Bazen uzakta olduğunuz zaman özlem ve  bazı özel duygular yoğunlaşır.

Hele hele yakınlarınız veya sevdikleriniz zor durumda ise  hatta kendiniz bile zor  günlerinizi daha bir derin ve duygulu yaşarsınız. Olayları da başka bir pencereden başka bir duygusallıkla izlersiniz.
Bilmiyorum ne denli anlatabildim kendi ruh halimi ama 25 yıldır  uzakta olunca Türkiye ilgisi bir başka benim için.

İşte bu bağlamda uzaktan da bakınca bu güzel ülkemin ateşler içine sürüklendiğini ve o meşhur yarışma programında sunucunun dediği gibi '' dönüşü olmayan  bir yol'a girmek'' üzere olunduğunu görüyor ve kahroluyorum.
Evet sanki her şey her haber gelen kan gölünün nehirlerinin uyarıcı sinyallerini sofra üstüne koyuveriyor. Peki Türkiye bu hale nasıl geldi veya daha doğrusu nasıl  dönüşü olmayan b,r yoldan son sapakta çıkabiliriz. Keşke çıkacak sapak olsa.

Türk halkı ile Türk Vatandaşı olan Kürt halkı arasında oldukça eskilere dayanan bir toprak kavgası ve sosyal yara olduğu sır olmadığı gibi çözümü olan bir durumda değil.
Kürt sorununa iki açıdan bakmalıyız :
1-      Toprak surunu
2-      Sosyal adalet sorunu

İsterseniz önce çözülebilir olanından başlayalım.

Sosyal adalet meselesi istenirse çözülebilecek bir meseledir ve sanırım kısmen de çözülmüştür. Bir zamanlar Kürtçe lisan eğitimi veya çocuğuna Kürt ismi koyamama sorunun büyük ölçüde hallolmuştur. Kürtçe şarkı bile söylenebiliyor ve bu konudaki ön yargılar birer bire çözülmeye uğraşılmıştır.

Bu çok uzun zaman almış ve gerek Rahmetli, Özal gerekse Erdoğan dönemlerinde bu sosyal adalet  meselesinde olumlu adımlar atlımıştır. Hatta daha da ileri gidilerek KÜRT AÇILIMI denilen bir  olgu pattadanak ortaya atılmış   Barış Özgürlük kardeşlik parlak laflarının arkasında ne olduğu kimselere açıkça anlatılmadan vede toplumun büyük bir kısmının ne 0nayı ne de haberi olmadan bir zamanlar kırmızı hatta kıpkırmızı  kalın çizgileri olan tabular adeta yıkılmıştır. PKK terör örgütünün başı Bebek katili Apo diye topluma tanıtılan biri ile devlet bire bir konuşmaya başladı ve bu önceleri gizlendi  sonraları da Devlet her şeyi yapar konuşurda sever de döver de denilerek Topluma metazori kabul ettirildi. Ettirilebildi mi acaba?

Bence hayır . Ettirilebilmiş olsaydı bu gün farklı bir yerde olur ve kavganın devam ettiğini görmezdik.

Halen kimse (Halk'tan) Bu açılım sürecinin ne olduğunu ve Devlet'in yasal güçlerinin Bebek Katiline neler taahhüt ettiğini ne sözler verdiğini bilmiyoruz.

Federasyon konfederasyon  muhtariyet otonomi laf salatası ile Kürt toplumuna özerk bir bölge  vadedildiğinin sinyalleri  verildi. Bu arada bütün bu laflar ters döndü ve adeta  T.C. devletinin barışmak üzere olduğu Kürtler yine Tu Kaka çocuk oldu ve  eski düşman koltuğuna oturtuluverdi.

Sayın Cumhurbaşkanı Kobani konusunda oldukça rahatsız edici söylemler bir yana adeta Kobani'deki toplumun yok edilmesini seyreder duruma bile geldi. Her ne kadar 200 kadar peşmergenin geçişine izin verildiyse de Kaç tane IŞİD taraftarının geçişine izin evrildiğine veya göz yumulduğuna  kimse haberdar değil gibi.

