Mansur Yavaş deprem bölgelerinde yaşanan olayları anlattı
Deprem felaketinin üstünden 3 hafta geçmesine rağmen hala binlerce enkazın kaldırılmaması, çok sayıda vatandaşın çadır ve barınma ihtiyacının giderilememesi tartışmaları alevlendirdi. Depremin vurduğu Kahramanmaraş'ta ise durum belirsizliğini koruyor. Çünkü Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, Habertürk TV Kanalında canlı yayında kendisine yöneltilen çok sayıda soruya 'Haberim yok, bilgim yok, görmedim, bilgi sahibi değilim, duymadım' gibi yanıtlar vererek topu taca attı. Ezan'a saygı gerekçesiyle canlı yayında suskun kalan aynı başkan, kamuoyuna yalan söylemekten de cekinmedi. Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerini ve yardımlarıyla ilgili soruya 'Hiç görmedim, hiç konuşmadım, sahada onları görmedim' yanıtları veren Hayrettin Güngör'ü kendi belediyesinin resmi yazıları yalanladı. Aynı kanalda aynı gazetecinin sorularını yanıtlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise, AKP'li belediye başkanları ile vali ve kaymakamların takındığı tutumu açık bir dille anlatmaktan çekinmedi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, deprem bölgesinde arama kurtarma çalışması yapan Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin olay yerinden zorla uzaklaştırıldığını söyleyerek, “Resmen arama kurtarma çalışmaları esnasında kavga çıktı. Görüntüleri var elimde” dedi.Habertürk’ten Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, önemli açıklamalarda bulundu.
Deprem bölgesinde Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin arama kurtarma yaptığı yerden uzaklaştırılmasına tepki gösteren Yavaş, “Daha önceki depremde polis jopuyla alındılar oradan ‘çabuk terk edin’ diye. Resmen arama kurtarma çalışmaları esnasında kavga çıktı. Görüntüleri var elimde ama bunları sonra paylaşalım” dedi.Yavaş’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:“Kızılay’dan çadır satın almadım ama başka yerlerden satın almakta çok güçlük çektik. Hangisine gitsek, hepsinin AFAD tarafından bağlandığını söylediler. Zorlukla temin ettiğimiz 3 bin çadırı dağıttık. Halen yaptırmaya devam ediyoruz ama Kızılay’dan almadık. Sabah 06.00 birinci günü afad toplantısı yapıyoruz. Toplantı esnasında Kızılay da var. 35 kamyonumuz Hatay’a gidiyor. ‘Boş gitmesin Kızılay’ın çadırını gönderelim’ dedik. ‘Çok iyi olur’ dediler. Ama kendilerinden geri dönüş almadık. Bu kamyonlar maalesef boş gittiler.Ellerinde çadır varsa çok daha çabuk Hatay’a götürmüş olacaktık. Kamyonlarımız boş gidinceye kadar götürürdük. Kızılay’ın ya da AFAD’ın elinde 150-200 bin çadır hazır olması gerekir. Bunu da belediyeler vasıtasıyla çok çabuk ulaştırabilirlerdi. Hatay’da inanılmaz çadır talebi vardı, hala var. Kahramanmaraş’ta da çadır talebi var. Çadırkentler kuruluyor. Ama bu çadırkentlerin ne kadar devam edeceği konusunda tereddüt var. İnsanlar evlerinin yakınında bulunmak istiyor. Şu anda söz verdiğimiz ve telefon numarasını alıp temin ettikçe yerine ulaştıracağımız Kahramanmaraş’taki çadır sayısı 2 bini geçmiş durumda.”
