2022’nin aşk kriteri | Çevreye duyarlılık

Havamız, toprağımız, suyumuz zehirleniyor. Ormanlarımız büyük yangın riski ile madencilerin talanı arasında can çekişiyor. 

22 Nisan 2022 Cuma 01:46
2022’nin aşk kriteri | Çevreye duyarlılık






2022’nin aşk kriteri; Çevreye duyarlılık

Araştırma: Kadriye Koca

Çevre felaketleri her yerde yaşanıyor. Adeta dünyanın dengesi şaştı, Türkiye'de durum vahim, çok sayıda tatlı su gölü ya kurudu ya da kirlendi, tertemiz ırmaklar zehirlendi, koruma altındaki ormanlar millet bahçesi oluyor, iç karartıcı tablo Edirne'den Kars'a benzer örneklerle dolu.


Dünyanın her yerinden iklim değişikliğinin neden olduğu kuraklık, buzulların erimesi, göllerin kuruması, orman yangınları, seller, afetler, biyoçeşitliliğin azalması ve bazı türlerin yokoluşu gibi çevre felaketleri haberleri alıyoruz. Her an ve acil bir durum olarak iklim krizi tüm dünyayı bütün ülkeleri ve sektörleri vuruyor. İklim krizi çok boyutlu bir kriz olarak bütün hayatımızı esir alıyor. Eriyen buzullar, kuraklık, asitlenen okyanuslar, aşırı yağışlar, fırtına ve hortumlar, depremler, ani sıcaklık değişimleri, arıların ölümü, balıkların karaya vurması ve hava kirliliği gibi konular çevre felaketlerinin artık her yerde yaşandığını gösteriyor. 

İklim krizi insanlığa meydan okuyor

Geçtiğimiz günlerde iklim zirvesi nedeniyle konuşan Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay, ‘küresel ısınma insanlık tarihindeki en ciddi meydan okumaların başında geliyor’ diyerek konunun ciddiyetini ortaya koydu. Ancak etkileri bütün heryerde olan bu iklim krizini karar alıcılar yeterince ciddiye almıyor. Hala denizler kirletiliyor, kömür madenleri çalıştırılıyor, ağaçlar kesiliyor, doğal koruma alanları peşkeş çekiliyor, insanlık hiç olmadığı kadar vurdumduymaz hayatına devam ediyor. 

İktidarın bu açıklamalarından sonra muhalif bir siyasetçi, iklim fonundan para almak için alelacele Meclis’ten geçirdiğimiz Paris İklim Antlaşması’nda taahhüd etmemize rağmen hala kömürlü santrallerin kapatılma takvimini açıklayıp hareket geçmememizi eleştirerek bu iklim değil aynı zamanda yönetim krizi diyor. 
Fransız iklim elçisi Stephane Crouzat; Türkiye’nin kömürden çıkması için yardıma hazırız açıklaması yaptı.

Dünyanın her bölgesinde iklim Krizi  veya doğal hayatı etkileyen  haberler yer alıyor. Yakın zamanda ülkemizde ve dünyada çıkan birkaç çevre felaketi haberine göz atalım; 

Marmara’ya müsilaj geri gelecek

Denize dökmeye devam ettiğimiz atıklar bumerang gibi dönüp dolaşıp bizi vuruyor. Ülkenin en yoğun nüfusa sahip kentlerinin etrafında toplandığı Marmara Denizi'ne baktığımızda denizin hasta olduğunu denizde tutacak balık kalmadığını ve geçen yaz yaşanan müsilaj sorununun geri geleceğini bilim adamları, araştırmacılar söylüyor. Çevre Bakanı ise Marmara’da müsilaj sorununun tekrar yaşanmayacağını kameralar önünde belirtti. Ancak Marmara için durum tek kelime ile vahim.  Küçükçekmece, Bağcılar ve Bahçelievler’den geçerek Marmara Denizi’ne dökülen Ayamama deresi kirlilik nedeniyle siyah ve mavi akıyor. 

