Kenan Doğan, Rafael Sadi'ye Aleviliği anlattı: Araba-Farsa özenmeyiz

Gazeteci Rafael Sadi sordu, Anadolu Alevi Kültürünü Tanıtma Derneği Başkan Yardımcısı Kenan Doğan cevapladı. İşte o röportaj

09 Mart 2017 Perşembe 02:49
Kenan Doğan, Rafael Sadi'ye Aleviliği anlattı: Araba-Farsa özenmeyiz






Kenan Doğan, Rafael Sadi'ye Aleviliği anlattı: Araba-Farsa özenmeyiz

Rafael Sadi; Birbirimizi tanımak için sizi de okurlarımızın tanıması için aşağıdaki soruları cevaplandırabilirseniz memnun olurum.

Kendinizi tanıtırmısınız?
Şeriatmedari:’Türkiyedeki Alevileri ya sünnileştirin yada bize bırakın şiileştirelim’ demiş olması da tesadüfi olmasa gerek ...

İnancınız aslında Türk yasaları çerçevesinde çok önemli olmazsa da belli bir kesim inanç sahiplerini temsil etmekle ilginiz olması açısından inancınıza hürmetlerimle lütfen bu konuda da mümkün olduğunca kısa ancak detaylı bir izahat verirseniz yararlı olacaktır.

Bu iki sorunun cevapları doğrultusunda başka soruları da tarafınıza ileteceğim bu şekildeki bir mailleşme süreci ile söyleşimizi idame ettireceğiz.


Kenan Doğan; Rafael bey iyi günler
Kısaca tanıtacak olursam, Erzurum doğumluyum aslen Şıh Hasan Ocağı'ndanım, lise yıllarıma kadar bursada ikamet ettim, yüksek öğretimime İzmir'de Dokuz Eylül İşletme Fakültesi'nden mezun olup, özel sektörde finans departmanında iş tecrübesine sahip olup, çeşitli alevi kurumlarında gönüllü olarak eğitmenlik, görevlerde bulunmuş olup hali hazırda Anadolu Alevi Kültürünü Tanıtma Derneği yönetiminde başkan yardımcısıyım.

Bildiğiniz gibi mevcut Türkiye Cumhuriyeti yasaları karşısında herkes kendi dini inanç ve itikadını inandığı gibi yaşama ve söyleme hakkına sahiptir, bizde bu demokratik hakkımızı kullanarak Alevi inanç ve itikadı doğrultusunda örgütlenerek halkımıza iştahlarımıza (yolumuza) uygun bilgi ve eğitim faaliyetleri vermekteyiz. Bu bağlamda bir çok cemevi ile iştiharelerde (görüşmelerde) bulunup, ehli sünnet itikadına (Sünni inancına)  ait cemaatler tarafından da takip edilmekteyiz..

Derneğimiz tıpkı inancımız da olduğu gibi etnik bir ayrımcılığı reddeder temeli insan sevgisi üzerine kurulu 800 yıllık bir Anadolu islam ahlakının varisiyiz. Geniş ve kalabalık topluma ait bi topluma ait Alevi islam öğretisinin sadece ülkemiz değil tüm dünya ya da bir çerağ (Işık ) olması ümidindeyiz. İçinde bulunduğumuz dağınıklık ve bilgi kısıtlılığına karşın ciddi bir duruşumuz var..

R.S.: Türkiye'deki Alevi nüfüsu ne kadardır? Bu konuda bir istatistiki bilgi veya resmi kayıt varmıdır?

K.D.: Rafael bey Alevi nüfusuyla ilgili veriler net olmamakla birlikte , araştırma firmaları bu konuda farklı rakamlar verse de 12 milyon ve 15 milyon olduğuna dair sunumları olmuştur. Doğu illerinde nüfus yoğunluğumuz olduğu kadar metropollere göç etmiş gerek cemevleri gerek sivil toplum örgütleri etrafında örgütlenmelerle başta İstanbul olmak üzere yurt dışında Almanya başta olmak üzere geniş bi coğrafya da Alevi nüfusuna rastlamak mümkündür.

