Çağımız yaşam koşullarının getirdiği egoizmin ‘ben’liğinde savruluyoruz!
Halbu ki eskiden ‘biz'dik...
İlişkilerimizde ben değil, sen değil, o değil… BİZ olmak, tek bir nefesten soluyarak tek vücut olmayı becerebilmek değil midir asıl olan…
Şehir kültürünün getirdiği ‘benlik’ duygusu; aile de ilgisizliğe, komşu da ayrışmaya ve mahalle de yozlaşmaya götürüyor...
Okul da, cami de, işyerin de, çarşı-pazar da ki kalabalıkların belki de hiç biri diğerini tanımıyor, hayatımız tıpkı bir otobüs yolculuğu gibi.
‘Bana değmeyen yılan bin yaşasın’ diye bir fitne tohumu ektiler yıllar önce içimize, bir türlü kökünü kurutamıyoruz!
O yılan sıradan hepimizi...
Bencilliğin yozlaşmışlığı bananeciliğe dönüşerek kendi kendini imha eder duruma geldi.
Bugün aslında en çok ihtiyacımız olan şey, birlik ve beraberliğimiz değil midir?
Samimiyet…
Çünkü, bir tek benim mutlu olmam yetmiyor, çevremdekiler de mutlu olmalı ki huzur olsun. Bu da ancak ‘BİZ’ olmayı becerebilmekle mümkün…
Yoksa dağıla dağıla darmadağın olacağız!
Bunun en iyi örneğini hayvanlar âleminden bir öykü ile anlatmak daha gerçekçi gibi.
Bakınız bir kişiyi bir topluluktan kopardınız mı, arkası çorap söküğü gibi nasıl geliyor: 

Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış.
Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış, tatlı dille konuşmaya başlamış: ‘Öküz efendiler. Buraya özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o ‘sarı öküz’de. Onun rengi sizinkilerden farklı, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Verin onu bize; siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım.”
Lider ‘boz öküz’ ve heyeti aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, ‘sarı öküz’ü aslanlara vermişler. Bir tek ‘ala öküz’ karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış. Aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez ‘kara öküz’ü istemişler. ‘Boz öküz’ ve heyeti, ‘kara öküz’ü teslim etmişler. Bu karara ala öküz karşı çıkmış. Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde de farklı bahanelerle.
Öküz sürüsü birer birer aslanların pençesinde can verirken Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, ‘Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük’ diye sormuş.

“Boz öküz”, “ala öküz”ün sözlerini hatırlayarak, gözü yaşlı bir şekilde “Biz bu savaşı ‘sarı öküz’ü verdiğimiz gün kaybettik” demiş.

Mehmet Ballı  2015 www.mehmetballi.com
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ismail toktas 2015-02-22 12:17:31

okuz oykunuzde sariyi verince kaybedilen savas gibi. turk milleti de pkk savasini, ocalani asmamakla kaybetti, simdi de dogu veguneydogu bolgesini kaybediyor.