Kitap | Bu yüzer dünyada bir Deniz Kurdu | Jack London

Eserlerinde romanlarında sosyalist bakış açısını ideolojik tumturaklı sözlerden uzakta yaşam pratikleri içinde anlatmayı başaran Deniz Kurdu ile okurları ile yeni maceralara sürükleniyor.

04 Nisan 2023 Salı 23:30
Kitap | Bu yüzer dünyada bir Deniz Kurdu | Jack London






Bu yüzer dünyada bir Deniz Kurdu | Jack London

KİTAP İNCELEME: KADRİYE KOCA

Ülkemizde çok baskısı yapılarak Modern klasikler arasına giren Deniz Kurdu Amerikalı yazar Jack London tarafından yazılmış bir eser… Yazar kişiliği ve eserleriyle 20.yüzyılın yaşamına ve entelektüel tartışmalarına ışık tutuyor. 

Hayatı ve kalemiyle Sosyalizmin zamanındaki temsilcisi oldu. 

-Genç yaşta konserve fabrikasında çalışırken çevresinin yardımıyla bir tekne alıp istiridye korsanlığına başladı. 1893’te Japonya sahillerini dolaştı. Çokça hayat tecrübesi kazansa da hiç para kazanamadan ekonomik krizin olduğu 1894’te Oakland’a döndü işçi huzursuzluklarıyla grevler içinde dalgalanan bölgede işçi haklarını savundu. Sosyalizmi benimsedi. Aynı zamanda hind keneviri ve elektrik santralinde ağır işçi olarak çalışıyor, denizin zorluklarından sonra o yıllarda bölgede kurulmakta olan endüstriyel düzenin zalimliğini yaşayarak görüyordu. 

-‘zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri olmayan insanlar’ için sesini yükseltti, edebiyat dünyasına yazarlarıyla ve romanlarıyla adım attı. Bir ara serserilik yaparken hapse düştü, hayatının en acı günlerini geçirdi. 

-Avrupa’da matba çalışıyor, endüstri çarkları dönüyor, fikirler çarpışıyordu. Edebiyat ve yazın dünyasının geliştiği yıllardı. Bol eser verdi, Sosyalist görüşleri her yerde tartışıldı. 

-iki evlilik yaptı, ilk evliliğini anlatırken yazı ve romanlarını tahsis eden dilbilgisi öğreten ve çocuk doğuran karısı ile olan ilişkilerinde hayatın uyumunu aradığını söylerken; içimizdeki her erkek ve kadının içindeki doğa ana soy sop diye haykırır diyerek aile kurmaya işaret ediyordu. 

-Ancak ilişkileri bu kadar istikrarlı değildi. Serserilik yıllarında karısından boşandı ve ikinci bir evlilik yaptı. Zaman zaman denizlerdeki gibi dalgalı bir hayata özeniyor ve geceyi evden dışarıda geçiriyordu. 

-Zamanının geçer akçesi olan sosyalist fikirleri 1896 da Oakland Hükümet Konağı Bahçesinde halka anlatırken otoritelerin tepkisini çekti. 1906’da sosyalizm üzerine konuşmalar yapmak için ülke gezisine çıktı. 

-Eserlerinde romanlarında sosyalist bakış açısını ideolojik tumturaklı sözlerden uzakta yaşam pratikleri içinde anlatmayı başaran harika bir kurgu sözkonudur. Sosyalist tecrübeyi bu edebi kaygılarla, akıcı ve akılcı bir şekilde anlatması onu edebiyat çevrelerinin makul yazarlarından biri olmasını sağladı. 

-Yazarlıktan kazandığı para ile çiftlik sahibi olduysa da suçu işçilerinin verimsizliğine bağlayıp 1916’ta kapısına kilit vurdu. 

-Dalgalı hayatı dolayısıyla yıpranan vücudunun ağrılarını dindirmek için morfin kullanıyordu. Genç yaşta 1916’da aşırı morfin aldığı bir gece uykusunda vefat etti. 

-Geriye çok sayıda roman, makale, sosyalist bir duruş ve 20.yüzyıl Amerikan edebiyatının ürünlerini bıraktı. 

Kitap hakkında…

Amerikalı yazar Jack London, soyadını üvey babasından alır. Zorlu bir hayatı vardır. Küçük yaşta teknesiyle San Francisco körfezinde dolaşarak kitaplarında konu ettiği denizciliği öğrenir. Bu kitabında yer verdiği Japonya kıyıları gençliğinde gittiği yerlerden biriydi. Hayat tecrübelerini akıcı üslubuyla simgeci bir natüralizmle eserlerine aktardı. Kısa yaşamına rağmen çok sayıda eser kaleme aldı. Deniz Kurdu adlı eseri ülkemize İngilizceden çevrilerek modern klasikler arasına girdi. 

Beyaz yakalıların babalarından kalanlar üzerinde konforlu yaşamının ‘hayalet’ adlı bir gemiye düşmesi ve ile devam eden yaşamında kahramanımız sorumluluğun kendinden ve başkasından sorumlu olduğu hissini günlerce canını dişine takarak sağ kalmaya çalıştığı gemide öğreniyor. 
Kahramanımız herşeyi sorgulayıp ilişkileri idealist ve romantik çerçevede değerlendiren kahramanımız kadınla erkeğin aşkını hep bu ruhla tanımlıyor, aşkı ruhları birbirine bağlayan bir bağ olarak nitelendirse de gemiden kaçışında ve Emek adasına düştüğünde bu bağın aynı zamanda ne kadar gerçek, yakın ve duygusal olduğunu keşfediyor. Aşk bağının ruhun sesi, soluğu ve özüyle olan bağlantısını ada yaşamının zorlu günlerinde idrak ediyor. 

