• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Gündem
  • Ekonomi
  • Politika
  • Teknoloji
  • Spor
  • Dünya
  • Sağlık
  • Magazin Kitap Turizm Altın Kızların Mutfağı Advertorial CANLI MAÇ BÖLGE BİLİM-TEKNOLOJİ KÜLTÜR - SANAT İpucu Kimdir? Nedir? Ramazan Haberleri Genel Ajans SULAR NE ZAMAN GELECEK? Otomobil Eğitim DIŞ HABERLER GÜVENLİK GENEL
  • Ara
  1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Yoksulluk bize ne getirir?
Ekonomi
Yayınlanma: 06 Şubat 2022 - 15:25

Yoksulluk bize ne getirir?

Türkiye'de hiç bir şey pahalı değil, kabul edelim ülkenin büyük çoğunluğu fakir. Kazandığımız paranın alım gücü yok. Yoksa milyonlarca Bulgar, Gürcü, Yunan vatandaşı ile AB ülkelerinde çalışan gurbetçilerimiz yanılıyor o

8 dk okunma süresi
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Yoksulluk bize ne getirir?

Yoksulluk bize ne getirir?

Yüksek faturalarla yerinden zıplayan milyonlar, onlarca yıldır yoksulluk pençesinde kıvranan dar gelirli yığınların varlığıyla yüzleşti. 

Çarşıda, pazarda, AVM marketlerinde, mağazalarında cüzdanlarını dakikalar içinde boşaltanlar, soluğu bankaların mobil uygulamalarındaki tükeketici kredi sekmesinde aldı. Çıldıran faizler, yangın yerine dönen raflara, reyonlara benzin dökmekten öteye bir işe yaramadı. Peki ne olacak?


Türkiye gıcır gıcır paraların basıldığı ancak alım gücünün düştüğü acı bir yoksulluk sarmalını yaşıyor. Bu yoksulluğu her kesim iliklerine kadar hissediyor. Ne yazık ki alım gücü azalması ile herkesin yaşamını değiştirecek öngörü şu; 2022 yoksulluk, işsizlik ve iflasların yılı olacak

TUİK ÇARŞI PAZARIN ÇOK GERİSİNDE KALDI

Ülkemiz yüksek hatta hiperenflasyon denebilecek fiyat artışları  ile tanışalı beri hepimiz –bu ülkede yaşayan gelirini bu ülkenin parası ile temin eden bütün insanlar- büyük bir yoksullaşma sarmalının içine girdik. Bu sarmal gıda fiyatları, enerji fiyatları, nakliye ve üretim fiyatları olarak hayatımızın en alanında bizi etkiliyor. Her geçen gün fiyat yükselişleri bilhassa gıda ürünlerinin aşırı yükselişi gıdayı temin etmeyi güçleştiriyor. Bu alım güçlüğü bu ülkede yaşayan bilhassa emekçi kesimi vuruyor ancak üretici ve satıcıları da başka açılardan vuruyor. Buyük bir yoksulluk sarmalının içinde debeleniyoruz, süre uzadıkta   ‘derin yoksulluk’ dedikleri hayatımızın pekçok yönünde kendini hissettiren bir kalitesizleşme ve yoksunluk yaşıyoruz, bunun acısını çekiyoruz. 

Ülkenin bu yoksullaşma sarmalının içinden çıkmakta zorlanacağı ve bir süre daha böyle devam edeceği korkusuyla yoksulluğun günlük hayatımızdaki yüzü ile daha fazla karşılaşıyoruz. Yoksulluk derinleştikçe yediğimiz ekmeğin, içtiğimiz suyun, temel gıda maddelerimizin kalitesi düşüyor, düşecek. Sadece kahvemizden veya kaliteli giysilerimizden değil ucuz üretilen gıdalarla beslenerek vücud sağlığımızdan da feragat etmemiz gerekiyor. 

Yoksulluk en çok çocukları vuruyor. 

