Demirtaş, seçimi kazanırsa ilk yapacağı işi açıkladı

HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Mete Çubukçu'nun hazırladığı 'Adaylar Konuşuyor' programına katıldı

22 Temmuz 2014 Salı 22:35
Demirtaş, seçimi kazanırsa ilk yapacağı işi açıkladı






Demirtaş NTV konuşması, Demirtaş seçimi kazanırsa ilk yapacağı işi açıkladı

HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Mete Çubukçu'nun hazırladığı 'Adaylar Konuşuyor' programında seçimi kazanması halinde yapacağı ilk işi anlattı.

Cumhurbaşkanının anayasanın yapımına öncülük etmesi gerektiğini söyleyen Demirtaş, "Ben seçilirsem yapacağım ilk iş budur. Yeni anayasayı bahsettiğim kriterlere uygun yeni anayasayı Türkiye'nin gündemine sokmak. Tek işim bu olsa, 1 ay cumhurbaşkanlığı yapacağımı bilsem bile yapacağım tek iş bu olur" diye konuştu.

Demirtaş, seçilmesi durumunda ayrıca çözüm sürecinde daha hızlı adımlar atılabileceği ve kalıcı barışın sağlanabileceğini ifade etti.
Demirtaş'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Hiçbir aday seçilirsem halkla ilişki kurmayacağım, temsilcisi olmayacağım' demez. Şu ana kadar kimse gerçek anlamda halkın iradesini temsil edemedi. En iyi halkçı taklidi yapanlar, halkın iradesi olarak siyasette yer aldılar.

Halkın temsilcisi olmak için onun duygu ve düşüncelerini ifade etmek yetmez. Halkın yönetim ve karar mekanizmalarına ulaşabileceği yöntemler kurmak lazım. Cumhurbaşkanı karar alırken halktan gelen talepleri değerlendirebileceği mekanizmalar olmalı.


HALKI DİNLEMELİ

Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti devlet yönetim mekanizmalarında olmamış bir yönetim öneriyoruz. Sivil halk inisiyatifleri, sivil halk meclisleri öneriyoruz. Cumhurbaşkanı karar alırken, gençlere, kadınlara, inanç kesimlerine, emek-işçi örgütlerine danışmadan iç siyaset politikası geliştirmeye çalışırsa yetersiz kalır. Halkın ne istediğini bilmeden alınan kararlar demokratik olmaz.

Bize göre cumhurbaşkanı 2 ayda bir bu meclislerle tam gün mesai yaparak halkı dinlemelidir. Aktif bir cumhurbaşkanlığından bahsediyoruz. Ama parlamento ve yargı üzerinde denetim kuran cumhurbaşkanından bahsetmiyorum. Tam tersine halkı bütün bu kurumları denetlemek üzere harekete geçiren halkı baskı mekanizmasına dönüştüren bir sistemden bahsediyorum.

Bakanlar Kurulu'na başkanlık edip yürütme erkini elinde bulunduracağı bir aktiflik değil bu. Seçilen kişi hükümetin, parlamentonun başkanı değildir. Doğrudan halkın temsilcisidir. Erkler arasında halkın lehine tutum alabilecek, halkın çıkarın koruyacak bir başkana ihtiyaç var.

Halkın seçtiği bir başkan erklerin üstünde özel bir yetkiyle donatılmaz ama halk adına erklerin doğru işlemesi açısından bir denetim görevi yerine getirebilir.

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER ESAS ALINMALI

Yasaları denetlerken Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini esas alır, ILO sözleşmesini esas alabilir. Bunu şu anki anayasaya dayanarak yapar. Anayasa, usülüne uygun imzalanmış uluslararası sözleşmelerin iç hukuk hükmünde olduğunu söyler. Böylece halkın bütün hassasiyetlerini dikkate alır.

Cumhurbaşkanı gelen bir yasaya bakacak. Bu çevre katliamına yol açabilir mi? yatırım gelsin diye çevre katledilebilir mi? Cumhurbaşkanının bunlara bakması lazım. Eğer bunlar ihlal ediliyorsa gözünü kırpmadan veto etmesi lazım. Bunu şu anda kim yapabilir? Sadece biz yapabiliriz.

