9167,58%0,98
38,54% 0,33
43,62% 0,20
4016,84% 0,33
6526,84% 0,67
İnsanlık tarihini ilk çadan modern yüzyıla kadar sınıflandıran bilim insanları, arada bir karşılarına çıkan arkelojik buluntular karşısında yapacaklarını şaşırıyor. Kimi insanlık tarihi kadar eski el yazıları, kimi dağları tünellerle aşmış su boruları, kimi ise Akdeniz'de batık antik gemilerden çıkmış makinalar. İşte bilim dünyasının yıllardır bir türlü nasıl yapıldığını bir türlü çözemediği karmaşık antik araçlar, eşyalar, buluşlar ve aletler...
KOSTARİKA KÜRELERİ
BU TOPLARI BURAYA KİM KOYDU ? Bilim dünyasının dumura uğradığı sıradışı konulardan biri. Mısır piramitlerine kafa patlatırken bilim insanlarının karşısına ilk kez 1939 yılında çıkan Kostarika Taşları hala gizemini koruyor. her biri 1 ton ila 22 ton arasında değişen devasa kürelerin kimler tarafından ve ne amaçla yapıldığı hiç bir zaman bilinmedi.
Kostarika coğrafyasının neredeyse tamamına yakınında, sahillerde, dağların eteklerinde, derin vadilerde hatta tarlaların orta yerinde görmek mümkün. İnsan eliyle yapılan Kostarika taşlarının en yenisi milattan önce 200 yılında üretilmiş. Sert volkanik granodiyotirkler, Bazalt, Kireç taşları ve kumtaşlarndan yapılanlar da var. Terraba Nehir yatağını dolduran ve sel sularının sürükleyemediği taşların kapladığı alan bazen 40 km yi buluyor. Kostarika toplarının bir benzeri ise Kostarika'dan binlerce km uzakta Yeni Zelanda'nın Palmerstoun kasabası yakınlarında bulunuyor.
Bilim adamları sahilde bulunan her biri 4 ton ağırlağındaki kürelerin yaşını 60 milyon yıl olarak hesaplıyor. Bu küre taşlarının nasıl oluştuğu ve nasıl aynı hizaya konumlandığını ise henüz açıklayan yok. Dünya'da bilim adamlarının kafasını kurcalayan küre taşlarından şimdiye kadar Meksika, Paskalya Adaları, Bosna Hersek, İskoçya, ABD, Sırbistan ve Japonya'ya ait Nishijima adacığında bulunduğu biliniyor..
BAĞDAT PİLİ
ELEKTRİK 1752 YILINDA BULUNDUYSA BAĞDAT PİLİ NE İŞ? Bilim dünyasının bir türlü çözemediği erken dönem keşiflerden bire de Bağdat Pili'dir. Elektriğin 1752 yılnda bulunduğunu kabul eden batılı bilim insanları, milattan önce 250 yılında üretilen pillerin nerelerde kullanıldığını araştırıyor. Bağdat Pilleri'nin varlığı ilk olarak 1935 yılında Irak'ta karşımıza çıktı. Bağdat Ulusal Müzesi'nde varlığı tesadüfen ortaya çıkan düzeneğin antik dönemden kalma piller olduğu belirlendi. Müzenin o dönem müdürlüğünü yapan William Konig, kendisine gösterilen bir kabın içindeki ince altın kaplamayı farketti. König, mikron düzeyinde ince altın katmanla kaplı bazı gümüş eşyaların varlığını da göz önünde bulundurarak, sözkonusu kil kabın, elektrokimyasal kaplama amacıyla kullanılmış bir pil olduğunu ileri sürdü. Demirle bakırın elektrokimyasal bir ikili oluşturduğu biliniyor. König, pil düzeneğinin Part dönemine (MÖ.250-MS.224) ait olduğunu ileri sürse de, kil kapların stili, daha sonraki Sasani (MS.224-640) dönemine işaret ediyor. Bilim dünyası 1935 yılından bu yana, M.Ö yaşayan insan topluluklarının pillerden elde ettikleri 36 woltluk elektrikle ne yaptığını henüz anlayabilmiş değil. Mısır uygarlığının kablosuz elektrik iletimini başardığı iddiaları henüz aydınlatılmamışken, Mezopotamya'da kökü Sümer uygurlağından önceye dayanan insan topluluklarının elektrikle ne iş çevirdiğine cevap bulmak için uzun süre beklemek gerekiyor..
BAİGONG BORULARI
BU BORULARI BURAYA KİM DÖŞEDİ? Bilim dünyası insanlık tarihinin en önemli dönüşüm asırlarından biri olarak Demir Çağı'na işaret eder. Bronz Çağı'nın hemen ardından demirin gündelik hayatta yaygınlaşarak kullanılmaya başlandığı millattan önce 2000'i ifade etmek için kullanılır. Demir Çağı'ın günümüzden 4.000 yıl öncesine götüren bilim dünyası, Çin'in Qinghai şehri yakınlarındaki Baigong dağında bir mağarada bulunan demir boru düzeneğinin tarihlenmesi sırasında adeta şaşkına döndü. Çünkü bu demir borular, (Baigong Boruları) demir çağın başlangıcından binlerce yıl daha geriye götüren bir sistemdi. Demir boru sisteminin bulunduğu mağara öyle sıradan bir yer değil. Dağın altından tünellerle 40 cm çapında demir boruları bir tuzlu göle ulaştıran insanlar, M.Ö. 2000 yılında demirden kılıç mızrak yapan torunlarına göre daha fazla ileri gitmiş, su basıncını, su arıtma yöntemini bile keşfetmişti. Kırmızı ve kahverengi boru sistemleri mağara içinde yatay haldeyken, dağın etrafında dikey boru düzenekleri akılları karıştırmıştır. Kimileri Baigong Boruları için uzaylıların dünyaya inşa ettiği füze fırlatma üssü olduğunu ortaya atarken, kimilerinin, insanlığın bu bölgede farklı bir dönemde farklı bir medeniyet kurmuş olabileceği tezini işliyor. Milattan Önce 30 bin yılına tarihlenen Baigong Boruları'nın ne amaçla kurulduğunu Çinli tarihçiler de tam olarak henüz çözebilmiş değil. Bazı Çinli yayın organları Baigong Boruları'nın Çinlilerin insanlık tarihi içindeki önemine vurgu yaparak atalarının mirası olarak yorumlarken, bazıları fosil olabilir değerlendirmesini yapıyor. Yerel yöneticiler ise Baigong Boruları için "Çin Piramitleri" değerlendirmesinde bulunuyor.