Marmara’yı besleyen tüm kollar ya sanayi atığı getiriyor, ya kimyasal ve biyolojik atık . Çevresinde yoğunlaşan kirletici unsurların yükünü taşıyamıyor Marmara. Mesaj çok net; Marmara denizi hasta. Marmara’da sorunları halının altına süpürerek denize akan kirliliği önlemeden Marmara’yı kurtaramayız. Suda Oksijen seviyesi her geçen gün azalıyor, suda yaşayan canlılar ölüyor, Denizin üstünde bulunan müsilaj yazın geri gelecek, canlılık bitecek, balık hayal olacak. Geriye ne kalacak? Marmara’ya oturun ağıt yakın. 

Oysa çözüm çok uzak değil…. Bilim adamlarına kulak verdiğimizde onlar; çözüm için; Marmara’da azot fosfor yükü azaltılmalı, biyolojik arıtma tesisinden geçirilmeden Marmara Denizine atık su verilmemeli önerisini getiriyorlar. Ağıt yakmaktan daha faydalı görünüyor değil mi?

Ergene zehir saçıyor, siyah akıyor

Yeryüzü kirlendiğinde deniz, nehir ve göllerin de kirlenmesi hatta kirliliklerin okyanusa kadar taşınması çok çabuk gerçekleşiyor. Türkiye’nin en kirli bölgesi olan Marmara’da Trakya bölgesi de bu kirlilikten payını alıyor. Bölgedeki ilaç sanayii nedeniyle Ergene nehri ilaç atığı ile zehirleniyor. Bilimadamları tüm dünyadan 100’den fazla ülkede 250’den fazla nehri incelendi. Trakya’ya yakına kadar hayat veren Ergene dünyanın en yoğun ilaç atığı barındıran nehirleri arasında bulunuyor. Ergene nehri bu kirli hali ile siyah akmaya devam ediyor. 

Fındık ve çaya veda edeceğiz

Karadeniz’de son on yılda iklim değişikliğinin etkileri ile su sıcaklığı 2 derece artmış bulunuyor, dolayısı ile bu durum da bütün bitki ve hayvan türlerini, deniz canlılarını ve kıyıları etkileyecek. Karedeniz sahilinde 3 ayda 33 ölü yunus balığının kıyıya vurduğu kayıtlara geçmiş bulunuyor. Yine de Karadeniz –Akdeniz havzasına kıyasla- iklim krizinden ülkemizde en az etkilenecek yerlerden birisi. Buna rağmen mevcut iklim koşulları devam etmeyeceği için fındık ve çay üretiminin yakın senelerde biteceği öngörülüyor. İklim değişikliği ile bazı bölgelerde yetiştirilen kayısı üzüm gibi ürünlerde de büyük oranda verim kaybı yaşayacağız. Siyasilerin bu yeni duruma adapte olmak için bir yol haritaları veya çözüm planları var mı?

Çıldır gölü çıldırıyor

Ülkemizde Kars ve Ardahan arasında yer alan gelen turistlerin buz kütleleriyle hatıra fotoğrafı çektirdikleri Çıldır gölü sıcaklık artışlarından etkileniyor, buzlar çözülmeye başladı. Buz ile kaplıyken balıkçılar gölün martılarını ekmekle besliyorlardı. Göl Kars ve Ardahan ekonomisine katkı sağlıyor. Bölgenin ikinci tatlı su kaynağı olan göl kışın buz tuttuğunda bölge insanı için balıkçılık yapılarak geçim sağlanıyorken ısınma ile gölün buzları daha erken eriyecek. 

Deniz araçlarının dönüşümü için para gerek

Dönüşüm her yerde. Göller fosil yakıtlı deniz araçlarıyla kirlenince tedbirler öne çıkmaya başladı. Diyarbakır’ın önemli su kaynaklarından Dicle Baraj Gölü Havzası’nda teknelerde fosil yakıt kullanımı yasaklanıyor. Tekne işletmecileri gölü tümüyle kaybetmemek için araçlarını dönüştürmek istiyorlar, beklentileri hibe ve kredi yardımı ile ellerinden tutulması. Aslında her sektör ’yeşil dönüşüm’ için ekonomik kaynak ile birlikte plan, program ve yol gösterici bir rehberlik bekliyor.  