Hiçbir aday ve çizgi şu anda ben halkı temsil etme adına oraya geldiğimde bunları yaparım diyemiyor. Devletin ali çıkarlarından ibaret bir cumhurbaşkanı anlayışı savunuluyor. Diğer iki aday da benzer siyasal çizgilerin temsiliyetidir ve benzer devlet anlayışının temsiliyetini ifade ediyorlar.

Cumhurbaşkanın anayasa yapma yetkisi yok. Parlamento yapar ve onaylar. Ama cumhurbaşkanı anayasanın yapım sürecinde toplumsal kesimlerin katılımını destekleyebilir. Parlamento içi ve dışı siyasi partileri motive edebilir. Cumhurbaşkanı öncülük yapar ve anaysanın gündemden düşmemesi için sürekli çalışma yürütebilir.

Ben seçilirsem yapacağım ilk iş budur. Yeni anayasayı bahsettiğim kriterlere uygun yeni anayasayı Türkiye'nin gündemine sokmak. Parlamento ve iktidar ben bu yeni anayasayı yapmıyorum dese bile cumhurbaşkanının vazgeçmemesi lazım. Cumhurbaşkanı halkı arkasına alarak iktidar ve parlamento üzerinde baskı oluşturmalı. Yeni anayasanın yapılması konusunda öncülük yapmalı. Tek işim bu olsa, 1 ay cumhurbaşkanlığı yapacağımı bilsem bile yapacağım tek iş bu olur. Türkiye özgürlüklü ve sivil bir anayasaya kavuşsun isterim.

Yeni anayasada cumhurbaşkanına yeni yetkiler getirilmemeli bazı yetkilerin de daraltılması lazım. parlamentoyu feshetme yetkisi var, halkın seçtiği parlamento nasıl feshedilebilir. MGK'ya başkanlık yapar MGK'nın kaldırılması lazım. Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapar, bunun kaldırılması lazım. Böyle yetkiler cumhurbaşkanı için gereksizdir. Özellikle yüksek yargıya atama konusu, rektörleri atama konusu cumhurbaşkanından alınması lazım. Yüksek yargı kendi içinde seçimle görev belirlemeli. Bu yetkiler halka devredilmeli.

Biz bir sonraki genel seçimlerde HDP ile seçimlere gireceğiz, bağımsız adaylarla değil. Seçim barajı son derece haksızdır. Bunu yargılanan Kenan Evren getirmiştir. Başbakan bunu ben mi getirdim diyor. Baraj kalkmasa bile barajı aşarak anlamsız hale getirmek istiyoruz.

Şu anda parlamentomuzda Alevi inançlı temsilcilerimiz var ama temsilcileri yok. İşçi temsilcileri yok. Türkiye'yi halkın içinden gelen temsilciler yönetmeli. Tek millet gibi faşizan bir anlayışla Türkiye yönetilemez. Yeni yaşamı kuracaksak farklılıklarımızla zenginliklerimizle ülkeyi yönetelim. Doğamız çevremiz tahrip edilmesin, yağmalanmasın. Kaynaklarımız peşkeş çekilmesin. Suriye ve Irak bunu başaramadığı için bu haldeler.

Ben bir Kürt'üm. Kürtlüğün inkarına karşı mücadele etmiş bir Kürt'üm. Kürt kökenli cumhurbaşkanı ve bakanlar görev yaptı ama ben Kürt kökenli değil, hakiki Kürt'üm. Kimliğini inkar etmeyen bir kişi olarak bütün ezilen kimlikleri kucaklayacak bir avantaja sahibim. Gerçek hakiki kimlik ezilen kimlik kanısındayım.

Biz kendi üzerimizde hiçbir vesayet hissetmedik. İmralı ziyaretlerim oldu, saygın tartışmalar yürüttük. Barış sürecine dair görüşmelerimiz oldu. Cumhurbaşkanı sürecinde de kendisi işaret edebilirdi. Kürt halkı üzerinde ciddi bir ağırlığı var ama halk kimi istiyorsa saygı duyarım diyerek bu konudaki demokratik tavrını belirledi.