R.S.: Alevilik her ne kadar Şii inancını temsil ediyor olsa da Türkiye'deki Alevilik (Şiilik) ile İran hatta Suriye'deki Alevilik ile arasında oldukça büyük farklılıklar mevcuttur diye biliyorum.
Uzaktan baktığımız kadarı ile Türkiye Alevileri çok daha ılımlıdır.
Bu farkları sizden duymak isterim. Mesela siz kendinize Şİİ diyor musunuz yoksa Şiiliği Aleviliğin dışında mı tutmayı tercih ediyorsunuz?


K.D.: Aleviliği Şii inancını temsil eden bi inanç değildir Rafael bey, ne Suriye Şiiliği ne de İran veya Lübnan Şia'sının bizim yolumuzla aynı olduğu söylenemez,
Bildiğiniz gibi islami taraflar günümüzde en genel anlamda ehli sünnet (Sünni) ve ehli beyt (12 imamcı) olarak ayrışmışlardır. 12 İmam inancı içerisinde şia, Nusayri, Cafer-i ve Aleviler yer almakla birlikte gerek içtihat gerek se inancsal bağlamda en ciddi çatışmayı yaşadığımız kesim de yine şia olarak görünmektedir, Aleviler kadının taşlandığı bi görüntüyü tasnif eden bir güruh değildir aksine kuran ve ehlibeyt inancı doğrultusunda kendini ve inancını yaşatmaya çalışan farklı bir duruşumuz olduğunu söyleyebilirim, Caferi müçtehitlerden Ayetullah Şeriatmedari:’Türkiyedeki Alevileri ya sünnileştirin yada bize bırakın şiileştirelim’ demiş olması da tesadüfi olmasa gerek ...

ILIMLI TÜRK ALEVİLİĞİ

R.S.: Başka bir deyiş ile Türk Aleviliği daha ılımlı ve Türk geleneklerine daha yakın bir inanç şeklidir diyebiliriz sanırım.
Peki Türk aleviliği ile Sunni inanış arasında farklılıklar nedir ve iki toplum arasında  bir uyuşma sorunu mevcutmudur.?
Bir kesim diğerine nasıl bakıyor?


K.D.: İşte bu konu asıl itibari ile Türkiye'nin adı konmamış asıl sorunudur. Her iki kesimin birbirini bu çağda ve imkanlara rağmen tanımıyor olması sanıyorum ki tarihten gelen yaşanmış kötü tecrübelerin bir sorunudur. Ve bu konuda hala sadece önyargı ve kırgınlıklardan ziyade ciddi bir bilgi kıtlığı ve kirliliği mevcuttur. Anadolu Aleviliği çoğunluğu Türkmen boylarından oluşan içinde Kürt ve Zaza kollarının da olduğu geniş bir kesimdir. Araplığa karşı daima mesafelidir hatta peygamberin torunlarını katledenlerin (Şam valisi Muaviye) ve Araplar olduğunun da fazlasıyla farkındadır. Bu bağlamda ne kıyafet olarak ne de zihniyet olarak asla Araba ve Fars'a özenme göremezsiniz. Oysa Sünni inanç içinde sizinde çok iyi bildiğiniz gibi Arap a benzeyen ve tarikat kıyafetlerini kullanan azımsanmayacak bir kitle var , sebebi ise 'Hz. Muhammed'in hala Arap ırkından olduğunu zanneden' ve Osmanlı'dan kalma Araplara olan saygının giderek özentiye dönüştüğü Araplaşmış islamın taraftarlığıdır. Oysa İran ın 100 yıl öncesi bile yönetimi beşyüz yıldır biz Türkmenler tarafından yönetilmekteydi, yani İran kuzeyindeki Türkmen nüfusun bu kadar etkisiz hale getirilmeye çalışılması da yine bu bağlamda değerlendirilmelidir,

R.S.: İki toplum da birbirine bu şekilde ve olumsuz mu yaklaşıyor yoksa Sunniler Aleviler'e daha bir hınçla mı dolular? Veya Tersi mi?
Bir de  Alevilik konusu sanki günahkarmış gibi bir önyargı mevcut yanılmıyorsam. Hatta bu önyargı nedeniyledir ki  Cem Evleri  Diyanet işlerince  resmen tanınmıyor ve Sunni camiileri kadar bütçeden dini gider alamıyor. Hoş Yahudiler de alamıyor ya, ama konu şu anda Aleviler ne durumda?