Kızılırmak, atıkırmak oldu

Samsunun Bafra ilçesindeki Kızılırmak deltası kuş cennetinde bulunan leylek ormanındaki leylek yuvalarına leylekler tarafından taşınan çöpler tehdit oluşturuyor. Bu da hayvanların plastik ve atık tehdidi altında kalmaları anlamını taşıyor. Kızılırmak’taki çöpler leylekleri öldürüyor.
Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti leyleklerin dönüşüyle şenlendi. Otlağa dönüşen Kızılırmak'ta şimdi saniyede 56 metreküp su akıyor. Türkiye’nin en uzun nehri olan Kızılırmak eriyen karlarla coştu. Resmi kayıtlarda ‘Kesin korunacak hassas alan’ ilan edilmesinin ardından yanan Kızılırmak Deltası Kuş cennetine butik otel yapılması planlanıyor. Samsun Çevre Mühendisleri odası projeye tepki gösterdi. Samsun Kızılırmak deltası kuş cennetine atılan çöpler leylekler için tehdit oluşturuyor. Ambalaj atıkları, çöpler heryerde. Leylekler yuvalarına atık getiriyor, bu atıklarla yuvalarını yapıyor. Atıklar hayvanları öldürüyor. 

Yeşilırmak’ta balıklar intihar ediyor

Coğrafya derslerinde öğretilen ülkemizin iki güzel nehrinden biri olan Amasya’nın Taşova ilçesinden geçen Yeşilırmak’ta da  nehir sularının yükselmesi sonrasında balıklar kıyıya vurdu. Zehirli olabileceği belirtilen balıkların nehirdeki oksijen azlığı ve kirlenme nedeni ile ölmüş olabileceği açıklandı. Gelecek için yapılan bir araştırma; 2050 yılına kadar denizlerdeki plastik, çöp ve atıkların deniz canlılarının sayısının daha çok olacağını ortaya koyuyor. Dünyayı kirletmeye devam ettiğimiz müddetçe karalardaki kirlilik denizleri okyanusları ve nehirleri esir alacak. 

Yeşilırmak Ovası içinde bulunan Sancaklı köyünün kıyı şeridini dalgalar yutmaya başladı. Dalgalar kıyı şeridini aşındırıyor. Erozyon ve dalgalar nedeniyle kıyıdaki ağaçlar devriliyor, kıyı toprakları yok oluyor. 

Marmara Gölü çöl olmasın

‘Göl çöl olur, köy boşalır, göç olur’ demiş eskiler. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Manisa Salihli’de bulunan Marmara Gölü yaşasın etkinliğine katıldı. Kuruyan gölde balıkların, kuşların ve balıkçıların orayı terk ettiğini anlatan başkan gölle birlikte yaşamında kuruduğunu belirtti.  Bu kurumaya izin vermeyeceklerini ve tedbir alacaklarını söyledi. Yöre halkı ve bazı yetkililer el birlik gölü kurtarmaya çalışıyor.  

‘Ne bal kaldı ne zeytin’

Ülkemizde bütün göller tehlike altında. Sadece göller değil ovalar da. Konya ovası önce kuraklıkla sonra sel ile mücadele ediyor. Bursa ovası kuruyor. Beyşehir gölü can çekişiyor. Akbelen’de zeytin ağaçları kesiliyor. Muğla Bodrum’da mavi bayraklı koydan iki saatte bir ton atık toplandı. Muğla’da çevre talanı o kadar büyük ki, yöre halkı birleşip ekolojik mücadele birliği kurdu; Her şeyimiz gitti, ne bal kaldı, ne zeytin diye feryat ediyorlar. Milas’ta kömür yerine zeytin ekonomisi olmalı. Malum beton doyurmaz…

Kartaldağı yok oluyor

İzmir Tire ilçesinde Kartal dağı madenlerin tehdidi altında. Zeytinlikler, kızılçam ve Sandal ormanları dolu Kartaldağı maden işletmesine teslim ediliyor. 
Ege’de talan siyaseti bitmiyor. Çeşme’de SİT alanına ‘beach Club’ yapılarak yüz yıllık ardıçlar ve yumurtlama alanları yok ediliyor. 

