104 yıl önce dünya devleri Çanakkale'de diz çöktü 

Türk Milleti'nin varoluş mücadelesinde Anadolu'yu işgal için yola çıkan dönemin en güçlü devletlerini perişan ettiği yerdir Çanakkale..

18 Mart 2019 Pazartesi 09:28
104 yıl önce dünya devleri Çanakkale'de diz çöktü 






104 yıl önce dünya devleri Çanakkale'de diz çöktü 

Türk ordusu ve milleti, yedi düvele karşı tam 104 yıl önce yazdığı destanın adıdır Çanakkale. Çanakkale geçilmez! Bir asır önce en modern savaş aletleri, güclü donanmaları ve kat kat üstün ordularıyla Türkiye'yi işgal için yola çıktalır. Çanakkale önlerinde kurulan milli siper, İngiliz ve Fransız ordularının çarptığı çelikten iman dolu zırh oldu. 

Türk ordusu Çanakkale Savaşları boyunca hem karadan hem de denizdebüyük bir zafer kazandı. Şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatmak için şiirler, destanlar yazıldı. Düvel-i Muazzama'nın önünde diz çöktü Türk ordusunun zaferi Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale'de haykırdığı "Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum" emriyle milletimiz için adeta yeni bir başlangıcın habercisiydi..

ÇANAKKALE'DE NELER OLDU..

Çanakkale Savaşı bir savunma zaferidir. İtilaf Devletlerinin çok uzun süredir göz koyduğu topraklarda, dozu giderek artan saldırılarına karşı, bir ulusun kanı ve canıyla topraklarını, namusunu korumak adına yaptığı direniştir. Direnirken ölen, yaralanan, yaralansa da tekrar cepheye dönen subayın, askerin, Mehmetçiğin, Anadolu insanının emperyalistlerle şanlı mücadelesidir. Birinci Dünya Savaşı’nda kurulan ittifakların bir cephesinde Almanya, Avusturya-Macaristan, İtalya ve Türkiye, diğerinde ise İngiltere, Fransa, Rusya, Avustralya ve Yeni Zelanda bulunmaktaydı. Rusya’ya pay olarak Boğazlar sözü verilmişti.

ÇANAKKALE SAVAŞI

3 Kasım 1914 günü, Mondros Limanı’nda (Limni Adası) üslenen İtilaf Devletlerine ait savaş gemileri, Çanakkale Boğazı’ndaki Türk savunma gücünü ve topların menzilini ölçmeyi amaçlayan bir deniz saldırısı gerçekleştirmiş ve sonra çekilmiştir. Ancak pusuda bekleyen donanma, 19 Şubat 1915’te, 12 savaş gemisi ile geri döndüğünde, Çanakkale Savaşı başlamış oldu. Yoğun top düelloları, hatta Seddülbahir’e yapılan başarısız bir çıkarmayla sonuçlanan bir dönemin sonunda Birleşik Kuvvetler Boğaza hakim olamadılar. Tüm şiddeti ile tekrar 18 Mart’ta taarruz eden ve Türk batarya ile tabyalarını yoğun ateş altına alan düşman, yine bir netice alamamış ve büyük bir hezimete uğratılmıştır. Taarruzlarını aşamalar halinde denizde ve deniz altında sürdüren Birleşik Donanma, ilk kara çıkarmasını ise 25 Nisan’da, güneyde Seddülbahir’e, batıda Arıburnu Koyu’na yapmıştır. Arıburnu yöresinde, Mustafa Kemal’in yerinde müdahaleleri sayesinde, Anzak kuvvetleri hedefledikleri hakim tepeleri alamamış, buna karşılık her iki taraf büyük kayıplar vermiştir.

Aynı şekilde, Seddülbahir bölgesinde, beş ayrı noktadan yapılan düşman çıkarması sert Türk direnişi karşısında çaresiz kalmış, yarımadanın içerlerine doğru ilerleyememiştir. 2 Ağustos’a kadar sürecek deniz destekli kara taarruzlarından sonuç alamayan İtilaf Kuvvetlerinde hayal kırıklığı yaşanacaktır. Bunun üzerine, donanma komutanı General Hamilton, çok gizli ve etkili, sürpriz bir planı devreye sokacaktır.

