Öncesinde Türk milletinin yüzde 60'ı aptaldır dendi, arkasından özür geldi ve şöyle düzeltildi; yüzde 40'ı akıllıdır. Bu örnek aslında aptalların oranını gerçekten gözler önüne sermektedir. Ülkemizde herkes kendisini akıllı sandığı için alınganlık göstermişler. Sonucunda yanlış anlaşılma akıllı oranının yüzdesi üzerinden gidildiğinde ortalık durulmuştu.

Neden millet olarak böyleyiz, anlayabileniniz varsa bana da söylesin, ben de anlayayım. Yüzümüze hakaret edildiğinde, "bana mı dedin sen," diyerek yaptığımız çıkışın neden arkasında duramıyoruz? Karşımızdaki, "yanlış anladınız, aslında bunu tersten söylüyorum." dediğinde ve mana değişmediğinde hemen ikna oluyoruz.

Yakın zamanda neleri unutmuşuz, nelere gözlerimizi, kulaklarımızı kapatmışız, şaşırıyorum.  Daha onlarca yıl olmadı, inanılmaz bir buhranın içinden çıktık. Ecevit hükümeti zamanından bahsediyorum. Bir gecede ülkemizin bir anayasa kitabı fırlatılması ile battığını hemen unutuvermişiz. Hatta anayasa kitabını fırlatan vatandaşın, cumhurumuzun başı olduğunu hatırlamıyoruz. Sizce Ahmet Necdet Sezer şu aralar ne yapıyor? Cumhurbaşkanı değiştikten bu güne en ufak bir yerde bir haberi, bir ziyareti, bir etkinliğine şahit olanınız var mı? Süleyman Demirel bile geçenlerde CHP Genel Başkanlığını ziyaret ederek "dün dündür"ü hatırlattı bizlere. Aslında mesaj apaçık ortada; neden geçmişi hatırlayalım ki? Dün dündür, bugün de bugün. Yalan mı? Doğru valla... Üstelik, CHP'lilere Kara Oğlan Bülent Ecevit'i anlatacak kadar halkçı kesilmedi mi? Kesildi, üstelik CHP'liler Ecevit'i "Seni sandığın böğrüne gömerim" diyen Çoban Sülü'yü ayakta alkışladı..

Cumhurbaşkanımız, Sayın Abdullah Gül, seçilir seçilmez Kuzey Irak'la alakalı olarak, "Bizim yakınımızda bölgesel bir öneme haiz, sınırımızda bir devlet oluşumuna müsaade etmeyiz, buna kesinlikle karşı çıkarız, hatta burada geçmişe yönelik haklarımızı ararız." Demedi mi? Dedi.

Ne oldu? Adamlar Irak'ın kuzeyinde bir devlet kurdular, hatta geçenlerde terör konusu ile alakalı ülkemizi ziyaret ederek üst düzeyde bir devlet merasimi ile karşılandılar ve sonunda bir açıklama yaptılar. "Bu işi silahla çözemezsiniz, bizi nasıl ki Saddam bombaladı, gazladı, misketledi durduramadıysa, siz de buradaki oluşumu engelleyemezsiniz," diyecek kadar ileri gitmediler mi? Bir de üstüne üstlük, "Bizi bu işe karıştırmayın," demediler mi? Dediler.

Çabuk unutuyoruz. Velhasıl çabuk, hem de çok çabuk.

Daha altı ay öncesinde genel seçimler oldu seçimlerde mevcut AKP hükümeti çıraklık kalfalık ve ustalık dönemlerinden bahsetti. "Bu dönem ustalaşıyoruz." dedi ve ardı ardınca sıraladı durdu. Rakipler boş durur mu? Piskevitler, dil sürçmeleri, kasetler, plaklar, eski defterler, metresler, dublajlar havada uçuştu... Hatırlıyor muyuz konuşuyor muyuz?  Hayır tabi ki.

