COP27’den çıkan sonuç; Dünyayı kurtarmak için para YOK!

İklim hasarlarını önlemek için Mısır'da toplanan dünya ülkeleri (COP27) ulusal katkı beyanlarını açıkladılar. Afrika ve gelişmekte olan ülkelerin iklim dönüşümü ve iklim hasarını telafi için dünyayı kirleten zengin ülkelerden para istemeleriyle geçen zirvede dişe dokunur kararlar alınamadı. Dünya 1.5 ısı hedefine ulaşmak için gerekli tedbirleri almamış durumda. Enerji sistemlerinin dönüşümü için ise finansman sıkıntısı var. Yani dünyayı kirleten ülkeler iklim hasarlarının tazmini ve enerji dönüşümü için fon aktarmayı kabul etmiyorlar. Sonuç; dünyayı kurtarmak için PARA YOK...

18 Kasım 2022 Cuma 10:47
COP27’den çıkan sonuç; Dünyayı kurtarmak için para YOK!






Kadriye KOCA

6-18 kasım 2022 tarihlerinde Mısır’ın Sina Dağı ile Kızıldeniz arasındaki sahil şeridinde yer alan Şarm El Şeyh kentinde Birleşmiş Milletler tarafından İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar konferansı(COP27) düzenlendi.

Her COP’ta olduğu gibi çevreci gruplar, iklim aktivistleri çevreci sivil toplum örgütleri iklim değişikliği sorununa karşı siyasilere eyleme geçin mesajı vermek için Madrid’te gösteri yaptı.

Kent merkezinde düzenlenen gösterilerde COP27’ye katılan devletlerin hükümetlerinden harekete geçmeleri dünyayı kurtarmak için önlemler almaları istendi.

Ver parayı kirlet dünyayı

İklim krizinin insani ve ekonomik maliyetinin önlenmesinde gelişmiş ülkelerin G20’nin kritik sorumluluğu bulunuyor. Bu ülkeler küresel emisyonların yüzde 75’inden sorumlu. Gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelerin emisyon arttırımlarından dolayı maruz kaldıkları iklim felaketlerini önlemede ABD, Çin ve Rusya gibi büyük devletlerin tedbir almalarını istiyorlar.

Zengin ülkeler iklim felaketini önemsemiyor

Gelişmiş ülkelerin 2020'den itibaren zayıf ekonomilere sağlamayı taahhüt ettiği 100 milyar dolarlık iklim finansmanı henüz istenilen seviyeye ulaşmazken, iklim felaketleri karşısında can ve mal kayıpları giderek artan Pakistan, Sri Lanka, Bangladeş ve Barbados gibi ülkelerin liderleri mevcut finans sistemini ve iklim finansmanının yetersizliğini eleştirdi.

Mısır COP27’ye ev sahipliği yaptı

Ekonomik sorunlarla boğuşan iklim zirvesi öncesi IMF ile anlaşan ve parasının değer kaybını buna rağmen önleyemeyen Mısır Şarm el-Şeyhte insan hakları gösterileri yapmak ve seslerini dünyaya duyurmak isteyen gençleri engelledi, şehre giriş çıkışları sıkı kontrol etti, akabinde dünyanın ilgisini çekeceğinden korkarak bütün ülkede etkinlikleri yasakladı.

Ülke içinde yaşanan ekonomik krizden yönetimi sorumlu tutan muhalifler 11 Kasım’da gösteri yapmak istediler, Mısır gösterilere izin vermedi, Arap basınında insan hakları ihlallerini anlatan protesto gösterileri yapılmadan ve dünya medyasına çıkmadan COP27’nin gerçekleştirilmiş olmasını Cumhurbaşkanı Sisi’nin bir başarısı olarak nitelendirdiler.

İnsan Hakkı İhlalleri gündeme gelmedi

2011 Arap Baharı eylemlerinde hapislere atılan ve halen hapishanelerde tutulan birçok kişi COP27 taraflar konferansında gündeme gelmedi, dünya basını Mısır'da ne olduğuna kulaklarını tıkadı. ABD Başkanı Biden’ın zirveye katılması ve Sisi ile yaptığı ortak açıklamada Mısır yönetimini öven ifadeler kullanması basın tarafından başarının diğer bir ögesi sayıldı.

Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi “COP27”ye katılanları, açlık grevcisi Alaa Abdulfettah meselesine değil, iklim değişikliği ve küresel ısınma konularına odaklanmaya çağırdı.

Şükri’ye göre uluslararası ve sivil toplum, iklimin yarattığı varoluşsal zorluğa dikkat çekmeli. Çünkü zirvenin konusuyla doğrudan ilgili olmayan konular, ana konudan “Dikkati dağıtabilir”. “Varoluşsal meydan okuma” ve taahhütlerin yerine getirilmesinden söz eden Şükri, iklim değişikliğinden ağır kayıplara uğrayan yoksul ülkeler için tazminat konusunda konferansın başlangıcında yapılan ilk anlaşmaya atıfta bulunuyor. Bu hatırlatma Nil Deltası’ndaki verimli toprakların yükselen deniz seviyelerinin tehdidi altında olan Mısır’ı ilgilendiriyor. Şükri, enerji ihtiyaçlarını karşılamak için fosil yakıtlara güvenirken yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının “Yüksek finansman maliyeti ve yatırım eksikliği” nedeniyle engellendiğini söyledi.

Kayıp ve hasar tazminatı talepleri

Mısır ve toplantıya katılan gelişmekte olan ülkeler, Afrika ülkeleri iklim krizinin oluşturduğu sorunların telafisi için kayıp ve hasar tazminatı istiyor.

Şarm el Şeyh’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP27) Taraflar Konferansı, çeşitli uluslararası medyada geniş yer buluyor

-Mısır, iklim projelerinin uygulanmasını desteklemek için “su, gıda ve enerji” sektörlerinde 15 milyar dolarlık yatırımla ortaklık anlaşmaları imzaladı.

-Mısır ve Suudi Arabistan, elektrik, yenilenebilir enerji ve temiz hidrojen alanlarında COP27 zirvesi toplantılarının oturum aralarında bir mutabakat zaptı imzaladı.

-Avrupalı ​​liderler iklim değişikliğiyle mücadele için harekete geçme sözü verdi.

- Arap Koordinasyon Grubu, küresel iklim krizini ele almak için 2030 yılına kadar toplam 24 milyar dolarlık ortak finansman sağlama sözü verdi.

- Mısır, iklim değişikliği için borç takaslarını kolaylaştırmak ve yeşil borçlanmanın maliyetini azaltmak için iki girişim öne sürdü.

- Finansman ve iklim değişikliği konusunda zengin ülkeleri mali taahhütlerini yerine getirmeye zorlama konusu, başta Afrika ve gelişmekte olan ülke liderleri olmak üzere konferansa katılanlar için bir öncelik olmaya devam etti.

- Arjantinli INFOBAE web sitesi, Reuters’dan alıntı yaparken, ABD İklim Elçisi John Kerry’nin gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtlardan geçişlerini hızlandırmalarına yardımcı olmayı amaçlayan bir karbon dengeleme planı geliştirdiğini duyurdu.

- Dünya Bankası, gelişmekte olan ekonomilerdeki emisyonları azaltmaya yönelik yeni bir mekanizmanın parçası olarak sera gazı emisyonlarını azaltmak için “ölçeklenebilir yollar” oluşturmak amacıyla çok ortaklı fon kurdu.

Bu yıl Mısır'ın başkanlığını yaptığı, Kızıl Deniz kıyısındaki Şarm el-Şeyh'te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı'nın (COP27) ilk haftasına, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinden kaynaklanan zararlarının tazmin edilmesi için kayıp ve zarar mekanizması kurulması yönündeki çağrılarının yanı sıra, şehir ve konferans alanındaki yüksek fiyatlar damga vurdu.

Zirve başlamadan önce Şarm el-Şeyh'te özellikle konaklama fiyatlarındaki fahiş artış nedeniyle birçok iklim aktivisti ve sivil toplum örgütü temsilcisi katılım sağlamayacağını açıklamıştı.

Öğle yemeklerinin 20 dolar olduğu konferans alanında pahalılık ve su tedarikindeki sıkıntı ciddi eleştirilere sebep oldu.

Batılı ülkelerden gelen katılımcılar için bile yüksek sayılabilecek fiyatlar, birçoğu ekonomik sorunlarla mücadele eden Afrika ve Asya ülkelerinden katılımcıları zor duruma düşürdü.

