Seçim arefesinde Türkiye’nin kısa bir siyasi profili

İnsanların alınlarında inançlı kalplere husumet, kara bir leke. Bu lekeyi çehrelerde taşımak ise, her devirde moda. Yakın tarihten örnek verelim mesela. 27 Mayıs İhtilalinden yirmi iki gün öncesi. Mayısın beşi, saat tam beş sıraları. Kızılay Meydanı’nda nümayiş var. Başbakan Menderes’in yakasına bir genç yapışıyor. Bu olayın birinci derecede görgü şahidi Rahmetli Menderes’in danışmanı Mustafa Zeki Demir Bey… Zeki Demir devrin başbakanıyla, öğrenci Deniz Baykal arasındaki kısa konuşmayı şöyle özetliyor. Menderes yakasını asi gencin elinden kurtarmaya çalışırken soruyor. “Ne istiyorsunuz?” Baykal; ”Hürriyet istiyoruz!” diye haykırıyor. Başbakan çok üzgün bir sesle; “Bundan daha iyi hürriyet olur mu? Bir başbakanın yakasına yapışabiliyorsunuz.” diye cevap veriyor. Daha sonra Baykal’ı gözaltına alan polise, Menderes izin vermiyor. Derler ki, 1973 seçimlerinde bu hadise Baykal’ın siyasi geleceği için adeta imaj belirleyicisi oldu.