Ha bir de genelleme yapacak olursak Aleviler toplum genelinden daha iyi mali imkanlara mı sahipler yoksa  birbirimizden farkımız yok mu? Yahudiler de zengin sanılır ama hepsi değil ben değilim mesela Alevilerde durum nedir?

K.D.;Tüm bu sorunlar tarihin bize aktardığı kötü tecrübeler ve sadece bir savaşın tam 500 yıl önce yapılmış bir savaşın sonrasındaki siyasi kutuplaşmalar, Osmanlı döneminde yapılmış savaş sonrası ciddi bir kara propaganda mevcuttu bu yapılırken şeyhülislamın (dönemin diyanet işleri başkanlığının) insan katline onay veren fetvalar yayınlaması buna en güzel örnektir , dönemin insanlarının eğitim eksikliği  ve vizyonunu da dahil edersek ne kadar etkili olduğunu siz tahmin edin artık, Alevilik günahkar değil de tam olarak inancı islama uymayan bir kitle olarak adlandırılmıştır yıllardır. Günümüze dair gelen mesnetsiz hakaretler veya yakıştırmaların gününüzde artık bir karşılığının olmadığı ortaya çıkmışsa da hala katı bir Sünni kitle bu nefreti körüklemeyi vazife edinmeye devam etmektedirler.
Cem evleri bir ibadethane olarak Alevilerin dini inançlarını yaşadıkları bir kurumdur, cemevi dediğimiz yer kurani tabirle mescittir, mescitte bildiğiniz gibi içinde Allahın adının anıldığı yere denilir. Fakat diyanet tarafından resmî olarak kabul edilmemekle birlikte herhangi bir maddi destek de almamaktadırlar yani halkı  var ama inancı yok göründüğü bir durum ortaya çıkmaktadır. Diyanete bağlı olunmamasını savunan bazı Alevilerde yok değil aslında olayın sosyolojik bir tıkanmışlıktan çok sadece ve sadece siyaseten sömürülmesinden başka bir şey olmadığı da aşikardır.

İktisadi olarak Alevi kesimi alt seviyeyi teşkil eder (oluşturur) bu da genellikle sol siyasetin her kesiminde alevi gençlerinin bu kadar aktif olmalarında etkili olduğuna inanıyorum, eğitim seviyesi yüksek fakat hem işadamlarının hem de akademik kariyer almışlarının başta kendilerine sonra da kendi toplumuna bir faydası yoktur, bunun sebebini soracak olursanız siyasetten bir türlü kurtulup ümmet olmayı başaramamış olması yatmaktadır. Alevilerin dini bir kanaat önderi ve lider çıkaramamış olması ve bu çıkacak olan liderin toplumu arkasına alarak bir güç haline dönüştürülememiş olması henüz adı konmamış bir büyük bir eksikliktir. Çünkü günümüze kadar alevilerin en temel örgütlendikleri meçra inanç merkezleri değil aksine siyasi dernek veya sendikalar olmuştur. yani alevilik günden güne sadece solcu olmakla eş anlamlı olarak anılcak siyasetten bir türlü kurtulamadık.

R.S.; Din konusunu bir an için kenarda tutalım isterseniz. Siyaset sahasına  atlayacak olursak ALEVİ toplumunun siyasi  rengi nedir. Sağdamıdır? Solda mı?  Yoksa   moda parti AKP'limidir  nasıl görüyorsunuz kendi toplumunuzu. Veya siz bu toplumun lideri olma yolundaysanız  hangi kanada  yönlendirme niyetiniz var? Günün popüler sorusu Başkanlık  referandumunda Aleviler nasıl oy ullanacaklardır ? Genel bir eğilim mi var yoksa toplum geneli gibi  EVETÇİLER VE HAYIRCILAR diye  ayrılıyorlar mı? Tabii siyaset derken sizin de renginiz nedir izah etmekte yarar var.

