22 Gün sonra Türk seçmenleri belediye görevlilerini seçmek için sandık başına gidecek.
Seçime 3 hafta kala son 3 seçim rakkamlarını bir kez daha gözden geçirmenizi ve aşağıdaki değerlendirmeleri irdelemenizi tavsiye ederim.
Her ne kadar 22 gün sonraki seçimler Belediye seçimleri olsa da , bu seçimlerin adeta bir genel seçim provası olduğunu sanırım herkes bilyordur.
Son ayların skandalları soruşturmaları ve yargı engellemeleri hatta Montaj olup olmadığı bir türlü kesinleştirieleyen ses kayıtları iktidar partisini zorlayacak nitelikte olup bir çok Türk vatandaşının kafasında AKP ve Erdoğan dönemi bitti intibası oluşturmakta ve bana kalırsa da bu intiba ile de büyük bir yanılgıya uğrayabilecektir bu şekilde düşünenler.
Geçmiş seçim sonuçlarının ne kadar irdelendiğini ve acaba gözden kaçan bir şeyler var mı diye soran kaç kişi var bilmiyorum , ama bu seçim sisteminde ve seöim barajında bir takım olumsuzluklar olduğu ve Türk seçmeninin büyük çoğunlupunun temsil edilmediği bir sistem ile bizi yönetecek olanları seçmeye çalıştığımız kesindir ve oldukça da manidardır.
Mesela son üç seçim döneminde seçmen sayısının ne şekilde arttığını kimse inceledi mi acaba:
Rakkamlara bakın:
SEÇMEN SAYISI:
2002 : 41.407.015
2007 : 42.799.303
2011 : 52.806.322
2002 Yılından 2007 yılına kadar % 3.36 artan Türkiye nüfusu (Yani 4 yılda 1.392.288 ) kişi artarken.
2007 yılından 2011 seçim gününe kadar seçmen nüfusumuuzun mucizevi bir şekilde %23.338 oranında artarak 10.007.019 kişi arttığımızı hepimiz gözden kaçırdık sanırım.
Halbuki resmi istatistikler 2007 ile 2011 yılları arasında değil sadece seçmen sayısında genel nüfus sayımında bile öylesi bira artış olmadığını kanıtlıyor.
//tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye'de_genel_n%C3%BCfus_say%C4%B1m%C4%B1
Yukarıdaki link'e bakacak olursak:
2007 de Türkiye geneli nüfusu : 70.586.256 kişi iken
2011 yılında ise : 74.724.269 kişi olup aradaki fark sadece
Artış...........................................: 4.138.013 tür ve seçmen sayısının 10 milyon kişi artamayacağının açık delilidir. Tabii ki fiilen artmamış olan Türkiye nüfusundan arttığı belirtilen seömen sayısını kimin ne şekilde izah edeceği şüpheli iken , muhalefet partilerinin de bu konuyu neden sorgulamadıkları ise çok daha manidar ve ilginçtir.
Peki gelelim diğer bir konuya :
SEÇSİS veya benim adlandırdığım ismi ile SEÇSIÇ sisteminde baraj %10 olunca seçimi sadece ve sadece daha fazla oy alan parti kaxzanır ve diğer partilere verilen oylar adeta ÇÖP'e gider. Bilmek isterseniz:
2002 yılında ÇÖP'e giden ve seçtikleri parti ve vekil adayları seçilmeyen vatandaş oy sayısı ise oldukça yüksek :15.488.000 Ki bu da kullanılan oy sayısının %47'si anlamına geliyor. Bir de oy vermeye gitmemiş seçmen sayısının 8.6 milyon kişi olduğunu hesaba katmanızı rica edeceğim, ki bu seçme özürlü vatandaşlarımızın ülke kaderini nasıl ve ne şekilde etkilemiş olduklarını izah edeceğim.
2007 yılında ise ÇÖP'e giden oy sayısı 2002 yılından saha az sadece 5.549.000 oy yerini bulamamış.bu da oy verenlerin %15'i ediyor. Sandık başına gitmeyenlerin miktarı ise yine endişe verici 5.6 milyon kişi oy vermeye gitmemiş.
2011 yılında ise seçime katılabilecek nüfusumuz 52.8 milyon olarak beyan edilirken sandık başına gidenler bunu sadece %83.16'sı olup cem'an 44.9 milyon vatandaş oy akullanmış ancak bu oylaırn 4 milyon adedi parlamentoda temsil edilemediği gibi yaklaşık 8 milyon vatandaş ta sandık başına gitmemiş ve seçimlerin kaderini elleriyle vercekleri oylar ile değiştirmek yerine ayakları ile geri tepmişlerdir.