Şehit Menderes kendisini darağacına götüren savcıya; “Sizi de yorduk” diyecek kadar zarifti. Efendiliği işe yaramadı. Erdoğan’a ise; “Kaba Kasımpaşa’lı, sandık hırsızı” diyorlar. Muhalefet partili kadınlar meydanlara çıkmışlar. Ellerinde “Bazen bir oy, bir diktatör devirir. Deneyelim mi?” diye yazan afişleri, flama niyetine sallıyorlar. Sormazlar mı adama? Diktatör bir oyla devrilecek kadar kolay gidebiliyor ise, haydi topraklarını kan gölüne çeviren Esad benzeri nice zalimleri de koltuklarından indirsenize. Onlara göre Erdoğan oyları çalmakta (!) usta. Öyleyse neden bu başkan fellik fellik aylardır ülkeyi dolaşıyor oy toplamak için. “Benim geleceğimi halkın milli iradesi belirler” demesi dahi suç bu başkanın.
Bir önceki seçimde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun İstiklal caddesi’nde elinde bir dergiyle resmi vardı. “Bakınız, solcular da beni destekliyor.” diyordu. Dergi sahibi adam solcu bile değil, faşizan fikre sahip bir edepsizdi. Şimdi çıkmış ortalıklara.. Elinde bir darağacı ipiyle boy gösteriyor. “Tayyip’i onun çok sevdiği yeşil renkteki bu halatla mı asalım, yoksa kazığa mı oturtalım?” diye soruyor. Tıpkı geçmişteki gibi… Liderlerinin yakasından tutup sarsıyorlar, onlara aleni türlü edepsizlikler sergiliyorlar. Medyada hangi ölümle cezalandıracaklarını dahi rahat tartışabiliyorlar. Bu özgürlükleri dahi onlara yetmiyor. Bu ülke nasıl bir diktatörlük ise…
* * * **
İçimizdeki muhalifler böyle de, dışarıdakiler farklı mı? Dünya baş döndürücü bir gelişim süreci geçirirken, yazık ki o kutsal globalleşme hayallerimiz de suya düşüyor. İnsanlığın ortak kurtuluşu, birliği vs. başka yüzyıllara ertelenmiş gibi. Bugün ana tema petrol ve para. Bu zenginlikler uğruna Müslüman topraklarında kan oluk gibi aksa da, büyük başlar aldırmıyorlar. Halbuki yok ederek var olunabilir mi? Nice mazlumların ahı üzerine saltanat kurulabilir mi? Süper devletlerin karşısına çıkıp, bunları söylemek cesaret ister. İşte benim onurlu Cumhurbaşkanım cesurca soruyor. “Ey zalim Batı!.. Birkaç kişiyi öldürenin adına katil diyorsun da… Milyonları öldüren liderleri neden kahraman sayıyorsun?
Dünyada faşizan eğilimlerin arttığı bu zamanda onun bu doğru sözleri taraftar bulmuyor. İslam ülkelerinin kendilerine uşak yöneticilerini kucaklamaya devam ediyorlar. Erdoğan Başkana gönül olarak yakınlık duyanlar ise, haklarını korumaya çalıştığı  halklardan başkası değil.
* * * * *
Schiller bir şiirinde sorar. “Bütün düşündüklerini korkusuzca haykıran, zincire vurulmuş esir mi daha hürdür, yoksa düşündüklerini söyleyemeyen hür insanlar mı?Merkel, Sisi ile buluşuyor. Toplantıda bir hanım gazeteci Fagr Eladly, tek başına Sisi’ye gösterilen hürmeti protesto ediyor. “O bir katil!.. Onunla nasıl görüşürsünüz?”  Dünyanın en cesur Müslümanı ilan edeceğim bu hanımın galiba İngilizlerin tüm Batı’ya mal olmuş meşhur cümlesinden haberi yok. “Biz içimizdeki hainleri öldürür, başka dinden ülkelerin hainlerini de kahraman ilan ederiz.”
İşte The New York Times. Türkiye karşıtı algı operasyonunda yine baş rolde. 23 Mayısta Sayın Erdoğan’ı hedef almış yine. “Erdoğan daha fazla güç kazanmamalı.” diye manşet atan The Guardian.Erdoğan engellenmeli!” diyen İngiltere kraliçesi. Onlara göre, küçük devletlerin barış içinde yaşamaları kendileri için hayırlı olamaz. Minikler birbirini yiyecek, onlar seyredeceklerdi. Kendi siyasal güç ve çıkarları, ticaretlerinin geleceği için en gerekli var olma şartlarından biri bu. Hiç vazgeçebilirler mi? Şimdi ilk kez bu miniklerden birine lider olmuş biri çıkıyor. Bir proğram, hedef koyuyor halkının önüne. 2023 diyor. Yüz yıl sonrasının hedeflerini sıralıyor. Üstelik Müslüman. Bu onlar için alışılmadık bir durum. Düşmanlarının ona olan olumsuz fikirleri esasında bu seçimde kararımızı etkilemeli. Doğrusu sadece yabancıların onu engelleme çabalarına bakıp, hiç tanımasaydık bile desteklerdik Erdoğan’ı.
* * * * *
Zaman böyle istiyor bahanesiyle, ortalıkta dönen yalanları, zulümleri görmezden gelip; kendi varlıklarını başkalarının özgürlüğü üzerine kurmaya çalışanlara meydanları bırakmak yazarlık değildir. Hele sohbetine, sözüne, kalemine çok güvendiğim ve hatta hocam addettiğim biri sessizliği tercih ettiğinde, inanın perde arkasında daha ciddi poblemlerin olduğu endişesine kapılırım. Bu yüzden Alev Alatlı muhteremin medyada verdiği son mesaj, benim nezdimde çok önemli. İnzivayı sevebilirsiniz. Fakat yeri geldiğinde haklıya hakkını verip, haksıza haddini bildirecek kadar yüksek bir adalet duygusuyla konuşmalısınız. Tıpkı değerli hocam Alev Alatlı hanımefendi gibi. Cümlelerini aynen aktarıyorum.
Gelişmemizi ve büyümemizi birileri için tehlike olarak gören, küresel güçlere bağımlı olmamızı isteyen bir gizli güç var ülkemizde. Şu an ki muhalefet ve onların medya destekçileri, işte bu gücün borazanıdır. Türkiye’nin önüne takoz konulmasını istemiyorum. Oyum Ak Partiye…
Bir oyla diktatörler devrilmez. :)) Fakat bir oy demokrasilerde nice mazlumların hayatına ışıktır. Rey seçiminiz şimdiden hayırlı olsun.  

 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.