Kılıçdaroğlu'ndan önemli açıklamalar | Suriye ile aynı pozisyondayız

Kılıçdaroğlu Türkiye'nin iç ve dış politikasına dair önemli açıklamalarda bulundu.

03 Eylül 2019 Salı 22:44
Kılıçdaroğlu'ndan önemli açıklamalar | Suriye ile aynı pozisyondayız






Kılıçdaroğlu'ndan önemli açıklamalar | Suriye ile aynı pozisyondayız


Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Suriye ile aynı pozisyonda kaldığını söyleyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu "Filistin, İsrail, Mısır, Katar, Arabistan, Lübnan, Kıbrıs Rumları, Yunanistan aynı blokta, Türkiye Suriye ile aynı yalnızlığa düştü" dedi..

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın Teke Tek programına katıldı. Kılıçdaroğlu Türkiye'nin iç ve dış politikasına dair önemli açıklamalarda bulundu. Ortadoğu, Suriye ve Mısır politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu "Mısır halkını niye karşınıza aldınız? Darbeye biz de karşı çıktık. Ama bir ülkeyi düşman ilan etme hakkına sahip değilsiniz. Mısır Ortadoğu'nun en önemli ülkelerinde birisi" dedi. İBB'ye personel çıkarımı konusuna da değinen Kılıçdaroğlu şunları söyledi: 

"İBB'YE ÜÇ AY İÇERİSİNDE 2 BİN 500 PERSONEL ALINMIŞ"

ALTAYLI: Sizin belediyeleri 'biz alırsak kimse işinden olmayacak' demenize karşın işten çıkarılmalar karşısında büyük tepkiler olduğu söyleniyor. Bize de çokça soru ve mesaj geliyor...

KILIÇDAROĞLU: İstanbul örneğini alayım. Ekrem Bey'in seçimi kazandıktan sonra mazbatayı aldığında atadığı kişi sayısı 4 veya 5 kişi. Sonra kayyum geliyor. Yanlış hatırlamıyorsam 2 bin 500 kişi alınıyor o arada. Ekrem Bey, bunların işine son veriyor. Ekrem Bey 'Gelin başvurun, bizim aradığımız niteliklere sahipseniz sınav yaparız sizi alırız' diyor. O arada siz 2 bin 500 kişi alıyorsunuz.

ALTAYLI: Bunlar 2 bin 500 kişi mi?

KILIÇDAROĞLU: Genel Sekreter, Ekrem Bey'e brifing veriyor bir de ayrılırken rakam veriyor, arada 2 bin 500 fark var. Diğer belediyelerde benzer şeyler var. Aşırı politize olmaları, sosyal medyada belediye başkanlarımıza hakaret var. Göreve iade ettiklerimiz var. Yanlış hatırlamıyorsam Adana'da bir şehit yakını vardı. Sosyal medyada hakaret etmişti ama 'Alın şehit yakınıdır' dedik.  İşine son verilenler dediğim gibi. Haksız bir şekilde işine son verilmişse biz ona müdahale ediyoruz.

ALTAYLI: Geçmişten gelen personelin tedirgin olmasına gerek yok mu?

KILIÇDAROĞLU: Hayır yok! Liyakatı olanlar varsa geri alınabilir. Haksızlığa uğrayan kişiler var, oraya milletvekillerinden oluşan heyet var. Onlara gidip bakın dedik. Kişinin A partisinden B partisinden olmasının önemi yok, sonuçta evine ekmek götürüyor çünkü.


Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"TÜRKİYE RUSYA İLE GÖRÜŞÜYOR DA ESAD'LA NİYE GÖRÜŞMÜYOR?"

KILIÇDAROĞLU: Bir devlette Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Devlette olağanüstü olaylar çıkıp çözülemiyorsa Cumhurbaşkanı aktörleri çağırıp oturup konuşmalıdır. Şimdi böyle bir mekanizma yok. Sigortası olmayan devletiz biz. Yokuş aşağı freni patlayan kamyon gibiyiz.

ALTAYLI: Suriye'deki durum ortada. Bir güvenli bölge oluştu. Terör örgütünün Suriye uzantısı sınırdan bir miktar içeri gitmiş oldu. O bölgede Türkiye ve Amerika ortak kontrol uçuşları yapıyor. Birkaç mil aşağıda yerlerini koruyorlar.  İdlib sorunu var. Türkiye terörle ilişkilendirilen İslami grupların silahsızlandırma görevini ben yaparım dedi. Ancak tam sağlanamadığı için Suriye rejiminin ordusu İdlib'e harekat başlattı. Rusya rejiminin desteği var.

KILIÇDAROĞLU:  Oradaki Türk askerliğinin güvenliğini Rus ordusu sağlıyor. Acı ama gerçek bu. Bu konuda ilk iş Esad'la ilişkiye geçeceksiniz. Niye Rusya ile Amerika ile konuşuyorsunuz da Esad'la konuşmuyorsunuz. Esad Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunmuyor mu? Suriye'nin parçalanmasını isteyen kim?

ALTAYLI: İsrail ve Amerika

KILIÇDAROĞLU: Niye peki onlarla konuşuyorsunuz? Dış politikada düşmanlık olmaz. Venizelos ne yaptı?  Atatürk'ü Nobel'e aday gösterdi. Hani biz savaşmıştık? Bu çıtayı düşünsel olarak yakalamıyorsanız o devleti yönetemezsiniz. Mısır da aynı şey. Ortadoğu bataklığına niye girdik biz? Siz niye buraya silah gönderiyorsunuz? Putin'e kim sözü verdi? Türkiye. 'Silahları bu terör örgütlerinden alacağım' diye.

ALTAYLI: Silahları Türkiye verdi  demek ağır suçlama

KILIÇDAROĞLU: AK Parti'nin bakanı 'adım gibi biliyorum silahlar Türkmenlere gitmedi' diye. oradaki terör örgütlerine her türlü destek yapıldı.

