Kürt ve Türkler'in o kadar ortak değerleri var ki, bunları ayrı görmek bence tabiatın kanununa aykırı gibi bir şeydir. Doğudaki insanların yüz şekillerinin incelenmesi durumunda % 85'nin brakisefal (yuvarlak başlı) oldukları görülür. Diyar-ı Bekirli büyük sosyolog Ziya Gökalp'in 1923'de çıkarmış olduğu "Küçük Mecmua"da belirttiği gibi; bir Kürt ile bir Türkmeni konuşturmadıkça, dış görünüşünden (tipinden) ayırt etmek olanaksızdır. O kadar ki, Türk topluluğundan ayrılma taraftarı olan ve Türkiye'den kaçarak Irak'a sığınan Dr. Mehmet Şükrü Sekban bile "La Question Kurd" adındaki eserinde, Kürtler'in antropolojik vasıfları itibariyle Türkmenlerle aynı olduğunu söylemek zorunda kalmış ve "Operatör olarak 1o yıl Irak'ın Kerkük ve Süleymaniye şehirlerinde muayenehane işlettim. Bana gelen hastaları konuşturmadıkça Kürt mü, türk mü olduklarını ayırt edemedim" diye itirafta bulunmuştu. (N. Ökse, a.g.e, sh. 63)
Tekrar lisandaki benzerlikleri vurgulamak gerekirse; Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügat-it Türk eserinde dile getirdiği Orta Asya Türkçesi'nde (Çağatayca'da) kullanılan sesli ve sessiz harflerin tümünün Kürtçe'de kullanılmış olması, ayrıca "Yenisey ile Göktürk (Orhun) Yazıtları'nda bulunan ND/NT/NÇ seslerinin (Fırsat=Fırsant, Katır=Kantır, Kılıç=Kılınç, Kaz=Kanz vb...) Kurmança'da kullanılması gibi örnekler Kürtlerin etnik kökenini de ister istemez sorgulamaya davet etmektedir.
Kırzıoğlu'nun tesbitine göre; "1518'de tutulan Diyarbakır Eyaleti Tahrir Defterleri'nde yazılı köy, oymak veya şahıs isimleri, Dicle bölgesi halkının Osmanlı fethinden önce ve Akkoyunlular çağında Türkçe konuştuklarını göstermektedir. Bu defterde bulunan Ağa, Artuk, Aydoğmuş, Başlamış, Bayram, Budak, Bulduk, Doğan, Durak, Gündoğmuş, Karaca, Karaman, Koca, Korkut, Kurt, Satılmış, Sevündük, Şengeldi, Tanrıverdi, Tatar, Temur, Torun, Umut, Uslu... gibi isimler ve hatta "Kürt Tarihi" olarak isimlendirilen "Şerefname"de yazılı Kürt Beyleri'nin adları bile, Kürtler'in Türk aslından olduklarını kanıtlamaktadır." (Kırzıoğlu, sh.84; Bkz. N.Ökse, a.g.e., sh. 45)
Kürt aşık Abdullah Musa'nın dizelerinde belirttiği üzere;
Kimbilir biz, nice soydanız,
Ne zerre ottan ne hod sudanız, Bize meftun olan, marifet söyler
İster dil, ister inanışlar, isterse antopolojik olsun hemen hemen her sahada Türkler ile Kürtler'in bir çok ortak noktada buluştukları gerçeğinin lisan-ı münasiple bölge halkına, hatta tüm Türkiye'ye anlatılması, bu birlik ve beraberlik hissiyatının oluşturulması için sürekli amaca, hedefe yönelik kültür-sanat etkinlikleri gerçekleştirilmeli; ticari ortaklıklar, ortak projeler, yatırımlar tesis edilmelidir...


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.