Bilgi Üniversitesi David Dein ve Ali Koç'u ağırladı

Futbol dünyasında çığır açan isim David Dein, Premier League’in başarısının sırlarını öğrencilerle paylaştı

24 Haziran 2020 Çarşamba 10:00
Bilgi Üniversitesi David Dein ve Ali Koç'u ağırladı






Premier League’in kurucularından, Arsenal ve Football Association (FA) Eski Başkan Yardımcısı, şu anki Premier League ve FA Elçisi David Dein, İstanbul Bilgi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü tarafından düzenlenen webinarda Premier League’in başarısının altında yatan sebepleri açıkladı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü, düzenlediği online etkinlikte futbol dünyasında çığır açan Premier League’in kurucularından, Arsenal ve Football Association (FA) Eski Başkan Yardımcısı, şu anki Premier League ve FA Elçisi David Dein ile Fenerbahçe Kulübü Başkanı ve başarılı İş İnsanı Ali Koç’u ağırladı. TRT World Spor Sunucusu ve Gazeteci Samantha Johnson’un moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte, büyük bir başarı hikayesi olan Premier League’in kuruluşu ile 1980’lerin sonundan bu yana futbol dünyasının ve ekonomisinin çarpıcı değişimi ele alındı.

Webinarın açılış konuşmasını yapan Ali Koç, dostu ve mentoru olarak tanımladığı David Dein’in futbol dünyasındaki başarılı adımlarını aktardı. David Dein’in kariyeri boyunca sadece ülkesinde futbolun gelişimi için değil, küresel futbol sektörünün büyümesi için önemli çalışmalara imza attığının altına çizen Ali Koç, David Dein’in Arsenal’le özdeşleşen bir isim olduğunu belirtti. Koç, Dein’in kariyeri hakkında şu bilgileri verdi: “David Dein, 1983 yılında Arsenal’e katıldı. 2007’ye kadar takımın başkan yardımcılığını yaptı. Kulübün sadece yönetici kadrosunda değildi, aynı zamanda yüzde 42’lik bir payla kulübün sahibi oldu. FA’in başkan yardımcılığını üstlendi. Arsenal’e o dönem az bilinen ancak sonra futbol tarihinin efsane teknik adamları arasına giren Arsène Wenger’i getiren isim oldu. David Dein döneminde takım 18 kupa kazandı. Gerçek bir futbol vizyoneri olan David Dein, aynı zamanda başta futbol kulüpleri aracılığıyla antrenörlük dersleri sunarak mahkumlara eğitim ve iş olanağı sağlayan Twinning Projesi olmak üzere, pek çok KSS projesine de imza atmıştır.” Ali Koç, Dein’in yenilikçiliğine dikkat çekerek, futbol dünyasına gol çizgisi teknolojisini ve serbest vuruş noktası belirleme spreyini kazandıran kişi olduğunu belirtti.

Devrimsel bir adımla yeni lig

David Dein Fenerbahçe Başkanı Ali Koç tarafından tanıtıldıktan sonra, Premier League’in başarısının altında yatan sebepleri açıkladı ve Premier League’in geldiği noktayı beklentilerin üzerinde gerçekleşen bir başarı hikayesi olarak nitelendirdi. 1980’lerde futbol dünyasındaki olumsuzluklara dikkat çeken Dein, saha içinde ve dışında şiddet ile holiganlığın yükseldiği bu dönemde, kadın ve çocuk seyircilerin güvenlik endişesiyle stadyuma gelemediğini belirtti. 1989’da 96 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan Hillsborough faciasıyla her şeyin daha da kötüye gittiğini söyleyen Dein, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu talihsiz trajedi sonrasında stadyumlarda oturmalı düzene geçildi. O dönemde 4 ligde 92 profesyonel takım yer alıyordu. Devrimsel bir adımla birinci ligdeki 22 takımı alarak yepyeni bir lig kurmaya karar verdik. Premier League’i kurduk ve her şeye yeniden başladık. Olabileceğinizin en iyisi olun. Çünkü en iyi olursanız, ilgi artar, bu da yayın geliri, reklam ve sponsorluklar üzerinden gelir elde etmenizi sağlar. Biz de bunu hedefledik. En iyi şovu sunmayı hedefledik. TV yayınını arkamıza alırsak, ticari bir başarı kazanacağımızı biliyorduk. Formalarımızın üzerine sponsorluklar alarak desteği arttırdık. Şu anda Premier League maçlarını Sky Sports, BT Sport ve Amazon Prime olmak üzere üç ayrı kanal yayınlarken, BBC Sport ve talkSport da radyo üzerinden maç anlatımı haklarına sahip. Türkiye benim ikinci vatanım, sık gelirim. Yine Londra'dan İstanbul'a Türk Hava Yollarıyla yaptığım bir seyahatimde canlı yayında Liverpool- Sheffield United maçını izledim. Bununla birlikte sosyal sorumluluk çalışmalarına ağırlık verdik. Toplumun size verdiklerini, sosyal sorumluluk çalışmalarıyla topluma döndürmelisiniz. Aslında tüm bu adımlar, bir döngüyü oluşturur.”

