Her devrime bir Marat lazım!

Halkın sesi olan bir devrimci ve gazeteci, fikirleriyle de ölümüyle de tarihteki yerini almış, dünyayı değiştiren yeni fikirlerin takipçisi olmuş. Ancak onu bu güne taşıyan Ressam arkadaşının ölüm anını resmettiği tablosu olmuş...

17 Eylül 2022 Cumartesi 19:35
Her devrime bir Marat lazım!






Kadriye KOCA

Sizi çok eskilere, aydınlanma fikirlerinin dünyayı sarmaya başladığı ve bunun da İnsan ve Yurttaş Hakları Mücadelesi ile anılan Fransız Devriminin gerçekleştiği 1700’lü yılların sonuna götüreceğiz.

Bu, Fransız devriminin fikirlerini halka yaymak için yayın yapan ve fikirleriyle olduğu kadar ölümünün bir sanat eserine dönüştürülmesiyle de tarihteki yerini alan Jean Paul Marat’ın yaşamöyküsü. Sadece siyasi olayların aydınlanma fikirlerinin devrimci düşüncelerin değil bir devrime kendini adamış bir gazeteci, bilimadamı ve doktorun günümüz modern çağa yaptığı katkıyı da anlatan devrimci bir duruşun sembolü olan bir hayat…

1743 yılında şimdi İsviçre’nin bir parçası olan Prusya’da dindar bir babanın oğlu olarak doğdu. Fransız bilim adamı ve hekimdi.Ancak onu ünlü yapan ve tarihte yer almasını sağlayan bir siyaset teorisyeni, devrimci, gazeteci ve politikacı olmasının yanında öldürülüş şeklinin neoklasik bir eserle  tablolaştırılması ve 'devrim şehidi' ikonu olarak bugüne kalmasıdır.  

Hekimliğini 1765’ten sonra Londra’da sürdürürken Kraliyet akademisyeni sanatçı Angelica Kauffman ile Avrupa’nın her yerinden bilimadamları ve aydınlanma düşünürleri ve onların fikirleri ile tanıştı, devrimci yönetim şekillerini araştırdı. Çağında Avrupa akılcılık, aydınlanma, kilise otoritesinin sorgulanması ile başlayan devrimci fikirler ve yoksulların acı çektiği ülkelerin daha iyi nasıl yönetileceği tartışmalarıyla çalkalanıyordu. Montesquieu, J.J.Rousseau gibi aydınlanmacı düşünürlerden etkilendi. Köleliğin Zincirleri kitabını yazdı, halka devrim fikirlerini hayata geçirmek için ön ayak oldu.

Halkın Dostu gazetesi

Fransız Devrimi yıllarında Lami du peuple (halkın dostu) gazetesinin çıkararak devrimci fikirleri geniş halk kitlelerine yaymaya çalıştı. Parlamento, Anayasa ve güçler ayrılığı görüşlerini savunurken ve sesini zamanın baldırı çıplak (Sans Culottes) larına yayarken açlık çeken sefaleti yaşayan halk; Kral ve kraliçe ayrıca imtiyazlı soylulara sırt dönüp devletin yeni şeklinin oluşmasında söz sahibi olmak istediler. Marat geniş kitlelerin aydınlanmacı ve devrimci fikirleri öğrenmesini ve sahiplenmesi sağlayan yayınlarıyla kanlı olan ve uzun süren Fransız devriminin yolunu açtı.Devrimin üzerinde yükseldiği değerleri halka indirdi;  Kardeşlik, Eşitlik, Adalet

Açlıkla sınanan, bir hafta çalışmasına rağmen bir ekmek alamayan halkın hissiyatını ateşli ve sivri diliyle yansıtıyor, aydınlanmacı fikirlerin halk arasında tutunmasına başka bir yönetim şekli talep etmesine yardım ediyordu. 1789’daki ilk devrimden sonra kendi fikirlerini halkın hisleriyle halkın dostu gazetesinde dile getiriyordu. ‘bağrını deşen şu beceriksiz yöneticiler…’ cümlesiyle konuşmaya veya yazmaya başladığında dönemin ruhunu ve kabul gören fikirleri kitlelerin belleğine kazıyordu. Soyluların ve Kilisenin vergi vermediği bir düzende sürekli köylülerden halk tabakasından –o zamanın deyişiyle baldırı çıplaklardan- alınan vergilerin toplumun üst kesimlerinde şaasalı yaşama dönüştüğünü halka devrimci fikirlerle anlatıyordu. Ateşli ve sivri dilli bir halk gazetecisi olarak burjuvaziyi temsil eden ve toplumsal hayatta iyi örgütlenmiş olan Girondinler, onu terörü desteklemek suçundan mahkemeye verseler de mahkemede halkın desteği ve parlak savunması sayesinde omuzlarda taşındı. Halkın sevgisini kazanmıştı bir kere. Soyluluk ünvanlarını reddediyor, halka yönetime ortak olma yolu açıyordu. Ancak devrim önce kendi çocuklarını yer misali Fransa’da sular durulmadı, toplumsal kesimler arasındaki kavga bitmedi, cumhuriyete zarar verdiğini, devrimi yanlış yönlendirdiğini düşünen burjuva kesim temsilcisi Girondin partisi yanlısı Charlette Corday tarafından bıçaklanarak banyosunda öldürülmüştür.

