Damla PAMİR
İnce
düşünceli, halden anlayan, ideali olan insanlarda dikkat çeken ortak
özellik, genelde bu kişilerin maddi ve manevi sıkıntılar yaşamış
olmalarıdır. Örneğin çocukluğunda maddi sıkıntı çekmiş olan biri sahip
olduklarının kıymetini çok iyi bilir ve buna göre yaşar, israftan
kaçınır, çalışkan ve disiplinli olur. İnsanın karşılaştığı tüm zorluklar
aslında ona ahlaki olgunluk kazandıran vesilelerdir.
Ekonomik
zorluklar, hastalıklar ve savaşlar gibi sıkıntı ve zorluk nedeni olan
konular dünya hayatının önemli bir parçasıdır elbette ancak zorlukları
sıkıntıya çevirmek ya da çevirmemek her insanın kendi tercihidir ve
birçok kişi bu gerçekten haberdar değildir. Çocukluktan itibaren alınan
telkin nedeniyle bazı insanlar rahatlarını bozacak olaylarda hemen
olumsuz bir ruh haline girerek, azap duyabilirler.
Bu
gibi insanlar, zorlukları iman ile çözebileceklerini düşünmezler. Bu
kişilerin tek gayeleri yaşamaktır ve bunu da zorlu bir mücadele içinde
yapmaları gerektiğine kendilerini inandırmışlardır. İşte bu durum, onlar
için hem fiziksel hem de ruhsal çöküşün başlangıcı olmuştur. Bütün
çektikleri sıkıntıların, hüzünlerin, eziyetlerin, acıların ve kavgaların
sebebi bu kişilerin Kuran ahlakından uzak yaşamalarıdır.
Müminler
içinse zorluk ve sıkıntı gibi görünen olaylar bir nimete dönüşür.
Dünyada karşılaştıkları tüm zorlukları iman gücü ile etkisiz hale
getirirler, hemen akılcı çözümler alır, sıkıntının yerine huzuru,
telaşın yerine itidali koyarak güzelliğe çevirirler. Hapse atılabilir,
iftiraya uğrayabilirler, maddi zorluklar içine girebilir, sevdiklerini
kaybedebilirler, hastalıklarla, nefisleriyle denenirler ancak bunların
hiçbiri onlarda sıkıntı oluşturmaz. Zorluk gibi görünen olayları
dışarıdaki yağmuru evden seyreden biri gibi huzur içinde ve sakinlikle
izlerler. Olabilecek en güzel, Kuran'a en uygun olan tavrı göstererek
her an itidalli ve güzel ahlaklı olurlar.
Bu
bir temenni ya da "olsa ne iyi olur" diye düşünülecek bir konu
değildir. İman eden bir insan bu güzelliği doğal olarak yaşar. Herşeyi
yaratanın Allah olduğunu bilen, bu gerçeği düşünen ve kavrayan bir insan
zaten tevekküllü olur, zorluklarda sıkılmaz ve herşeyde hayır görerek
olayları değerlendirir.
Allah'a
tevekkül eden imanlı bir insan başımıza gelen herşeyin biz daha
doğmadan önce belirlenmiş olaylar olduğunu, Allah'ın herşeyi bir anda ve
zamansızlık içinde yarattığını, iman edenler için herşeyde bir hayır
olduğunu unutmaz. Böyle bir insan için elbette ki kızgınlık hissi
geldiğinde öfkesini yenmek kolaydır, maddi sıkıntı içindeyken de huzurlu
olup Allah'a şükretmek kolaydır, hastalık durumunda bunu güzellik
olarak görüp üzüntüden uzaklaşmak kolaydır ya da daha güzeline sahip
olanı kıskanmak değil o kişi için sevinmek de çok kolaydır. Bunun nedeni
imandır.
Hesap
gününde her insan dünyada yaptıklarından sorumlu tutulacak, bunlara
verdiği tepkilerle karşılık bulacaktır. Zorluk anları da dünyadaki
imtihanın en yoğun yaşandığı anlardır ve bu nedenle çok önemlidir.
İman
eden bir insan dünyadaki hayatın değil ahiret hayatının gerçek olduğunu
kalben kabul eder ve asıl olarak ölümden sonra gerçek ve sonsuz hayatın
başladığını unutmadan hareket eder. Dünyada özel bir eğitimden
geçirildiğini, burada bulunuş amacımızın kötü ahlaktan sıyrılmak,
cennete layık insanlar haline gelmek olduğunu bilir.
Bugüne
kadar zorluk içinde yaşayan bir insan da hemen karar vererek bu
ahlaktan kurtulabilir, hiçbir şeyin Allah'tan bağımsız
gerçekleşemeyeceğini düşünerek Allah'a boyun eğer ve Kuran ahlakını
yaşamaya başlayarak gerçek huzura kavuşabilir. Hiçbir zaman geç kalınmış
değildir.
Rabbiniz,
sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih olursanız, şüphesiz O
da, (Kendisi'ne) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır. (İsra Suresi, 25)
Zorluklar güzellik haline gelebilir mi?
Paylaş