ALTAYLI: Özgür Suriye Ordusu'na verilmedi mi?

KILIÇDAROĞLU: Özgür Suriye Ordusu kim?

ALTAYLI:  Esad'la görüştünüz. Dediniz ki 'sen burayı al'. Peki oradan buraya gelenler ne olacak?

KILIÇDAROĞLU: Bugün emekliye ayrılmış bir komutanla görüştüm. O bölgede görev yapan komutanla görüştüm. O bölgede yaşanan vahşeti anlattı. Çocukların, kadınların, yaşlıların nasıl katledildiği?

ALTAYLI: Esad tarafından mı?

KILIÇDAROĞLU: Ne farkeder, iki taraftan da...Esad 'ben ülkede terörist istemiyorum' diyor

"DIŞ POLİTİKAYI YÜZSEKSEN DERECE DEĞİŞTİRECEĞİZ"

ALTAYLI: Kürtlere özerklik vereceğini söylüyor Esad?

KILIÇDAROĞLU: Bir grubu Esad'la, bir grubu Amerika'yla birlikte hareket ediyor.

ALTAYLI: Özellikle Türkiye'yi rahatsız edeceğini bildiği için 'ben size özerklik vereceğim' diyor.

KILIÇDAROĞLU: Mısır halkını niye karşınıza aldınız? Darbeye biz de karşı çıktık. Ama bir ülkeyi düşman ilan etme hakkına sahip değilsiniz. Mısır Ortadoğu'nun en önemli ülkelerinde birisi

ALTAYLI: Siz gelseniz nasıl  değiştireceksiniz?

KILIÇDAROĞLU: Yüzseksen  derece değiştireceğiz. Her ülke ile barış içinde yaşayacağız

ALTAYLI: Bu mümkün mü? S-400'leri geri mi vereceğiz?

KILIÇDAROĞLU: Hayır! Alındı bir kez! Peki S-400 niye alındı. Bize kim saldıracak? Irak mı, İran mı bize saldıracak? Rusya mı bize saldıracak? Silahlar zaten onların. Yunanistan'la mı kavga edeceğiz.

FATİH ALTAYLI: Öncelikle hem 31 Mart hem 23 Haziran'a dönmek istiyorum. Çok eleştiriliyorsunuz, 9 kere seçim kaybetti vs. diye. Bu seçim öncesi 'Ben bütün büyük illeri alacağım' dedim. Bazıları güldü, hatta bazıları canlı yayında güldü. Ama siz haklı çıktınız. AK Parti 1. parti çıktı ama siz büyük kentlerin hepsini aldınız. Siz seçimi zafer mi yoksa mevzi kazanmak olarak mı görüyorsunuz?

KEMAL KILIÇDAROĞLU: Bu seçimi bundan sonraki başarılarımızın önemli bir adımı olarak görüyorum. Türkiye iç politikada, dış politidaka çok sıkışmış vaziyette. Savrulan bir Türkiye var. AK Partililer de, MHP'liler de, işçisi, memuru, emeklisi bunun farkında. Herkesin dönüp dikkatle izlediği birisi olması lazım. Biz bu konularda samimi olarak her şeyimizi bir şekilde ifade ettik. Önümüzde bir yerel seçimler vardı. Bizim için önemliydi. Sadece Türkiye değil büyük kentler de iyi yönetilmiyordu. Halk iyi yönetime susamıştı. Çok iyi adaylar çıkardık. Yerel yönetimlerde deneyim kazanmış, başarı elde etmiş birisini büyükşehir belediye başkanı adayı gösterdik. Eskiden bazen popüler isimleri bulur, seçimlere katılırdık. Bunun fazla bir şey kattığı yoktu bize. Onlar belediye başkanı olduğu zaman 5 yıllık süreci öğrenmemk, adapte olmak, mevzuatı bilmekle geçiyordu. Şimdi bunu aşmış olduk. Burada yanıldığım, üzüldüğüm bi yer var o da Bursa. Bursa'yı alabilirdik, az bir puanla kaybettik. Bu bizim kabahatimiz. Biz orayı iyi yönetemedik. Bunu da rahatlıkla söylüyorum. Adayımız doğruydu ama biz orayı iyi yönetemedik. Sorun vardı. Dolayısıyla alabilirdik Bursa'yı, İstanbul'dan çok daha rahat alabilirdik, olmadı. Ama onun dışındaki illeri aldık. İstanbul'u vermek istemediler, doğrudur. YSK tarafından yasadışı karar verildi.

"SEÇİMDE CHP'LİLERLE KONUŞMAK ZAMAN KAYBI OLACAKTI"

ALTAYLI: Seçime girmeyin dendi. Türkiye'nin antidemokratik ülke imajı pekişsin dendi...

KILIÇDAROĞLU: Bir grup vardı, köşe yazarlarından, partililerden vardı. Sağduyu egemen oldu. Arada 13 bin oy olabilir, ortada mağduriyet vardı.

ALTAYLI: Bu karar sizin miydi, Ekrem Bey'in mi?

KILIÇDAROĞLU: Ortak karardı. Fark benim de tahminlerimi aştı. 800 bini aştı. Halkınıza güvenecek, demokrasiye inanacaksınız. Halkın gücü karşısında hiçbir güç yoktur.

ALTAYLI: Öcalan'ın açıklaması Anadolu Ajansı'na yansıtılması, İstanbul örgütünde 'acaba' diye tedirginlik oluşturdu sanki.

