9390,51%1,20
38,74% 0,39
43,40% 0,27
4146,90% 1,06
6711,63% -0,27
Yükseköğretim Kurumu'nun 11 Şubat 2022 tarihinde internet sitesinde; ‘2022 Yükseköğretim Kurumları Sınavından (YKS) itibaren ön lisans ve lisans programlarını tercihte 150 ve 180 olan TYT ve AYT baraj puanları uygulaması kaldırılmıştır…..
Temel Yeterlilik Testi'nin 135 dakika olan sınav süresi, 30 dakika artırılarak 165 dakika olarak uygulanacaktır’ açıklaması yapıldı. Bu açıklama ile tercih yapma hakkı kazanmak için üniversiteye girişte belli bir başarı kriteri getiren baraj puanı uygulaması kaldırıldı. Artık hiçbir puan sınırı olmadan öğrenciler tercihlerini yaparak üniversite kontejanlarına yerleşebilecek.
Her şey TEOG denilen ortaokuldan liseye geçişte uygulanan sınav sisteminin kaldırılması ile başladı. Anadolu liselerine belli puanlarla giren öğrencilerin yaygın bir çoğunluğu artık çevrelerinde en yakın Anadolu liselerine coğrafi konumuna göre kayıt yaptırdı. Bu Anadolu liselerinde oluşan sınıflar aynı ilerleme kapasitesine ve çalışma azmine sahip öğrencileri aynı sınıfta toplayamadığı için liselerde genel eğitim düzeyinin düşmesini beraberinde getirdi. Genel sınav ile alınan puanlarla oluşturulan Anadolu liseleri gitti yerini coğrafi yakınlığa göre yerleştirmeler yapıldı ve Anadolu lisesine ayak basmaması gereken çocuklar o sıraları doldurdu, akranlarının daha iyi eğitim almalarını engelledi, dersleri sabote etti, hocalara kafa tuttu.
Bu şekilde devam eden eğitimde bu öğrenciler 2022 Yükseköğretim Sınavı aşamasına geldi. Bu sene ilk defa TEOG’suz yetişen nesillerin üniversite kapısında başarısı ölçülecekti, Ortaöğretimde yapılan eğitimin kalitesi Yükseköğretim sınavında daha açık olarak ortaya çıkacaktı. Ancak Yükseköğretim Kurumu yaptığı açıklama ile sınav barajını kaldırdığını duyurdu.
Türkiye'nin bir adaletsizlikler ülkesi olduğunu söylemeye bile gerek yok sanırım. Bir eğitimci kıyasıya çocukları sınavlarla strese sokuyoruz eleştirileri yapılırken Türkiye’de en adil uygulama sınav sistemidir’ derdi. Çünkü sınav sistemi çalışan çocuğu öne çıkarır, zekasını başarısını sorumluluk duygusunu geliştirir, öğrenciler arasında adil bir ilerleme sağlar. Hele merkezi sınavlar seçme ve yerleştirme noktasında herkeste daha bir güven oluşturur, 'Hazırlık şartları farklı olsa da' toplumun her kesiminden çocukların başarılı olmalarının önünü açar.
Ancak sınavların kaldırılması başarı kriterlerinin düşürülmesi herkesi birbiriyle eşitleyen çalışan ve çalışmayanı aynı kefeye koyan aynı üniversiteye aynı sınıfa koyan bir sistem güven vermez, en önemlisi de aynı yerde hakkederek okuyan herkesin emeğini değersizleştirir, diplomasını kağıt parçasına dönüştürür.
Teog’un kaldırıldığı sene coğrafi yakınlık nedeniyle liselere doldurulan ve liselerde doğru dürüst eğitim görmeyen bir nesil 2022’de YKS kapısına dayandı. Yetkililer bunu görmüş olacaklar ki bu sene barajı kaldırdıklarını 'Bütün öğrencilerin tercih yapacaklarını ve istedikleri bölümlere yerleşme imkanlarını olduğunu' duyurdular. Çünkü baraj kalkmasa bu öğrencilerin lisede alması gereken barajı geçecek kadar bir eğitim almadığı rakamlarla daha net ortaya çıkacaktı. Kamuoyu barajı geçemeyen öğrenci sayısını bilecekti. Şimdi böyle bir sayı oluşmayacak, kimsenin haberi olmayacak, öğrenci tercih yapacak, yükseköğretimin boş kontejanlarını dolduracak, aile çocuğum okuyor sanacak, genç işsizlik görünmeyecek, vakıf üniversiteleri öğrenci devşirmeye devam edecek.
Geçen sene üniversite sınavına başvuran sayısı 2 milyon 607 bin 715 kişi idi. Bunların 1 milyon 627 bin 539 kişi barajı geçerek üniversite kontejanları için tercih yapabilme hakkı kazandı ve puanına göre yerleştirildi. 789 bin öğrenci barajı geçemedi. 1 milyon 200 bin kişinin Alan Yeterlilik Sınavı puanı hesaplanmadı. Yükseköğretimde boş kalan kontejanların oranı yüzde 14. Bunlar sadece vakıf üniversitelerinde değil Anadoludaki doğru dürüst eğitim verilmeyen ama açılmış bulunan üniversiteler ve bölümler için de geçerli.
