Gelişmemiş bağışıklık sistemi yeni doğan bebeklerin çeşitli rahatsızlıklara karşı savunma yapamadığı bir durum oluşturur. Yeni doğan bebekler, henüz annenin bağışıklık sisteminden geçmiş olan düşük bir bağışıklık düzeyine sahiptir. Anne çocuk sağlığı konusunda ebeveynlerin mutlaka bilgi sahibi olmaları ve bebek gelişimine bilinçli şekilde destek vermeleri zorunludur.Tıp bilimin çağımızda ulaştığı seviye, yanı sıra teknolojik avantajlar, anne çocuk sağlığı konusunda yeni bilgiler sağlamıştır. Yeni doğan bebeklerin gelişimlerinin doğru yönlendirilmesi için yeni ve özel yöntemler bulunuyor. Yapılan araştırmalar bebeklerin anne sütü ile beslenme süresinin, en az 6 ay süreyle olması gerektiği sonucunu vermiştir. Her kişinin sağlıklı bir yetişkin olabilmesi, bu asgari 6 aylık anne sütü beslenmesini yapmış olması sayesinde gerçekleşir. Günümüzde anne sütüne alternatif olabilecek zengin besin değerlerine sahip besinler yapay olarak hazırlanabiliyor. Ancak hiçbirinin kapsamı, anne sütünün zenginliğine halen erişemiyor.Anne sütü bebeklerin doğumdan itibaren, vücutlarının tüm gıda gereksinimlerinin karşılanabilmesi sağlar. Beraberinde de vücut fonksiyonlarının ve organlarının sorunsuz şekilde gelişmesine katkı sağlar. Anne sütünün içeriğinde yer alan tüm besin değerleri ve mineraller, bebeklerin vücutlarındaki gereksinimlerin karşılanabilmesine yönelik özel bir yapıdadır. Anne sütü bebeklerin beslenmesi için en etkili, en sağlıklı ve en doğal gıda konumunda bulunmaktadır. Anne sütünün önemi ve bebek gelişimindeki rolüyle ilgili Dünya Sağlık Örgütü bünyesinde hemen her ülkede bilgilendirme çalışmaları yapılıyor. Bunun yanında ülkemizin sağlık sistemi de anne ve ebeveynlerin, anne sütünün önemiyle ilgili aydınlatıcı çalışmaları sürekli devam ediyor. Bu bilgilendirmeler sırasında, özellikle doğumdan sonraki ilk 6 aylık dönemin, sağlıklı yetişkinlik için zorunluluğu konusu üzerinde duruluyor.Bebeklerin tüm gelişiminde etkin rolü bulunan anne sütü, aynı zamanda bebeklerin bağışıklık sisteminin güçlenmesinde de etkilidir. Ancak bazı durumlarda durum ters bir şekilde işler. Anne de bulunan bazı rahatsızlıkların da bebeğe geçişinde anne sütü taşıyıcı role sahiptir. Anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar, çok geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Olağan koşullarda emzirme sırasında azami özen gösterilmesi, hijyen kurallarına tizi bir şekilde uyulması büyük bir öneme sahiptir. Bu sayede olası sorunların bertaraf edilmesi sağlanır. Ancak anne de bir rahatsızlığın gelişmesi veya riskinin bulunması sırasında bile, emzirme konusunda çok büyük bir özenin gösterilmesini gerektirir. Aksi yaklaşım, bebeğin anne sütü yoluyla annenin ileri bağışıklık sistemiyle savaştığı hastalıkları, çocuğuna aktarması anlamına gelir.
Anne Sütünden Bebeğe Geçebilen Hastalıklar Nelerdir? Hamilelik döneminin zorluklarına, doğum sırasında yaşanan fiziki güçlükler eklenince, anne sağlığı doğumdan hemen sonra oldukça hassas bir konumdadır. Annenin sağlığının iyi olmasına, bebeğin sağlığı üzerinde de etkili olmasının da dikkate alınmasıyla, ebeveynler tarafından titiz bir şekilde yaklaşılmasını gerektirir. Emzirmenin büyük önem taşıdığı bu aşamada, annelerin en çok kaygılandığı konular arasında, üst solunum yolları enfeksiyonları geliyor. Grip, nezle gibi bizler için geçici etkileri olan