Suriye'deki Kürtler(Hatta Irak'taki Kürtler de) dünyanın en eli kanlı terör örgütü ile  ölüm kalım savaşı içindeyken Suriye'nin kuzeyinde yeni bir devletin kurulmasına asla müsaade etmeyiz ifadeleri ile Rojava bölgesinde bir Kürt devletinin kurulmasına asla müsaade edilmeyeceği mesajı olayları ve iki toplum arasındaki kenarları daha bir keskinleştirdi. Hoş Suriye bizim iç meselemizdir diyen biri için orada olup bitenin ağa babalığını üstlenmek ve Suriye'de ne yapılıp yapılamayacağının ahkamını kesmek oldukça olağandır.
Olağandır da bunun sonuçları nedir ve bu ifadeler günlük hayatımıza nasıl yansır acaba. Hem bir tarafta Kuzey Irak Kürdistanının resmen kuran ve destekleyen bir AKP hükümeti ki bu konuda kendilerini barışçıl  çabaların ve sonuçları için de tebrik etmek lazım. Ama Suriye'deki Kürdistan oluşumuna neden karşı çıktığını hemde bu denli sert bir şekilde anlamak kolay değil. Aslında çok zor değil ama barış'a katkısı olmadığı olamayacağı açıktı.
Kürtlerin ellerindeki petrol'ü Akdenize indirebilmeleri için Türkiye dışında bir alternatif'e ihtiyaçları olduğunu herkes biliyor. Ve Türkiye bu konudaki tekelini kimseye kaptırmak istemiyor. Hatta bir takım strateji uzmanlarının (çok var) tespitlerine göre Kuzey  Suriye Güney Türkiye sınır bölgesinde böylesi bir oluşuma izin vermemek adına o bölgedeki bilumum oluşum ve gruplar ile iş birliği içinde olduğu da  konuşulan bir başka meseledir. Türkçesi oradaki terör grupları Kürtlere karşı desteklenerek böylesi bir oluşum ''Her pahasına'' engellenecektir. Bunu Davutoğlu  da resmen söylemişti.

Peki bir taraftan KÜRT AÇILIMI diyerek barışçıl bir hava yaratacaksınız diğer taraftan da kanlı bir şavaşın adeta sipariş vereni olacaksınız çok tutarlı değil.
İyi de tutarlı olması gerektiğini kim söylemiş ki? AKP hükümetinin hangi kararı ve diplomatik eylemi tutarlıdır ki ? Öyle demeyelim yanlıştır  bütün tutarsızlıkların ardında tutarlı bir şeyler mutlaka vardır. O da iktidarda kalmak.

Gelin şöyle bakalım. Ortadoğu resmen kanlar içinde son 2 senedir durum daha da kötü adı batasıca IŞİD veya Arapçası ile DAEŞ neden Türk devleti resm  bildirilerinde bu kanlı terör örgütünün ARAPÇA ismini kullanır halen anlamadım. Adamların ismini Arapça söylerken daha bir dost mu oluveriyorlar? Bu durumda Türkiye  gittikçe bu çamur'un içine battıkça batıveriyor. Bu çamur  artık komşu Suriye'den Türkiye'ye sıçradı . Çok çabuk şekilde bunun önü  alınmazsa  bu çamur hepimizi içine çekecek ve orman yangını  misali her yanı kasıp kavuracak.

Kürtlerin ne denli kızgın olduğunu ifadelerden yüzlerindeki gerginlikten anlamak mümkünken  orada ölen insanlarımızın  ölümlerine adeta sevinenlerinde ruh halini anlamaya çalışmak ta gerekiyor. Kürtleri Türkiye Devletinin topraklarını çalmak isteyen bir düşman olarak görmelerini bu nefreti körükleyenleride hesaba katarak anlamak lazım.

Benzer durum neredeyse 100 senedir İsrail Filistin arasında mevcuttur. Halen de çözülememiştir ve de çözüleceği de yok   çünkü ortada birilerinin rantı geliri mevcuttur. Benzer durum  Türk –Kürt ilişkilerinde vardır hem de çok daha derinlemesine olarak. Ortada Petrol var 4 ülkedeki sınırlar var . Daha da önemlisi  bu işten ekmek yiyen çok değişik gruplar var. Yakında Filistin usulü bir İntifada kokusu alıyorum. Sayın  Cumhurbaşkanı  Sayın Başbakan ve Parti başkanları lütfen itidali elden bırakmayın ve memleketin ateşler içine sürüklenmesine izin vermeyin.

Her ne kadar IŞİD'in arkasında  devlet var  Erdoğan var ifadeleri Dünya basınında Türkiye Cumhuriyeti  adı terör destekçisi ülke olarak anılıyorsa da ben inanmıyor ve inanmak istemiyorum. Çok saf olabilirim ama  Türkiye'nin bu hale getirilmesi için kime onay vermedi ve yetki de vermedi. Lütfen durumu düzeltin ve Dünya'ya gerçek Türkiye nedir gösterin. Şu anda görünen Türkiye gerçek değil sanaldır.
Kavga değil barış istiyoruz.
 
 
 


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.