KILIÇDAROĞLU: Güneydoğulu vatandaşların kahvelerini ziyaret ettim. Gördüğüm tablo, medyaya yansıyan mektupların gelmesi, kardeşinin televizyona çıkması hiç etkilemedi. Devleti yöneten insanlar nasıl olur da terör örgütü başkanlığı ya da liderliği yapan bir kişiden nasıl olur da CHP'ye karşı medet umar hale gelirler? Ben gerçekten de bu ülkenin demokrasiden yana olan taleplerini gördüm. Eruhluların toplantısı vardı. Oturduk, konuştuk, ne yapacaklarımızı anlattık. Şunu gördüm, ben İstanbul'da miting yapmadım. Ama şunu yaptım; ulaşılmayan her yere ulaştım. CHP'lilere gitmedim,  onlarla yanyana gelmemizin zaman kaybı olduğunu biliyordum. Her kesimle küçük küçük toplantılar yaptım. Toplantıya katılan kanaat önderlerinin arzu ettiği soruları sormasını istedim. CHP Genel Başkanı'ndan öğrenmek istediğiniz, eleştirdiğiniz konuları bana rahatlıkla anlatın dedim. Bu toplantıların her birisi birer mitingten daha değerliydi. Örgütlere 'Beni CHP'lilerle yanyana getirmeyin, CHP'ye oy vermemiş kanaat önderleriyle yanyana getirin' dedim.

"EKREM BEY'E OLAN SEMPATİYİ AÇILIŞLARDA GÖRÜYORDUM"

ALTAYLI: Eleştiriler neydi?

KILIÇDAROĞLU: Kürt vatandaşlarımız 'Kürt sorununu neden çözmüyorsunuz' diyordu. Dindar vatandaşlarımızın da eleştirileri vardı. Sayın İmamoğlu'nun türbeleri ziyaret etmesi hepimizin yaşamında olan şeyler. Ekrem Bey, Beylikdüzü'nde belediye başkanlığı yaparken de aynı şeyleri yapıyordu. Kendisi Yasin'i gayet güzel de okudu. Kur'an okumasını biliyordu. CHP'ye yönelik algıları büyük ölçüde kırdık. Aramızda samimi bir bağ oluşturdu. Daha önce Erdoğan'ın 'CHP buralara giremez' dediği bütün alanlara girdik.

ALTAYLI: Tepki görmediniz mi?

KILIÇDAROĞLU: Ekrem Bey'in etrafında televizyonlar olduğu için AK Parti'lilerin tepkilerini yansıtıyordu. Ben televizyonlardan uzaktım. Benim o insanlarla oturup birebir konuşmam lazımdı. O toplantılardan bazılarını AK Parti'nin ilçe yönetimde görev alan hala ilçe yönetiminde olan kişileri de davet ettim. Topluman Erdoğan'ın hiç tahammül edemediği kesimlerine ulaştık. Medyanın önünde söylemedim ama onlarla konuştuğum her şeyin bugün de arkasındayım.

ALTAYLI: Ekrem İmamoğlu nasıl aklınıza geldi? Kentin periferisindeki bir ilçede başarılı ama ben adını iki kere duymuştum o güne kadar. Görmemişim, bilmiyordum.

KILIÇDAROĞLU: Ekrem Bey'i ilçe başkanıyken tanıdım. Gerek ilçe başkanlığı gerek belediye başkanlığında başarılıydı. Bulunduğu bölgede uyuşturucuların bir anlamda istilasına uğramıştı. Orayı kültür merkezine dönüştürmesi, gecekondu semtlerine büyük hizmetler götürmesi, okullar yapması. Açılışlara gidiyordum halkın kendisine gösterdiği sempatiyi görüyordum.

"EKREM BEY TATİLE DEĞİL KÜÇÜK ÇOCUĞUNU ALMAYA GİTMİŞTİ"

KILIÇDAROĞLU: Sayın Topbaş görevinden alınınca Ekrem Bey'i aday olarak gösterdik. Ekrem Bey samimi bir insan. Düşünmediğini söylemez, proje diyorlardı, kendisi de söyledi zaten, ben Cumhuriyet projesiyim diyordu.

ALTAYLI: Aynı şey Zeydan Bey, keza Antalya'da Muhittin Bey. Ekrem Bey inanılmaz bir popülarite elde etti. Tarzı, ailesi ve görüntüsü itibarıyla. Şu anda  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rakibi olarak görülüyor. Bu sizde kıskançlı yaratıyor mu?

KILIÇDAROĞLU: Hayır, asla. Bütün belediye başkanlarımızın öyle olmasını isterim. Herkes hizmet yapsın, çünkü vatandaş hizmete susamış. Şeffaf belediyeciliğe susamış. Bütün belediye meclis toplantılarını youtube'dan yayınlayın dedik. Şimdi bütün belediyelerimiz yapıyor bunu. Vatandaş borcumuzu, alacağımızı görsün. Şimdi her belediyemiz ne kadar tasarruf yaptığına dair, hangi harcamalara ağırlık verdi, bunların hesapları yapılıyor. İstanbul'a yağmur yağdı, 100'ün üstünde yerde suların nasıl biriktiği nelerin yapılması gerektiği tespit edildi. Onlar kısa süre içerisinde sonuçlanırsa inşallah bir daha İstanbul bunları yaşamaz.

ALTAYLI: Ekrem Bey izne çıkmıştı. Ben de 'bu ne izni' demiştim. Daha sonra sel sırasında kent dışında, bir kez daha izinde olması, insanlara 'daha yeni başladın' dedirtti.

KILIÇDAROĞLU: Küçük çocuğu vardı orada. Onu alıp geri gelecekti. Onu tatil olarak adlandırmamak lazım. Hacıbektaş'a geldi mesela. Şehir dışına çıkarken izin alıyorsunuz. Belediye başkanları yurt dışına giderken İçişleri Bakanlığı'nda izin alıyorlardı bir ara.

"VİCDAN SAHİBİ OLANLAR BELEDİYE BAŞKANLARININ ALINMASINI DOĞRU BULMAZ"

KILIÇDAROĞLU: Aynı şey diğer belediye başkanlarımız için geçerli. Günlük her türlü bilgiler alınıyor, talimatlar veriliyor. Mesela bir olay önüme geliyor arıyorum belediye başkanımızı kendisi beni arıylor ve bilgi veriyor. Bugünkü teknolojik ortamda 'neredesin' diye eleştiri getirmek doğru değil.

