John Kerry | Trump dünyaya dört yıl kaybettirdi

Beyaz Saray'ı olaylı bir süreçle görevi terk eden Donald Trump'ın, insanlığın omuzlarına bıraktığı küresel kirlilik kalıcı hale gelecek mi?

04 Şubat 2021 Perşembe 10:43
John Kerry | Trump dünyaya dört yıl kaybettirdi






John Kerry | Trump dünyaya dört yıl kaybettirdi

Kadriye KOCA

Donald Trump’tan sonra olaylı bir süreçle görevi devralan ABD Başkanı Joe Biden’ın ilk işi  küresel ısınmayı yüzde 2 civarında tutmayı hedefleyen 2016 Paris iklim anlaşmasını imzalamak oldu. 

Trump küresel iklim krizine inanmadığı için Amerika’nın Paris İklim Anlaşmasına uyma kararını askıya almıştı. Ancak iktidarda olduğu yıllarda çevre konularını arkaya atan Trump gerek ülkesine gerek dünyanın geri kalanına çevre ve iklim kriziyle mücadele etmek için dört uzun yıl kaybettirdi. 

Ayrıca Barack Obama zamanında taahhüd edilen BM Yeşil İklim Fonu’na ABD tarafından verilmesi gereken 2 milyon dolar desteğin aktarılması Trump tarafından engellendi. 

Joe Biden'ın ilk icraatlarından biri de, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın ayrıldığı Paris İklim Anlaşması'nı yeniden imzalayıp yürürlüğe sokmak oldu.

Biden'ın İklim Değişikliğiyle Mücadele Özel Temsilcisi olarak atadığı deneyimli bir siyasetçi olan John Kerry, ilk demecinde Glasgow'da düzenlenecek iklim zirvesinin 'çok mühim' olduğunu söyledi:

ABD'nin iklim Değişikliği Özel Temsilcisi John Kerry, Birleşik Krallık'ta kasım ayında düzenlenecek BM İklim Zirvesi'nin dünyanın çevre sorunlarının üstesinden gelebilmesi için 'son şansı' adeta ‘köprüden önceki son çıkış’ olduğunu belirtti. 
Kasım ayında İskoçya, Glasgow'da düzenlenecek COP26 zirvesine onlarca dünya lideri katılacak.

Kerry, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın iklim değişikliği sorunuyla ilgili yapılan uyarıların hiçbirine inanmadığı için çevre kriziyle mücadelede son dört yılın kayıp olduğunu ifade etti.

Amerika ve Amerika’nın bütün stateji üreten plan ve gelecek hesapları yapan birimleri küresel ısınma ve olası çevre felaketlerine tedbir ve çözüm için kolları sıvamış durumdalar. Planlar yenileniyor, risk tarımları sıcak bir dünya öngörülerek yeniden tanımlanıyor. Buradan yola çıkarak yeni koltuğa oturan  ABD Başkanı Joe Biden da iklim değişikliğiyle mücadelede adımların belirlendiği bir dizi kararnameyi hemen imzaladı.
Biden'ın imzaladığı kararnameler arasında, kamuya ait federal arazilerde yeni petrol ve doğalgaz işletim sözleşmelerinin dondurulması, rüzgar enerjisi üretiminin 2030'a kadar iki katına çıkarılması, fosil yakıtlara sağlanan devlet desteğinin azaltılması da yer alıyor.

İklim Krizi ile mücadelede kararlılık ‘Siyasi İrade’

İklim haberleri, yüksek sıcaklar, kuraklık, seller, mevsimlerin değişen döngüsü, yaban hayatın yokoluşu, nesli tükenen hayvanlar, gıda güvenliği, orman yangınları, toprağın verimsizleşmesi, iklim mültecileri, okyanusların yükselmesi ve şehirlerin sular altında kalması, bazı bölgelerde okyanusların adaları yutması, buzulların erimesi…. Bütün bunlar her gün daha fazla etkilerini konuştuğumuz ve haberlerde yer alan hususlar haline geldi. 
Artık iklim krizi çok ötemizde değil… bilakis çok yakınımızda…. Salgın hastalıklar, su savaşları, iklim değişikliğinin getirdiği sosyal eşitsizlik, dünyanın varsıl ülkelerinin bile karşı karşıya kalacağı mülteci sorunu, belli bölgelerde sıcak hava dalgaları ve bunun getireceği sağlık sorunları…. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre dünya kamuoyunun üçte ikisi iklim değişikliğinin dünyadaki en önemli ve öncelikli sorun olarak insanoğlunun karşısında durduğunu belirtiyor. 