rahatsızlıkların, anne sütü yoluyla bebeğe geçmesi endişesi sıklıkla karşılaşılan bir durum. Annelerin bu tür sağlık sorunları sırasında emzirmeyi kesmeleri de sıklıkla karşılaşılan bir durum.Ancak bu konu tamamen yanlış bilinen bir halk inancıdır. Çağımızın ileri tıp bilimi yaptığı çeşitli araştırmalarla solunum yolu enfeksiyonları, grip gibi hastalıkların anne sütü yoluyla aktarılmadığını belirlemiştir. Dolayısıyla bebeğin anne sütüne en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerde, solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmış annenin emzirmeye devam etmesi de büyük önemdedir. Endişeli ebeveynlerin, bu tür durumlarda, doktor önerisine başvurması, doğru yönlendirilmeleri açısından iyi bir yaklaşım olacaktır. Unutulmaması gereken, grip ve nezle gibi hastalıkların anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında olmadığıdır.Annede var olan tüm rahatsızlıklara karşı vücudunun bağışıklık sisteminin ürettiği antikorlar, anne sütünün de içerisinde bulunur. Anne sütünün bu muhteşem özelliği, antikorların bebeğe aktarılması yoluyla, bebeğin bağışıklık sisteminin de gelişmesini sağlar. Dolayısıyla solunum yolu hastalıklarına yakalanmış annenin emzirmeye devam etmesi halinde, hastalığa karşı üretilmiş antikorların da bebeğe aktarılmasını sağlar. Ancak bu durum diğer birçok hastalık için aynı şekilde değildir. Anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar çok geniş bir çerçeveye sahiptir. Bu sebeple bu hastalıklar ile ilgili mutlaka ayrıntılı bilgi sahibi olunması ebeveynler için önemlidir. Hastalıkların etkileri ve kendisine özgü özelliklerinin bilinmesi, maddeler halinde incelenmesini gerektirir. • Suçiçeği Genel olarak çocukluk sırasında görülüyor olsa da yetişkinleri de etkileyebilen suçiçeği rahatsızlığının oluşmasına Varicella-zoster virüsü neden olur. Kuluçka evresi 10 ila 20 gün arasındadır. Rahatsızlık sırasında, ilk olarak vücut üzerinde içerisi su dolu döküntüler şeklindeki belirtiler oluşur. Vücutta halsizlik durumu ve ateş yükselmesi gibi etkilerde bu duruma eşlik edebilir. z, saç araları, kol, bacak gibi bölgelerde görülmekte olan döküntüler daha düşük seviyedeyken, gövde bölümlerinde çok daha yüksek miktarda oluşmaktadır. Suçiçeği hastalığı anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında yer alır. Bu sebeple hastalığa yakalandığını belirleyen annenin, emzirmeyi kesmesi gereklidir. Suçiçeğine neden olan virüs, çocukluk çağında daha kolay atlatılabilen, ileri yaşlarda daha zorlu geçirilebilen bir hastalıktır.Suçiçeği hastalığına neden olan virüs, iyileşme gerçekleştikten sonra, bağışıklık sistemi tarafından baskılanır. Bununla birlikte vücudumuz içerisinde sessiz bekleyişini de sürdürür ve tamamen yok edilemez. Henüz bağışıklık sistemi çok yeni olan bebeklerin, böyle bir hastalığın virüsüyle erkenden tanışması, güç durumların oluşmasına enden olabilir. Suçiçeği hastalığına karşı oluşan şüphe durumunda, doktora danışıncaya kadar emzirmeye ara verilmesi tavsiye edilir.