Aile yoksulluğu, asgari işte çalışarak veya iş bulamayarak güvencesiz çalışma aile gelirinin azalmasına ve yoksulluğun ailelerde her türlü yüzüyle kendini göstermesine neden oluyor. Beslenemeyen, protein görmeden büyümeye çalışan çocuklar, sağlık hizmeti alamayan ebeveynler, insani yaşam koşullarını sağlamaktan uzak barınma şartları, okula devam edemeyen, çocuk işçi olmaya neredeyse şükredecek bir nesil bu yoksulluğun vurduğu ailelerde yaşıyor. 
Yaklaşık iki sene COVİD-19 salgını nedeniyle evine kapanan dünyada ülkelerin aşırı para basıp halka dağıtmaları sonucu enflasyon tetiklendi. Ancak bu enflasyon diğer ülkelerde yüzde 2 ila yüzde 6 arasında olurken bizim sağlıksız ekonomik yapımızdan ve yanlış politikalardan dolayı resmi olarak yüzde 36, gayrıresmi olarak yüzde 50’yi aşan oranlara fırladı. Finans krizini yönetememekten kaynaklanan liranın değer kaybı halkın günlük yaşamına o kadar yansıdı ki fakirleşmekte herkesi eşitledi, herkes bulunduğu sınıfın bir alt sınıfına kısa sürede geriledi. 

Boyutları farklı olsa da hepimizi, her kesimi ‘yoksulluk’ ve ‘Yoksunluk’ta eşitleyen hiperenflasyon ortamı kuşkusuz çocuklar, emekliler, dar gelirli aileler, bakıma muhtaç kişiler için katlanılması güç maliyet artıklarına yol açtı. Çocukların eğitim hayatlarını sağlıklarını ve sosyo psikolojik gelişim imkanlarını elinden aldı. Ebeveynlerin omuzlarına büyük yük yükledi, geçim derdini hayatın ilk sırasına yerleştirdi. Aile içi huzursuzluklar, boşanmalar, icralar artarken bütün bunların sonucu toplumsal şiddetin artması oldu. Yoksulluk bize ‘ŞİDDET’i getirdi. 

Bütün kötülüklerin anası; Yoksulluk

Eskiler bütün kötülüklerin anası olarak yalan söylemeyi gösterirler. Kuşkusuz kötülüklere yol açan bireysel etmenlerden biri de yalan söylemektir. Yalan; karşındakini kandırmaya, yanıltmaya yönelik bir harekettir. Yalan affedilmez bir hatadır; zincirleme bir çok kötülüklere yol açar.

Toplumsal yaşamın kaynağı da yöneten ve yönetilenlerin birbirlerini doğru bilgilendirmelerinden geçer. Yanlış açıklanan rakamlar kağıt üzerinde rakam olarak kalır belki ama hayata yansıması ‘ezici’ şekilde olur. Enflasyon rakamları kimsenin umurunda olmaz, market rafları hatta Pazar fiyatları herşeyi anlatmaya yeter. Bu fiyatlar yoksulluk getirir. Emekli ilacını ve beslenmesini, bebek mamasını ve gençler temel ihtiyaçlarını satın alamaz. Yalan gibi yoksullukta bütün kötülüklerin anasıdır. Bize acı bir hayat getirir, burası bir acı vatan olur. Bu acı vatanda yaşamak istemeyen zeki gençler parlak beyinler yurtdışında değerli olduğu ülkelere gider. Bu yoksulluk bize ‘GÖÇ’ getirir. 

Ülkemizde gizlenen ve kamuoyunun hep gözönünde tutmadığı üretici maliyet endeksine göre üretim maliyetleri yüzde 80’lere dayanmış durumda olup bu henüz tüketiciye tam yansıtılmış değil. Bu durum da ilerideki günlerimizde yüksek enflasyonla yaşamaya devam edeceğimizi gösteriyor. Boşalan kamu maliyesinin bunu karşılayacak bir gücü yok. Halk hiperenflasyonla mücadele ederek hayatta kalmaya çalışırken isyan eder. Toplumsal hareketler artar, halk sokaklarda hakkını arama mücadelesi verir, sesini duyurmaya çalışır. Yoksulluk bize ‘İSYAN’ getirir. 