Etkinliğin sonraki günlerinde Tonino Lamborghini Uluslararası Konferans Merkezi'nin x-ray cihazlarından geçen meyve dolu poşetler, katılımcıların kendi hazırladıkları sandviçler, fiyatlar karşısındaki memnuniyetsizliğin göstergesi olarak dikkati çekti.

Bu konudaki rahatsızlığın giderek artmasıyla zirvenin 5. günü konferans alanındaki su ve soğuk içecekler ücretsiz dağıtıldı, menü fiyatları ise yarıya düşürüldü.

Zirveye kırılgan ülkelerin talepleri damga vurdu

İklim zirvesinin ilk haftasına, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinden kaynaklanan zararlarının tazmin edilmesi için kayıp ve zarar mekanizması kurulması yönündeki çağrılarının yanı sıra, çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerden gelen çok sayıda aktivistin katıldığı zirveye toplantı salonlarındaki yüksek fiyatlar ve su tedarikindeki ciddi sıkıntılar damga vurdu. 

Küçük ülkeler büyük kirleticilere karşı

Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenen zirvenin ana gündem maddesi, gelişmekte olan ülkelerin iklim krizi nedeniyle uğradığı ekonomik kayıpların, iklim krizinin ortaya çıkmasında tarihsel sorumluluğu en yüksek olan Batı ülkeleri tarafından tazmin edilmesi anlamına gelen ‘Kayıp ve Zarar Mekanizması’na fon ayrılması.

Ana gündem; kayıp ve zarar

Emisyonu en yüksek zengin ülkeler, sorumluluğu en az olmasına rağmen krizden en çok etkilenen ülkelerin ihtiyacı olan finansmanı 2015'ten beri vermiyor. Üstelik artık karşılarında değişmiş ve daha sorunlu bir dünya var

Gelişmiş ülkelerin 2020'den itibaren zayıf ekonomilere sağlamayı taahhüt ettiği 100 milyar dolarlık iklim finansmanı henüz istenilen seviyeye ulaşmazken, iklim felaketleri karşısında can ve mal kayıpları giderek artan Pakistan, Sri Lanka, Bangladeş ve Barbados gibi ülkelerin liderleri mevcut finans sistemini ve iklim finansmanının yetersizliğini eleştirdi.

Son dönemde sel felaketleriyle sarsılan Pakistan'ın Başbakanı Şahbaz Şerif, Liderler Zirvesi'ndeki konuşmasında, "Selden etkilenen insanları daha fazla sefalet ve zorluktan korumak için milyarlarca dolar harcamak zorundayız. Bu devasa görevi tek başımıza üstlenmemiz nasıl beklenebilir?" ifadelerini kullandı.

Artan kârlara dikkat çekildi

Barbados Başbakanı Mia Mottley ise yaklaşık 1,5 yıldır rekor kıran fiyatlar nedeniyle fosil yakıt şirketlerinin artan karlarına dikkati çekerek, "Nasıl olur da şirketler son 3 ayda 200 milyar dolar kâr ederken, her bir dolarlık kârın en az 10 sentini bir kayıp ve zarar fonuna aktarmayı düşünmezler?" sorusunu yöneltti.

Destekler konusunda umudunu yitiren Bangladeş, Gana, Maldivler ve Sri Lanka gibi bazı yoksul ülkeler iklim planları üzerinde çalışırken, Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina hazırladıkları iklim planıyla 2030'a kadar 183 milyar dolarlık yatırım planlandığını söyledi.

Bu plan olmadan Bangladeş'in iklim değişikliği ve afet kaynaklı ekonomik kayıplarının 2030'a kadar 40 milyar doları bulabileceği hesaplanıyor.

Finansman taahhütleri ihtiyacın çok altında

Gelişmekte olan ülkelerin kayıplarının iklim değişikliğinde sorumluluğu yüksek olan gelişmiş ülkeler tarafından tazmin edilmesi anlamına gelen "kayıp ve zarar" konusu ilk kez bir COP ajandasının resmi gündemi olarak kabul edilse de gelişmiş ülkelerin liderleri iki gün süren açılış konuşmalarında bu konuya işaret etmedi.