‘100 bin kişinin kellesini istiyorum’

O zamanki burjuva sınıfın mensubu olan Corday, Marat’ı evinde içinde bulunduğu küvetin içinde bıçaklayarak öldürmüştür. Küvetin içinde bulunması da tesadüf değildi. 

Marat, 1789 Fransız devrimi sırasında Kraliyet polisinden kaçarken kanalizasyonda uzun süre saklanmasından dolayı bir cilt hastalığını yakalandığından gününün çoğunu evinde küvet içinde geçiriyor, çalışmalarını buradan yapıyordu. Evine dilekçe vermeye gelen Corday, onu terörü desteklemek şiddete yardım etmekle suçlayıp kitleleri önüne katmayı bilen bu gazetecinin Cumhuriyete karşı bir tehdit olduğunu düşündüğünden öldürmeyi seçmişti.

Fransız devriminin iç karışıklıklarla sarsıldığı ve henüz toplumsal kesimler arasında barışın çok uzak olduğu yıllardı. 1789-1799 yılları arası haklar, vergiler, parlamento, mülkler, yargı, yönetim vs her şey tartışıldı. Şiddeti körüklemekle suçlananlar, ihanetle suçlananlar kendini giyotinin altında buldu. Devrim her zamanki gibi kendi çocuklarını yedi. Fakat devrim süreci uzun ve kanlı bir akış olarak yoluna devam etti. Jakobenlerin yönetime gelmesinden sonra etkili isimlerden biri olan Marat, halkı yönetime sokarak, ayrıcalıklı sınıfın imziyazlarına son vererek bütün muhaliflerinin de düşmanlığını üzerine topluyordu. 

Çok geçmeden bir dilekçe vermek bahanesiyle evine Marat'ı görmeye giden Corday elindeki bıçağı gövdesine saplayarak onun yaşamına son verdi. Hemen tutuklandı. Mahkemesi sırasında Charlette Corday, Marat’ı öldürmesinin gerekçesi olarak mahkemeden beraatı sonrasında halkın omuzlarında meclise getirilen Marat’ın ‘100 bin kişinin kellesini istiyorum’ dediğini iddia ederek ‘100 bin kişinin kellesine karşılık bir kişiyi öldürdüm’  diyerek savunma yapmıştır. Corday bu cinayetten dört gün sonra mahkeme kararıyla giyotine gönderildi.  

Marat ölümüyle de devrime hizmet etti.

Marat doktorluğu bıraktıktan sonra elektrik ve optik alanında bilimsel çalışmalar yaptı. Halkın haklarını savundu, meclisi onlara açtı, kısıtlayıcı oy hakkını kaldırıp halkın genel oy hakkını uygulamaya koydu. Kilise ve soyluların durumunu halkın sorgulamasına yardım etti, baldırıçıplakların yanında oldu. Onu bugüne taşıyan ise yakın devrimci arkadaşı ressam Jasques Louis Davidin ölüm sahnesini çizdiği ‘Marat’ın ölümü’ adlı eseri yapması oldu.  Bu eserde Marat Yunan heykellerindeki gibi güzel vücud ve huzur içinde bir yüzle resmedilmiş, hastalıklı olmasına rağmen resimde buna yer verilmemiştir, o dönemde ilahi ortamı andıran tabloların yanında aydınlanmacı ve devrimci kişilerin öyküsünü anlatan tabloda aklı temsil eden kalem ve şiddeti temsil eden bıçak yer almıştır.

Dostunun ölümüne üzülen ressam devrimci David, evinde küvetinde öldürülen dostunu bir devrim şehidi olarak neo-klasik resim tarzında resmederek bugüne kalmasını tarihte yer almasını sağlamıştır.

Bugün eser Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu yağlıboya tablo tarihe devrimci fikirleri, devrimci insanları ve o yılların mücadelesini miras bırakmış, aydınlanmacı düşüncenin bugünlere nasıl geldiğine ışık tutmuştur.  

Marat, devrimci fikirleri halkın öğreten inandıran ve onları arkasından sürükleyen bir gazeteci, bir bilim insanıdır. Ancak Fransız Devriminin ideali olan ‘özgürlük, eşitlik, kardeşlik’ rüzgarının dünyayı sarması için daha uzun ve kanlı zamanların geçmesi gerekmiştir.

Son Güncelleme: 20.09.2022 13:39
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.