İCRAAT

Böylelikle zehirlenme bir psikolojik rahatsızlık olarak tarihte ve tıp literatüründe yerini almış oldu. İsmi de "Vali Zehirlenmesi" olsun bari.

Bir tane metrobüs reklamı yaptılar. Bir adam birinin diğerinin nefesi ile pişpirik oynamadığı bir duraktan metrobüse biniyor. Otuz koltuktan yirmi sekiz tanesi boş. Oturuyor ve ayak ayak üstüne atarak yolculuğunu yaparken gazetesini okuyor. Bu reklama bakan vatandaştan "Ne iyi ettiler de ulaşım sorunumuzu çözdüler, Allah bunları başımdan eksik etmesin" beklenmekte.

Bir kamyonetin arkasına doluştular ve "Zafer budur, AB ye girdik" diye Ankara da tur attılar. Şöför nasıl bir tur attırdı ise bunlara, başları dönmüş olmalı; O gün "Tamamdır girdik" dedikleri AB ile bugün girdikleri AB azıcık şaştı. Demek tutturamadılar. Arap Birliğine girdik. Yedi senedir aynı terane.

Başbakanınız; "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" dedi. Ahali bunu çok sevdi. Aynı başbakan "Bedelli bu ülkenin yüz karasıdır, yetimin hakkını yedirtmem" dedi. Ahali beter sevdi. Yine aynı başbakan bir kaç ay sonra otuz bin euro karşılığında askerliği yan gelip yatma yeri yaptı...ahali buna bayıldı. Askerlik fukaranın gidip yan gelip yatamadığı yer haline geldi...ahali zevkten dört köşe oldu.

Eline tutuşturdukları gazete küpürü ile kürsüden bağıran başbakanın elindeki küpürde ne yazdığını bilmediği ortaya çıkınca ahali başbakanı daha çok sevdi ve bağrına bastı. "Aynı benim oğlan" diyen anneler, "Bundan başbakan olduysa benim oğlandan president of ABD bile olur" diyen babalar sevindiler.

Bugünün bir haberinden Türkiye mizde ilk defa "motor parçası" üreten sekiz bin kişilik bir fabrikayı Bosch firmasının açacağını öğrendik. Motor üretimi yapmakta dev bir adım atmış olacağız diye sevindik. Bir kaç ay önce "Yüzde yüz yerli" diye tanıttığımız taksi otomobilin motorunun eksik parçası yerli olacağı ama markasının da Bosch olacağı için daha bir çok sevindik.