Edebiyatçı yazar Yunus Koşar’ın yeni kitabı Joseph'in Yakarışı yayınlandı

Şair yazar Yunus Koşar'ın yeni dördüncü kitabı kitapevlerinde yerini aldı. Daha önce bir şiir kitabı ve iki romanı yayınlanan Koşar’ın bu dördüncü kitabı oldu.

13 Ocak 2020 Pazartesi 21:23
Edebiyatçı yazar Yunus Koşar’ın yeni kitabı Joseph'in Yakarışı yayınlandı






Edebiyatçı yazar Yunus Koşar’ın yeni kitabı Joseph'in Yakarışı yayınlandı


Tüm eserlerinde önce insanı anlatan, düşünce, ideal ve ideolojiye insanı kurban etmeye asla yanaşmayan Yunus Koşar, Mühür Yayınları arasında yerini alan son romanı Joseph’in Yakarışı’nda yine zor olanı tercih ederek Çanakkale’yi karşı sahadan anlatmaya 

Yunus Koşar, son eserini anlatırken, kitabının içeriğiyle ilgili şu bilgiyi verdi: “Romanımızın kahramanı Joseph, 21 yaşında bir İngiliz askeridir. Londra’ya yakın bir köyde babasının çiftliğinde mutlu bir hayat sürmektedir. Kendisini bildi bileli dindar bir Hristiyan’dır. Yaşadığı sürece çevresindeki insanlara nazik ve hürmetkâr davranmış hem ailesinin hem de çevresindeki insanların sevgisini kazanmıştır. Çanakkale savaşına katılmak için çok sevdiği ailesinden, biricik aşkı Dasire ’den ve hayatının en güzel yıllarını geçirdiği çiftliğinden gönüllü olarak katıldığı askerlikle ayrılmış oldu. Hristiyanlığa yapılabilecek en büyük hizmetin Müslüman Türk kanının dökülmesi gerekliliğine öyle inanmıştı ki kendisini tarihteki İngiliz şövalyeleriyle özdeşleştirmişti. Ancak Ertuğrul Koyu'na çıktığı anda göğsüne isabet eden bir kurşunla Çanakkale’ye geliş amacına nail olamadan daha toprağa adım attığı anda yere yığılıp kalmıştır. Artık son anlarının farkına varmıştır. Bu anda samimane bir şekilde yakarışta bulunmuş. (Tıpkı Türk İslam âleminin büyük şahsiyetlerinden seyyah Evliya Çelebi’nin rüyasında ettiği sürçü lisan gibi…) “Tanrım beni burada bırak.” Joseph’in muradı ölmemekti. Yarım kalan hayallerini Londra’ya dönüp tamamlamak istiyordu. 


Eseri yayınlayan yayınevi de kitapla ilgili şu bilgiyi paylaştı:
Dünyada milletlerin tarihleri boyunca önemli saydıkları bazı olaylar vardır. Bu olaylar, kimi zaman bir göç olur, kimi zaman bir yıkım, kimi zaman bir savaş olur... Türk tarihinde ise hangi boyuttan bakarsanız bakın önemli olayların sayısı bir elin parmaklarını her zaman geçmiştir. İşte bunlar içinde tarihimizi şekillendirmesi, bir millet kimliğinin oluşması bakımından değer ifade eden en önemli olay Çanakkale Savaşlarıdır. 
    Milletimizin sayısız şan ve şerefle dolu olan geçmişinin en parlak sayfası kabul etmemiz gereken Çanakkale savaşları, insan gücünün ve inancının tarih yazdığı savaşlardır.
    Geçmişin geleceğe ışık tutması prensibi çerçevesinde bu savaşları yazıya dökmeyi düşünmüş, bunu başarmış, o günlerin havasını, acısını, sevincini, zaferin mutluluğunu ama en önemlisi de insanı insan olarak anlatmayı başarmış onlarca yazar çıkmıştır. Her biri bir ana kuzusu olan bu askerler, girdikleri bu mücadeleden sağ çıkamayacaklarını bilerek öne atılmakta ve kurşun yağmurundan korunmaya çalışmaktadırlar. 
    Yazarlarımızın çoğu, Çanakkale Savaşlarını bizim gözümüzden, bizim askerimizin sevinç, keder, korku ve hüzünleriyle anlatmayı tercih etmiştir. Ama bir şey bilinmektedir ki karşı tarafta savaşanlar da birer insandır ve onların da geride bıraktıkları bir aileleri, özlemleri, korkuları, hüzün ve kederleri vardır. Onlar da gelecek idealiyle yaşamaktayken kendilerini bu topraklarda buluvermişlerdir.
    Emperyalistlerin çoğunlukla kandırdıkları ve bazılarını da zorla tutup getirdikleri Çanakkale kıyılarında ölümle burun buruna gelmek, yaşadığı topraklardan binlerce kilometre uzakta bir merminin vücuduna girmesiyle yere kapaklanıp ölümün sıcak nefesini yüzünde hissetmek, bu toprakların sahibi olmadan buralara gelen bu yabancı genç askerlerde ne anlama geliyordu acaba?


    Tüm eserlerinde önce insanı anlatan, düşünce, ideal ve ideolojiye insanı kurban etmeye asla yanaşmayan Yunus Koşar, son romanı Joseph’in Yakarışı’nda yine zor olanı tercih ederek Çanakkale’yi karşı sahadan anlatmaya soyunmuştur.
    On bin kilometre öteden çıkıp geldiği ve ne için burada bulunduğundan emin olmadığı bu topraklarda daha sahile adım atarken ölümü tadan Joseph’in insani varlığını öne çıkararak ve düşman diye yaftalamadan anlatmak hiç de kolay olmasa gerek. Bunun için empati duygusunun güçlü olması, iyi bir araştırma ve inceleme gayretinin bulunması ve bir ömür insanı tanımak için özel bir emeğin sarf edilmesi gerekir. 