K.D.; Öncelikle bireysel olarak Alevilerde her siyasi görüşten insanların olduğu belirtmek isterim, netice itibari ile Alevilik bir siyasi görüş değil bir inançtır ve bu inanca bağlı her bir fert kendi özgür iradesi ile siyasi tercihini yapmakta son  derece özgürdür.

Alevilerin siyasi eğilimini 3 grupta toplayabilirim şöyle ki; ana damar olan Kemalist ideoloji en yoğun ilginin toplandığı attık kemikleşmiş oy potansiyeli olarak kabul edilen hatta ve hatta bi siyasi partinin arka bahçesi olarak dahi yer yer eleştirlen en geniş kol bu referanduma hayır diyecek , basın yayın ve sosyal medya üzerinden yaratılan algı ''tekrar padişahlığın geleceği ''kaygısı olduğu için Alevi kesimi çok acılar çektiği monarşiye en son sempati duyacak kesimdir, diğer bir kol ise uç sol diye tabir edilen daha çok genç kesimin ciddi desteğini alan gezi de de görmeye alıştığımız sosyalist kanat oyunun renginin hayır olacağını belirtmeme gerek yok sanırım, en son söyleyebileceğim ise tüm bunların dışındaki bireysel tercih veya sempatiler doğrultusunda hükümet veya milliyetçi kanatlara destek veren Aleviler, buranın evet diyebileceğini ön görüyorum ama yine de seçim sürecinde anketlerin dahi yanıldığını unutmamak gerekir ..  

Ben ise olaya sol veya sağ olarak bakmıyorum, amacımız da mevcut kutuplaşmaların üzerine artı bir kutup daha eklemek değil , bugün Alevileri sadece ve sadece birer oy deposu olarak gören siyasetçilere sempati duyamıyorum. Yıllardır oyunu aldığı kitlenin sıkıntılarından bi haber olan, sadece oyunuzu bize verin yoksa sizi Sivas'ta olduğu gibi yine yakacaklar propagandası yapanları da samimi bulmuyorum aksine şeriat gelirse sizin vay halinize diyenlerin hangi cemaat liderleriyle kol kola oldukları veya onlar için biber gazı yediklerini bugün artık çok net görebiliyoruz.  Oysa düne kadar bunları sadece işin içinde olanlar biliyordu öyle değil mi, ben bu bağlamda muhafazakar veya milliyetçi duruşu olan partilerin tutumunu daha tutarlı buluyorum sağ partiler; cemaat veya tarikatlara yaklaşır oy ister ve sonrasında onlara taviz verir, peki ya sol; oy ister alır sonrası Yok hiç bi zaman da olmadı zaten. Çünkü bizim dertlerimiz ya da kimliğimizi muhafaza etme sıkıntımız solun bi sıkıntısı ya da bir siyaseti değil, bunu beklemek bile yanlış, bir siyasi parti düşünün ki başkanı da Alevi tabanı da Alevi de, ben Aleviyim bile diyemiyor, bizim en büyük eksiğimiz siyasi bilincimizde milliyetçiliğin yer almamasıdır.

Ben-i israilin tarihin bir çok döneminde katliamlara maruz kalıp da, sürgünlerden çıkarak hala var olabilme sebebi sizce ne olabilir? Devrimcilikle mi? Hayır kitaplarına bağlı kalarak birbirlerini tutmalarıyla elbette...

Siyaseti bilmem hatta sevdiğim de söylenemez siyaset sadece kutuplaştırır ayrıştırır, oysa din ve inanış insanları birleştirir , din inananları kardeş kıldığı gibi kişiye ,inanmayanları veya diğer dinlere mensup olanları dışlama hakkı vermez , sömürüye hayır diyenlerin yıllardır bizleri sömürdüğünü gördük biz bu ülkede ...

R.S.: Neden İsrailoğullarını örnek verdiniz? Sizce benzerlikleri var mı alevilerle ? Dernek faliyetleri olarak Anadolu Alevi Kültürünü Tanıtma Derneği hangi misyonu üstelenmektedir.