Ek'te takdim ettiğim yıllara göre oy dağılımları iyice değerlemdirilirse şimdi söyleyeceklerim daha iyi anlaşılır.
AKP 81 yıllık T.C. LAİK döneminde aslında çok ta laik olmayan sistemi dağıtan adeta hallaç pamuğu gibi dağıtan ve kendini ezilmiş hisseden toplumun adeta geri dönmüş hissine kapılan kesiminin kahramanı olmuş ve kendini dindar ve muhafazakar sayan halk kitlelerine o kesimin partisi olarak kabul ettirmiş ve Laik kesimin yerine kendilerini milletin efendileri olarak hissetmelerini hatta sermaye ve sanayii piyasalarında eski holdinglerin yerine yeşil sermaye efendileri olduklarını hissettirmiştir. Hatta o hale getirmiştir.
Kısaca demem o ki AKP ile CHP veya MHP'nin sandık başında mücadele etmesi çok kolay olmayacak ve matematik netice alabilmek hiç te sanıldığı gibi netice veremeyebilecektir.
AKP'ye oy veren halk kitlelerinin büyük bir kısmı kemikleşmiş ve bu parti sayesinde kendilerini bulmuş kimliklerini adeta bu parti ve Recep tayyip Erdoğan ile şekillendirmiş olan insanlardan oluşmaktadır. Bu seçmenlerin topalm AKP oylarının en azından %80-85'inin adeta kemikleşmiş militan oylar olduğunu göremek gerekir. Yani kasetler , skandallar bu seçmen kitlesini etkilemez , hepsi sandığa gider ve yeniden hemde hiç tereddüt etmeden AKP'ye oyunu verir.
Bu kitleden CHP veya MHP'ye geri döndürülebilecek oy oranı belki belki %10 gibidir.
Peki Muhalefet bu ülkede nasıl kader değiştirebilir ve iktidar olabilir?
1- Barajı değiştirmek % 10 yerine 1-2-3% olan bir yeni baraj oranı tesis etmek. Seçimlere daha 2 sene var ve bunu halledebilmek için gerek CHP gerekse MHP'nin müşterek hareket etmesi hatta BDP'nin de bu konuya destek evrmesi gerekir.
2- SEÇSİS sistemini değiştirmek ve bir çok ülkenin kullanmadığı bu sistemin yerine makul bir seçim sistemi yerleştirmek gerekir. Bu işin uzmanları ile teşriki mesai de kesin yarar vardır.
3- Ve şimdi de en önemlisi Evden çıkıp sandığa gitmeyen seçmeni sandık başına getirtmenin yolunu bulmak. Bu konuda CHP+MHP+BDP'nin başarı şansı AKP'den çok daha yüksektir .Çünkü AKP sandık başına getirebileceği seçmeni adeta ane fazlasını getirebilecek her yolu denedi ve uyguladı. Komür ve Altın lira dağıtımı bile yapıldı ve AKP seçmenleri oy vermeyi adeta bir şeref meselesi olarak kabul ediyorlar ve doğru yapıyorlar. Kendilerini yönetmelerini istediklerini seçiyorlar.
4- Milliyetçi , Laik , Demokrat ve Atatürkçü kesim ise bu görevi savsaklıyor ve bir oy olmazsa ne olur diyerek yeterince sandığa gitmeyiveriyorlar.
Bakın rakkamlara her sene 6-8 mılyon insan oy vermiyor. Bir o kadar da seçim sistemi ve baraj sebebi ile ÇÖP'e gidiyor . Yani her seçim döneminde neredeyse AKP'nin oy oranı kadar veya ona yakın oy heba oluyor ve bu oylar aslında Muhalıf oylardır ve değerlendırmeye girmiyor.
5- Muhalif partilerin yetkilileri daha fazla gözlemci ve bilgisayar uzmanı eğiterek
Seçimleri denetleme görevlerini yerine getirmeliler ve seçimlere hile karıştırılmadıklarını kanıtlamalıdırlar. Oyun bittikten sonra hile vardı oy çaldınız iddiaları bir işe yaramıyor . At'ı alan üsküdarı aşıyor. )Recep beyyin at'a binmeyi bilmediğine güvenmeyin. Karşınızda her numarayı çok iyi bile Kasımpaşalı bir USTA VAR...