Barış süreci, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası hızlanmasını beklediğimiz bir süreçtir. Benim seçilmem halinde Türkiye'de kalıcı barış için adımların daha hızlı atılması ve birkaç ay içinde sonuca gidilmesi daha mümkün olur. Diğer adayların seçilmesi durumunda sürecin görüşmelerinin bitebileceğini düşünmüyorum.

Seçilecek cumhurbaşkanı mevcur tutuma aykırı davranırsa halkın iradesine saygısızlık olur. Bizim cumhurbaşkanı seçilmemiz halinde Türkiye Kürt sorununu çözmüş nihai kalıcı bir barışa ulaşmış bir ortamı yakalayabilir.

Hükümetin sözcüleri açıklamalar yaptı, yeni paketler üzerinde çalıştıklarını belirttiler. Çıkarılan yasa yeni yasalar çıkarılacağının tarifiydi. Çok alanda yeni düzenlemeler yapılmalı. Bütün bunları yapmak için bir yerden başlanmalı. İlk olarak terörle mücadele yasası kaldırılarak meselenin terör olmadığı belirtilmeli.

Kalıcı barış ve silahların bırakıldığı aşamaya doğru gidilmelidir. Türkiye seçimden başını kaldırımıyor. 2015'te yine seçimler var. Ortadoğu'da karışıklık var. Bütün bunlar bizim hızlı hareket etmemizi gerektiren hususlar. Seçilsek de seçilmesek de hükümetin bu yönde atacağı adımları destekleyeceğiz.

Yasal düzenlemeleri yapmadan kalıcı barışa ulaşmak mümkün değil. Karşılıklı adımlar sürecine girilmelidir. Hükümet yasalar çıkardıkça Kürt tarafı da bası adımlar atmalıdır. Silahların bırakılması konusu benim tek başıma konuşabileceğim bir konu değildir. Müzakere edilmelidir. Güven artırıcı karşılıklı adımların atılması gerekmektedir.

Lice'de ciddi sorun IŞİD'in Rojova bölgesinde uzun bir müddettir yaptığı kuşatma ve saldırılardır. Bu çözüm sürecini de olumsuz etkilemektedir. IŞİD gibi grupların Türkiye sınırından faydalandıklarını, militanların Türkiye sınırından geçiş yaptıklarını biliyoruz. Bu inkar ediliyor ama tüm dünya bunun farkında. İnsanlar Kobani sınırında IŞİD portestosu yapılıyor, güvenlik güçleri müdahale ediyor. IŞİD'i Türkiye'de müdahale etmek bile yasak.

Türkiye önümüzdeki 100 yıl hedefini bugünden şekillendirecekse geçmişteki hataları hasraltı ederek bunu yapamaz. İnkar edilen Ermeni soykırımı meselesi var, Dersim, Sivas, Maraş, Gezi, Gazi meseleleri var. Kürt halkına karşı yapılanlar var. Türkiye'de zarar görmemiş mağdur olmamış bir kesim yok. Bunlarla hakiki bir yüzleşme sağlayalım ki kardeşliğimiz artsın. Biz geçmişle hesaplaştık, birbirimize kötülükler yapılmasına sessiz kalmayalım diyeceğiz. Toplumun birbirine güven duyması için bunun yapılması gerekir. Benim cumhurbaşkanı adayı olmam bunların gerçekleşeceğine dair umutları güçlendirecektir.

HDP yani beni aday gösteren parti, ilk tur seçimleri biter bitmez parti meclisini toplayacak ve bir durum değerlendirmesi yapacak. Nasıl tavır alınacağı burada belirlenecek. Benim aday olarak tavrım ise ikinci tur bitene kadar seçilsem de seçilmesem de ilkeleri savunmaya devam edeceğim. Geri kalan 2 aday bu ilkeleri kabul etsin diye uğraşacağım. Hangi aday bu ilkeleri daha çok sahiplenirse ona oy versinler. Beni destekleyen kesimler tavır açıklayabilir. Ama ben asla şunu ya da bunu destekliyorum demeyeceğim."


Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.