Bu adımlar sonucunda geldikleri noktayı rakamlarla aktaran Dein, “2018-19 sezonu boyunca toplam 1072 gol atıldı. Altyapıdan 41 yeni oyuncu lige katıldı. Yapılan transferler sonucu 65 ülkeden futbolcular ligde yer aldı. Stadyum doluluk oranı ligin başladığı 1992-93 sezonunda yüzde 69,6 iken yüzde 95’e yükseldi. O dönem 21 bin 125 olan ortalama katılımcı sayımız 38 bin 495’e ulaştı. Premier League’i yayınlayan ülkelerin sayısı hiç yokken 189’a çıktı. Gelir ise 40 milyon sterlin iken 5 milyar sterlin oldu. Geldiğimiz noktada dünya çapında 1,3 milyar izleyiciye ulaşıyoruz” dedi.

Takımların daha iyiye ulaşması için altın öğütler

Dünya çapında liglerin ve takımların daha başarılı olması için önerilerini paylaşan Dein, takımların altyapı çalışmalarının önemine dikkat çekerek “Kendi oyuncularınızı yetiştirmelisiniz. Şu anda Premier League takımlarının antrenman tesislerine baktığınız zaman, akademi sporcularının en iyi şartlarda yetiştiğini görebiliyorsunuz” dedi. Kadın futbolunun gelişimine değinen Dein, bu konuda ise “Kadın futbolu, Birleşik Krallık’ta en hızlı büyüyen spor dalı konumunda bulunuyor. 1 milyondan fazla kız çocuğu ve kadın futbol oynuyor. 2011’de 8 takımdan oluşan lig, 2019-20 sezonunda 21 takıma sahip iki lig haline geldi. Kadın futbolunun daha fazla yaygınlaştırılması ve tanıtımının yapılması adına, erkek futbolunda Dünya Kupası’na katılan her ulusal takımın bir Ulusal Kadın Futbol Milli Takımı’na sahip olması zorunluğunun geldiğini görmek istiyorum” şeklinde konuştu. Dein sözlerini şöyle sürdürdü: “Premier League’de oynayan tüm oyuncular milyoner. Milyonerleri nasıl motive edebilirsiniz? İlk olarak gurur; futbolcular yaptıkları işten gurur duymalı. İkincisi saygınlık; kazanılması çok zor bir olgudur. Thierry Henry ve Dennis Bergkamp’ın dünyanın en iyilerinden olmalarına rağmen her idman sonrası yaptıkları ekstra çalışmaları görmeliydiniz! Son olarak da başarıyla doğru orantılı finansal teşvikler ve başarılı olmanın, kupa kazanmanın çekiciliği.”

Futbolda ilerlemek için gelişim şart

David Dein, “Evet, her sabah uyanıyorum ve oyunun nasıl geliştirilebileceğini düşünüyorum?Oyunda teknolojiyi kullanmanın büyük bir destekçisiyim ve VAR'ın ileriye giden yol olduğuna inanıyorum. Hakemlerin yardıma ihtiyacı var! VAR'dan önce hakemler her 3 oyunda bir, sonucu değiştiren bir hata yapıyordu. Her şey daha iyisi için değişiyor. Büyük kararları doğru şekilde almalıyız!” dedi. Etkinliğin sonunda düzenlenen soru cevap bölümünde David Dein, katılımcılardan gelen soruları yanıtladı. Sorulardan ilki, David Dein’in önümüzdeki dönemde futbolda ne gibi gelişmeler görmek isteyeceği yönündeydi. Dein bu soruya şöyle yanıt verdi:

