71 rektörün bilimsel yayını bile yok

Türkiye'de eğitimin kalitesi yerlerde sürünürken, üniversitelerin emanet edildiği rektörlerin uluslararası nitelikte tek bir bilimsel yayınının bulunmadığını biliyor muydunuz?

19 Aralık 2019 Perşembe 18:33
71 rektörün bilimsel yayını bile yok






71 rektörün bilimsel yayını bile yok


Biz de bilmiyorduk. New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin, konuyu çıktığı HaberTürk ekranlarında dile getirmeseydi, belki de kimsenin haberi olmayacaktı. Rektörlük görevine getirilen Profesör ünvanlı akademisyenlerin, uzmanı oldukları konuda tek bir bilimsel iddialarının olmaması üniversite dünyasında tartışmalara neden oldu. Son 15 yılda 17 kez eğitim reformunun yapıldığı ülkemizde, özellikle üniversitelerde eğitim kalitesine dikkat çeken Prof. Dr. Selçuk Şirin Türkiye'de akademinin son 10 yılda çok geri kaldığını söyledi. 

BİRİNCİ GÖREVLERİ BİLİM YAPMAK BİLİM ÜRETMEK!

New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin, rektörlerin bilimsel karneleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Prof. Şirin, "Bilim insanının görevi bilim yapmaktır. Dünya ortalamasında rektörlerin ortalaması 35 yayındır. Türkiye'de bu 5 olsaydı, bu kötü bir sonuç olurdu, tartışalım ama sıfır. 71 tane üniversitenin rektörünün sıfır yayını var. Tartışırsak, konuşursak, dert edersek çözülür" diye konuştu.

Habertürk TV'de Afşin Yurdakul'un konuğu olan New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin, rektörlerin bilimsel karneleriyle ilgili attığı bir tweetin bu güne dek en çok okunan tweeti olduğunu belirterek şunları söyledi: "Türkiye eğitimi önemsiyor, kıymet veriyor. Herhangi bir alanda bir sorun varsa ve bunu çözmek istiyorsanız önce konuşmanız, tartışmanız, dert etmeniz lazım. O yüzden bu konuyu gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim. Bu iyi tarafı...

Kötü taraf ise, akademisyenin tek bir görevi var. Birincil görevi akademik literatüre katkıda bulunmak. O yüzden bilim insanı oluyoruz, bilim insanının görevi bilim yapmaktır. Bunun da ölçüleri vardır; yardımcı doçent olursunuz, belirli yayın kriterleri vardır. Sonra doçent, profesör oluyorsunuz ve bütün bu aşamaları geçerken yayın yapmanız lazım. Bilim evrenseldir, bazı kriterlere uyarsa evrensel literatür kabulü alır yayınınız. Dünya ortalamasında rektörlerin ortalaması 35 yayındır. Türkiye'de bu 5 olsaydı, bu kötü bir sonuç olurdu, tartışalım ama sıfır. 71 tane üniversitenin rektörünün sıfır yayını var. Tartışırsak, konuşursak, dert edersek çözülür" dedi. 

PROF. ŞİRİN: BANA ÇOĞU ÜNİVERSİTENİN TOPLAMINDAN DAHA ÇOK ATIF VAR

Literatüre girmiş 100'e yakın yayını olduğunu belirten Prof. Dr. Şirin, "Yayın kriter değildir, kriter atıftır. Yayın yaparsınız kimse atıf yapmaz, kıymeti yoktur. Bana Türkiye'deki çoğu üniversitenin toplamından daha çok atıf var. Asıl itibar oradan gelir. Atıf olması için önce yayın olması gerekir" dedi. 

"İRAN'DAKİ AKADEMİSYENLER BU İŞİ ÇOK İYİ YAPIYOR"

Türkiye yüksek öğretimde dünya sıralamasında nerde? sorusuna cevap veren Prof. Dr. Şirin, "Bizim akademimiz 10 yıldır geriledi. Örneğin İran bilimsel literatüre katkı yapıyor. İran'a ambargolar olduğu için kendi teknolojisini geliştirmek zorunda kaldı. Bunu üniversiteler üzerinden yapıyor. İran'daki üniversitelerdeki akademisyenler dünyaya bizden daha çok katkıda bulunuyor. Eskiden onlardan öndeydik. İran bu işi çok iyi yapıyor. Rusya, matematikte iyi; Hindistan ilaç konusunda ABD'ye rakip" diye konuştu.

ŞİRİN'DEN DOĞA KOLEJİ AÇIKLAMASI

Türkiye'De son 5-6 yılda hızlı bir özel okullaşma olduğuna değinen Prof. Dr. Selçuk Şirin, çocukların yüzde 16-18'inin özel okula gittiğini söyledi. Prof. Dr. Şirin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Talep arttı, talebi karşılamak için arz da arttı. O arada okullar hızlı bir şekilde açıldı. Öyle olunca eğitimden hiç anlamayan, asıl işi eğitim olmayan grişimciler bu alana girdi ama eğitim, sağlık gibidir. Satması kağıt üzerinde kolay ama insanla uğraşıyorsunuz. Eğitimde kaliteyi belirleyen bir değişken var; öğretmen. Rakamları enflasyonla düzenlediğiniz zaman Türkiye'de özel okul ücretleri ucuzlamıştır; hızlı rekabet olduğu için fiyatları kestiler. Öyle olunca da, Doğa Koleji olayını bilmiyorum ama pek çok işletme artık karlı olmaktan çıktı. Karlılığı da öğretmen maaşını düşürerek sağlıyorlardı. Maaşı düşürdüğünüz zaman bir numaralı kalite belirleyicisinin de kalitesi düşüyor. Dolayısıyla çok boyutlu bir konu. Anne ve babaların çok iyi düşünmesi, karar verirken okulları çok iyi ölçmeleri lazım."

"ŞU ANKİ OKULLAR 19. YY. TARIM TOPLUMU İÇİN TASARLANMŞ"

"Şu an çocuklarımızı gönderdiğimiz okullar 19. yüzyıl tarım toplumu ya da sanayi toplumu başlangıcı için tasarlanmış öğrenme merkezleridir" diyen Prof. Şirin, "Dünya orada değil. Dünya değişti, neden okullar 3 ay? Çünkü hasat zamanıydı o yüzden tatil o zaman oluyordu. Şimdi çocuklarımız tarlada mı çalışıyor? Kışın soğuğunda çocukları okula gönderip, yazın sıcağında eve hapsetmek anlamsız bir şey.

Müfredat hayattır, dolayısıyla yaparak öğrenme. Dünyanın en iyi modelleri de o. Asıl başlangıç noktası köy enstitüleridir." diye konuştu.  

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.