İYİ Parti'nin Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de düzenlenen partisinin grup toplantısında basın ve yayın yolu ile halkı kin ve düşmanlığa aleni tahrik etme suçlamasından yargılanmış olan davada tahliyesine karar verilen Zafer Partisi'nin Genel Başkanı Ümit Özdağ için geçmiş olsun dileklerini iletti ve şöyle söyledi: "Fakat belirtmeliyim ki, hukuka aykırı bir tutuklamanın ve aylar süren hak kaybının tahliye ile sonuçlanmasından çok, Ümit Özdağın Silivri’den kurtulmasına sevinç duyuyoruz. Aramıza tekrar hoş geldin Ümit. Siyasi tarih, bu tutuklamanın birçok yönünü ele alacak ve sorgulayacaktır. Neyin amaçlandığını, neye hizmet ettiğini ve hangi stratejilerin barındırıldığını kesinlikle değerlendirecektir. Hürriyet, bir lütuf değildir; keyfi bir durum da söz konusu değildir ve kesinlikle bir piyango da değildir. Bu durum, bu döngünün sona ermesi gerektiğini gösteriyor. Bunu birlikte başaracağız. Kurulan tuzakları boşa çıkaracak, zalim devlet zihniyetinden kurtulup adil devletin temellerini birlikrte atacağız."
Sonrasında, Dervişoğlu bölgede meydana gelen olaylara değinerek, Türkiye’nin etrafının bir ateş çemberi olduğunu ifade etti ve "Neredeyse kafamızın üzerinde füzelerle savaş uçakları uçuyor. Ancak bu konuşmama, bu hafta sonlanacak 2024-2025 eğitim öğretim yılı dolayısıyla eğitim davamızla başlamayı tercih ediyorum. Çünkü, üstümüzden geçen füzeler, savaş uçakları ve istihbarat ile iletişim ağlarına baktığımızda, iki ülke arasındaki teknolojik farklılığı gözlemlememiz gerekiyor. Dünyanın gidişatını ve bunun ülkeler, milletler, toplumlar ve bireyler üzerindeki etkisini incelemeliyiz. İlerlemenin, kalkınmanın, modernleşmenin ve çağdaşlaşmanın ne tür isimleri olursa olsun, 21. yüzyılın ilk çeyrek dilimi geride kalmışken, bugün neredeyiz ve yarın nereye gideceğiz? Bu sorular olmadan siyasetin bir anlam ifade etmesi mümkün değildir. Hem bugün hem de yarın önemli olan bu sorudur. Cevap ise nesillerimizi ve çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimizle ilgilidir. Bu, en büyük ve en hayati milli davalarımızdan biridir," dedi. Müsavat Dervişoğlu, Türkiye'de yedi yıldır devam eden bir ekonomik krizin bulunduğunu dile getirirken şu ifadeleri kullandı: “Mutfaklardaki bitmeyen ateş ve bunun en önemli bir parçası maaşların sadakaya dönüşmesi. Ülkede asgari ücret, yoksulluk ve korkutma politikalarının temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Çünkü Erdoğan dönemi Türkiye'sinde asgari ücret istisna değildir, kural olmuştur. Belirtilen kural çerçevesinde, çalışanların yüzde 80'i asgari ücretle çalışmakta ya da bu seviyenin çok yakınında maaş almaktadır. Şu anda uygulanan asgari ücret 22 bin 105 lira. Ocak ayından bu güne çalışanların alım gücü yarı yarıya düşmüştür. Mayıs ayından itibaren asgari ücret açlık sınırı rakamının yaklaşık 3 bin 500 lira altında kalmıştır. Eğer maaş seviyeleri böyle devam ederse, yılın sonuna kadar asgari ücretle açlık sınırı arasında oluşan fark tam 8 bin TL'yi bulacaktır. Burada bir insanlık dramının söz konusu olduğunu belirtmek gerekir. Asgari ücretlerin gözden geçirilmesi ve yeniden belirlenmesi son derece önemlidir ve acil olarak gereklidir. Bu güncelleme gereksinimini ilk kez İYİ Parti olarak bizler dile getirdik. 2025 yılına yönelik asgari ücretle ilgili talebimiz 28 bin TL olmuştur. Eğer yüzde 21'lik enflasyon hedefinde bir kayma olursa, bu rakamın temmuz ayında güncellenmesi gerektiğini belirttik. Bugün enflasyon hedefi sırasıyla yüzde 24 ve ardından yüzde 29'a yükselmiştir. Bu durumda neredeyse yarı yarıya sapma yaşandığı görülmektedir."