Eczanede bulunmayan ilaçlar, beslenemeyen çocuklar, zamanında müdahale edilemediği için önlenebilir hastalıkların tedavi edilmemesinden kaynaklanan sağlık şartlarındaki bozulma ekonomiye sağlık riski olarak yansır. Güvencesiz çalışan insanlar sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorlandıkları için önce sağlıklarını sonra işlerini kaybederler. Kamu maliyesinin artık yükünü kaldıramadığı sağlık sistemi hastalıkları önlemeye ve tedavi etmeye yetişemez, etken maddesi iğdiş edilmiş ilaçlar, yağı alınmış sütler, katkı maddesi konulmuş endüstriyel yiyecekler her tarafımızı sarar. Bu yoksulluk bize ‘HASTALIK’ getirir. 

Ülkenin bu ekonomik koşullarında herkesin sorduğu bir soru var; herkes kaybediyorsa bu ortamda kim kazanıyor? Her zamanki gibi geniş kitleler fakirleşirken, ezilirken ve temel gıdaya ulaşmakta zorluk ve çaresizlik yaşarken toplumun en üst katmanında kamuyu hortumlayanlar, rantlardan beslenenler ve bizim gibi ülkelerde siyasetin dağıttığı rantı eline geçirmiş küçük bir azınlık kitle kazanmaya ve garantilerini arttırmaya devam ediyor. Bu ‘hepbana’ sisteminin bir sonu olduğunu bildikleri için yurtdışına sermaye çıkarmaya ve orada da bir hayat  kurmayı da ihmal etmiyorlar. 

İstihdam sorunlarından dolayı en iyi mühendisi, en iyi mimarı veya en iyi doktoru asgari ücretin biraz üstünde bir maaşla çalıştırabilmek mümkün. Kimse o insanların yaşadığı eğitim ve kabiliyet yolculuğunde verdikleri emeği hesap etmiyor. Diğer mesleklerin çoğu için ise asgari ücret ödemesi yapılıyor, enflasyonist ortamda Bizim asgari ücretli çalışan sayımız diğer ülkelerden çoktur. Ancak TL’deki değer kaybı ile orta sınıf ta alt sınıf konumuna gerilemiş durumda. Ülkede ortasınıf çöküyor; daha geniş bir kitle olarak kabul edilen orta sınıfın çökmesi ülkedeki eşitsizliği arttırır. Yoksulluk bize ‘EŞİTSİZLİK’ getirir. 

En gencimizden en yaşlımıza kadar, hayvanımıza,  bayındırlık işlerimize,  gelecek vizyonumuza,  eğitim hayatımızdan kültür sanat yaşamımıza kadar kalite kayıpları yaşanıyor. Alım gücünün azalmasından dolayı halk kalitesiz ürünlere kolay üretilen endüstrileşmiş ve yararlılığını kaybetmiş ürünlere yönelirken ülkede eğitim faaliyetleri, kültür etkinlikleri ve kitap ve diğer yayınların basılması ve Ar-Ge’ye kaynak ayrılması mümkün olmaktan çıkıyor. Yoksulluk bize ‘KALİTESİZLEŞME’ getirir. 

Çalışanların maaşlarına yapılan zamlar gerçek yoksulluğu kapatmakta yetersiz kalıyor. Asgari ücretlinin eline yeni zamlı maaşı geçmeden zaten hiperenflasyon cepleri boşaltıyor. Gıda ihtiyacını karşılamak için bile kredi, borç vs… ihtiyacı ile aileler tencere kaynatmaya çalışıyor. Hiperenflasyonla birlikte alım gücünün azalması  esnafın satış yapamaması, bankalara yönelen insanların borç batağı içinde olmalarından dolayı batık kredileri, sanayi çarklarının durmasını ve işsizliğin artmasını yoksullaşma ile birlikte yürüyor. Yoksulluk bize durgunluk yani ‘STAGFLASYON’ getiriyor. 