Denizlerdeki özgür ruh… Lusifer..

Hayalet’in kaptanı Wolf Larsen’in Lusiferi özgür ruhuyla bir güç unsuru olarak Tanrı’nın karşısına çıkarıp tanımlaması denizcilerin karakterinde olan özgür ruha işaret ediyor. Bağımsız bir birey, özgür kalmak, hizmet etmeyi umursamamak için Lusifer'e methiyeler düzüyor, tanrı emirleri yerine onun tarafında duruyordu. Burada gelişen özgür ruh aynı zamanda başkaldırı, isyan ve hayat planında irade ortaya koymak anlamına geliyordu. 

Kahramanımızı geminin kahramanı yapan bir deniz adamı olarak karakterini oluşturan kendini eğitmiş, kurnaz ve gemidekilere zalimce davranan kaptan Wolf Larsendi. Yunan mitolojisinin düşmanını efsunlayıp domuza çeviren Tanrıçası Circe gibi kaptan da gemidekilerin köleleştiricisi ve işkencecisi, entelektüel tartışmaların güçlü sentezcisi, gemi yönetim idaresini zaman zaman çelişkileri kararlarıyla elinde tutan bu kaptan Larsen’di. Kahramanımıza denizde kalma, gemiyi yönetme, insan ilişkileri, zalimlik, kurnazlık ve hayat pratiğiyle ilgili çok şey öğretmişti. Ama bütün öğrettikleri Larsen’i herkes için korkunç olmaktan çıkarmıyor, oyunları, atakları, belirsiz davranışlarıyla onu bir Lusifer olarak görüyorlardı. 
Zalim olduğu kadar hünerliydi de kaptan. Kazanacaksak hünerle olur bu derdi. Gemideki fok avcılarını sevk ve idare ederken dalgalarla boğuşurken gemide düzeni sağlarken gemi güvertesinde yaşananlara müdahale ederken hünerliydi. Bu yüzer dünyada başka türlü nasıl hayatta kalınırdı ki zaten… 

İnsanı değersizleştiren endüstriyel düzen

Kahramanımız endüstriyel örgütlenmenin yoksulların hayatına bu derece müdahale hakkı verdiğini gözlemlediği Leviathan –Tevratta adı geçen bir su canavarı-gibi gördüğü avcılarla dolu bu uskunada hayatın gerçeklerine dair o güne kadar tecrübe etmediklerini kan, ter ve zaman zaman gözyaşı gibi bedeller ödeyerek öğrenir. O karada babasının parasını yiyen emek gücüyle hayatını kazanmamış bir edebiyat eleştirmeni olarak korunmuş alanlarda yaşamışken yolu bu zorlu hayatlara şahit olacağı Larsen’in yönetimindeki bu uskunaya düşer. Kendi dünyasında bir değeri bulunan hayatların burada hayatın aritmetiği ve zorlu koşulları içinde bir anlam ifade etmediğini ve ölümün hayata çok yakın olduğunu fark eder. 

Zamanının düşünce dünyasını okuyarak kendine bir yol çizen Kaptanla girdikleri tartışmalarda ona Hump diye hitap eden Kaptan,  aile servetinin imkanlarıyla geçinen ve hayatın gerçeklerinden uzakta yaşayan bir sümsük kuşu olduğunu yüzüne haykırarak onu önce gerçekler düzlemine indirip bedeni ve ruhu işkencelerle fırtınaların gazabıyla, gemideki isyanlar ve fok avcılarının kavgalarıyla dolu günlere hazırlar. 

Eşitsizliği ve sömürüyü kurulu düzen üzerinden sürdürenlerden biri olarak Kahramanımız Hump’ı yerden yere vuran  Kurt lakaplı kaptan Larsen, endüstri düzeninin sömürü çarkını devam ettirmek için kurulduğunu; elbiseyi dikenin ekmeği pişirenin ürettiğinden pay almadan kurulu düzenin başındakiler tarafından ezildiğini üretime el konulduğunu anlatır. 

Denizcilerin inandığı lanet zaman zaman Hayalet’in içinde dolanır; Tanrı ruhunu lanetlesin, bin yıl arafta çürüsün, cehennemin dibine… yollu kızgınlık ve nefret cümleleri dökülür gemidekilerin ağzından. Hayatlarını fok avlayarak kazanmak için çoğu canını veren avcılar bu gemide birarada tutulması en zor insan tiplerini oluşturur. Çoğu avlanırken ölse bile uzak diyarlardaki fokları kan gölü içinde avlayıp çok para kazanmak onların hayallerini süsler. Okyanusta fırtınanın gazabına uğramak, denizanasına çarpınca parmağını yitirmek, rüzgarı bir şef gibi sağına soluna almak kara görmeden geçirilen günlerde kavga için en ufak bir kıvılcımı kullanarak isyan çıkarmak.. Hayalet okyanus içinde yüzerken olanlar bunlardı. Denizciler dişlerinin arasını çakılarıyla temizlerken… kahramanımız Hump, hayatını ve hayatının aşkını bu zorlu koşullarda bulup bizlere akıcı bir edebiyat yolculuğu sunar…
 

Son Güncelleme: 04.04.2023 23:42
Anahtar Kelimeler:
Deniz KurduJack LondonKitap
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ayten 2023-04-05 11:05:40

edebiyatçıların dikkat kesilmeleri gereken bir yazar... zamanının tarihini eserlerine bir kurgu başarısı ile aktarabilmiş... Türk okuyucusu kıymetini bilse...

Avatar
siyah inci 2023-04-05 11:38:16

sosyalizm yeniden umut olabilir mi bu kadar eşitsizliğin haksızlığın olduğu bir dünyada...