Kitap | Hayat ile ölümün arasındaki göbekbağı; Göbeklitepe
En eski yerleşim yeri Çatalhöyük olarak okutuldu bize tarih derslerinde… Bu Göbeklitepe’nin 2007 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Arkeolog Klaus Schmidh başkanlığında yazı çalışmaları ile ortaya çıkarılmasından önceydi.
Alman arkeolog Klaus Smith’in öncülük ettiği kazılarda 12 bin yıl öncesine ait bir tapınak ve etrafında yaşam alanı ortaya çıkarıldı.
Bölge ilk kez 1983 yılında tarlasını karasabanla sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götüren bir çiftçi sayesinde fark edildi. Kazı başkanı Schmidh ise ‘Önce tapınak geldi, şehir sonradan geldi’ diyerek tarihe farklı bir perspektif getirmiştir.
Schmidt; Avcı-toplayıcı toplumlara ait eş zamanlı olarak kurulan birçok yerleşim birimi var. Göbekli Tepe, bu yerleşimlerde yaşayan insanlar için bir ibadet yeriydi’…
Schmidt’e göre bu tapınağı yapanlar yeryüzünde ilk kez evren nedir biz neden buradayız sorusunu soran kişilerdir.
12 bin yıl önceye ait farklı dönemlerden katmanlar var, ancak arkeologlar bu katlara tam olarak ulaşabilmiş değiller. Göbeklitepe insanlık tarihini yeniden yazdıracak gibi görünüyor. Tarihle ilgili bildiğimiz genelgeçerleri gözden geçirip yeniden yazacağız gibi görünüyor. Elleri karınlarında ibadet eder şekilde dikilmiş sutünların üstünde aslan, yaban domuzu, yılan figürleri var.
İngiliz Yazar David Rohl’e ait. Adem ve Havva Göbeklitepe’de buluştu der. İskender Pala bundan yola çıkarak Akşam yıldızı rehberliğinde romanındaki karakterleri bu kült mekanda buluşturuyor. Adem ve Havva kuşkusuz hak dinin temsilcisi. Tek bir Yaratıcıya inanılan –alemde karmaşaya ve kötülüğe yer verilmeden-bu ibadet mekanında eski dinlerin ulu Kayın, Ulu Ruh gibi kavramlarından tek tanrıya geçişi kadın ve erkeğin hikayesinde birleştiriyor İskender Pala.
Arkeologların yıllarca süren buluntularını bir kurgu etrafında biraraya getirip kurgulamak ancak bir edebiyatçının başarabileceği birşeydir. Yazar Akşam Yıldızı ile Göbeklitepe’nin hikayesini ete kemiğe büründürüyor. Zihinlerde kalıcı kılıyor.
Yazarın birçok eserinde görülen dili kullanma ve kurgu yapabilme başarısı böyle zor bir konuda bile kendini göstermiş; baştan sona okuyucuyu sürükleyecek ve Göbeklitepe’nin hikayesini zihinlere yerleştirecek şekilde Akşam Yıldızı romanı ile anlatmış
Karantina günlerinde farklı bir tarih devresinde geçen farklı bir eser okumak isteyenlere önerilir.