Yani insanın önünde koca bir ‘dünyayı kurtarma’ sorunu var… Aslında dünya ile birlikte kendini de… Çünkü yaşanılmaz bir dünya en çok insanoğlunu vuracak… O çok bel bağladığımız uzaklar, koloniler kurmayı hayal ettiğimiz uzay boşluğu bile bizden çok uzaklarda.
 
Bundan hareketle artık Amerika ve Avrupa’nın bütün kamu otoritelerinden her geçen gün şiddeti artarak devam eden iklim krizi için çeşitli önlemler ve düzenlemeler yapıldığı haberleri geliyor.
 
Fosil yakıtlarını –bilhassa kömürü-en çok kullanan ülke nüfusu ve coğrafi büyüklüğü ile Çin. Dünyanın fabrikası olarak bilinen Çin’in Paris İklim Anlaşmasının şartlarını yerine getirmesi üretimini daha çevreci hale dönüştürmesi kuşkusuz Anlaşmanın hedeflerine ulaşılmasını sağlayacak.
 
Şuanda hiçbir ülke anlaşma şartlarına göre ulaşması gereken hedeflere yönelik sorumluluklarını yerine getirmiş değil. Bilim adamlarının dediğine göre 1.25 derecelik küresel ısınma gerçekleşti. Bir aksiyon alması gereken insanlar, üretim bandındaki gerek teknik gerek siyasi karar alıcılar yeşil ve temiz üretim sistemlerine geçilmezse yüzyılın sonunda bu küresel ısınmanın 5-6 dereceye çıkabileceği bildiriliyor. Burada sorun karşısında insanoğlunun nerede dur diyeceği, neyi ne kadar dönüştüreceği, alışkanlıklarından ve yaşam tarzından nasıl vazgeçeceği, ekonomik büyümenin çevre etkisini nasıl azaltacağı, mülteci sorununa nasıl insani çözüm bulacağı...

‘Yaşanmaz bir dünya’ ya da ‘daha geç olmadan’

Ne yaparsak yapalım bizi artık sıcak bir dünya bekliyor, bu sıcaklığın olası etkileri ise bizim ve bilim adamlarının sandıklarından çok daha farklı ve ölümcül olabilir. Fosil yakıtlarıyla sanayisini sürdüren ve çevreye bol bol karbon salımı yapan ülkeler bu çevresel etkinin faturasını hem kendileri ödeyecekler hem bütün dünyaya ödetecekler. 

Artık küresel ısınma veya iklim krizi ‘çok uzak’ değil, etkilerin her gün yaşıyoruz. Kar yağmadı, sular azaldı, barajlar boş, ürünler yetişmedi, ürün kalitesinde düşüş yaşandı, seller seraları vurdu, iklim mültecileri komşu ülkelerin kapısına dayandı, salgın hastalıklar arttı, plastikler okyanusları mahfetti.... ve daha uzun uzun etkileri sayılabilir... Bunlar artık her gün yaşadığımız gerçekler... 
Sanayileşmiş dünyanın fosil yakıtlarından kurtulması ve 2020’lerin sonlarına doğru –yani kısa süre içinde-yeşil enerji ve daha az karbon salınımı üretim sistemine geçmesi gerekiyor. Avrupa’da bu adımlar hızlıca atılmakta ve mevzuat düzenlemeleri de buna göre yapılmaktadır. Yoksa bütün dünya için çok geç olacak.. Gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerin ise bu şekilde düzenleme yapmaları-dönüşüm için para gerektiğinden- o kadar kolay değil. Tahminler bugün az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri iklim krizinin daha çok vuracağı şeklinde... Yani Hindistan’ın büyük bölümü iklim sıcaklığından ve bunun sonuçlarından etkilenecek, Ortadoğu ve Basra Körfezi için de aynı tehlike sözkonusu. 

Aslında en başta dünyanın fabrikası olan Çin’in kömür yakıtını bırakıp yeşil enerjiye geçmesi gerekir ki, karbon salınımını azaltsın ve çevresel etkiyi düşürsün, ancak Çin’in bu konudaki politikaları o kadar açık ve net değil. Çin’in dünyanın heryerine saldığı karbon emisyonundan bütün dünyanın etkilenmesi söz konusu. Az gelişmiş ülkelerin iklim kriziyle başa çıkacak ekonomik ve altyapısal güçleri yok. 
Karbon emisyonunun azaltılmaması durumunda küresel ısınmanın 5 veya 6 dereceleri bulabileceği ve bunun da yerkürenin pek çok yerini yaşanmaz hale getirebileceği öngörülüyor. 

Fortheplanet: Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylamaması potansiyel sonuçlar doğurabilir

Türkiye Paris Anlaşması'nı imzalamasına rağmen uygulamaya koymak için TBMM’de onaylaması gerekiyor. Türkiye anlaşmayı onaylayıp gerekli bilimsel önlemleri almalı.

