Osman’ın Ağacı Altında | Kitap | Tarih hiç böyle yazılmamıştı!

28 Haziran 2022 Salı 21:00
Osman’ın Ağacı Altında | Kitap | Tarih hiç böyle yazılmamıştı!






Osman’ın Ağacı Altında | Kitap | Tarih hiç böyle yazılmamıştı!

Osmanlı yönetimindeki Mısır’ın ekolojik tarihini çevresel etkilerle değerlendiren çalışma yazar/tarihçi/akademisyen Alan Mikhail’den geldi; Osman’ın Ağacı Altında

Tarih yeniden yazılıyor, iklim krizi geçmişe bakışı da değiştiriyor!

Çevre olaylarının tarihi değişimlere/dönüşümlere etkisi ne olmuş? Balkanlar, Suriye, Irak Filistin, Bağdat, Mısır, Kuzey Afrika coğrafyasında yayılan Osmanlı’da iaşe temini, bölgelerarası ticaret, ekolojik olaylar nasıl şekillendi? Etkisi ne oldu?

Osmanlı bir ekoloji medeniyeti miydi?

Rüyasında ağacın kendi bedeninden çıktığını gören imparatorluk rüyası bize Osmanlı tarihi ekolojik olaylar silsilesi şeklinde yeniden değerlendirilemez mi? Sorusunu sorduruyor. Sorular peşpeşe geliyor; Osmanlıda iklim krizi yaşanmış mıydı? Osmanlı bütün Ortadoğu coğrafyasının ve Kuzey Afrika kıyılarının Akdeniz içinde devam eden ticarette ve emtia tedariğinde ticaret yolları nasıl şekillenmiş, ekolojik değişimler bu akışı nasıl etkilemişti? Yazar Osman’ın Ağacı Altında çalışmasıyla tarihe farklı bir perspektif katıyor, tarihi kayıtları ekolojik bakış açısıyla değerlendiriyor. 

Nil’in bereketli toprakları imparatorluğa neler getirdi?

İklim değişikliği dünyanın gündemindeki yerini tarihte hiç olmadığı kadar çok almaya başladı. Her gün kuruyan göller, asitlenen ve kirlenen deniz ve nehirler, kirli hava, ölen ve yokolan hayvan türleri, aşırı sıcaklıklar vs… haberleriyle sarsılırken çevre haberleri her geçen gün daha çok gündemimize geleceğe benziyor. Bunu öngörün Alan Mikhail ekoloji siyaset arasındaki ilişkileri çevre olaylarını esas alarak 1517 yılı Mısır’ın fethinden 1882’de İngiliz işgaline kadar Osmanlı coğrafyasına etkilerini araştırıyor. 

İklim krizinde Ortadoğu topun ağzında!

NASA, geleceğe ilişkin öngörüsünde iklim krizinin etkileyeceği bölgeler arasında Ortadoğu’yu da sayarken tarihçi akademisyen Alan Mikhail bu çalışmasıyla tarihten ve coğrafyadan farklı ancak her ikisini de içine alan bir çalışma türü ortaya koyuyor.  Osmanlı yönetimi altında Mısır’ın çevre tarihini ve imparatorluğa etkisini kayıtlardan araştırıp ilgili verileri paylaşıyor. Kuşkusuz Alan Mikhail’in bu eseri Ortadoğu’nun tarihi kadar global iklim ve çevre olayları ve toplumsal değişimleri açısından da bir anlam ifade ediyor. 

1517’de Osmanlı yönetimi altına giren bölgenin fethedilmesiyle Nil Nehri'nin hayat verdiği ve tahılın yetiştiği topraklardaki sulama kanalları merkezi idarenin fermanıyla tamir edilerek/ettirilerek önce İstanbul’un ve Akdeniz başkentlerinin tahıl ihtiyacı gemilerle sevkiyat yapılarak karşılanıyor. Yerel unsurları devreye sokan merkezi yöneticiler su kanallarının tamiri, susuzluk ve taşkınların önlenmesi ve diğer ekolojik olayların getirdiği felaketlerin kayıtlarını tutup etkilerini azaltacak politikalar yürütüyorlar. Bölgenin bereket kaynağı Nil nehrinin su ve topraklarının adil paylaşımı ile kırsalın kanal bakımında görevlendirilmesi imparatorluğun bölgeye yönelik ilk uygulamaları olarak kayıtlara geçmiş bulunuyor. 

Ekolojik gerçekler sosyolojik gerçeklerin temelini mi oluşturuyor! 

Bölgede yerelleşmeyi sağlayan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan Cemal Abdunnasır’ın Asvan Barajı hidroelektrik santrallerine kadar uygulanan su kanalları politikası zamanla bölgeye erozyonu getirdi. Ekolojik tarih bugünü anlamak için geçmişin izlerinden yola çıkıyor. 

Osmanlı yönetiminde suyun hayat verdiği verimli bölgelerde zenginlik artmış, yerel yöneticiler etkili olmuş, vadinin ürünleri Akdeniz şehirlerini doyurmuştur. 

Osmanlı fermanlarında verimli bölgelerden tahılların her yıl binlerce hacıyı doyurmak üzere Hicaza gönderilmesi emri yer alır. Merkezi bütçeden sulama kanallarının bakımı ve tamiri için para aktarılır. 

Nil sularıyla gelen salgınlar!

Kuşkusuz Mısır’dan İstanbul’a ve diğer Akdeniz kıyı şehirlerine sadece tahıl taşınmadı. Salgın hastalıklar da tahıl ve diğer emtianın yüklendiği gemiye binen farelerle İstanbul’a ve diğer Akdeniz şehirlerine yayıldı. Bu fareler Nil’in kurak dönemlerinde ve/ya taşkın dönemlerinde sayıca artış gösterip salgın hastalık taşıdı, bu salgın insanları ve hayvanları kırdı, geçirdi. 

Yazar veba salgınına sık sık maruz kalan bölgede veba ekolojisini tarihteki kayıtlardan inceliyor. Bazı kayıtlarda bölgenin yaşadığı salgın gerçeği Mısır vebanın beşiğidir fikrinin oluşmasına neden olurken bazen de   ‘1790’daki salgında şiddetli yağışla gelen felaketin tahılı dümdüz ettiği gibi ortaya çıkan fare pire haşere vs hayvanlar ve insanlara hastalık taşıdı’ fikri yer alıyor.  

Devamında ise yazarın dediği gibi ‘Sel veba kuraklık kıtlık enflasyon ve ölüm döngüsü bütün Mısırı kuşattı. Ölümün soğuk rüzgarı esti’….. 

Osmanlı imparatorluğu yönetimindeki bir üretim bölgesinin tarihini ekolojik kayıtlardan yola çıkarak incelemek kuşkusuz bu eseri önemli hale getiriyor, aynı şekilde yeni çalışmalara kapı aralıyor.  
 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.