ANTİKİTERA SİSTEMİ
ANTİKİTERA SİSTEMİ KAÇ BİN YILLIK: Antikitera mekanizması bilim insanlarını şaşkına çeviren bir fenomen. Kim tarafından ne amaçla yapıldığı tam olarak bilinmiyor. Yunanlılar Antikitera'ya sahiplense de, Sicilyalı'lar hatta İtalyanlar da bu konuda çok iştahlı. M.Ö 100 yılında Akdeniz'de Antikitera Adası yakınlarında süngerciler tarafından bulunan saat görünümlü sistemin ne olduğu ve o tarihlerde nasıl yapıldığı tam olarak açıklanamıyor. Kimi bilim insanları Antikitera mekanizması için Güneş saati veya takvimi olabileceğini ileri sürerken, 2100 yıl önce tüm bu verileri toplayabilecek bilgi ağına nasıl ulaşıldığı merak konusu. Antikitera Mekanizması'na mekanik bilgisayar tanımlamasını yapanlar da var. AB fonlarından milyonlarca avro alınarak yapılan üç boyutlu çalışmalar, x ışınlarıyla yeniden okunulan yazılar Antikitera Mekanizması'nın işlevini hala ortaya çıkarmaya yetmedi. Antikitera'nın üzerinde güneş sistemi, sistem içindeki tüm yıldızların yörüngeleri, dönüş hızları ve güneş sistemi içindeki yörünge konumlarını günü gününe gösterdiğini ileri süren uzmanlar, böyle bir sistemin bugün bile yapılmasının zorluğuna dikkat çekiyor. İşte tam da burada bilim insanları sormadan edemiyor. Bugün yüzlerce uydu, yüzlerce gözlemevi, binlerce göz bu işlevi yapmak için uğraşırken, 2000 bin yıldan çok daha önce bu düzeneği kim yaptı hocam?
ANTİKİTERA SİSTEMİ VİDEO İZLE - 1 -
ANTİKİTERA SİSTEMİ VİDEO İZLE - 2 -
VOYNİCH KİTABI
VOYNİCH KİM YAZDI, NEDEN ŞİFRELİ? Voynich elyazması batılı onlarca bilim insanı, şifre kırıcı, araştırmacı tarafından defalarca incelenen ve her seferinde sonu hüsranla biten bir kitap. Batı litaratüründe Voynich elyazması olarak adlandırılan kitabın aslında kim tarafından yazıldığı kesin olarak bilinmiyor Kesin olan tek şey 1450 yılından hemen sonra yazılmaya başlandığı ve 1520 yılında bitirildiğidir.15x22 cm büyüklüğündeki kitabın bugüne ulaşan 240 sayfası bulunuyor. Kitabın orjinalinin 270 sayfa olduğu ve içindeki mektuplarıyla bu sayının artabileceği ifade ediliyor. Voynich elyazması adını, kitabı bulan sahaftan almıştır. Wilfrid M. Voynic tarafından bulunan ve dünyaya varlığı ilan edilen sır dolu kitabın içindeki resimler kafaları karıştırmıştır. Dünyada türü bulunmayan bitkiler, ağaçlar, yıldızlar ve birbiri ardına dizilmiş lavabolarda yıkanan kadınlar çocuklar resmedilmiştir. Kitabı inceleyenler arasında Roger Bacon, John Dee ve Edward Kelly gibi ünlü isimler de bulunmaktadır. Kitabın sahtekarlık örneği olduğu ileri sürülse de Voynich elyazması yıllardır dilbilimciler, kriptologlar, tarihçiler, diğer branşlardan bilimadamları ve meraklılar tarafından yoğun olarak incelenmiş, çözüldüğüne dair ya da sahte olduğuna dair hiç bir veri ortaya konulamamıştır. Son yıllarda yapılan incelemelerde kitabın bugün yeryüzünde kullanılmayan bir dile ait olduğu kesin olarak bilinse de, ne anlattığı konusunda henüz somut bir delil bulunmamaktadır. 70 yılda yazılan kitabın kağıtlarının orta asya kökenli olması kafaları karıştırmaktadır. Kripto uzmanları kitabın gelecek nesillere bırakılmış bir şaka olabileceğini ileri sürse de, 70 yıl süren yazımın farklı kişilerin kaleminden çıktığı anlaşılmaktadır. Kitap ana hatlarıyla 5 ayrı bölüme ayrılsa da, her bölümün matematiksel olarak eski bölümlerle bağı olduğu düşünülmektedir. Kitabın içinde kripto uzmanlarına göre tekrar edilen tek bir kelime bile yok. Amerikan, ingiliz, Rus Japon kripto uzmanlarının kafayı sıyırmasına neden olan kitabın neden yazıldığını bilen de yok..