ABD Başkanı Joe Biden ülkesindeki seçimler nedeniyle zirveye Cuma günü katıldı. Konuşmasında ABD'nin "küresel bir iklim lideri” olduğunu söyleyen Biden, 2030 iklim hedefine ulaşacaklarına söz verdi ama kayıp ve zarar konusuna değinmedi.

ABD İklim Özel Elçisi John Kerry'nin hiçbir ülkenin iklim krizinin getirdiği maliyetleri finanse edebilecek parası olmadığını belirterek yeni sermaye yaratmak için Afrika ülkelerine yönelik açıkladığı "karbon denkleştirme" planı ise uzmanlar tarafından yoğun eleştiri aldı.

Mevcut finansman ise yıllık 29 milyar dolar

Birleşmiş Milletler Çevre Programı, gelişmekte olan ülkelerde iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı 2030'a kadar yıllık 340 milyar doları, 2050'ye kadar ise 565 milyar doları bulabileceğini öngörüyor. Mevcut finansman ise yıllık 29 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.

Kayıp ve zarar konusu ana gündem maddelerinden biri olarak öne çıkmasına rağmen, zirvenin ilk haftasındaki finansman taahhütleri ihtiyacın çok uzağında kaldı.

Emisyonlarda düşüş belirtisi yok

Zirvenin ilk haftasında küresel sera gazı emisyonlarına yönelik açıklanan veriler, sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için gereken emisyon azaltım seviyelerinin başarılamadığını gösteriyor.

Dünya nüfusunun yüzde 80'ini oluşturan 138 ülkenin 2050'de net sıfır emisyona ulaşma taahhüdü bulunmasına rağmen, bu taahhütler henüz emisyon verilerine yansımış değil.

‘İnsanlığı iklim katliamından kurtarın’

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, küresel ısınma tehlikesine dikkati çekti.

Guterres, milyonlarca insanın hayatını "iklim katliamından kurtarmak için iklim adaptasyonu finansmanında çarpıcı bir artışa ihtiyaç" olduğunu söyledi. İklim uyumu, yükselen sellere karşı savunma ve barınaklar hazırlamayı, kötüleşen sıcak hava dalgaları ve kuraklık sırasında insanları korumak için acil durum planlarını içeriyor.

Zengin ülkeler sözünü tutsa….

IFAD‘ın Bölge Direktörü Dina Saleh, kırsal nüfusun uyum sağlamasına yardımcı olunmamasının tehlikeli sonuçlara yol açabileceğini, daha uzun süreli yoksulluğa, göçlere ve çatışmalara yol açabileceğini söyledi:

“Bugün, gelişmiş ülkelerden dünya liderlerini, gelişmekte olan ülkelere yılda 100 milyar dolarlık iklim finansmanı sağlama ve bunun yarısını iklim adaptasyonuna yönlendirme taahhütlerini yerine getirmeye çağırıyoruz.”

13 yıl önce Kopenhag’daki COP15‘te gelişmiş ülkeler, önemli bir taahhütte bulundu: İklim değişikliğine uyum sağlamalarına ve sıcaklıktaki daha fazla artışları hafifletmelerine yardımcı olmak için 2020 yılına kadar daha az varlıklı ülkelere yılda 100 milyar dolar aktarma sözü verdiler.

Ancak bu söz tutulmadı.

Saleh, kırsal kesimdeki yoksul insanların hayatta kalmalarına ve topluluklarını korumalarına yardımcı olmak için “pencerenin daraldığını” belirtti ve mahsul veriminin yüzyılın sonuna kadar yüzde 50’ye kadar düşebileceği konusunda uyardı.

“Bu, uyum sağlamak ya da açlıktan ölmek arasında bir seçim” diyen Saleh, COP27’nin eylem, güvenilirlik ve adalet hakkında olması gerektiğini ifade etti.

Saleh, kırsal kesimdeki yoksul insanların hayatta kalmalarına ve topluluklarını korumalarına yardımcı olmak için “pencerenin daraldığını” belirtti ve mahsul veriminin yüzyılın sonuna kadar yüzde 50’ye kadar düşebileceği konusunda uyardı.

“Bu, uyum sağlamak ya da açlıktan ölmek arasında bir seçim” diyen Saleh, COP27’nin eylem, güvenilirlik ve adalet hakkında olması gerektiğini ifade etti.