ALTAYLI: Sayın İmamoğlu'nun Güneydoğu'ya gezisi oldu. Batmanlı bir gencin nikahına gitme sözü vermiş. Batman'a düğüne katılmaya gitti. O genç 'senin için düğünü erteledim' demiş, o da 'Ben de senin düğününe geleceğim' demiş. Orada görevden alınan belediye başkanlarıyla görüştü. Bu bir miktar eleştiri konusu oldu. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

KILIÇDAROĞLU: Partinin bilgisi dahilindedir. Ekrem Bey o tür şeylere dikkat ediyor. Elbette Batman'a gitmişken  Diyarbakır'a uğraması gayet doğaldır. Haksız bir şekilde görevden el çektirilen kişiyi görmezden gelmek doğru değil. HDP bizim siyaseten rakibimiz ama bir kişi haksızlığa uğruyorsa, demokrasi orada sonlandırılıyorsa siz kalkıp demokrasiyi sadece kendiniz için değil sizin için düşünmeyenler için de isteyeceksiniz. Belediye başkanı adayı aday oluyor, YSK bir şey demiyor. Sonra 'Bunları görevden alın' deniyor. Milletvekili olduğu dönemlere ait. Adam yerine yeni oturmuş. 1 Nisan'da siz yazı yazıyorsunuz. Bunun demokrasi, hukukla ne ilgisi var?

ALTAYLI: Dağa para yolluyor deniyor

KILIÇDAROĞLU: Onu görevden alanlar söylüyor. Bu devlete 27 yıl hizmet ettim. Pekçok Başbakan ve bakanla tanıştım. Bir belediye başkanı terör örgütüne parasal destek veriyorsa siz devlet olarak saptayamıyorsanız devlet değilsiniz, saptıyorsanız suç üstü yapacaksınız. Sur'da olanlara hepimiz karşı çıktık. Ahmet Türk 'Ben hendeklere karşı çıktım' diye kendisi söyledi. Kalkıp da bu insanları milletvekilliği yaptığı d önemdeki daha soruşturma aşamasında olan şeyler hakkında 'Ben görevden aldım' diyorsunuz. Bunları almanız doğru değil. Vicdan sahibi olan herkes bunu doğru bulmaz. Bu en çok PKK'nın işine yarar. Siz her türlü teröre karşı çıkmak zorundasınız. Patlayan bombalarda yüzlerce kişi, masumlar, çocuklar can verdi.

"HDP'NİN PKK İLE ARASINA MESAFE KOYMASI LAZIM"

KILIÇDAROĞLU: İster kurum, ister parti, ister şahıs olsun. Teröre karşı ortak mücadele, ortak duruş sergilemek  durumundayız. Bu ülke terörden çok çekti. Bu duruşu hepimizin sergilemesi lazım. HDP'nin PKK ile arasına mesafe koyması lazım. Terörü besleyecek siyaseten kaçınmamız lazım. Bu bizim tarihsel sorumluluğuz.

ALTAYLI: Bir Kürt raporu hazırlanmış CHP'de.

KILIÇDAROĞLU: Daha önce de hazırlamıştık. Sonra çözüm süreci, darbe girişimi oldu. Şimdi onun güncellenmesi lazım. Sivil toplum örgütleri, akademik dünya ve vatandaşlarla güncellenmesi lazım. Biz baştan beri çözü sürecinin yerinin yanlış olduğunu söyledik. Yeri Meclis'ti. Biz teröre karşıyız, ama bu şekilde çözemezsiniz dedik. Kürt kanaat önderleri, yazarları ile biraraya geldik. Onlara da söyledim. Sorunun çözüm adresi TBMM'dir.

ALTAYLI: Siz İmralı ile görüşmeye karşınız?

KILIÇDAROĞLU: Meşru bir devlet gayrimeşru bir organı muhatap alamaz. Erdoğan'ın getirdiği sonuç işte o hendekler oldu. Hendekler kazılırken neredeydi bu Türkiye Cumhuriyeti  Devleti'nin hükümeti. Neredeydi bunlar? Kabahati terör örgütüne bağlıyoruz. İzin veren kim? Onu hiç sormuyoruz. 3,5 milyon Suriyeli gelmiş buraya, onlara kızıyoruz. Yahu onların ne günahı var?

"DIŞARIDA AK PARTİLİ KARDEŞİME SORALIM BEŞ TANE BAKAN İSMİ SAYAMAZ"

ALTAYLI: Raporu okudum.  Ortak Akıl Heyeti adı geçiyor. Akil Adamlar toplumda bir tepki uyandırıyor.

KILIÇDAROĞLU: İsmi ne olursa olsun, her siyasal  partiden eşit sayıda milletvekilinin katılacağı komisyonu örnek verdik. Meclis'teki komisyon Meclis dışındaki komisyonla işbirliğinde olacak. Bütün partilerin eşit sayıda ortak görüşüyle olacak. Bu konuya yıllarını vermiş araştırmacılar, yazarlar oturacak, konuşacaklar. Bizim görüşümüz bu. Bu görüşü sayın Erdoğan'a götürdüm. O zaman da olmadı, 'Hayır siz bunu bilmezsiniz, bunu biz çözceğiz' oldu.

ALTAYLI: Tamamen öyle mi dedi

KILIÇDAROĞLU: Aşağı yukarı böyle bir şey. Zaman beni haklı çıkardı. Binlerce insanımız hayatını kaybetti.

ALTAYLI: Sayın Erdoğan'la zaman zaman sert diyaloglar oluyor. Bazen selamlaşmıyorsunuz. Bazen yanyana geliyorsunuz. Nasıl bir hava oluyor?