“Yaşamda hiçbir şey aynı kalmaz, dolayısıyla ilerlemek için gelişim şarttır. Bu bağlamda benim de futbolda görmek istediğim birkaç yenilik mevcut. İlk olarak, sezonun takvime nasıl daha dengeli şekilde yayılabileceğinin tartışılması gerekli. Şahsen, sezonun yeniden düzenlenmesini ve daha geniş bir takvime yayılmasını görmeyi arzu ediyorum. Şu anda Premier League, ağustos ayında başlıyor ve mayıs ayında sona eriyor. Ancak yaz maçlarını ve Dünya Kupası gibi etkinlikleri seven birisi olarak niye bunu sürekli hale getiremiyoruz ve tüm yazı da kapsayacak daha geniş bir futbol takvimi hazırlayamıyoruz bilemiyorum. Görmek istediğim bir diğer yenilik ise “Bağımsız Süre Tutma” (Independent Time Keeping) adını verdiğim bir değişiklik. Bu değişiklik hakemlere de yardımcı olacak bir özellik. Şu anda hakemler her maçın sonuna genellikle 2, 3 veya 5 dakika ekliyorlar ve bu neredeyse tamamıyla tahmini bir şekilde yapılıyor. Hakemler zaten sahadaki en meşgul insanlar ve bağımsız başka bir mekanizma ile süre tutma sağlansa, maç süreleri çok daha adil ve gerçekçi olabilir. Bu noktada, topun gerçekten oyunda kaldığı süre yani “Saf Süre” de önem kazanıyor. Premier League’de 90 dakikalık maçlarda saf süre şu anda 58 ila 60 dakika civarındadır. Dolayısıyla örneğin top her dışarı çıktığında veya oyun durduğunda oyun süresini durduran bağımsız süre tutma mekanizması olsa, her maçın sonuna ne kadar eklenmesi gerektiğini de net olarak bilebiliriz. Bir golün atılması yalnızca 20 saniye sürebiliyor, bu yüzden kesinlik çok önemli. Ayrıca büyük liglerdeki tüm takımların, özellikle de VAR uygulanan tüm maçlarda stadyumlarına dev ekran koymasının zorunlu hale getirilmesi de önerebileceğim bir değişiklik. Böylece seyirciler maç içerisindeki tüm kararları çok daha net görebilecekler.Yine taç atışlarının yeniden düzenlenmesi de görmek istediğim bir değişiklik zira şu anda taç atışı kullanan takım aslında sahada 1 kişi eksik kalıyor. Taç atışı kullanan bir oyuncu, kaleci hariç 9 takım arkadaşından birisine pas vermeye çalışırken rakip ise yine kaleci hariç sahada 10 kişi ile pozisyon alıyor.” Katılımcılardan gelen bir başka soru ise David Dein’in ekip çalışmasına bir örnek verip veremeyeceği üzerineydi. Dein, ekip çalışması ve başarı üzerine vereceği örneğin Bilgi Üniversitesi etkinliğinde ilk defa anlatacağı bir anısı olduğunu söyledi ve şu ifadeleri kullandı:

“2003 – 2004 sezonunda Arsenal takımı olarak oynadığımız 49 maçta yenilmeyen bir takımımız vardı. Yıllar sonra, Brezilya’da düzenlenen 2014 Dünya Kupası esnasında ben de bir akşam yemeği daveti veriyordum ve 10 yıl önceki o yenilmez takımın üç üyesiyle, Edu, Silvinho ve Silva ile aynı masadaydık. Gilberto Silva’ya dönüp bana biraz o takımdan bahseder misin, sizi özel yapan neydi dedim. Gilberto Silva da her maç öncesinde aynı dizilim ile tek sıra halinde tüneldeki yerlerini aldıklarını ve her oyuncunun sahaya çıkmadan hemen önce arkasındaki takım arkadaşına dönüp “Hadi bu işi bitirelim” şeklinde başıyla onaylayan bir işaret yaptığını söyledi. Sonra hep beraber dönüp rakip takım oyuncularına baktıklarında gözlerinde sadece korkuyu görüyorlarmış. İşte bu takım oyunu ve ekip çalışmasının en çarpıcı örneklerinden birisi.”

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.