• AIDS Hastalıkların meydana gelmesini sağlayan mikroorganizmalar yani bakteriler ve mikroplardır. Bunların anne sütüyle bebeğe geçiş yaparak, annede bulunan rahatsızlığın bebekte de ortaya çıkmasına neden olabilir. Anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında en yaygın ve en önemli olan rahatsızlık ise AIDS’ tir. AIDS hastalığının oluşmasına yol açmakta olan HIV virüsünün mevcut özelliği çerçevesinde zaten fazlasıyla bulaşıcı etkiye sahiptir. Anne sütü aracılığı ile bebeğe geçişi son derece yüksek risk taşır. Annenin bir HIV virüsü taşıyıcısı olması durumunda bebeğine anne sütü vermemesi gerekmekte ve kesinlikle bebeğini emzirmemesi gerekmektedir.Günümüzün teknolojisinin de desteğiyle gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda elde edilen ve sürekli güncellenen veriler bulunuyor. Buna göre anne sütünün bebeği rahatsızlıklara karşı, hazır gıda ve mama ürünlerinden çok daha yüksek kalitede ve etkinlikte koruduğu görülmektedir. Yeni doğan bebeklerin henüz immün sistemi tam olarak gelişmemiştir. Bu sebeple çeşitli rahatsızlıklara karşı son derece açık durumdadır. Doğrudan immün sisteme saldıran bir hastalık olan AIDS gibi son derece ölümcül bir hastalıkla bebeklerin karşılaşmasının tehlikesi açıktır. Yeni doğan bebeklerde, yetişkinler için bile ölümcül sonuçlara neden olan AIDS süratli etkiler oluşturacaktır. Bu yüzden de AIDS rahatsızlığı ile mücadele eden ya da HIV virüsü taşıyıcısı olan annelerin, bebeklerini emzirmemesi gereklidir.• Hepatit C Araştırma sonuçlarına göre anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında Hepatit C virüsü de önemli bir yere sahiptir. Hepatit tipleri zaten yapısı gereğince çoğalmaya ve bulaşmaya fazlasıyla meyillidir. Hepatit tipleri arasında en fazla bulaşma kanalı ve yüzdesi bulunan tip Hepatit C olarak öne çıkar. Aynı zamanda Hepatit C, anne sütüyle bebeğe geçebilmekte olan hastalıklar arasında da önemli bir yüzdeye sahip. Hepatit C virüsünün anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında olup olmadığı, bilimsel net bulgulara henüz ulaşılmış değildir. Ancak tıp bilimi deneyimleri ve birikimi çerçevesinde, bu virüsün anneden bebeğe geçebilmesi konusunu yüksek riskli olarak değerlendiriyor.
• Galaksotemi Araştırmalar sonucu elde edilen veriler, anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında Galaksotemi isimli hastalığında bulunduğunu göstermiştir. Bir tür metabolizma rahatsızlığı olan Galaksotemi hastalığı, galaktozun metabolize edilememesine neden olur. Galaksotemi rahatsızlığı bulunan annelerin bebeklerini emzirebilmeleri, donanımlı kliniklerde gözetim altında gerçekleştirilebiliyor.• Madde Bağımlılığı Anne sütü, annede bulunan pek çok zararlı maddeden etkilenebilmektedir. Bu doğrultuda da ebeveynlerin emzirme dönemi içerisinde en az bebek sağlığı kadar anne sağlığına da dikkat etmeleri gerekliliği bulunur. Bu kapsamda annede bulunan çeşitli hastalıklar kadar, yabancı ve zararlı maddelerinde anne sütünden bebeğe geçen maddeler arasında yer aldığı bilinmelidir. Bilimsel araştırmalar sonucunda kanıtlanmış olan söz konusu bu aktarıma ilişkin olarak• Radyoaktif maddeler,• Madde bağımlılığı nedeniyle anne de birikim oluşturan zararlı maddeler,bebek üzerinde doğrudan etkiler gösterir. Anne sağlığı açısından ciddi risk taşımakta olan bu tip yabancı maddeler, bebeklerin ciddi ve hatta ölümcül etkiler dahi oluşturabiliyor. Bu yüzden de günümüzün yaşam standartlarının getirisi olan;• Kanser ve benzeri nitelikteki rahatsızlıklar nedeniyle radyoterapi tedavisi gören anneler,• Madde bağımlılığı bulunan anneler,• Yüksek miktarda radyoaktif maddeye maruz kalan anneler,Doktor kontrolüyle emzirmesine karar verilen gruba dahil olurlar. Bu grupta bulunan