Buzullar eriyor, sıcaklık artıyor

Türkiye’nin çatısı yok oluyor. Cilo dağlarında buzulların yüzde 48’i küresel ısınma nedeniyle eridi. Bu da daha sıcak bir dünya demek. İskenderun Amanos dağlarında yanan ormanlar da yine bu sıcaklığı artırmaya devam ediyor. 

İstanbul’un mezarlıklardan sonra tek yeşil alanı olan Aydos ormanlarına da Millet Bahçesi yapılıyor. 

Sadece hava sıcaklıkları değil deniz suyu sıcaklıkları da artıyor. BM raporuna göre Büyük set resifi iklim değişikliği nedeniyle ciddi tehlike altında. Yakın gelecekte deniz seviyelerinin yükselmesi ile dünya üzerinde kıyılarda yaşayan 100 milyon insanın yaşam alanları su altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya.

Ülkemiz, 2000’li yıllarda yılda ortalama 146 doğal afet yaşarken sadece 2020 yılında 984 adet aşırı hava olayları ile mücadele etmek zorunda kaldı. Sadece sel felaketleri bile 10 kat arttı. Uluslararası antlaşmalara rağmen ülkemiz kömürden çıkış yol haritasını açıklamış değil. Çevre tahribatı her alanda devam ediyor, zeytinlik alanlar enerji üretimine kurban ediliyor, doğal koruma alanları korunamıyor, orman yangınları için tedbirler alınmıyor, denizlerimiz için temizlik çalışmaları çok sınırlı kalıyor. Dünya ülkedeki tabi ve yerel kaynaklarını korumak için yeni önlemler alırken çevre felaketleri için hazırlanırken biz çöpten bir ülke olmaya doğru gidiyoruz. Sadece market poşetlerinden para almakla sorun çözülmüyor. Dünya bize meydan okuyor, çevre ile savaşıyoruz, bir düşünce insanının dediği gibi bu savaşı kazanırsak kaybedeceğiz. 

Sadece ülkemizden değil bütün dünyadan çevre felaketleri haberleri geliyor. Yıllar önce NASA iklim krizinden en çok etkilenecek ülkeleri açıklamıştı, Ortadoğu, Afrika, Hindistan, Akdeniz havzası en çok etkilenecek bölgeler olarak açıklandı. Şimdi bu bölgeler iklim krizinin etkisini daha yoğun görmeye başladılar. 

Tunus kuraklıkla zor günler yaşıyor

Tunus bir tarım mevsimi boyunca düşen yağışların yüzde 40 azalması üzerine kurak günler yaşıyor. Kuzey Afrika’nın genelinde yaygın olan kuraklık çiftçileri suya ihtiyacı az olan bitkileri ekmeye yönlendirmiş. Ancak Tunuslu çiftçiler buğday arpa yetişmedi, nar ağaçları kuruyup kaldı, toprak ürün vermiyor diyerek kara kara düşünüyor. 

Tunus’tan sonra Irak’ta da iklim krizi etkili oluyor. Irak'ın Selahaddin vilayetine bağlı Tuzhurmatu ilçesinde kum fırtınası nedeniyle 5 kişi hayatını kaybederken, yüzlerce kişi nefes darlığı sebebiyle hastanelere kaldırıldı. Tuzhurmatu Kaymakamı Hasan Zeynel Abidin yaptığı açıklamada, “Kum fırtınası nedeniyle 159 kişi hastanelik oldu ve 5 kişi hayatını kaybetti” dedi. 

Kuraklıkla kavrulan diğer bir bölge de Somali. Bu ülke 1980’den beri görülen en şiddetli kuraklığı yaşıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Somali'de 4,3 milyon kişinin kuraklıktan etkilendiği bilgisini paylaştığı açıklamasında kuraklık nedeniyle 540 bin kişinin göç etmek zorunda kaldığını ve acil insani yardıma ihtiyaç duyduğunu dünyaya duyurdu.  Kuzey Afrika’da Etiyopya ve Kenya da aynı kaderi yaşıyor. 

