mesela Ruslar İŞİD'e dokunmazken, mesela Amerika PYD'ye destek verirken, 911 km uzunluğunda sınıra sahip komşu bir ülke olarak biz neden duruma el koyamıyoruz veya yeni stratejiler üretemiyoruz?..

Anlayamıyorum.  Yani bölgedeki "Bayır-Bucak Türkmenleri"ne neden alenen destek veremiyoruz? Neden bu kardeşlerimizi en azından kendilerini koruyabilmeleri için silahlandıramıyoruz?

ABD veya NATO kafasına göre gelip Kürtler'den ve Araplar'dan oluşan askerlere “eğit-donat” projesinde sahip çıkarken, biz neden soydaşlarımızdan oluşan eğitilmiş askeri birlik oluşturamıyoruz?...

Elimizdeki her bakımdan milli menfaatlerimize uygun olan hazır potansiyeli değerlendiremediğimize göre, Ankara'nın hala ABD ve Batı'nın etkisinde hareket ettiğini söyleyenlere hak vermemek mümkün değil...  Çünkü elimizin altında herşey var, potansiyel var, zemin de müsait. Sadece bununla ilgili “milli irade”nin ifade edilerek uygulamaya konulması gerekiyor o kadar.

Elbette ve mutlaka Türkmenler’e bir şekilde destek olunuyordur olmasına da, ama mantığımın almadığı neden Türkmenler’den PYD gibi, PEŞMERGE gibi “düzenli bir askeri birlik” oluşturamıyoruz?

Irak’a, Erbil’e gittiğimde de mantığım almamıştı, neden Irak’taki Türkmenleri, Akıncı birliklerini düzenli bir askeri birliğe dönüştürülmüyor? diye sorgulamıştım.  Ancak çok geçmeden bırakın dönüştürmeyi, geliştirmeyi, az sayıdaki silahlı Türkmen Akıncılar Birliği’nin de tüm faaliyetlerine son vererek, Türkmenleri savunmasız bırakarak Arapların ve Peşmergelerin insafına terk ettik.

Halbuki 2000 yılında başlasaydık, şimdi Erbil’de, Telafer’de, Musul’da, Kerkük’te “Peşmerge” gibi Türkmenlerden oluşan düzenli bir askeri birliğimiz olacaktı ve bölgede boynumuz DİK dolaşacaktık.
Çok söyledik, çok konuştuk, çok yazdık amma velakin ne Dışişleri’ini, ne diğer ilgili bürokratlarımızı ikna edemedik.


**
Şahsi kanaatim; Irak’ta, Suriye’de sayıları 5 milyon civarında olan Türkmen kardeşlerimizle ilgili siyasi milli irademizi ortaya koyamadığımız içindir ki, günümüzde Peşmerge, PKK ve PYD ve şimdi de İŞİD sıkıntısını yaşıyoruz. Halbuki 5 milyon türkmenin varlığı Güneydoğu Anadolu sınırlarımızın güvenliği açısından önemli bir “imkan”dı, ne var ki, değerlendiremedik.  Bunun sebebi nedir, hala çözebilmiş değilim, çünkü mantığım almıyor… Herhalde “Devlet”in bir bildiği vardır diyorum amma, bundan da emin değilim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.