annelerin, bebeklerini emzirmemeleri, bebeklerin korunması açısından büyük bir öneme sahiptir.Bu gibi rahatsızlıklar ve etkenler göz önünde bulundurulduğunda bebeklerin, anne sütünden alabildikleri hastalıkların kapsamı sınırlıdır. Tıp biliminin ulaştığı ileri seviyeye rağmen, anne sütünden bebeğe geçen ve geçmeyen zararlı maddeler hakkında kanıtlanmış veri oldukça azdır. Bu nedenle doktorlar çeşitli risk grubuna ayırdıkları hastalıklarla ilgili, farklı sonuçlara ulaşabilir. Annenin herhangi bir hastalığın taşıyıcısı veya kötü alışkanlık sahibi olması durumunda, emzirme konusunda mutlaka doktorlarına danışarak hareket etmeleri gereklidir. Ebeveynlerin bu konuda da bilinçli olması olası kötü sonuçları engelleyecek önemli bir ayrıntıdır.Göğüs Kanseri Anne Sütünden Geçer mi?Çağımızda bayanlar arasında yaygın şekilde görülmekte olan ve hayati risk taşıyan kanser türlerinden birisi göğüs kanseridir. Yeni doğum yapan bayanlar açısından en fazla endişe verici durumların da başında gelir. Özellikle de göğüs kanseri anne sütüyle bebeğe geçer mi? sorusu sıklıkla gündeme gelir. Ancak böyle bir durumun söz konusu olması mümkün değildir. Göğüs kanseri geçirmiş olan bayanlar genel olarak kanserden etkilenmeyen göğüsten bebeğini emzirmektedir. Göğüs kanseri anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında değerlendirilmez.Önemli Not: Günümüzde gerçekleştirilen bilimsel çalışmalarla henüz net şekilde kanıtlanmamış olsa da, emziren bayanların göğüs kanserine yakalanma riskinin, önemli oranda düşüş ölçümlenmiştir.
Anne Sütünden Bebeğe Geçebilen Hastalıklar Nelerdir? Hamilelik döneminin zorluklarına, doğum sırasında yaşanan fiziki güçlükler eklenince, anne sağlığı doğumdan hemen sonra oldukça hassas bir konumdadır. Annenin sağlığının iyi olmasına, bebeğin sağlığı üzerinde de etkili olmasının da dikkate alınmasıyla, ebeveynler tarafından titiz bir şekilde yaklaşılmasını gerektirir. Emzirmenin büyük önem taşıdığı bu aşamada, annelerin en çok kaygılandığı konular arasında, üst solunum yolları enfeksiyonları geliyor. Grip, nezle gibi bizler için geçici etkileri olan rahatsızlıkların, anne sütü yoluyla bebeğe geçmesi endişesi sıklıkla karşılaşılan bir durum. Annelerin bu tür sağlık sorunları sırasında emzirmeyi kesmeleri de sıklıkla karşılaşılan bir durum.Ancak bu konu tamamen yanlış bilinen bir halk inancıdır. Çağımızın ileri tıp bilimi yaptığı çeşitli araştırmalarla solunum yolu enfeksiyonları, grip gibi hastalıkların anne sütü yoluyla aktarılmadığını belirlemiştir. Dolayısıyla bebeğin anne sütüne en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerde, solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmış annenin emzirmeye devam etmesi de büyük önemdedir. Endişeli ebeveynlerin, bu tür durumlarda, doktor önerisine başvurması, doğru yönlendirilmeleri açısından iyi bir yaklaşım olacaktır. Unutulmaması gereken, grip ve nezle gibi hastalıkların anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında olmadığıdır.Annede var olan tüm rahatsızlıklara karşı vücudunun bağışıklık sisteminin ürettiği antikorlar, anne sütünün de içerisinde bulunur. Anne sütünün bu muhteşem özelliği, antikorların bebeğe aktarılması yoluyla, bebeğin bağışıklık sisteminin de gelişmesini sağlar. Dolayısıyla solunum yolu hastalıklarına yakalanmış annenin emzirmeye devam etmesi halinde, hastalığa karşı üretilmiş