Lise eğitimi sorunlu ve temel lise eğitimini alamayan öğrencilerin bir anabilim dalında üniversitelerde olması oradaki kaliteye katkı yapmayacağı gibi hocaların işini zorlaştıracak, diğer öğrencilerin seviyesini aşağı çekecek, eğitim kalitesini sabote edecek.
Akademik bilgi ve birikime yakın olmayan ve lise temeli almamış öğrenci sırf kontejanlar boş kalmasın yapılan Yükseköğretim plansızlıkları ortaya çıkmasın görevlendirilmiş yetkinliği kendinden menkul akademisyenler öğrenci bulabilsin diye sınavda varlık gösteremeyen bu öğrencilere üniversite kapısı açılacak, mezun olmaları sağlanacak. Ondan sonra kimse üniversite diplomasının bir anlam ifade ettiğini iddia etmesin, diploma kağıt parçasından öteye geçemeyecek, işsizler ordusu yetişecek.
Her konuya makyevelist yaklaşımlarla bakanlar bunun getirdiği sonuçları ya görmüyor, ya görmek istemiyor. Türkiye’de birkaç seneye kadar eğitimin hiç anlamı kalmayacak, kaliteli eğitim bulunmaz bir hale gelecek, bu kaliteli mühendis, kaliteli doktor, kaliteli fizikçi, kaliteli matematikçi bulunmaması anlamına da gelecek. Bu barajı geçemeyen ancak geçmiş gibi davranarak üniversiteleri doldurduğumuz nesil ile birlikte üniversitelerin dolayısıyla ülkemizdeki eğitimin tabutuna son çivi de çakılacak. Hepimize geçmiş olsun… Ondan sonra muasır medeniyet seviyesi, AB kriterleri, insan hakları gibi kavramlar hayal olabileceği gibi kişi başı gayri safi milli hasılada da gelişmiş ülkeler seviyesine yükselmek hayal olacak.
Stadyum doldurur gibi üniversite doldurmayı marifet sanarak yola çıkan bazı yandaşlar ‘üniversiteler boş öğrenciler açıkta kalmayacak’ diyerek yapılanları savunmaya kalksalar da bu kararın ciddi eğitim kayıpları ve ülke için geriye gidiş olduğunu saklamaya çalışıyorlar. Birkaç özel üniversite ağababaları da daha kolay öğrenci kaydı yapabilmek için barajın kaldırılması ve her öğrencinin tercih yapabilmesine destek oluyor. Eğitim değil ticarethane işletenlerin böyle taleplerinin olması her öğrenciyi para olarak görenlerin eğitimi önemsemeden diploma satması çok şaşırtıcı bir durum değildir. Ancak Yükseköğretimin namusunu kurtarmak için baraj kalmalı asgari seviye korunmalıydı. Ülkede eğitim kaybının bu derece hızlı şekilde aşağıya gitmesi bir zaman sonra ülkeyi yaşanmaz duruma getirir, diplomaları değersiz hale sokar, Avrupa ve Amerika bizim ülkenin diplomalarını ve eğitim sistemini sorgular hale gelir ve diploma denkliğini kabul etmez.
YÖK’ün aynı tarihli açıklamasında bazı programlardaki başarış sırası koşulunun devam ettiği duyuruluyor. Tıp, diş hekimliği, eczacılık, hukuk, mimarlık, mühendislik ve öğretmenlik programlarını tercih edebilmek için gerekli olan en düşük başarı sırası koşulu uygulanacak olup onlardaki başarı sırası da maalesef gerekli rekabeti oluşturacak kadar yüksek sıralamalarda değiller. Böyle olunca gençler, aileler, ve toplumun diğer kesimleri ülkedeki üniversitelerin itibarsız kurumlar olduğunu üniversite mezunu olmanın derde deva olmadığını, işsizliği azaltmadığını, sosyal statü yükselmesi sağlamadığını anlayacak ve yakın gelecekte gençler üniversite eğitimden kaçar hale gelecek. Şimdi ne olursa olsun doldurduğunuz üniversitelerin yarın kimse yanından geçmek istemeyecek. Üniversiteler öncelikle vakıf üniversitelerinden başlayarak kapısına kilit vurulacak. Güven kaybı ile birlikte sosyo-ekonomik getirisi olmayan kurumlara velilerde para harcamak istemeyecek. Yükseköğretimin geleceği tehlikede olacak. Ülkede eğitim ayaklar altında olacak, yavaş yavaş eğitim kalitesizliği ülkenin her yerine yayılarak suç oranlarında artış, işsizlik ve toplumsal huzursuzluk olarak geri dönecek.
Bugün atılan bir adımın etkileri belli bir zaman sonra kendini gösterecek, işte o gün geldiğinde ‘neden böyle’ dememek için bunu tarihe not düşelim dedik. Bizden söylemesi…..