Elda ELA 

Sessizsen ezilirsin,

Sebatkarsan küçümsenirsin,

Zayıfsan haklılığını ispat edebilmen güç,

Haklı olduğunu savunduğun değerleri açıkça beyan ettiğinde ortadan kaldırılman işten bile değil.

Her şeye rahatlıkla bahane bulunabilen bu dönemde dikkatli olman gerekiyor. Çoğunun yaptığı gibi inanmasan da inanmış gibi yapmalısın dile getirilen düşünceleri. Yoksa kendi görüşleri dışında görüşleri duymaya alışkın değil hala bazıları. Herkeste fuzuli bir benlik duygusu, herkes birbirinin gözünü oymanın derdinde. Öyle bir kin var ki insanlarda, neye kime karşı olduğunu hala çözebilmiş değil aslında kimse. Hep en iyi olduğunu iddia edenler düşüyor büyük yanılgılara. Hep onlar yanılıyorlar aslında. Toplum olarak her şeye uyum sağlayanlardan oluyoruz. Ölümler, katledilişler, haksız yere heba edilen ömürler...

Başkaldırılarımızda bile haklıyken haksız duruma düşeceğimiz provokasyonlar barındırıyoruz çevremizde. Hakkımızı doğru düzgün aramamıza bile izin verilmiyor, nerede bir hak arama var, oraya üşüşüyor savunduğunun ne olduğunu bilmeyen insan topluluğu. Tepki verilmesi gerekende yeterli çoğunluk sağlanamazken, bazen hayretler içinde bırakabiliyor bizi anlamsız kalabalıklar...

Zamanında bir gazeteci görüşlerini dile getirirken bu görüşleri dilediği şekle sokan bazıları hedef gösterdiği gazetecinin göz göre göre yok edilmesine seyirci kalabildiler vicdanları sızlamadan. Davanın sonunda delil yetersizliğinden serbest bırakıldı zanlılar. Hesabını kimden soracak ailesi?

Madımak Oteli'nin 1993 yazında yakılması ve 33 yazar, ozan ve aydın ile 2 otel çalışanı ve 2 saldırganın yanarak veya dumandan boğularak can vermesi olayının davası geçen gün zaman aşımına uğradı. O caniliği yapan sözde İslamcılar! (Ki her ne kadar vatanı bölmek için karşıt grupları düşman etmeye çalışsalar da mantıklı olarak dinini bilenlerin ve yaşayanların böyle bir vahşeti gerçekleştireceğine asla inanmadım, inanmam da) serbest bırakılarak yaşamlarına devam etme özgürlüğüne sahip oldular. Ya ölenler, katledilenler, onların hesabını kim verecek?

Suçu kesinleşmediği halde yıllardır içeride yatan ve hiçbir savunması alınmayan binlerce insanın yaşadığı travmayı, biten güven duygusunu, vurulan sabıkalı damgasını, açılacak tazminat davalarında kazanılacak miktar ne kadar yok edecek, mağduriyetler nasıl giderilecek, yitirilen zamanlar nasıl geri getirilecek?

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetine bürünmüş insanlar topluluğu olarak idame ettirdiğimiz yaşamımızda düşen davalar ve zaman aşımına uğrayanlarla birlikte gerçekte insanlığımızın nasıl da zaman aşımına uğradığını ve hala uyuyor olduğumuzun farkına bile varamadığımızı dehşetle izliyorum.

Mantıklı hareket etmeyip kulaktan dolma sözlerle galeyana gelenlerin canlara kastettikten sonra bile birileri tarafından korunmaya devam etmesi ve ellerini, kollarını sallayarak özgürce yaşamlarını idame ettiriyor olmaları suç oranının her geçen gün daha da artmasına yol açacaktır. Birilerinin artık çıkıp çarpık adalet sistemini sil baştan ele alması gerekmektedir.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.