Yakın zamanda Türkiye için hem NASA hem Fortheplanet, kuraklık ve yeraltı sularının çekilmesi uyarısı yaptı. Ülkemizin büyükşehirlerini su kıtlığı ve sıcaklık dalgaları bekliyor. Bu son on senede bütün emisyonumuzu düzeltmez ve üretim biçimimizi yeniden ele almazsak Akdeniz ve yakınındaki şehirleri yaşanmaz yerler olarak terketmek zorunda kalabiliriz. Bilimsel uyarıları ciddiye almak hem bizim topraklarımızı hem ülkemizin geleceğini kurtarabilir. Ülkemizin verimliliği ve bitki çeşitliliği ile övündüğümüz topraklarına, buğday yetişen yerlerine veda etmek, insanımızın yaşadığı büyükşehirlerin araç, asfalt sıcaklığı ve kalabalıklarla artan ısı dalgalarıyla boğuşması ve barajlarımızda suların çekilmesi karşı karşıya kalacağımız ve geri dönüşü olmayan zorluklar olabilir.  

Artık iklim krizi uzakta değil yakında, şehirde köyde tarlada evimizde haberlerde ve siyasilerin karar süreçlerinde daha fazla yer alacak.. Bu konuda bilimsel yayınlar daha çok yapılacak. 

Ülkemizde yakın zamanda yayınlanan New York’ta çeşitli kuruluşlarda yardımcı editörlük ve yazarlık yaparak çalışan yazar David Wallace-Wells’in Domingo Yayınları'ndan Ebru Kılıç’ın çevirisiyle çıkan  ‘Yaşanmaz Bir Dünya’ kitabı küresel ısınma sonrası dünyayı bekleyen tehlikeler üzerine yapılan bilimsel çalışma ve araştırmaların sonuçlarını okuyucusuyla paylaşıyor. 

Dünyada ekonomiler, demokrasiler ve yönetim şekilleri değişecek. Norveç’te daha şimdiden elektrikli araç sayısı satışı fosil yakıtlı araç satışı sayısını geçmiş bulunuyor. Belki konuşulan ‘karbon vergisi’ hayata geçerek ekonomik krizler ve çevresel etkiler aşılmaya çalışılacak. 

Birkaç yıl önce Beyoğlu sokaklarında 6. Kitlesel yokoluş başladı yazısı görmüştüm birkaç sokağı bu yazılarla doldurmuşlardı, elektrik direklerine duvarla yazmışlardı. Bazı bilim adamları bunun 6.Kitlesel yokoluşun başlangıcı olarak tanımlıyorlar. Kutsal kitaplarda ‘kıyamet’ vurgusu var; bu durum ‘kıyamet’i çağrıştırıyor. Ancak bu bizim elimizle doğaya verdiğimiz zararlardan oluşuyor....Burada insani etkiyi her zaman hesaba katmak zorundayız. 

Bu hesapta tavrı, tutumu ve aksiyonu bilinmeyen tek unsur ‘İnsanoğlu’. O insan elinden çıktığını bildiğimiz bu küresel kirliliğe karşı nasıl bir tavır alacak? Eylemlerinin çevresel etki sonuçlarını öngörüp en aza indirmek için gerekli düzenlemeleri yapacak mı?

İnsanoğlunun Tabiatla uyum içinde yeni bir medeniyet kurması gerekiyor. Kuşkusuz buna kafa yoran ülkeler lokomotif olacak, daha az zarar görecek, insanlarına daha yaşanılır bir dünya sunacak... 

Bu konuda gerekli tedbirleri almayan ülkeler ise vatandaşlarını başka ülkelere mülteci olmak zorunda bırakacak, çağlar boyu kan döküp aldığı topraklarını verimsizlik ve sıcaklık; seller ve depremler yüzünden terk etmek zorunda kalacak.... Dünya bankasının tahminlerine göre 2050’de mülteci sayısı ortalama 150 milyonu bulacak. 
Ülkemizin kaderi, sel altında kalan şehirler, temel gıda maddelerini karşılayamayan insanlar, depremler, verimsiz topraklar, büyükşehirlerde su kıtlığı, sıcak hava dalgaları, salgın hastalıklar, daha çabuk çıkan ve daha kolay yayılan yangınlar, denizleri kirleten plastikler, toprağı öldüren kimyasallar ve tarım ilaçları, su savaşları ve bunların getirdiği toplumsal eşitsizlikler, siyasi istikrarsızlıklar, iç savaşlar vs.....

Türkiye’de karar alıcıların çevre için ‘Çok Geç Olmadan’ demeleri ve bu kararlara imza atmaları gerekiyor. 

Tıpkı göreve gelir gelmez çevre için umut verici kararnameleri imzalayan ABD Başkanı gibi.....

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.