Mayalardan sonra Mısır'daki sırlar çözülüyor mu?

Antik Mısır medeniyeti bugüne kadar yaşamış en ileri teknolojiye sahip medeniyetlerden biridir. Mısırlılar, ilkel bir toplumun devamı değil tam aksine çok geniş bir bilgi birikimine sahip, gelişmiş bir toplumdur. Nitekim arkeolojik bulgulara baktığımızda da eskiden var olan toplumların çok ileri teknolojik imkanlara sahip olduklarını, sanat ve estetik anlayışları olduğunu hatta tıbbın kökeninin bile bu gelişmiş medeniyetlere dayandığını görürüz.

Tabii, bunun yanısıra günümüzde dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan bazı toplumlar hala Mısırlıların ileri medeniyet seviyesine ulaşamamışlardır. Mesela, Amerika'da, Afrika'da ve Asya'da çeşitli kabileler hala medeniyet seviyesinden çok geri bir yaşam sürmektedirler. Bu da bize  her dönemde ileri medeniyetler varken, bazı yerlerde de teknolojik imkanlardan uzak daha sade yaşam süren insanlar olduğunu göstermektedir.

Bugünkü yazımda size, Antik Mısır dönemindeki sırlarla dolu mimari ve mühendislik bilgilerinden bahsedeceğim.

Gize'de inşa edilen piramitlerle ilgili muazzam detaylar

Yapılan bazı matematiksel araştırmalar sonucunda, Antik Mısır'da yaşayan insanların çok ileri seviyede matematik bilgisine sahip olduklarını görüyoruz. Bu harika piramitleri inşa eden kişilerin, geometri bilgilerinin yanında, dünyanın eksenini, çevresini ve eksenin ne kadar eğimli olduğunu da bildikleri anlaşılmaktadır.

Pisagor ve Arşimet gibi büyük matematik alimlerinden 2000 sene önce inşasına başlanan dev piramitlerdeki muhteşem özellikler hayranlık uyandıran detaylar barındırıyor.

Bu detaylardan bazıları şöyledir:

-Dünyanın merkezi ile Büyük Piramit arasındaki mesafe, Kuzey Kutbu ile Piramit'in arasındaki mesafeye eşittir.

-Dev Piramit'in dikdörtgen şeklindeki tabanının normal kenar uzunluğu 365,342 Mısır endazesine denk gelir. Bu rakam, günümüzde de kullanılan güneş yılının günlerinin sayısına çok yakındır.

-Dev Piramit'in tabanının yüzeyi, anıtının yarısının 2 katına bölündüğünde, "pi" sayısı elde edilir.

-Dev Piramit'in 4 yüzünün toplam yüzölçümü kendisinin yüksekliğinin karesine eşittir.

Sadece bir kaç tanesini saydığım bu matematiksel detaylar gerçekten de çok heyecan vericidir. İşte Mısır'da kurulmuş olan bu medeniyet ve o dönemde dünyanın çeşitli bölgelerinde var olan diğer medeniyetlerin hepsi akıl sahibi insanlar tarafından inşa edilmiştir. Biz bugün Antik Mısır'daki MÖ 3000 yılında inşa edilen müthiş yapıları inceleyerek hayranlığımızı ifade ediyoruz ve bilim adamları da günümüz teknolojisiyle o eserlerin nasıl yapıldığını tespit etmeye çalışıyorlar.

5000 yıl öncesine uzanan bu muhteşem medeniyetin  bize gösterdiği çok açık bir gerçek var:

Her ne kadar bazı kişiler "ilkel insanların varlığı" masalını anlatsalar da tarihsel bulgular bu durumun tam tersini bize göstermektedir. Tarihin belirli dönemlerinde pek çok yönden son derece gelişmiş topluluklar yaşarken, aynı dönemde medeniyet seviyesinin çok gerisinde kalmış toplumlar da var olmuştur. Nasıl ki günümüzde Afrika'daki bazı kabileler son derece sade bir yaşantı sürerken Amerika'da uzaya mekikler gönderiliyorsa, Anadolu'muzda kerpiç evlerin kullanıldığı köy hayatı yaşanıyorken Ankara'da ve İstanbul'da gökdelenler yükseliyorsa tarihin en eski dönemlerinde de aynı şey yaşanmıştır. Bu durum insanlık tarihinde  ilkelden gelişmişe doğru ilerleyen bir süreç olmadığının çok açık ispatıdır. İnsanlar tarihin her döneminde gayet medeni, ellerindeki imkanlar ölçüsünde konforlu bir yaşam sürmüşlerdir. Bu durum, tarihin ilk zamanlarından beri insanların hep insan olarak var olduğunun da kanıtıdır.