Ezcümle; Ekonomide dipe doğru giden bu süreçte yaşananlar hakkında sosyologların, siyasetçilerin, ekonomistlerin ve diğer toplumsal tespitlerde bulunan bilim adamlarının en çok öngördüğü husus ise şudur; yoksulluk bize toplamda sancılı bir yenileniş ile birlikte toplumsal ve siyasal bir ‘DÖNÜŞÜM’ getirir. 

Karanlığın en koyu olduğu zaman güneşin doğuşuna en yakın olan zamandır derler, toplumsal dönüşümler de sancısız olmaz, dünya insanlarına ve eşitliğe doğru bir yöne evrilmek için ivme bekliyor. Yoksulluk ülkemize bu ivmeyi verebilecek mi? Bilmiyoruz. Herhalde cevap bizim tavırlarımızda, taleplerimizde ve seçimlerimizde saklı galiba. 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x
İlginizi Çekebilir
Marketlerde izdiham başladı: Tarım Kredi’den cüzdan dostu hamle! Temmuz indirimi rafları boşaltıyor
Marketlerde izdiham başladı: Tarım Kredi’den cüzdan dostu hamle! Temmuz indirimi rafları boşaltıyor
Paranın yönü değişti: Ne altın ne gümüş! 1 gramı servet değerinde
Paranın yönü değişti: Ne altın ne gümüş! 1 gramı servet değerinde
Galericiler şokta, alıcılar sırada: 1 milyonun altına sıfır otomobil! Fiat Egea sadece 999.900 TL’ye satışa çıktı
Galericiler şokta, alıcılar sırada: 1 milyonun altına sıfır otomobil! Fiat Egea sadece 999.900 TL’ye satışa çıktı
Hesabınızı kontrol edin: Emekliye 2 bin 412 TL taban aylık ve kök aylık farkı
Hesabınızı kontrol edin: Emekliye 2 bin 412 TL taban aylık ve kök aylık farkı
Son Haberler
Turşuda devrim gibi yöntem: Lezzetiyle büyülüyor, faydasıyla şaşırtıyor! Bu tuzla yapılan turşular şifa saçıyor
Turşuda devrim gibi yöntem: Lezzetiyle büyülüyor, faydasıyla şaşırtıyor!...
Misafirler bayılacak, sofralar şenlenecek: Klasik mezelerden çok farklı! Acısı alınmış bu meze ferahlığıyla bağımlılık yapıyor
Misafirler bayılacak, sofralar şenlenecek: Klasik mezelerden çok farklı!...
Dünyada ikinci, Türkiye’de birinci: 3 göl bir arada, manzara nefes kesiyor! Türkiye’nin en büyük krater gölü eşsiz güzelliğiyle büyülüyor
Dünyada ikinci, Türkiye’de birinci: 3 göl bir arada, manzara nefes...
Ne yufka ne fırın: Gerçeğinden ayırt etmek imkânsız! Tavada su böreği tarifi lezzetiyle efsane oluyor
Ne yufka ne fırın: Gerçeğinden ayırt etmek imkânsız! Tavada su...
Marketlerde izdiham başladı: Tarım Kredi’den cüzdan dostu hamle! Temmuz indirimi rafları boşaltıyor
Marketlerde izdiham başladı: Tarım Kredi’den cüzdan dostu hamle!...
Nihat Ergün’ün Acı Kaybı
Nihat Ergün’ün Acı Kaybı

Ana Sayfa
Gündem
Ekonomi
Politika
Teknoloji
Spor
Dünya
Sağlık
Magazin
Kitap
Turizm
Altın Kızların Mutfağı
Advertorial
CANLI MAÇ
BÖLGE
BİLİM-TEKNOLOJİ
KÜLTÜR - SANAT
İpucu
Kimdir?
Nedir?
Ramazan Haberleri
Genel
Ajans
SULAR NE ZAMAN GELECEK?
Otomobil
Eğitim
DIŞ HABERLER
GÜVENLİK
GENEL
Günün Haberleri
Arşiv
Hava Durumu
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Genel
  • Gündem
  • Politika
  • Sağlık
  • Spor
  • Teknoloji
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Hava Durumu

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.