KILIÇDAROĞLU: Haftanın ya da ayın atmosferine göre bu değişebiliyor. Bu şartlar içinde, ağır koşullar, sorunlar yaşayan Türkiye, iç politika, dış politika, eğitim, ekonomide sorun yaşayan bir Türkiye'nin sorunlarını çözecek insanların biraraya gelip konuşmaları gerekiyor. Bizim devletin geleneğinde diyorum, şu anda bizim devlet yok, şu anda saray devleti var. Devletin önemli kurumlarının tepe yöneticileri gelir ana muhalefet partisi genel başkanlarına bilgi verirdi, bu bilgilerden bazıları ana muhalefet başkanında kalırdı. Türkiye'nin gerçeklerinden kopuk bir siyasi anlayışın olması lazım. Ben sayın Akar'a da söyledim. Şu anda Türkiye'de iki devlet var, bir saray devleti bir Türkiye devleti. YÖK Başkanı bir burada var, bir de sarayda var. Maliye Bakanı bir burada var, bir sarayda var.

ALTAYLI: Sarayda kim var?

KILIÇDAROĞLU: Bakan dediğiniz eski müsteşarlar bunlar. Bunlara sekreter desinler, niye bakan demiyorlar. Çıkalım sokağa bir AK Partili kardeşimizi bulalım, 'bana beş tane bakan ismi say' diyelim sayamaz, 'iki tane say' desin vallahi onu da sayamaz. Böyle devlet yönetilmez. Bu bakanların hiçbirisi Meclis'e gelmiyor. Şimdi kanun geliyor. Kanunu AK Parti'den iki-üç milletvekili veriyor. Komisyonda soru soruluyor, teklifi veren milletvekili teklifte ne olduğunu bilmiyor, çünkü teklif sarayda hazırlanmış.

"TÜRKİYE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZDEN ÇOK DAHA DERİN SORUNLARLA KARŞI KARŞIYA"

ALTAYLI: Bakan gelmiyor mu parlamentoya

KILIÇDAROĞLU: Hayır. Sadece bütçe görüşmelerine geldiler. Sonra bir de kalkınma planı için. Bakanların orada bir işi yok ki. Komisyonlara gelir, genel kurula gelemez. Şu anda devlet yönetilmiyor. Fatih Bey, düşündüğünüzden çok daha derin sorunlarla Türkiye karşı karşıya. Şube müdürü bile atanacaksa, beyefendiye sormak lazım. Sorunun çözümü Meclis'tir.

ALTAYLI: Anayasa öyle değişti çünkü...

KILIÇDAROĞLU: Ben de atandım bir dönem. Ama Başbakanlarla oturur konuşurdum. Ben daire başkanı iken müsteşarların önünde Başbakan'la, Bakanla tartışırdım. Müsteşar da bilirdi ki, bu konuyu en iyi bu biliyor. Biz artısını ve eksisini siyasi organa aktarmak zorundayız.

"BU ÜLKEDE ADALETE VE HUKUKA GÜVEN KALMADI"

KILIÇDAROĞLU: Erdoğan benim namus anlayışımı sorgulayan ifade kullandı. Benim düşüncemi, namus anlayaşımı yargılayacak olan en son kişi odur. Tarafsızlığı üzerine TBMM'de yemin eden bir kişinin bugün tarafsız olduğunu kimse söyleyemez. Namus konusunda soru sormaya hakkı yloktur. Anayasa diyor ki, Cumhurbaşkanı TBMM'de 'namusum ve şerefim üzerine, büyük Türk milleti ve tarihin huzurunda tarafsız davranacağım' diye yemin eder diyor. Hangi tarafsızlık.

ALTAYLI: Ekrem Bey'in Güneydoğu ziyaretinden sonra tartışma başladı. İstanbul'a da kayyum olabilir mi, diğer büyük şehirlere olabilir mi diye tartışma başlamıştı. Son olarak bugün İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu 'pejmurde olursun' dedi. Ne demek istedi? Kayyum atanması gibi bir risk var mı?

KILIÇDAROĞLU: Herşeyi yapabilirler, çünkü ortada hukuk, adalet yok. Bu akşam ikimizi de tutuklayabilirler. Yargıtay Başkanı diyor ki, 'adalete güven yüzde 38'e indi' diyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı 'adalete güven kalmadı' diyor. Bunlar şu anda koltukta olan kişiler. Savcılıktan temiz kağıdı almış, YSK seçime girebilirsin diyor. Sonra bunlara kayyum atanıyor. Anayasa'da o kadar açık ve net hükümler var ki. Anayasa 38. madde 'suçluluğu sabit oluncaya kadar kimse suçlu olamaz' diyor. Biz hukuk mücadelesini veriyoruz. Her alanda veriyoruz. Sıradan vatandaş belki bu mücadeleyi veremez ama tarihin bize yüklediği sorumluluğumuz var. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak gibi mücadelemiz var..

"SOYLU ÖNCEKİ KONUŞMALARINA BAKSIN BİR DE BUGÜNE BAKSIN"

ALTAYLI: Avrupa'da da benzer örnekler var. Dünya kötü bir gidişatta mı?

KILIÇDAROĞLU: Biz dünyaya armağan ettik. Tek adam rejiminde yerel seçimlerde başarı elde ettik. Bu ülkede yaşayan insanların bir vicdanı var. 'Bu kadar da olmaz' diyor. Sen bunu yaparsan ben de gidip oyumu vereceğim diyor.

ALTAYLI: Bazıları CHP'nin seçim zaferi yok. Cephelerin oylarına baktığınızda Millet İttifakı'nın CHP'nin klasik oyu, İYİ Parti'nin, HDP'nin oyu üstüne konulunca zaten bu çıkıyor diyor.