Buna göre düşman, 6 Ağustos’ta, şaşırtıcı olabileceğini düşündüğü bir hareketle, Arıburnu ve daha kuzeyde Suvla Körfezi’ne çıkmayı planlamıştır. Plan dahilinde Seddülbahir’de ve Saros Körfezi’nde oyalayıcı taarruzlar da düşünülmüştür. Maksatları önce kuzeye ilerlemek, ardından ani bir dönüşle güneybatıya yönelerek Anafartalar ve Kocaçimen Tepeleri ile Conkbayırı’nı almak, Kilitbahir’e ulaşmaktır. Bu ise Boğaza hakim Türk savunmasının tamamen çökmesi demektir.


Türk kurmayı ve Mustafa Kemal için şaşırtıcı olmayan, zaten beklenen hareket tarzı, Boğazların savunmasından mesul, çapsız ve deneyimsiz I. Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders’in karar ve emirlerinde ne kadar hatalı olduğunu göstermiştir (Ona göre düşman başta Saros ve Asya yakasında Beşige’ye çıkacaktı). Düşmanın amacını derhal farkeden Mustafa Kemal’in, yerinde ve zamanında yaptığı müdaheleler, karaya çıkan kuvvetleri önce durdurmuş, sonra ise tutundukları tüm mevzileri terketmek zorunda bıraktırmıştır. Savunmanın zaferi, donanma komutanı General Hamilton’ın 15 Ekim’de görevden alınması ile sonuçlanır. Hamilton’ın ayrılmasıyla, işgalci İtilaf Kuvvetleri, Türklere hissettirmeden toparlanıp sessizce ve kayıpsız kaçacaklardır. Bir Türk subayı arkalarından “Savaşta kötü değiller ama kaçmada dahiler” diyecektir.

KİME RAĞMEN KAZANDIK

Zamanın Harbiye Nazırı ve Genelkurmay Başkanı Enver Paşa idi. Kendisi cesurluğu, yurtseverliği ve dürüstlüğü ile bilinse de, Alman hayranıydı. Almanya’da bir manevrada tanıdığı Liman Paşa’yı, Türk Ordusunun eğitilmesi için Ordular Genel Müfettişi yapmıştı (1913). Daha sonra bu Paşayı Gelibolu’da 1. Ordu Komutanlığına getirecektir. Liman Paşa’nın hiçbir savaş deneyimi yoktu, tümenden büyük birliğe komuta etmemişti. Gelmeden önce, Alman İmparatoru tarafından Orgeneralliğe yükseltilen rütbesi, Osmanlı Ordusu’nda bir kademe daha yükseltilince Mareşal olmuştu.

18 Mart zaferinden sonra Liman Paşa, Gelibolu’ya Ordu Komutanlığına atandı. Ancak Türk subaylarını küçümsüyor, ordunun kabiliyetinden şüphe duyuyordu. İlk iş olarak araziyi gezme düşüncesi Türk subaylarında sevinç yaratsa da, kısa sürede tekrar umutsuzluğa kapıldılar. Çünkü Gelibolu’daki coğrafyayı ve şartları iyi okuyamayan Paşa, Türk kurmaylarını dinlemiyor, hiçbir tartışmaya izin vermiyordu. Kıyıda büyük birlikler bulunmayacak, asıl kuvvetler 7-8 km geride tutulacak, çıkarma olursa tüm birlikler yardımlaşarak kıyıya çıkmış düşmanı denize dökecekti. Ona göre en tehlikeli çıkarma yerleri Saros Körfezi ve Asya tarafında Beşige idi.

Ancak Mustafa Kemal ve Türk subaylarının tahmin ettiği gibi, çıkarma ağırlıklı olarak Seddülbahir, Arıburnu ve Suvla Körfezi’ne yapılmıştır. Liman Paşa gereksiz ve temelsiz Saros korkusuyla iki Tümeni yerinde tutmuş, savunmayı zor durumda bırakmıştır.

Anahtar Kelimeler:
Çanakkale
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.