“HATAY’DA İNSANLAR ÇADIR BEKLİYOR”
“Kırsalda yaşayan insan çadırkentte yaşayamaz. Hatay’da canhıraş şekilde insanlar çadır bekliyor. Ben şunu bekliyordum, Kızılay ve AFAD kuruluş varsa, zaten her zaman ellerinde bulunduruyor olmalıdır diye düşünüyorum.Evdeydim, televizyonu açtım, 7 şiddetinde olduğumu duyar duymaz belediyeyi aradım. Sabah 05.00 gibi sayın valimiz aradı. Neler yapabileceğimizi konuşmaya çalıştık.Ekipmanların hazırlanması yarım saati geçmişti. Daha sonra yapılan görüşmelerde bir grubu havaalanına gönderdik. Bu arada bir grup iş makinasını Hatay’a yönlendirdik. Uçak sanıyorum 11.00’de kalkmış. Gaziantep’ten Kahramanmaraş’a geçmiş. Uçakta yer yok denince 100 kişilik personel 30 araçla yola çıktılar.Önce Osmaniye’ye gideceksiniz dediler, daha sonra Kahramanmaraş’a gitmeleri söylendi, burada 2 saatlik yol kaybı oldu. O günlerde Niğde Otoyolu kar nedeniyle geçit vermiyordu. İlk ekibimiz Trabzon Caddesi’nde görevlendirildi. Trabzon Caddesi’ne ilk giden ekip bizim ekibimiz.Kayseri Belediyesi gelmiş, daha sonra Sakarya ve Kocaeli ekipleri gelmiş. Bizim elimizde gönüllüler vardı, nereye göndereceğiz dedik, maalesef cevap alamadık. Baştan sadece AFAD’ın yönlendirileceği söylenmişti. Cevap alamayınca hemen Hatay’a 150’ye yakın gönüllüyü sevk ettik.İkinci depremden sonra Elbistan’dan sesler gelmeye başladı. Hemen oraya ekip çıkarttık. Arkasından Adıyaman’ın durumunu gördük, 60’a yakın gönüllüyü gönderdik. Kendi başımıza hareket ettik. Ekiplerimiz keşke daha seri gidebilseydi. Çok daha katkımız olurdu diye düşünüyorum.İletişim yoktu biliyorsunuz. Zor haberleştik. Hatay ‘yardım gönderin’ demesi üzerine, görüntüler televizyona düşmeye başlamıştı. Elbistan ve Hatay’ı kendimiz gönderdik.Koordinasyonda çok zorlandık. Herkes elinden gelen ne varsa yola koyulmuştu. Binlerce TIR arkadan yola çıktı. Bir yandan enkaz kaldırma çabası vardı.Lütfü Bey, belediye binasının yıkıldığını söyledi. Personelden, üst düzeyden vefat edenler vardı. Personelin çoğu kendi ailelerini çıkarmaya gitmişti.Böyle anlarda diğer belediyelerin olay yerine intikal etmeleri sağlanması lazım. Eskiden Köy Hizmetleri vardı, şimdi bunlar yok. Bunlar büyükşehir belediyelerine verildi. Zaten şehrimizde sellerle, bu tür afetlerle boğuşuyoruz, müdahale ediyoruz. Ekiplerimiz çok dinamik. Bütün büyükşehirlerin ekipleri çok dinamik. Belediyelerin bu şekilde görevlendirilmeleri, yolda iken de bir planlama yapılması lazım.Şu anda Hatay’da İzmir, İstanbul Belediyesi, ASKİ, İSKİ oranın suyunu temin etmeye çalışıyoruz. Bunların bugünkü teknoloji ile en az hasarlı atlatılması yönünde çalışıyoruz.Büyükşehir belediyeleri büyük güç. Doğru eşleştirilme yapılırsa AFAD kadar iş yapabilir diye düşünüyorum. Engelleme yok ama gönülsüzlük, isteksizlik var. ‘Bu belediyeler görünmesin’ şeklinde isteksizlik var.Daha önceki sellerde yaşadığımız hadiseleri not alalım, kamuoyuna açıklayalım dedik. Herhangi bir yerde afet varsa bir an evvel hareket etmek istiyoruz.”'SİZLİK BİR ŞEY YOK, DEDİLER'
“Büyükşehirlerin hepsinde çok sayıda araç var. Karadeniz’de afet oldu. O ilin valisini aradım, ‘sayın valim nasıl yardımcı olabilirim’ dedik, ‘sağol başkanım komşu illerden yardım aldık’ dediler ve aramadılar. Kaymakam başladı ‘çabuk gidin sizlik bir şey yok’ dediler. Adeta siz niye geldiniz der gibi, böyle bir şey olabilir mi? Şu sıcak ortamlarda bu konuya çok girmeyeceğim ama bunların hepsini biz de not aldık.Vatandaşlara bunları mutlaka duyuracağız, duysunlar, insanlar olaya nasıl bakıyorlar, nasıl davranıyorlar. Yöneticilerin bu şekilde isteksiz olmalarına inanamıyorum. Kızılay’ı anlattım, boş gidiyor kamyonlarımız. Cevap yok, dönmüyorlar. Halbuki biz orada kendi reklamımız yapılsın demiyoruz. Elbette orada üniforma görülmesi oradaki görev yapan insanlara şevk veriyor. Oraya giden 3 bin 700 personelimizin birçoğu gönüllü ve istekleri üzerine gidiyor. Bu insanların şevkini kırmamak lazım.”