''Kekemelik tedavi edilebilir, yeter ki aileler ihmal etmesin''

25 Şubat 2012 Cumartesi 11:05
''Kekemelik tedavi edilebilir, yeter ki aileler ihmal etmesin''






Değişim Terapi ve Danışmanlık Merkezi'nden Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, kekeme olan bireylerde özellikle heyecan, stres, sinirlenme anlarında, yeni kişilerle ve toplum karşısında konuşma sırasında takılmanın arttığını belirtti.

Knudsen'in verdiği bilgiye göre, kekemelik, genellikle dil gelişiminin erken dönemlerinde (2-6 yaş) ortaya çıkıyor. Çocuklarda, 1,5-2 yaşına dek süren dönemin ardından düşünce gelişimi, konuşma gelişimine göre daha ön planda olduğu için düşüncesini kelimelere aktarması sorun olabilir bu da kekemeliğe yol açabilir. Kekemeliğin daha çok belirgin olduğu ortalama yaş ise 5. Erkek çocuklarda kız çocuklarına oranla kekemelik daha çok görülmektedir.

Kekemeliğin birden fazla nedeni olduğunu belirten Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, bu durumun psikolojik, fizyolojik ya da kalıtımsal nedenlerden kaynaklanabildiğini dile getirdi.

Knudsen, şu bilgileri verdi: Fizyolojik olarak beyin dalgalarından gelen iletim bozuklukları kekemeliğe neden olabiliyor. Solunum bozukluğu ve nefesi doğru kullanamama da nedenler arasında yer alıyor. Çocukların psiko-sosyal anlamda sıkıntı veren çevrelerde bulunması, ailevi problemler, herhangi bir şeyden duyulan şiddetli korku da kekemeliğe sebebiyet verebiliyor. Baskı ve stres altında kalmaları, onlardan büyük beklentilerin olması, titiz ve kontrolcü bir çevrede yetişmesi nedeniyle kekemelik ortaya çıkabilir. Genelde kekemeliği başlatan korku ve strestir. Kekemeliğin çok görüldüğü bir neden de travma durumlarıdır. Birey ani korku kaygı gibi ağar ve ani duygu değişlerinden sonra kekeleyebilir ve ya konuşamayabilir. Kekemeliğin nedenlerinden biri de ev içerisinde ebeveynler ya da yakın akrabalardan birinin kekeme olmasıdır. Çocuk bu durumda o kişi ile özdeşim kurarak kekemelik gösterebilir.


İLK TESPİTİ AİLE YAPAR
Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, kekemeliğin çocukluk döneminde tespitinde özellikle ailelerin önemli bir rol oynadıklarını vurguladı. Knudsen, şöyle devam etti: Aile, çocuğun ilk andan itibaren gelişiminde, sosyalleşme süreçlerinde ve davranışların gerçekleştirilmesinde en önemli etkendir. Çocuğun konuşmaya başladığı ilk dönemlerinden sonra ne söylediğine ve nasıl söylediğine dikkat edilir. Bu dönem çocuklarda düşünme hızı, sözcükleri çıkarabilme hızından fazladır. Bu sebepten çocukta geçici kekemelik ve konuşma bozuklukları da görülebilir. Kimi anne-babalar, çocuğun dil gelişimi sırasında yaşıtlarından farklı konuştuklarını tespit edebilirler. İlk tespit sonrasında çocuğun konuşmasında sürekli ve klinik bir bozukluk olup olmadığının tespiti açısından bir uzmana başvurmak gerekir. Aileler, çocuğun ruhsal ve duygusal gelişimi için sağlıklı ortamlar yaratmalı, daha güvenli ve sevecen bir aile ortamı içerisinde onun gelişimini destekleyerek sorunu aşmasında yardımcı olmalıdırlar. Çocukluk döneminde atlatılabilecek bir durum olan kekemelik için erken tespit ve doğru tedavi yöntemleriyle büyük oranda düzelme sağlanabiliyor. Ergenlik dönemiyle beraber bu oranın daha da arttığı söylenebilir.

Konuşma akıcılığı bozukluğu çocuğun okul başarısını, ilerleyen dönemde birey olarak mesleki başarısını ve toplumsal iletişimi bozabildiğine dikkat çeken Knudsen, Bu durum çocuğu içine kapanık bir hale getirebilir. Bana gülecekler, benimle alay edecekler endişesiyle konuşmaya çekinirler. İletişim kurmaktan kaçındıkları için arkadaşlık kurmakta zorluk çekebilirler. Ancak kekemeliğe neden olan koşullar değiştikçe, kişi diğer insanlarla daha kolay iletişim kurdukça konuşması da düzelecektir. Bu eğitimle de söz konusu oluyor. Kelime haznesi arttıkça kekemelik de iyileşme periyoduna girmiş olacaktır. diye konuştu.

Çocuğun ilk sosyalleştiği ortam aile olduğundan kekeme çocukları olan anne - baba ve diğer aile bireylerine önemli görevler düştüğüne vurgu yapan Knudsen, öncelikle çocuk kekelediği zaman kesinlikle alay edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Knudsen, Çocuk kekelediğinde yüzünüzde oluşacak üzülme ya da acıma ifadelerinden kaçınmalısınız. Düzgün konuşması yönünde ısrarlı şekilde telkinde bulunmak, çocuğun sözünü yarıda kesip cümlesini tamamlamak çocuk üzerinde bir baskı ve heyecan oluşturacak ve daha çok kekelemesine neden olacaktır. 'Kekeme' terimi çocuğun duyabileceği ortamlarda vurgulanmamalıdır. Sabırlı olmanız, çocuğunuzu konuşurken dinlemeniz ve düzgün konuşmanızla çocuk için rol model olabilirsiniz. Konuşması sırasında kekeme çocuklar göz teması kurmaktan kaçınabilirler, ancak siz yine de çocuğunuz ile göz teması kurmaya çalışın ve konuşurken dudaklarına bakmayın. şeklinde konuştu.
CİHAN
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.