Sonrasında, Dervişoğlu bölgede meydana gelen olaylara değinerek, Türkiye’nin etrafının bir ateş çemberi olduğunu ifade etti ve "Neredeyse kafamızın üzerinde füzelerle savaş uçakları uçuyor. Ancak bu konuşmama, bu hafta sonlanacak 2024-2025 eğitim öğretim yılı dolayısıyla eğitim davamızla başlamayı tercih ediyorum. Çünkü, üstümüzden geçen füzeler, savaş uçakları ve istihbarat ile iletişim ağlarına baktığımızda, iki ülke arasındaki teknolojik farklılığı gözlemlememiz gerekiyor. Dünyanın gidişatını ve bunun ülkeler, milletler, toplumlar ve bireyler üzerindeki etkisini incelemeliyiz. İlerlemenin, kalkınmanın, modernleşmenin ve çağdaşlaşmanın ne tür isimleri olursa olsun, 21. yüzyılın ilk çeyrek dilimi geride kalmışken, bugün neredeyiz ve yarın nereye gideceğiz? Bu sorular olmadan siyasetin bir anlam ifade etmesi mümkün değildir. Hem bugün hem de yarın önemli olan bu sorudur. Cevap ise nesillerimizi ve çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimizle ilgilidir. Bu, en büyük ve en hayati milli davalarımızdan biridir," dedi. Müsavat Dervişoğlu, Türkiye'de yedi yıldır devam eden bir ekonomik krizin bulunduğunu dile getirirken şu ifadeleri kullandı: “Mutfaklardaki bitmeyen ateş ve bunun en önemli bir parçası maaşların sadakaya dönüşmesi. Ülkede asgari ücret, yoksulluk ve korkutma politikalarının temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Çünkü Erdoğan dönemi Türkiye'sinde asgari ücret istisna değildir, kural olmuştur. Belirtilen kural çerçevesinde, çalışanların yüzde 80'i asgari ücretle çalışmakta ya da bu seviyenin çok yakınında maaş almaktadır. Şu anda uygulanan asgari ücret 22 bin 105 lira. Ocak ayından bu güne çalışanların alım gücü yarı yarıya düşmüştür. Mayıs ayından itibaren asgari ücret açlık sınırı rakamının yaklaşık 3 bin 500 lira altında kalmıştır. Eğer maaş seviyeleri böyle devam ederse, yılın sonuna kadar asgari ücretle açlık sınırı arasında oluşan fark tam 8 bin TL'yi bulacaktır. Burada bir insanlık dramının söz konusu olduğunu belirtmek gerekir. Asgari ücretlerin gözden geçirilmesi ve yeniden belirlenmesi son derece önemlidir ve acil olarak gereklidir. Bu güncelleme gereksinimini ilk kez İYİ Parti olarak bizler dile getirdik. 2025 yılına yönelik asgari ücretle ilgili talebimiz 28 bin TL olmuştur. Eğer yüzde 21'lik enflasyon hedefinde bir kayma olursa, bu rakamın temmuz ayında güncellenmesi gerektiğini belirttik. Bugün enflasyon hedefi sırasıyla yüzde 24 ve ardından yüzde 29'a yükselmiştir. Bu durumda neredeyse yarı yarıya sapma yaşandığı görülmektedir."