9747,07%3,8
38,79% 0,07
43,18% 0,35
4066,93% 0,80
6542,97% 0,00
Terör örgütü PKK, PYD, YPG ve DEAŞ'in silah tedarikçisi NATO'nun başat ülkesi Türkiye'nin bir dönem stratejik ortağı ABD, S-400 füze savunma sistemleri nedeniyle Ankara'ya baskısını yoğunlaştırırken, Türkiye ile Rusya arasında daha gelişmiş füze sistemlerinin geliştirilmesi ve ortak üretimi pazarlanması gibi konular gündemde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz Mart ayında 'S-400'den sonra S-500'e girebiliriz' sözlerinin ardından, Moskova'dan bu isteğe olumlu mesajlar gelmeye devam ediyor.
Bir süre önce S-500 füzeleri'nin ortak geliştirilmesiyle ilgili Rus savunma kaynaklarının ortaya attığı iddialara yenileri eklenmeye başladı. Bugün Sputniknews haber sitesinde Tatiana Şuvalova imzasıyla yayınlanan haberde Rus devlet savunma sanayi şirketi Rostec'in CEO'su Sergey Çemezov'un açıklamaları yer aldı. Şuvalova'nın haberine göre, Çemozov, Türkiye'nin S-500 projesine ortak olmaya yönelik isteğini teyid ederken, bunu memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.
ABD yönetiminin, Doğu Akdeniz, Suriye ve S-400 gibi konularda Ankara'yı köşeye sıkıştırdığı bir dönemde, Türkiye'nin Moskova ile ilişkileri özellikle savunma sanayi konusunda bir adım öteye taşıması, yakın gelecekle ilgili önemli ip uçları veriyor.
Türkiye'nin F-35 ortak üretim sürecinden kendi isteğiyle çıkmayı arzu etmediğine dikkat çeken uzmanlar, Amerika'nın Ankara üstünden baskıyla sonuç alama çabasının duvara çarpabileceğini ifade ediyorlar.
Moskova bu konuda Türkiye ile yenilikçi iş birliği modellerine kapıyı sürekli açık tutuyor. En azından NATO üyesi müttefikler gibi nazlanmıyor. Şarta dayalı kısıtlanmış modellerle pazarlık masasına oturmuyor. Ankara, Moskova'nın bu cömertliği karşısında yeni teknolojiler geliştirebileceği, savunma ve silahlanma konusunda dışa bağımlılığı sona erdirecek sistemlere sahip olabileceği için daha da istekli. Peki S-400'den daha yüksek teknolojiye sahip olan S-500 hava savunma sistemlerinin ortak üretimi konusunda Moskova ne düşünüyor. Şuvalova'nın haberinde bu sorulara da ayrıntılı yanıtlar var. İşte o haber..
Rusya Dünya Silah Ticareti Analiz Merkezi Müdürü, Natsionalnaya Oborona Dergisi Genel Yayın Yönetmeni İgor Korotçenko, Sputnik’e verdiği demeçte Türkiye’nin şüphesiz bu projeye ilgi gösterdiğini, zira Rus askeri teknolojilerin ABD’nin teknolojilerine göre daha önde olduğunu belirtti.
Korotçenko, “Rusya hava ve füze savunma sistemleri alanında dünyada bir numaralı lider konumunda. Türkiye ise Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan şahsında askeri potansiyelini teknolojik bağlamda güçlendirmeye çabalıyor. Ankara, Rusya’nın bu tür silahların üretiminde daha üst kademede yer aldığının farkında ve Türk havacılık ve uzay sanayiinin gelişmesi için gerekli teknolojilere sahip olabileceği Rusya ile bir işbirliğinin kendisine neler kazandıracağını anlıyor” diye konuştu.
İşbirliğinin özelliklerini ortaya koyan ve Türkiye için büyük önemine değinen Korotçenko, şöyle konuştu: “S-500’lerin ihracata yönelik sürümünün Rusya ile birlikte geliştirilmesi yönündeki teklif şüphesiz her yönüyle Türkiye için ilgi çekici ve cazip. Bu konuda tek sınırlayıcı unsur, Türk havacılık ve uzay sanayiinin sahip olduğu imkânlar olabilir. Sektör bu tür teknolojilere karşı duyarlı olmalı, ilgili teknolojik düzeyde bulunmalı, eşit ve ilgili bir ortak olarak bu sistemlere katkıda bulunmaya istekli olmalı. Şu an itibarıyla bir takım zorluklar mevcut ve Türkiye, Rusya ile eşit düzeyde S-500’leri üretmeye teknik açıdan hazır değil, fakat bu zorluklar aşılabilecek türden. Bu hedefe aşamalar halinde ilerlenebilir, Rusya’nın yardıysa süreci hızlandırabilir. Moskova, Türkiye’nin kendi savunma sanayii sektörünü geliştirme arzusunu destekleyecek. Ve o zaman iş sadece görüşmelere ve kontratlara kalacak”.
Türkiye ve Rusya’nın S-500’ler konusundaki olası anlaşmasına karşı üçüncü tarafların nasıl bir tutum izleyeceği konusuna da değinen Korotçenko, bu anlaşmada sadece iki tarafın önemli olduğunu vurguladı:
“Rusya ve Türkiye’nin S-500’lerin üretimindeki işbirliği hem silah üretiminde, hem de ikili temaslar bakımından görülmemiş bir olay olacak ve denizaşırı ‘ortakların’ da kafalarını kurcalayacak. Fakat bu, olası kontratın taraflarından hiç birini etkilememeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan çoktandır kendini bağımsız bir siyasi oyuncu olarak ortaya koydu, bu nedenle ABD’nin tehditlerinin kendilerine bile herhangi bir yararı olmaz.”
