KUR'AN-I KERİM'İ ANLAMAK

Rabbimiz olan Allah tarih boyunca insanları "karanlıklardan nurlara çıkaracak", onlara "doğru yolu gösterecek", din hakkında bilgi edinebilecekleri hak kitaplar, peygamberler ve elçiler göndermiştir.

Ne var ki Kuran'dan önce indirilen hak kitaplar gerek müşrikler gerekse din aleyhinde kasti faaliyet içerisinde olan kişiler tarafından tahrif edilmiş, hükümleri değiştirilmiştir. Bu kitapların içine Allah'ın emri olmayan pek çok hurafe, bidat, batıl inanç eklenmiş, sonunda da ilahi özünden uzaklaşılmıştır. Bu ekleme ve çıkartmalarla öyle ki, haşa din adeta içinden çıkılamaz bir hale getirilmiştir. Bizim hak kitabımız Kuran ise bozulmamıştır; indirildiği ilk günkü gibi saftır. Her ne kadar Kuran'ı tahrif etmek için girişimlerde bulunanlar olmuşsa da Allah bunların önüne bir set koymuş, başarıya ulaştırmamıştır ki bu da Kuran'ın mucizevi yönlerinden biridir.

Allah Kuran'ın bozulmayacağını, kıyamet gününe kadar korunacağını ayetlerde kesin bir hükümle şöyle bildirir:

Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz. (Hicr Suresi, 9)

Batıl, ona önünden de, ardından da gelemez. (Çünkü Kuran) Hüküm ve hikmet sahibi, çok övülen (Allah)'tan indirilmedir. (Fussilet Suresi, 42)

Kuran hayatımızın her evresinde bizim için tek yol göstericimizdir, yegane rehberimizdir. Her insanın, hükümlerinde hiçbir kuşku ve tereddüt yaşamadan teslim olacağı, pratik yaşamında ihtiyaç duyup, uygulayacağı bilgiyi, ahlakı içeren bir kitaptır. İnsanlar Kuran'ı okuyarak yaratılış amaçlarını, Allah'ı razı etme, rahmetini ve cennetini kazanma yollarını, ölüm, ahiret, kıyamet günü ile ilgili ve bunlar dışında daha pek çok bilgiyi, en doğru ve en eksiksiz şekilde öğrenebilirler. Hatta bir kişinin size din hakkında yönelteceği soruların cevaplarını dahi örnekleriyle bulabileceğimiz bir kaynaktır Kuran.

Kuran'da din hakkında her şeyin bilgisi verildiği gibi, insanların ihtilafa düşeceği konular da açıklanmadan bırakılmamıştır. Hatta ayetlerde insanların ihtilafa düştükleri konularda Kuran'a başvurmaları, Kuran'dan sonuç çıkarmaları emredilir:

Biz Kitab'ı ancak, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaman ve inanan bir kavme rahmet ve hidayet olması dışında (başka bir amaçla) indirmedik. (Nahl Suresi, 64)

Kuran'ın en önemli özelliklerinden biri de son derece açık, anlaşılır ve herkese hitap eden özelliğinin olmasıdır. Buna rağmen insanların bir bölümü hala Kuran'ın anlaşılamayacağı yanılgısına kapılabilmektedirler. Kendilerini Kuran'ı anlamak için uzun yıllar akademik bir eğitimden geçilmesi gerektiğine inandırmaktadırlar. Aslında bu iddiada olan kişiler hayatlarında bir kez bile Kuran'ı ellerine alıp okumamışlardır. Okusalar bu iddialarında haksız olduklarını hemen göreceklerdir. Ya da belki okumuşlardır ancak anlamak istememişlerdir veya kendilerini anlayamayacaklarına öylesine inandırmışlardır ki, gerçekten de anlayamazlar. Oysa Kuran, Allah'ın haber verdiği gibi apaçıktır. Ayetlerde Allah insanların rahatlıkla okuyup anlamaları için Kuran'ı kolaylaştırdığını bize şöyle bildirir:

Biz bunu (Kuran'ı) senin dilinle kolaylaştırdık, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyarıp-korkutman için. (Meryem Suresi, 97)

Ayetlerde açıkça gördüğümüz gibi Kuran'ın samimi olarak okuyan her insanın kolaylıkla anlayabileceği bir üslubu vardır. Ki, bazı insanların ahirette Allah'ın huzurunda hesap verirlerken "Benim bunlardan haberim yoktu, bunlar bana bildirilmemişti" diyebileceği, samimiyetsizce mazeretler ileri sürebileceği hiçbir gerekçeleri kalmasın.