KILIÇDAROĞLU: Demokrasiden yana olanlar biraraya geldiler. Biz doğru ittifak kurduk. DP, Saadet demokrasiyi savundu. HDP de demokrasiyi savundu.

ALTAYLI: Süleyman Bey'in 'pejmurde olursunuz' sözüne ne diyorsunuz?

KILIÇDAROĞLU: Pejmurde adama ne söyleyeyim ben. Düne kadar Erdoğan'a söylediklerine bakın, bugün yaptıklarına bakın. Kişiliği olan insan söylediklerinin arkasında  durur. Kişiliği olmayan bir insana ne söyleyebilirim ben. Düne kadar en ağır lafları ediyordunuz. Allah kimseyi bu duruma düşürsünüz. Hangi gerekçeyle alacaklar, alsınlar. Bulsunlar bir gerekçe. Ekrem İmamoğlu çok konuşuyor desinler alsınlar. Bizim hortumları kesti desinler alsınlar. Görevden alma gerekçelerin başında belediyenin kaynaklarının İstanbulluya, İzmirliye, Adanalıya, Mersin'e verilmesidir.

ALTAYLI: Bazı vakıfların kaynakları kesildi.

KILIÇDAROĞLU: Her cemaate, her vakfa böyle karşı çıkmak gibi bir düşüncemiz yok. Bazı vakıflar var ki, gerçekten vakıf senedinde yazılı olan görevleri yapıyorlar, topluma hizmet ediyorlar. Bizim bu vakıflarla sorunumuz yok. Bunlar büyük kısmı zaten Bakanlar Kurulu'nca öteden beri kamu yararına vakıflardır. Onun dışında sadece siyasal iktidara hizmet için veya vakıf yöneticilerine özel imkanlar sağlamak için elbette bunların ilişiği büyükşehirle kesilecek. Bu da gayet doğal bir şey.

"DİNE, KİMLİĞE VE YAŞAM TARZINA SAYGI DUYAN BİR EKSENDEYİZ"

ALTAYLI: Bu Kürt açılımı CHP için bir sorun yaratır mı  diye düşünüylor insanlar. Parti içinde ulusalcı bir kanat var. CHP eskiden bir sosyal demokrat partiydi, şimdi acaba sağ demokrat parti mi oluyor. Ortanın hafif sağına mı çekiyor biraz diye ya da sol liberal partiler konuşulurken acaba sol muhafazakar kimliğe mi geçiyor diye tartışmalar var.

KILIÇDAROĞLU: Şu eksenden asla çıkmayacağız. Herkesin kimliğine, inancına, yaşam tarzına saygı. Bu eksen sağı solu değil bu eksen insanlık ekseni. Bu eksende durduğumuz için eleştiri alabiliyoruz zaman zaman. Türkiye'nin en temel sorunlarından biri Kürt sorunu. Ülkeyi yönetmeye talip olan bir siyasal parti bu konuda düşünce ifade etmiyorsa söz sahibi olmasına gerek yok. Parti halkın partisi olma yolunda kararlılıkla devam ediyor. Herkesin partisi. Bir dönem CHP değişime direnen parti olarak adlandırılıyordu. Ben de muhafazakar kesime siz kendinize muhafazakar diyorsunuz, kendinize haksızlık ediyorsunuz, aslında muhafazakar olarak CHP'ye demelisiniz dedim. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan CHP'dir. Bir dönem Erdoğan 'Siz Sivas'ın ötesine geçemezsiniz' diyordu. Ekrem Bey nereye gidiyor? Diyarbakır'a. Diyarbakır Türkiye Cumhuriyeti'nin vilayeti. Orada görevden alınan kişi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının seçtiği kişiler değil miydi? Bazı çevreler sorunların çözülmesini istemezler ve sorunlardan beslenirler. Bu 19. yüzyılın geleneği. Sorun yaratır sonra çözer ve kahraman olursunuz. Bu 21. yüzyılın geleneği olamaz. Ortadoğu bataklığına battınız. Bu da başka felaket. İşin özü, partimizin içinde güzel bir görüş birliği ve uyum var. Bütün arkadaşlarımız düşünce, fikirleriyle, PM'deki söylemleriyle gayet güzel performans sergiliyorlar.

ALTAYLI: Seçimden sonra Cumhurbaşkanı  Erdoğan'ın 'Türkiye İttifakı' diye bir söylemi olmuştu. CHP'yi de bu ittifaka sokmak istiyor diye algılandı. Türkiye'nin sorunlarını parlamenter ittifak çözebilir diye algılandı. MHP Lideri Sayın Bahçeli sert çıkış yaptı. Kendisinin bu işin içerisinde olmayacağına söyledi. Siz nasıl bakıyordunuz?

KILIÇDAROĞLU: Bu söylemden sonra 23 Nisan'da Meclis'te özel gündemle toplandık. Orada bir konuşma yaptım. Cumhurbaşkanlığının tarafsızlığından başlayarak. 6 maddelik bir konuşma yaptım. Bu maddelerin gerçekleşmesi için ittifakta oluruz. Keşke olsa. Ama bunlarla AK Parti'nin ilgisi yok. Her tarafa gidiyor ve başlıyor CHP'ye saydırmaya. Sen nasıl tarafsızsın. Bizi eleştirebilirsin ama diyeceksin ki 'AK Parti'nin genel başkanı olarak bunları söylüyorum'. Cumhurbaşkanlığını istismar ediyorsun.

"TÜRKİYE RUSYA İLE GÖRÜŞÜYOR DA ESAD'LA NİYE GÖRÜŞMÜYOR?"

KILIÇDAROĞLU: Bir devlette Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Devlette olağanüstü olaylar çıkıp çözülemiyorsa Cumhurbaşkanı aktörleri çağırıp oturup konuşmalıdır. Şimdi böyle bir mekanizma yok. Sigortası olmayan devletiz biz. Yokuş aşağı freni patlayan kamyon gibiyiz.