Afrika iklim hasarının bedelini ödüyor

Bu COP kayıp ve hasarlı

Kalabalık “Fosil yakıt sömürgeciliğine hayır” sloganı atarkennlü Nijeryalı aktivist Nnimmo Basse, COP27’nin büyük kirleticilerin katılımına izin verdiği için “kaybolduğunu ve zarar gördüğünü” söyledi:

Afrika şu anda saldırıya uğruyor. Kıta boyunca kirli makinelerini çalıştıran madencilik, petrol ve gaz şirketleri Afrika’yı yok ediyor, öldürüyor, çalıyor. Bu, tolere edilemeyecek türden bir sömürgeciliktir.”

Dünyanın en önemli uluslararası iklim konferansı kabul edilen BM iklim sözleşmei taraflar konferansının 27’ncisinde (COP27) seslerini duyurmak için Afrikalı ekofeministler de Şarm El-Şeyh‘te yerini aldı. İklim krizine en az katkıda bulunmasına rağmen krizin en yıkıcı etkileriyle boğuşan ülkelerin çoğu, Afrika kıtasında yer alıyor.

Cinsiyet adaleti olmadan iklim adaleti olmaz

Afrikalı feministlerden katılan WGC’den kadınlar, COP27’nin sonuçları için temel taleplerini şöyle özetliyor:

“Her zaman olduğu gibi, cinsiyet adaleti ve insan haklarının yerine getirilmesi olmadan iklim adaletinin olamayacağını savunuyoruz. Kanıtlar ve deneyimler, iklim değişikliği ve çevresel krizlerden en çok etkilenenler arasında kadınların, kız çocuklarının ve cinsiyet kimliği çeşitli insanların olduğunu göstermektedir. Cinsiyete duyarlı iklim eyleminin daha etkili olduğunu biliyoruz. Kadınlar, kızlar ve diğer marjinal topluluklar, değişen çevresel koşullara uyum sağlama ve sürdürülebilirliğe doğru ilerleme konusunda benzersiz bilgi ve çözümlere sahiptir.”

İşte Afrikalı Kadınların ve Kız Çocuklarının COP27 için Talepleri:

1) Tüm iklim eylemlerinde kadınların tüm çeşitlilikleriyle tam ve kapsayıcı katılımı ve ara dönem gözden geçirmesi yoluyla toplumsal cinsiyet eylem planının (GAP) önceden uygulanması.

2) Zengin ve sanayileşmiş ülkelerin tarihsel sorumluluklarını ve ekolojik borçlarını kabul ederek ve en marjinalleşmiş insanları ve toplulukları merkeze alarak, kayıp ve zararı (her türlü adaptasyon girişiminin ötesinde meydana gelen iklimle ilgili acil ve eşitsiz yıkımı) tanıması ve tazmin etmesi.

3) İklim finansmanını bir sosyal ve cinsiyet adaleti meselesi olarak görülmesi ve sağlanması. Bu kapsamda, asgari olarak yılda 100 milyar ABD Doları hedefinin ve finansmanın toplumsal cinsiyete duyarlılılığının sağlanması; uyum için hibe temelli finansman oranının önemli ölçüde artırılması ve kayıp ve hasar için yeni, ek fonlar sağlanması.

4) İklim ve biyolojik çeşitlilik alanlarında iklim değişikliğine karşı yanlış çözümlerin ortadan kaldırılması.

5) Fosil yakıta dayalı bir ekonomiden, kadınların insan haklarını koruyan ve sosyal ve çevresel adaleti geliştiren düşük karbonlu ve yenilenebilir bir enerji sistemine geçerek adil ve eşitlikçi bir enerji geçişinin ilerletilmesi.

6) Esnek, cinsiyet kapsayıcı bir iklim adaleti eğitimine yatırım yapılması.

7) İklim eylemine, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve haklarının tamamını (SRHR) içeren bir sosyal adalet çerçevesi ve insan haklarına dayalı bir yaklaşım uygulanması.

8) Sürdürülebilir kalkınma ve biyolojik çeşitlilik hedeflerinin tam olarak uygulanması ve gerçekleştirilmesi yoluyla toplumsal cinsiyet eşitliği ve ekosistem bütünlüğüne yönelik taahhütlerin yerine getirilmesi.

