Bu ustalar son günlerin modası olan siyasi ustalar değil. Bu ustalar Ahilik kültüründen gelen ve günümüzde halen devam eden ama gelecekte ne olacağı belli olmayan zanaatkâr ustaları... Yani çoğu zaman işyerlerine vardığımızda selam verdiğimiz ustalar genelde emeği ve göz nuru ile geçimlerini sağlarlar. Kimdir bu ustalar derseniz aklıma gelenler berberler, ayakkabı, mobilya,  döşeme, oto tamirci ustaları ile araçların motor ve kaporta ustaları gibi meslekleri ilk olarak sıralayabiliriz. Çünkü artık bu ustaları aramızda bulmak çok zorlaşmaya başladı.

            Yaşadığımız toplumda ve çevrede usta bulmakta zorlanmamızın en büyük sebeplerinden birisi ve en önceliklisi kalitesiz Çin mallarının denetimsiz bir şekilde ülkemizin her noktasında satılmasıdır. Örneğin bir saç kurutma makinası alacaksınız tamir ettirince 30 lira vermeniz gerekiyor. Ama yenisi 25 ila 30 lira gibi bir fiyata satılınca tamirden vaz geçiyoruz. Yenisini alalım diyorsunuz. Ama toplum olarak o yeni saç kurutma makinasının kalitesine hiç ama hiç bakmıyoruz. Hatta çoğu zaman bu tür cihazlar haftasını doldurmadan arızalanıyorlar. Bu tür örnekleri çoğaltabiliriz. İşte etrafınızda eskisi gibi ayakkabı tamircisi bulabiliyor musunuz? Tabi ki bulamıyorsunuz. Çünkü perakende sektörünün çıkması geciktiği için artık ayakta kalamayan bu tür iş yerleri 5’er 10 halinde kapanıyor. 2005 yılında 4 milyon 500 bin civarında olan esnaf ve zanaatkâr sayısı bugün 1 milyon 500 bin seviyesine kadar düştü. Yani esnafın üçte ikisi buhar oldu.

            Tabi işin bu noktaya gelmesinin sebepleri çok farklı, yukarda bir kısmını aktardım. Tabi genel olarak Perakende sektörünü düzenleyen yasa tasarısının 1996 yılından bu tarafa çıkarılmamasıdır diyebiliriz. Bir başka sebep ise AVM’lerin fütursuzca, hesapsız ve plansız olarak şehirlerin her noktasına kurulmasıdır. Tabi sadece AVM’ler değil, bu AVM’lerin uzantısı olan discavunt marketlerin mahalle aralarına kadar girmesi ve bu noktalarda her türlü kalitesiz ürünü satmaları da etkili olmuştur. Hadi bunlara alıştık. Peki, neye alışamadık. Eskiden çocuk ilkokulu bitirince özellikle okumak istemeyen çocuklar hemen meslek sahibi olmaları için berber yanına, tamirci yanına, ayakkabıcı yanına verilerek bir zanaat öğrenmeleri sağlanırdı. Ancak temel zorunlu eğitimin önce 8 yıla ardından 12 yıla çıkarılması ile insanlar artık çocuklarını çırak olarak veremez oldular. Çünkü temel eğitimin bitirilme yaşı yaklaşık 18 -19 oluyor. Bu yaşta da kimse hem istediği gibi sanatı öğrenemez, hem de kimse çocuğunu o yaşta çırak olarak verip yıllarca süründürmez.

            Bu noktada yapılması gereken bazı düzenlemeler zaruri oldu. Eğitim sadece okulda yapılmaz. Özellikle meslek liselerindeki eğitimlerin sahada yapılması sağlanmalıdır. Bu konuda MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne büyük görevler düşüyor. Öncelikle çıraklık eğitim merkezlerinde kurs gören öğrencilerin sigortaları sigorta süresinden sayılmalı. İkincisi ise okulda değil de eğitimlerin mutlaka sahada verilmesi sağlanmalıdır. Yine bununla beraber sahada lise eğitimlerini başarı ile tamamlayan bu öğrencilere yüksekokul ve üniversite yolu mutlaka açılmalıdır. Yüksekokul ve üniversite yolu açılan bu gençlere de yedek subaylık ve kısa dönem askerlik yapma imkânı sağlanmalıdır. Aksi halde bu gidişle bugün hayatta olan insanlar çevrelerinde bu tür ustaları görecek olan son kişilerdir. Ama arkadan gelen yeni nesil ustalığın ne olduğunu anlayamayacak gibi. Zaman kaybedilmeden çıraklık, kalfalık özendirilmeli ve çocukların meslek öğrenmeleri mutlaka sağlanmalıdır. Bunlar yapılmaz ise artık üreten değil, hep yurt dışından ithal ederek tüketen bir toplum olup çıkacağız. Gidişatın böyle olması istenmiyorsa esnaf ve sanatkârın sesine ülkeyi yönetenler ve yetkililer kulak vermelidirler. Aksi halde gelecekten pek ümidim yok.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.