ALTAYLI: Suriye'deki durum ortada. Bir güvenli bölge oluştu. Terör örgütünün Suriye uzantısı sınırdan bir miktar içeri gitmiş oldu. O bölgede Türkiye ve Amerika ortak kontrol uçuşları yapıyor. Birkaç mil aşağıda yerlerini koruyorlar.  İdlib sorunu var. Türkiye terörle ilişkilendirilen İslami grupların silahsızlandırma görevini ben yaparım dedi. Ancak tam sağlanamadığı için Suriye rejiminin ordusu İdlib'e harekat başlattı. Rusya rejiminin desteği var.

KILIÇDAROĞLU:  Oradaki Türk askerliğinin güvenliğini Rus ordusu sağlıyor. Acı ama gerçek bu. Bu konuda ilk iş Esad'la ilişkiye geçeceksiniz. Niye Rusya ile Amerika ile konuşuyorsunuz da Esad'la konuşmuyorsunuz. Esad Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunmuyor mu? Suriye'nin parçalanmasını isteyen kim?

ALTAYLI: İsrail ve Amerika

KILIÇDAROĞLU: Niye peki onlarla konuşuyorsunuz? Dış politikada düşmanlık olmaz. Venizelos ne yaptı?  Atatürk'ü Nobel'e aday gösterdi. Hani biz savaşmıştık? Bu çıtayı düşünsel olarak yakalamıyorsanız o devleti yönetemezsiniz. Mısır da aynı şey. Ortadoğu bataklığına niye girdik biz? Siz niye buraya silah gönderiyorsunuz? Putin'e kim sözü verdi? Türkiye. 'Silahları bu terör örgütlerinden alacağım' diye.

ALTAYLI: Silahları Türkiye verdi  demek ağır suçlama

KILIÇDAROĞLU: AK Parti'nin bakanı 'adım gibi biliyorum silahlar Türkmenlere gitmedi' diye. oradaki terör örgütlerine her türlü destek yapıldı.

ALTAYLI: Özgür Suriye Ordusu'na verilmedi mi?

KILIÇDAROĞLU: Özgür Suriye Ordusu kim?

ALTAYLI: Esad'la görüştünüz. Dediniz ki 'sen burayı al'. Peki oradan buraya gelenler ne olacak?

KILIÇDAROĞLU: Bugün emekliye ayrılmış bir komutanla görüştüm. O bölgede görev yapan komutanla görüştüm. O bölgede yaşanan vahşeti anlattı. Çocukların, kadınların, yaşlıların nasıl katledildiği?

ALTAYLI: Esad tarafından mı?

KILIÇDAROĞLU: Ne farkeder, iki taraftan da...Esad 'ben ülkede terörist istemiyorum' diyor

"DIŞ POLİTİKAYI YÜZSEKSEN DERECE DEĞİŞTİRECEĞİZ"

ALTAYLI: Kürtlere özerklik vereceğini söylüyor Esad?

KILIÇDAROĞLU: Bir grubu Esad'la, bir grubu Amerika'yla birlikte hareket ediyor.

ALTAYLI: Özellikle Türkiye'yi rahatsız edeceğini bildiği için 'ben size özerklik vereceğim' diyor.

KILIÇDAROĞLU: Mısır halkını niye karşınıza aldınız? Darbeye biz de karşı çıktık. Ama bir ülkeyi düşman ilan etme hakkına sahip değilsiniz. Mısır Ortadoğu'nun en önemli ülkelerinde birisi

ALTAYLI: Siz gelseniz nasıl  değiştireceksiniz?

KILIÇDAROĞLU: Yüzseksen  derece değiştireceğiz. Her ülke ile barış içinde yaşayacağız

ALTAYLI: Bu mümkün mü? S-400'leri geri mi vereceğiz?

KILIÇDAROĞLU: Hayır! Alındı bir kez! Peki S-400 niye alındı. Bize kim saldıracak? Irak mı, İran mı bize saldıracak? Rusya mı bize saldıracak? Silahlar zaten onların. Yunanistan'la mı kavga edeceğiz.

"SURİYE'DE BİRİNCİ GALİP RUSYA, MAĞDUR OLAN TÜRKİYE'DİR"

KILIÇDAROĞLU: Bu dış politikayla Türkiye yol alamaz. Terör ithal eden bir ülke haline geliriz. Suriye'den bir 3,5 milyon daha kişi gelecek. 900 kilometre sınır var. Her yerden girebilir. Duvar örerseniz tünel kazarlar. Meksika sınırında harşeye rağmen giriyorlar. Nereye kadar engelleyebilirsiniz? Suriye'de iç savaşın bitmesi lazım, barışın olması lazım. Türkiye, Suriye bataklığına saplandı. Birinci galip Rusya'dır. İkinci İsrail'dir. Mağdur olan kim? 1 numara Suriye'deki Türkmenlerdir. Sonra da Türkiye'dir. Kendi topraklarından Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırmak zorunda olan Türkiye. Neden sadece Ahmet Davutoğlu. Onun üzerinde başka birisi yok muydu? Onun üzerindeki adamın kararı olmadan Ahmet Davutoğlu tek başına karar alabilir miydi?

ALTAYLI: O kararda Erdoğan'ı ikna etmiş olamaz mı?

KILIÇDAROĞLU: Erdoğan'ı ikna etmeyi düşündüğünü hiç düşünmüyorum. Sadece Davutoğlu değil hiçbir bakan Erdoğan'ın söylemlerinin dışına çıkmadı.  Çünkü Erdoğan, Ortadoğu'nun eş başkanıydı. Kendisi söylüyordu zaten. Sonra vazgeçti, ben söylemedim dedi ama bereket versin ki bu görüntülü google'dan, pekçok yerden bulma imkanı var.

ALTAYLI: Medeniyetler İttifakı diyordu

KILIÇDAROĞLU: Hangi medeniyet? ortada medeniyet mi bıraktılar?