Hasar fonu oluşturulmalı

Gelişmekte olan ve iklim açısından hassas 130’dan fazla ülkeden biri olan Jamaika‘nın müzakerecisi Omar Alcock, Reuters’a “Kayıp ve hasar konusundaki tartışmalar zayıftı, çok fazla ilerleme kaydedilmedi” dedi ve ülkelerin COP27’de yeni bir kayıp ve hasar fonu başlatma konusunda anlaşmalarını talep ettiğini söyledi.

27 ülkeden oluşan Avrupa Birliği, böyle bir fonu tartışmaya açık olduğunu söylese de ABD dahil zengin ülkeler, kendilerini tarihsel sera gazı emisyonlarına dayanarak iklimle ilgili zararları yasal olarak ödemekle yükümlü kılabilecek herhangi bir sonucu reddediyor.

Türkiye’nin karnesi berbat

İklim aktivistleri ve çevrecilerin iklim örgütlerinin hemfikir olduğu bir husus var; İklim Değişikliği Performans Endeksi'nde Türkiye'nin karnesi: Berbat

Devlet yetkilileri yaptıkları açıklamalarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 76. Genel Kurulu’nda Türkiye’nin Paris Anlaşmasına taraf olacağını hemen akabinde de ülkenin 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedeflerine yöneleceğini, Türkiye’nin yeni yol haritasını belirlemede itici güç olan bu hedefler doğrultusunda sürdürülebilir kalkınmayı yeşil ekonomiyi ve yeşil teknolojileri destekleyen stratejik bir planlama sürecine gireceğini beyan etse de iklim krizini önlemek için yapılan uygulamalar hiçte iç acıcı değil.

Türkiye iklim krizi politikası hedeflerinde düşük performans gösteren bir ülke olarak derecelendirildi ve CCPI listesinde altı sıra gerileyerek 47. Sıraya düştü.

Türkiye iklim kriziye mücadele konusunda geliştirdiği ve dünya kamuoyuna duyurduğu projelerine devam ederken Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı'nda (COP27) aldığı karne ile pek çok ülkenin gerisinde kaldı.


Germanwatch, New Climate Institute ve CAN International, dünya çapında en fazla sera gazı salan 59 ülkenin yer aldığı İklim Değişikliği Performans Endeksi (CCPI) 2023 raporunda geçen yıla göre altı sıra gerileyerek 47. sıraya düştü.

Bakan Kurum ulusal katkı beyanında güncelleme yaptıklarını belirterek emisyon oranlarında yüzde 21 azaltım hedefimizi yüzde 41’e çıkarıyoruz açıklaması yaptı.

Oysa iklim aktivistleri Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede sınıfta kaldığını belirtiyor. Türkiye’nin kömürden çıkış için daha somut politikalar üretmesi hayati bir zorunluluktur. Taslak halinde olan İklim Kanunu’nun ise nasıl çıkacağı ve ne kadar uygulanacağı henüz bilinmemektedir. Ülkemizin fosil yakıtlardan çıkış için herhangi bir program önerisi kamuoyu ile paylaşılmış değildir. Doğal afetler, kuraklık, su, toprak, hava ve deniz kirliliği ile boğuşan Türkiye Akdeniz havzasında bulunduğundan bu bölgeyi vurması beklenen iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasındadır. Ancak bakanlık COP27’ye daha somut önerilerle, yol haritalarıyla ve uygulama örnekleriyle katılmalı ve iklimin getirdiği zararı önleyici tedbirleri zaten gelir dağılımı piramidinin en altında bulunan yoksul kesimleri koruyarak yapmalıdır. Formun Üstü

Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin tamamı derin bir kuraklık içerisinde bulunmakta olup üretim kayıpları her geçen yıl artmaktadır. 

Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Biz…

İklim krizinin en çok vuracağı ülkeler arasında Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile birlikte bizim Anadolu coğrafyası da bulunuyor.

Dünya katlanarak artan iklim krizini her geçen gün daha fazla hissedecek. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri dünyanın diğer yerlerinden iki kat daha hızlı ısınıyor. Türkiye, bir Akdeniz Havzası ülkesi olarak, daha büyük sorunların sınırında ancak bu mücadelede gösterdiği çabalar, yeterli değil. Kömürde ısrar eden Türkiye kömürlü termik santrallerini kapatmak için tarih belirlemeyen Avrupa’daki dört ülkeden biri. Oysa kömürden çıkış için kaybedecek bir günümüz bile kalmadı.