K.D.; Olmaz mı, Tevrat'ı okuduğumda gördüm ki empati kurmalı ve anlamaya çalışmalıyım karşımda öyle bir kavim var ki, Süleyman sonrası yaşanmış çok ciddi dramlar mevcut, Babil sürgününden tutun da roma sonrası avrupadaki yaşanmış tranvalara kadar, şimdi ise devlet olabilmiş bir kavim peki ya biz , kayıt altına dahi alınmamış, büyük katliamlardan bihaber bir gençliğimiz var tarih ve sorumluluk bilincinden uzak bir nesil yetişitiriyoruz , çok eskiye gitmeyelim cumhuriyet döneminde dahi insanlar yakılırken kameraların çekim yaptığı günleri hatırlayanlar bilir. Tüm bunlar bizler için dersler çıkaracağımız kötü tecrübelerdir. Bizler isteriz ki bu ülkede barış olsun, huzur olsun karedeşlik olsun, insanlar ötekileştirmeyi bırakıp birbirini anlamaya çalışsınlar hakikatte İslam da bunu emrediyor zaten, biz devletle halkımız arasında bir köprü olmak isteyen bir derneğiz, devletine ve ülkesine bağlı bireylerden oluşan ve inancını sürüp, gelecek nesillere aktarmak isteyen insanlar olarak bir araya geldik. Bizim sadece İslam değil, İsevi ve Musevi dostlarımıza da kapımız ve yüreğimiz daima açıktır.



R.S.;Peki sıra geldi en civcivli, soruya

MUM SÖNDÜ  olayı nedir?

R.S.;  Bu  geleneğin (Öyle bir gelenek varsa ) içinde  toplu sex olduğu gerçekmidir?  Hiç şahit oldunuz mu böylesi bir törene ? Veya büyüklerinizden duydunuz mu acaba?

K.D.; Aksine ben bu olayın hakikatte dahi yaşanıp yaşanmadığını bu yaşıma kadar hiç mi hiç duymadım, bunun bir hakaret olduğunu hepimiz biliyoruz Türkmen kızılbaş Alevilerde kadınını paylaşmak koskoca Türk tarihinde görülmüş bir olay değildir. İmam Ali'nin soyunun içinde olduğu peygamber torunlarına Araplar sadece kılıçla değil mescit minberlerinden hakaretler yağdırıyorken günümüz bağnazları da bu hakaret geleneğini sürdürmeyi tercih etmişler anlaşılan. Konu ile ilgili çok ayrıntılı sunumuzu (http://anadolu-alevileri.blogspot.com.tr) bulabilirsiniz. Alevilikte ana, kadın nasıl birer namus ise vatan, bayrak da aynı şekilde bir namustur kimseye teslim edilmez. Üzerimize atılmış iftiranın Osmanlı dönemi Şeyhulislam destekli ülke içi bir siyasi hamlesi olduğunu özellikle belirtmek isterim, devir artık gerçekleri açıkca anlatma devridir her ortamda alevilkle ilgili hakikatleri anlatmaya hazırım.

R.S.; Peki bu işin Aslı nedir ?kim ne sebeple bunu ortaya atmıştır? İşte önemli olan mahrem kısımda bu ... Alevi cemlerinde cerağı (mum) yakılır ve Nur suresinin 30/31 ayeti okunur bu kuran ayetidir . Bunu atıf yapılarak uydurulmuş bir hikaye olmadığı aşikar, peki işin Aslı nedir ?

K.D.;İşin Aslı tüm bu söylentilerin sadece Osmanlı döneminde İstanbul çevresindeki Bektaşi tekkkelerinde yapıldığı iddia edilmesi ve dönemin sultanı 2.mahmudun bu tekkeleri kapatmasıyla sonlanmış olmasıyla da açıklanabilirliliği yoktur
Bu ciddi bir itham ve ciddi bir hakarettir öyleyse bu mum söndüyü yapan insanlar var mıdır ona bakalım, ve bu insanların neden kendi kimlikleriyle değil de kendilerini biz Alevi bektaşiyiz diye gizleyerek yaptıklarına değinmemiz gerekmektedir, son yirmi yılda tüm bu sırlar artık deşifre oldu .

Kenan bey söyleşimizde verdiğiniz samimi cevaplar için teşekkürler ederim.

 
Anahtar Kelimeler:
Kenan DoğanRafael Sadi
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.