Yine Kuzey Afrika ülkelerinden Fas’ta hükümet kuraklığın vurduğu tarım sektörünü çeşitli destek paketleri açıklayarak kurtarmaya çalışıyor.  Ülkede geçen yıla oranda yüzde 53 yağış azalması var. Su havzaları kuraklıkla boğuşuyor. Hayvancılığa dayalı geçim kaynağında yem ve saman fiyatlarının iki katına çıkması ekonomik sıkıntı had safhaya ulaşmış durumda. 

Etiyopya’da ot bitmiyor, hayvanlar ölüyor

Birleşmiş Milletler son durum güncellemesinde Etiyopya’da oluşacak bir insani felaketi önlemek için dünyaya çağrı yaptı. Açıklamada ‘Su ve otlak kıtlığı, Etiyopya’nın güney ve güneydoğusundaki bölgelerde aileleri evlerini terk etmeye zorluyor, geçim kaynaklarını ellerinden alıyor. Etiyopya’da 1 milyondan fazla hayvan öldü. Kuraklıkla besi hayvanları ölüyor, mahsuller tükeniyor ve Afrika Boynuzu 1981’den buyana görülen en şiddetli kuraklıkla boğuşuyor. Etiyopya’nın güney ve güneydoğusunda tahminen 5.7 milyon insan her gün açlığa uyanıyor’ Ülke barajlarının boşaldığı ve kuraklıktan 6.8 milyon insanın etkilendiği tahmin ediliyor.  

Amerika orman yangınlarıyla boğuşuyor

Aşırı hava olaylarının neden olduğu ani başlayan orman yangınları Amerika’da belli eyaletlerde zaten başlı başına bir sorundu. Şimdi iklim krizi ile Amerika bölge bölge orman yangınları tedbirler ve önlemleri üzerinde çalışıyor. Orman yangınları seri halinde başladığında iklim bir kısır döngüye girerek akla gelmez felaketlere neden oluyor. Araştırmacılar küresel bir orman yangını krizi bizi bekliyor olabilir açıklaması yapıyorlar. Yakın zamanda ABD’de Colarado orman yangını nedeni ile 19 bin kişi tahliye edildi. Meksika’da 24 saatte 42 orman yangını çıktı. New Mexico’da çıkan orman yangınında yakın yerleşimlerden 5 bin kişi tahliye edildi. Orman yangınları bitki, hayvan ve insan için yaşadıkları habitatların yok olması anlamına gelir. Yaşadığı yeri kaybeden canlılar hastalıklara, ölümlere ve yokoluşa süreklenirler. 

‘Bu zihniyet orman bırakmaz’

Bütçeden orman yangını tedbirlerine ayrılan parayı azaltan yetkililere aktivistlerin tepkisi böyle oldu. Ekstrem hava olaylarının getirdiği ani ve seri halinde çıkan yangınlar için ülkeler ciddi tedbirler almak zorunda. Bütçeyi kısarak orman yangınlarıyla mücadele edemeyiz. 

Türkiye'de Bursa, Çanakkale, Milas, Bilecik daha tam yaz gelmeden sezonun ilk orman yangınlarıyla tanıştılar. Bodrum’da orman ve makilik alanda  Aydın Çine’de zeytinlik alanda yangın çıktı. Emirdağ kent ormanında 5 ayrı yerde çıktı. 2021’de İzmir’in 10’da biri yandı. Geçen yaz için 1171 orman yangını kayıtlara geçti. 
2022 yangın sezonunda neler yaşayacağız bilmiyoruz. Jandarma bazı bölgelerde vatandaşlara yangın eğitimi veriyor. Ancak tedbirler sıkılaştırılmalı, BM’in uyarısı olan ‘orman yangınları sarmalı’na girmemek için tüm canlıların yaşam hakkına saygı için bugün gerekli önlemleri almazsak yarın daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalacağız. 2022’nin aşk kriteri bu olsun. 

Son Güncelleme: 22.04.2022 12:27
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.