ALTAYLI: Sayın Loğoğlu, gerçek bir ekselans. Sayın Korutürk büyük devlet adamı geleneğinden gelen isim. Bunları neden partiden uzaklaştırdınız? Milletvekili yapmadınız?

KILIÇDAROĞLU: Gerçekten bürokrasinin yetiştirdiği seçkin kişiler. Bunlar aynı zamanda bizim oluşturduğumuz komisyonda üyeler. Sayın Loğoğlu ve Korutürk değil Hikmet Çetin, Murat Karayalçın orada var. Onlarla olan ilişkimiz kopmuş değil.

ALTAYLI: Böyle isimleri parlamentoda görmek isterdik tabii

"TÜRKİYE DOĞU AKDENİZ'DE DE YALNIZLAŞTIRILDI"

ALTAYLI: Doğu Akdeniz'de bir problemimiz var. Kıbrıs adası açıklarında doğalgazla ilgili Batı'da oluşan bir konsensüs var. Hatta bu konsensüsün içinde dost dediğimiz Katar da var. Biz de buna karşılık aramalar yapıyoruz, orada Türkiye'nin üzerine çok fazla da geliniyor. Buradaki mesele nasıl aşılır?

KILIÇDAROĞLU: Mısır'la ilişkileri düzeltin derken Doğu Akdeniz'deki çıkarlarımız için söyledim. Mısır bölgenin en egemen güçü. Bölgede çıkarılacak petrol konusunda Türkiye ile ortak hareket ettiğimizde Yunanistan ve  Güney Kıbrıs'ın rolü azalıyor. İsrail de buna  destek verir. Dolayısıyla biz bunu sağlayabilirdik. Doğu Akdeniz'de yalnız kaldık. Ben orada gemi yok demedim. Doğu Akdeniz Platformunu kurdular, Türkiye ve Suriye yok. Hangi gerekçe ile yokuz. Biz oraya gemileri gönderdik. Türkiye'nin bu bölgede egemenliğini gösterebilmesi için Mısır 'la ortak hareket etmesi lazım. Kıbrıs ortada, iki ülkenin ortasında. Güçbirliği yaptığınızda İsrail de bizim yanımızda yer alıyordu. Filistinliler en çok Türkiye'nin İsrail'le arasının düzelmesini istiyorlardı, çünkü dertlerini anlatacak.

ALTAYLI: 2005 yılının yaz aylarında İngiltere Ortadoğu toplantısı düzenledi. Sadece Türkiye yoktu.

KILIÇDAROĞLU: İngiltere kilometrelerce uzakta. Bizim Mısır'la, Suriye, Libya'yla ortak kültür ve tarihimiz var. Türkiye yalnız kaldı.

ALTAYLI: Bu yalnızlığı değerli bulmuyor musunuz?

KILIÇDAROĞLU: Hayır efendim. Doğu Akdeniz'de onlar bulacaklar.

ALTAYLI: Türkiye'nin hayır dediği bir şey olabilir mi Ortadoğu'da

KILIÇDAROĞLU: Oluyor. Rusya ile Amerika arasında Türkiye'nin rolü ne? Astana'da başka Trump'la başka konuşuyorsunuz. Ülkenin çıkarları Suriye'yi karıştırmak mı? Şu anda Türkiye başka ülkelere hizmet ediyor. Suriye'de kardeş kavgasına neden ortam hazırlıyorsunuz?

ALTAYLI: Diyelim ki yarın iktidar oldunuz?

KILIÇDAROĞLU: Alınan füzeler hangarlara konulacak. Göreceksiniz. Yaparım, edelim hepsi hikaye. Niçin alındı? Onu da göreceğiz. Tarih bunları yazacak. Bunların hepsi düzelir. Mısır, Suriye ile ilişkiler düzelir. Dış politikada devlet düşmanlığı olmaz.

"ORTADOĞU'YU BARIŞ HAVZASINA DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ"

ALTAYLI: Türkiye dik duruşundan vaz mı geçmeli?

KILIÇDAROĞLU: Asla, Türkiye dik duruşundan vazgeçmez ama savrulmaz da. Doğalgazda, enerjide, nükleer santralde, tarımda, turizmde Rusya'ya bağımlıyız. Adam musluğu kesse hepimiz donacağız. Bu kadar bağımlı olmamalıyız.

ALTAYLI: Gerekirse  Azeri gazı var, İran var

KILIÇDAROĞLU: Yetmezse! İran'da alamıyoruz doğru dürüst. Bir ülke bu kadar bağımlı hale gelemez. Yunanistan'a kızıyor ama niye Katar'a kızmıyor? Sen bu ittifaktan çekil desin. En azından sen beni arkadan hançerleme desin. Biz Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kuracağız. Türkiye, İran, Irak, Suriye biraraya geliriz. İsral'i, Rusya'yı, Amerika'yı davet ederiz. Biz Ortadoğu'yu barış havzasına döndüremez miyiz? Ortadoğu'nun egemen güçler tarafından paylaşıldığını biliyorum. Ama bir adım atmalıyız. Ortadoğu halkları da belli bir zaman içinde. Kültür olarak, sinema olarak, ekonomi, fabrika  olarak başlarsınız. Biz bu bölgeyi emin olun barış havzasına dönüştürebiliriz.

ALTAYLI: Sizi sizin heyetinize ne mesaj verdi?

KILIÇDAROĞLU: En azından idamlar olmadı. Biz Türkiye ile Mısır arasındaki dostluğun değerli olduğunu söyledik. Siyasi idamların derin yaralar açtığını söyledik. Bunu yapmayın  dedik. Biz de darbeye karşıyız. Ama darbe oldu diye bütün Mısır'ı düşman ilan etmenin anlamı yok. Bizde de 20 Temmuz'da sivil darbe oldu.

Son Güncelleme: 03.09.2019 23:02
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.