Kılıçdaroğlu sığınmacılar konusunda net konuştu
Kemal Kılıçdaroğlu videoda, en geç iki yıl içerisinde sığınmacıları geri göndereceğini ifade ederek, “Türkiye’nin suyu, enerjisi, altyapıları kendi insanının ihtiyaçlarına yanıt verebilecek durumda değil. Tüm bunların üzerine ülkemiz böyle bir yükü daha fazla kaldıramaz. İnanın mümkün değil, bunu çözmek zorundayız” dedi.
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter’dan bir video paylaşımında bulundu. Kılıçdaroğlu, “Sığınmacılar. Kaçaklar” notuyla paylaştığı videoda ülkede yaşanan sığınmacı sorununa ve sınırlardan gelen ‘göç’ görüntülerine ilişkin konuştu.
Sığınmacılar. Kaçaklar. pic.twitter.com/q9flGYHWcw
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) May 2, 2023
“BU BİR KAYNAK SORUNU”
Kılıçdaroğlu videoda şu ifadeleri kullandı:
“Sevgili halkım, seçime çok az kaldı. Sığınmacılarla ilgili son kez karşınızdayım. Bu işi çözeceğiz demek için bu videoyu çekiyorum. Sığınmacı konusu asla ama asla ırkçı bir zemine taşınmayacak. Zaten bir ırk sorunu değil. Bizim sığınmacı sorunumuz temelde bir kaynak sorunu.
Kimseyi korkutmak değil amacım ancak açık konuşmam gerekiyor. Bütün analizler gösteriyor ki önlem almazsak Fırat ve Dicle önümüzdeki 20 yıl içinde kuruma riskiyle karşı akrşıya kalacak. Bu durum sadece Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nde tarımın zarar görmesi, hidroelektrik santrallerimizin işlevini kaybetmesi ve ciddi bir susuzluk yaşanması anlamına gelmiyor. Hem Türkiye, hem güney komşularımız Suriye ve Irak’ta yaşayan 60 milyondan fazla insanın kıtlık ve susuzlukla karşı karşıya kalması demek. önlem almazsak Suriye ve Irak’tan aç mültecilerin Türkiye’ye akın etmesi demek. Türkiye’nin suyu, enerjisi, altyapıları kendi insanının ihtiyaçlarına yanıt verebilecek durumda değil. Tüm bunların üzerine ülkemiz böyle bir yükü daha fazla kaldıramaz. İnanın mümkün değil, bunu çözmek zorundayız.
“AB, RÜŞVETİ VERDİM KURTULDUM KAFASINDAN KURTULMAK ZORUNDA”
Hep beraber oturup bu sorunu çözeceğiz. Önce Suriyeliler’i en geç 2 yıl içerisinde Türkiye, Avrupa Birliği ve Akdeniz bölgesi ülekleri olarak vatanlarına kavuşturmak için birlikte çalışacağız. Suriye yönetimi ile görüşeceğiz. Buradan gidenlerin can ve mal güvenliği için meşru hükümetle protokol yapacağız ve Avrupa Birliği ile Birleşmiş Milletler bu protokole dahil olacak.
“DAHİL OLMAYA MECBURLAR”
Suriye’ye gidecek sığınmacıların evlerini, yolalrını, okullarını, kreşlerini bu işbirliğinden çıkan fonlarla Türk müteahhitler yapacak. Hem ülkemiz hem Suriyeliler kazanacak. Ama bu fonların bir kısmıyla da Türkiye’nin iklim direncini de arttıracağız, buna zorunluyuz. Buna dahil olmaya mecburlar. Yoksa ne Irak, ne Suriye kalacak; herkes Avrupa’nın kapılarına dayanacak.
Türkiye’nin iklim mültecilerine bir tampon olma ihtimali yok, Türkiye kendi insanını durduramaz. Bu yüzden başlatacağımız bu dönüşümle Akdeniz havzası ülkelerine vizyonumuzla liderlik edeceğiz. Avrupa Birliği ile birlikte bu sorunu çözeceğiz. Hem iklim direncimiz artacak, hem bölge tarımı ayağa kaldırılacak, hem ticaret gelişecek hem de herkes kendi toprağında huzur içinde yaşayacak.
Dediğim gibi yoksa ne Suriye ne Irak ne de Avrupa Birliği kalır.
“YA İŞBİRLİĞİ YAPACAĞIZ YA DA HEP BİRLİKTE YOK OLACAĞIZ”
Ben şimdi Avrupa Birliği’ne sesleniyorum, Akdeniz havzası ülkelerine sesleniyorum. Ya birlikte çalışmayı, işbirliği yapmayı öğreneceğiz ya da hep birlikte yok olacağız. Hepsi bizim elimizde.”