    Yunus Koşar, kurşunu göğsünde hissettiği andan itibaren bir insan olarak karşımıza çıkarılan ve bizde karşılıksız bir acıma duygusu uyandıran Joseph’in hikâyesini derin bir psikolojiyle vermeyi daha ilk sayfalardan itibaren başarıyor. 
    Bu eserin, birçok değerli edebi vasıflarının yanında belki de, en önemli vasfı kendisi ölümün ne olduğunu ve nasıl hissedildiğini bizzat tatmamış birinin ölmek üzere olan İngiliz bir askerin son anlarını bu denli derinlikli anlatabilmesi ve okuyucuya bunu hissettirebilmesidir.
    Ruh tasvirlerindeki başarı bizi, zaten “onlar acaba ne hissediyor?” sorusunu sorduğumuz bu noktada Joseph ve onun gibilerin saf, katışıksız duygularıyla karşı karşıya bırakıyor. Biz bu romanda bu savaşlar yaşandıktan sonra binlercesi yazılan tarihimizin şanlı bir sayfasını öğrenmiyoruz yalnızca. Aynı zamanda bir şekilde kandırılıp bu vatan topraklarına getirilen ve bizden bizim topraklarımızı almak için eline silah verilen yirmili yaşlarda bir gencin insani yönünü içimiz burkularak görüyoruz.


    Yunus Koşar’ın bunu başarmaktaki üstün sanatsal kabiliyetini biz Gara Bilal ve Kardeş Kavgası romanlarında da görmüştük. Ama bu romanda ruh tasvirlerindeki derinliğin, betimlemelerdeki parlaklığın daha bir göz alıcı olduğunu söylememiz gerekir.
Tarih kitaplarında anlatılan, Çanakkale’ye gittiğimizde hissettiğimiz o korkunç savaşın, bir Avustralyalı gencin ağzından ve tezlerimizi tam teyit eden bir üslupla kaleme dökülmesi sanatçı duyarlılığının sayfalara yansıması olmuştur. 
    Bu kitabın özellikle bir bilinç kazandırmaya çalıştığımız gençlere dönük olarak yazılmış olması, üslubun da bu doğrultuda düzenlenmiş olması Joseph’in Yakarışı’nın bir diğer olumlu yönüdür. Gençlerimizin kendilerinden çok uzak sayılabilecek bir zamanda gerçekleşmiş bu büyük savaşın heyecanını yaşayabilmeleri için bu türlü eserlere büyük ihtiyaç vardır. Hem tarihteki bir büyük başarıyı içselleştirmek hem de bir insan olarak “düşman” diye de tarif etsek Joseph’in neler hissettiğini gençlere anlatabilmek aynı zamanda dünya barışına da hizmet edecektir. 

    Biz Türkler, savaşı kutsayan bir millet değiliz. Bizim için savaş, son noktada gerekli olmadıkça ancak bir cinayettir. İşte her sayfasında bir asker değil de bir insan olarak öne çıkarılan Joseph’in sorgulamaları savaşı kutsamayan, sadece emperyalist emellere hizmet eden vasfıyla bir gencin hayatını erken bitirmeye kast eden bir eylem olarak anlatılınca savaşın ifade ettiği anlam da ortaya çıkarılmış oluyor. 
    Bu topraklar bizimdir ama Joseph ve silah arkadaşları on bin kilometre öteden bizim olan bu topraklara, emperyalist İngilizler tarafından kandırılarak getirildiklerinde insan olma vasıflarını hala taşımaktaydılar. Yunus Koşar da onları, bir kolaycılıkla, düşman olarak görmek yerine insan olarak görünce hedefi belli gerçek bir gençlik romanı ortaya çıkarmıştır.
    Ellerine sağlık Yunus Koşar, nice başarılı romanlarını okumak dileğiyle...


YUNUS KOŞAR KİMDİR?


Edebiyatçı yazar Yunus Koşar, 22.06.1975 tarihinde İstanbul’da doğmuş. İlkokulu Isparta Yalvaç Kuyucak Köyü ilkokulunda, Ortaokulu Yalvaç Merkez Ortaokulu'nda, liseyi Yalvaç Atatürk Lisesi'nde okuduktan sonra Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirmiştir. 1999 yılında başladığı öğretmenlik hayatına halen Başakşehir Anadolu Lisesi Edebiyat Öğretmeni olarak devam etmektedir.

Öğretmenliğe başladığı günden itibaren değişik yayın kuruluşlarına test sorusu hazırlamıştır. Bu anlamda yayınlanmış bir adet edebiyat soru bankası vardır. Görev yaptığı hemen her okulda çıkardığı okul gazetesi ve edebiyat dergilerini, edebiyata özellikle şiire merakı olan öğrencileri keşfetme aracı olarak görmüş; bu anlamda yeteneği olan öğrencileri edebiyatla ve şiirle daha çok iç içe olmalarını amaçlamış. Lise yıllarında şiire merak salmış RANA adlı bir şiir kitabı, GARA BİLAL ve KARDEŞ KAVGASI adında iki romanı yayınlanmıştır.

Edebiyatçı yazar Koşar’ı kutluyor, daha nice yayınlara dileğiyle başarılarının devamını diliyoruz.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.