Ahmet OKUMUŞ

Ülke genelinde infiale neden olan kadına şiddet olayları her geçen gün artıyor. Özellikle Özgecan Aslan cinayetinin ardından dolmuş minibüslerde ve halk otobüslerinde, hatta taksilerde alınması gereken bazı önlemler tartışıldı. Kimisi kamera, kimisi takip sistemi ve kimisi de panik butonu üzerinde durdu. Ancak köklü çözüm üzerinde duran yok. Sorunun bir eğitim ve kadınların sahiplenilmesi olduğunu düşünmeye kimse yanaşmadı veya yanaşmak istemiyor.  

-“HASTAYA TEŞHİS İYİKONMALI”

Toplum olarak her zaman suculu ararız. Ama nedense yaşadığımız toplumda ve sisteme kimse bir şey demez. Bakın son on yıl içerisinde binlerce kadın şiddete uğramış ve hayatını kaybetmiş bulunuyor. Kadınlarımızı neden koruyamıyoruz? Yoksa korumak mı istemiyoruz? Herkes topu birilerine atıyor. Yok efendim şoför eğitimli değilmiş. Yok efendim araçlarımız güvenli değil? Peki ne yapacağız? Belki yukarıda saydığım önlemler alınacak. Birilerine daha rant kazandırılacak. Şoförlük mesleği hepinizin bildiği gibi mesleksizlerin mesleği konumunda. Her önüne gelen taksi, dolmuş, otobüs ve diğer araçları kullanabiliyor. SRC belgesi diye getirilen belge tamamen ticari amaçlı bir belge. Aslında SRC bir eğitim sonucunda sadece şoförlüğü meslek edinen kişilere verilse hiçbir sorun yok. Ceza evinden çıkan kişinin cebinde de SRC belgesi var. Öğretmende, poliste, inşaat işçisinde, köyde tarımla uğraşan çiftçinin de cebinde bu belgeden var. Bu yanlış. Çünkü SRC belgesinin diğer bir adı ticari taşıt belgesidir. Yani ticari taşıtları süren ve şoförlüğü meslek edinen kişilere verilen bir belgedir. Onun için hastaya teşhisi iyi koymalıyız ki tedavide başaralı olalım.

-“KADINLAR İÇİNDE FON ULUŞMALI”

Hatırlarsanız Kocaeli depremi sonrası zamanın hükümeti ÖİV diye bir vergi gündemimize taşıdı. Özel iletişim vergisi ne için getirildiğine bakacak olursak depremde yaraların kısa zamanda sarılabilmesi için bir can kurtarıcı simit gözüyle bakıldı ve getirildi. Herkes de tamam diyerek itiraz dahi etmedi. Aradan o kadar yıl geçti ve Özel İletişim Vergisi halen devam ediyor. Şimdi bu ÖİV den elde edilen gelirler nereye harcanır bilmiyorum. Ancak trafikte yıl içerisinde kesilen cezalardan, yani trafik canavarlarından kesilen paralardan, ÖİV adı altına alınan vergilerden şiddete uğrayan ve koruma altına alınması gereken kadınlar için bir fon oluşturularak bu insanlar koruma altına alınırsa inanın kadına şiddetin önüne 1 yıl içerisinde geçilir. Yani bu fonda toplanacak olan paralar  ile her ilde kadınlar için barınma ve korunma evleri yaptırılabilir. Yine bu şiddete maruz kalan kadınların çocukları için eğitim birimleri ve sosyal alanlar yaptırılabilir. Yani anlayacağınız her türlü masrafı karşılayacak şekilde bir fon kurulma imkanı var. Ama istenirse tabi ki. Kurulacak olan bu fonun şuan ki işsizlik sonunda oluşan bütçenin üzerinde bir rakamı oluşturacağı ve hiçbir sıkıntı çekilmeden bu insanlara bakılabileceği ve topluma faydalı hale gelmeleri sağlanacağı kesindir. Bunun için yapılması gereken adım atılmasıdır.  

-“PANİK BUTONU SORUNU ÇÖZMEZ”

Bu arada araçlara panik butonu takmak sorunları çözmez. Araçlara kamera ve takip sistemi takmak doğrudur. Çünkü kamere ile hem araç içerisindeki hırsızlık, gasp ve taciz olaylarının önüne geçilir. Hem de şoförler kendilerine çeki düzen vermek zorunda kalacaklar. En önemlisi trafikte yapacakları hataların kayıt altına alındığı için trafik kazalarında azalma olacak ve trafik sigorta şirketleri zarar etmeyecek, milli servet yok olmayacak. Zorunlu trafik sigortaları da bu kadar yükselmez. En önemlisi çalışanlar ise zaman kaybına uğramadan işlerine devam edebileceklerdir.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.