İnsanlık toplu intihara mı gidiyor?

6-18 Kasım tarihleri arasında Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi (COP27) dikkatleri yine küresel iklim değişikliğiyle mücadelede insanlık olarak nasıl başarısız olduğumuza çekti. BM Genel Sekreteri António Guterres yaptığı açılış konuşmasında iklim değişikliğinde mücadele insanlık için iki seçenek olduğunu söyledi: İşbirliği yap ya da mahvol (cooperate or perish).

Gerçekten de kendisinin sunduğu rakamlar Paris Antlaşması’nda öngörülen küresel ısınmayı 1.5 dereceyle sınırlı tutmak ve 2050 yılında Sıfır Net Emisyon hedefine ulaşmaktan hayli uzakta olduğumuzu gösteriyor. Bu konuda sorumluluğun önemli kısmı gelişmiş ülkelere ve Çin’e düşüyor ve bunların da gerekli adımları atmadıkları açık.

Sadece 2022’de Çin’den Florida’ya, Batı Avrupa’dan Pakistan’a küresel ısınmayla doğrudan ilişkilendirilebilecek 29 doğal felaket gözlenmiş ve bu felaketler on milyonlarca insanın yerinden olmasına ve milyarlarca dolarlık zarara yol açmış. Buna karşılık sera gazı emisyonu 2021 yılında tarihi zirvesine ulaşmış durumda, COVID-19 dönemindeki geçici düşüş normale dönüşümüzle birlikte ortadan kalkmış.

Dünyadaki toplam emisyonun kayda değer kısmı Çin, ABD, Hindistan, Avrupa Birliği, Rusya ve Endonezya kökenli. Kişi başına toplam emisyona bakıldığında birinci sırada ABD’nin yer aldığını, Rusya, Çin ve Brezilya’nın da bu ülkeyi takip ettiklerin görüyoruz.

Çin’in toplam emisyonu ABD’nin iki buçuk katıyken, kişi başında emisyonda ABD ortalamasının da Avrupa Birliği ortalamasının iki katından fazla.

Küresel ısınmaya bu kadar fazla katkıda bulunan ülkelerin 2021 yılında verdikleri sözlerin çoğunu yerine getirmedikleri ve bu gidişle hedeflerine ulaşamayacakları yazılan raporlardan görülüyor.

Dayanışma paktı mı intihar paktı mı?

Guterres’in de dikkat çektiği üzere daha sıkı tedbirler alınmazsa olumsuz gidişatı tersine çevirmek bir süre sonra neredeyse imkânsız hala gelecek. Genel Sekreter iklim değişikliğiyle mücadele için bir Küresel İklim Dayanışması Paktı kurulması gerektiğini sıklıkla vurguluyor, bu pakt çerçevesinde zengin ülkelerin ve uluslararası finans kuruluşlarının diğer ülkelere finansal ve teknik yardımda bulunmasının şart olduğunu öne sürüyor.

Öte yandan ülkelerin bir arada fosil yakıtlara bağımlılığını azaltacak ve yeni kömür santralleri kurulmasını engelleyecek adımları atmaları ve herkesin ucuz ve sürdürülebilir enerjiye erişebilmeleri hedefini önceliklendirmeleri de bu İklim Dayanışması paktının hedefleri arasında sayılıyor, Guterres İklim Dayanışması Paktı’nın gerçekleşmemesi durumunda bir alternatifin de var olduğunu söylüyor: Küresel İntihar Paktı…

İklim taraflar konferansında dünya ülkelerinin liderlerinden bir küresel iklim liderliği görmüyoruz, ertelenen taahhüdler, yan çizen siyasetler, temiz enerji yatırımları için bahaneler, iklim mağdurlarının yaralarını görmezden gelmeler… Yani iklim dönüşümü için tüm dünyada siyasi idare eksikliği kendini gösteriyor. Halk sesini yükseltmezse sivil talep ve dönüşüm yüksek sesle dile getirilmezse siyasiler adım atmayacak gibi görünüyor. Selde boğulan, kuraklıkta aç kalan, hava kirliliğinden hastalanan kitleler siyasi idareyi harekete geçirecek kadar güçlü talepler ortaya koymadıkça bu işin siyasi liderliği eksik kalacak. Gerekli önlemler alınamayacak.

İklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynaması gereken ABD, geçen ara seçimlerde de gördüğümüz üzere kendi meselelerine odaklanmış durumda bulunuyor.

İklim krizinin artık acil bir sorun

Her geçen yıl iklim değişiminin hayatlarımızı altüst ettiği suyumuzu havamızı toprağımızı kirlettiği artık vatandaşlar arasında da dillendiriliyor. Farklı araştırmalar iklim değişikliğinin acil bir sorun olduğu görüşüne katılanların oranının %65-75 arasında değiştiğini gösteriyor.

Ancak halkın gündelik sorunları arasında iklim değişikliğinin payı henüz ön sıralarda yer almıyor. Henüz siyasileri harekete geçirecek bir toplumsal etki oluşmuş değil.

Kömürden çıkış yok, karbonla yaşamaya devam

18 kasım 2022 günü zirvenin taslak metni oluşturuldu. Çevrecilerin talep ettiği kömürden tam çıkış metinde yer almadı, bilhassa Hindistan’ın talebi üzerine kademeli çıkış öngörüsü metne eklendi. Yine bazı ülkelerin hedef sıcaklık artışının 1.5 derece ile sınırlandırılması ve hesapların buna göre yapılması kararını esnetmek istemeleri üzerine aktivistlerin tepkisi ile tedbirlerin yine daha önce taahhüd edilen 1.5 derece ısınmaya göre yapılması kararlaştırıldı.

Fosil ve kirli enerji firmalarının çok sayıda temsilci ile katıldıkları zirvede oturumlara katılmaları ve kararlara ve metinlere müdahale etmeleri bir çeşit ‘yeşil aklama’ veya ‘yeşil badanalama’ olarak değerlendirildi.

Son olarak Türkiye katkı beyanı açıklamasıyla herkesi şaşırtmayı başardı. 2038 yılına kadar karbon salınımı hedefinin pik yapacağı ve 2053’e kadar net sıfıra ulaşacağı mantıklı ve uygulanabilir bulunmadı. Türkiyenin iklim vaadleri somut uygulanabilir ve yerinde olarak görülmüyor. Çevreciler ve basın Türkiyenin hedefleri konusunda eleştirilerini dile getirdi.

İklim krizinde COP27 ve bilinmesi gerekenler

1,15 derece: Dünya Meteoroloji Örgütü'ne göre, küresel sıcaklık artışının bu yıl 1850-1900 dönemine göre artış seviyesi.

Yüzde 235: Climate Action Tracker'a göre 2030'a kadar devreye girmesi beklenen doğal gaz kapasitesindeki artış. Bu artışın meydana gelmesi halinde, küresel ısınmanın 1,5 dereceyle sınırlandırması imkansız hale gelebilir. Yapım aşamasında, onaylanan veya önerilen gaz projelerinin yüzde 70'i Kuzey Amerika'da.

636: Global Witness'e göre COP27'deki fosil yakıt lobicilerinin sayısı. Bu rakam, iklim krizinin yıkıcı etkileri karşısında en kırılgan olan 10 ülkenin toplam delege sayısından fazla.

9 yıl: Küresel Karbon Bütçesi raporuna göre, sıcaklık artışını yüzde 50 ihtimalle 1,5 dereceyle sınırlandırmak için kalan yıl. Emisyonların mevcut seviyesinde devam etmesi halinde, 1,5 derecelik sıcaklık artışı 9 yıl içinde aşılabilir.

227 milyar dolar: Sigorta şirketi AON'un hesaplamalarına göre, bu yıl doğal afetlerden kaynaklanan küresel ekonomik kayıpların ulaştığı miktar.

İklim müzakerelerinde Türkiye güncellenmiş ulusal katkı beyanını açıkladı. 18 Kasım’da nihayetlenen konferansın sonunda bir birdiri yayınlandı.

COP28

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi tarafından yapılan duyuruda BAE, 2023 yılında COP28’e ev sahipliği yapacak. Bu zirve Dubai Expo City’de yapılacak.

Son Güncelleme: 18.11.2022 11:52
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.