Altı ayı hatırlayalım bari... Geçen bu süre içerisinde ne yapıldı, ne konuşuldu, icraat ne, kim kime ne dedi, konu ne, hatırlayanınız var mı? Yok. Neden biliyor musunuz? Çünkü hiçbir halt yapılmadı, hiçbir söz tutulmadı. Bedelli çıktı, seçim öncesinde meydanlarda Başbakan, "Ben şehit analarına ne derim," diyerek, naralar atarak bağırmadı mı? Netice ne oldu? Hoop, bir günde yasalaştı, bankalar kredi için çığırtkanlığa başladılar bile... Ucuz ve sığ davranışlar bunlar, daha ilkeli daha dik durabilirdik. Geriden takip ediyoruz hayatı, hem de çok geriden. KCK yapılanması ile alakalı gündem çok sıcak. Şimdi de Ergenekon bitti, yumuşatıldı, ağızlarda konu geveleniyor, kanuni alt yapısı hazırlanıyor. Müjde; birkaç salak haricinde ki, muhtemelen o salaklar gazeteciler filan olacaktır, gerisine çıkış kapısı göründü. Hatta şike kapsamındaki konulara bile kanuni altyapı hazırlanarak artık bu tip konular sulh hukuk mahkemelerinde ve asliye hukuk mahkemelerinde görülür hale getiriliyor. Adamlar haklı, bu anayasa bizi ileriye götürmez, acil bir anayasa değişikliğine ihtiyacımız var, hem de çok acil. Bakın işte adamlar hazırlıkları yapıyorlar bile; Ergenekon davası, şike davası konularına mesnet oluşturan kanun maddeleri birer ikişer değiştiriliyor. Pardon, bedelli askerlik ile alakalı değişikliği de unutmamak lazım. Fakat bunun yanında şehit yakınlarına bir şey var mı? Statü ve hakları ile alakalı bir şey var mı? Tabi ki de yok! Neden olsun ki? Onlar bu ülkede oy kullanmıyorlar, onlar sanki bu ülkenin vatandaşı değiller. Üç beş tane terörist, vatan millet haini, alçak için yapılır bütün değişiklikler. Kanun sadece onlar için revize edilir, sadece onların haklarına tecavüz edilir, sadece onlar mağdur sıfatındadır. Yine söylemeyi unuttuk, deprem öncesi onlarca şehit verdik, yüzlerce yaralımız vardı. Hiç kimse hatırlıyor mu, bir yerde iki satır yazı görüyor musunuz? Cevap: hayır. Alçağın birini İmralı'ya gömemediğimiz sürece daha çok şehit verilir, bu ülkenin gerçek analarının kuzuları. 

Çok da haksızlık yapmak istemiyorum hatırlamazlar diyerek, haklarını da almamak lazım. Bakın nasıl hatırladılar 1930'larda yapılan Dersim katliamını, bakın nasıl Kılıçdaroğlu Başbakana özür diletti, bakın nasıl "arşivleri de açmalısın," dedi, bravo, kutluyorum Ghandi Kemal'i.
Fakat yine gündem değişti, yine attık tuttuk, milleti uyuttuk. Kimileri "tamam, ne var bunda," dedi, kimileri "Allah kahretsin, şapka düştü kel göründü," dedi, kimileride "fırsat bu fırsat, yüklenin CHP'ye," dedi. Binlerce insan devlet eli, pardon CHP tarafından katledildi. Kadınlar eşsiz, çocuklar anasız babasız bırakıldı. Resmi kayıtlarda uçakla, topla, tüfekle, gazla 13 bini aşkın insan öldürüldü.
Bunu hatırladık nihayet. Lakin konu inanın bu kadarla sınırlı değil, inanın bu ülkenin tarihinde cumhuriyet döneminin meşhur ÜÇ ALİ'leri var. Bunların içinde en şerefsizi olan KEL ALİ'nin yaptıklarını bu millet bir gün öğrenecek ve hesabını soracak. Bu şerefsizin yaptıklarına Atatürk bile yeter demiştir. Bu gaddar adam bu millete çok ağır bedeller ödetmiştir.
 Bence bunların ivedilikle hükümet tarafından, muhalefet tarafından gündeme getirilmemesi gerekiyor. Onlar sorumlu oldukları işlerle uğraşırken, bu konuları bu ülkenin aydınlarının tartışması, ortaya çıkarması gerekiyor. Hükümet, ana muhalefet ve muhalefet ülkeyi nasıl kalkındıracaklarını, nasıl muasır medeniyetler seviyesine çıkaracaklarını düşünsün ve proje üretmekle yükümlü olduklarını unutmasınlar. Kör dövüşüne bir son vermeli ve işlerine bakmalıdırlar.

Saygılarımla    

 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.