antikorların da bebeğe aktarılmasını sağlar. Ancak bu durum diğer birçok hastalık için aynı şekilde değildir. Anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar çok geniş bir çerçeveye sahiptir. Bu sebeple bu hastalıklar ile ilgili mutlaka ayrıntılı bilgi sahibi olunması ebeveynler için önemlidir. Hastalıkların etkileri ve kendisine özgü özelliklerinin bilinmesi, maddeler halinde incelenmesini gerektirir. • Suçiçeği Genel olarak çocukluk sırasında görülüyor olsa da yetişkinleri de etkileyebilen suçiçeği rahatsızlığının oluşmasına Varicella-zoster virüsü neden olur. Kuluçka evresi 10 ila 20 gün arasındadır. Rahatsızlık sırasında, ilk olarak vücut üzerinde içerisi su dolu döküntüler şeklindeki belirtiler oluşur. Vücutta halsizlik durumu ve ateş yükselmesi gibi etkilerde bu duruma eşlik edebilir. z, saç araları, kol, bacak gibi bölgelerde görülmekte olan döküntüler daha düşük seviyedeyken, gövde bölümlerinde çok daha yüksek miktarda oluşmaktadır. Suçiçeği hastalığı anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında yer alır. Bu sebeple hastalığa yakalandığını belirleyen annenin, emzirmeyi kesmesi gereklidir. Suçiçeğine neden olan virüs, çocukluk çağında daha kolay atlatılabilen, ileri yaşlarda daha zorlu geçirilebilen bir hastalıktır.Suçiçeği hastalığına neden olan virüs, iyileşme gerçekleştikten sonra, bağışıklık sistemi tarafından baskılanır. Bununla birlikte vücudumuz içerisinde sessiz bekleyişini de sürdürür ve tamamen yok edilemez. Henüz bağışıklık sistemi çok yeni olan bebeklerin, böyle bir hastalığın virüsüyle erkenden tanışması, güç durumların oluşmasına enden olabilir. Suçiçeği hastalığına karşı oluşan şüphe durumunda, doktora danışıncaya kadar emzirmeye ara verilmesi tavsiye edilir.• AIDS Hastalıkların meydana gelmesini sağlayan mikroorganizmalar yani bakteriler ve mikroplardır. Bunların anne sütüyle bebeğe geçiş yaparak, annede bulunan rahatsızlığın bebekte de ortaya çıkmasına neden olabilir. Anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında en yaygın ve en önemli olan rahatsızlık ise AIDS’ tir. AIDS hastalığının oluşmasına yol açmakta olan HIV virüsünün mevcut özelliği çerçevesinde zaten fazlasıyla bulaşıcı etkiye sahiptir. Anne sütü aracılığı ile bebeğe geçişi son derece yüksek risk taşır. Annenin bir HIV virüsü taşıyıcısı olması durumunda bebeğine anne sütü vermemesi gerekmekte ve kesinlikle bebeğini emzirmemesi gerekmektedir.Günümüzün teknolojisinin de desteğiyle gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda elde edilen ve sürekli güncellenen veriler bulunuyor. Buna göre anne sütünün bebeği rahatsızlıklara karşı, hazır gıda ve mama ürünlerinden çok daha yüksek kalitede ve etkinlikte koruduğu görülmektedir. Yeni doğan bebeklerin henüz immün sistemi tam olarak gelişmemiştir. Bu sebeple çeşitli rahatsızlıklara karşı son derece açık durumdadır. Doğrudan immün sisteme saldıran bir hastalık olan AIDS gibi son derece ölümcül bir hastalıkla bebeklerin karşılaşmasının tehlikesi açıktır. Yeni doğan bebeklerde, yetişkinler için bile ölümcül sonuçlara neden olan AIDS süratli etkiler oluşturacaktır. Bu yüzden de AIDS rahatsızlığı ile mücadele eden ya da HIV virüsü taşıyıcısı olan annelerin, bebeklerini emzirmemesi gereklidir.• Hepatit C Araştırma sonuçlarına göre anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında Hepatit C virüsü de önemli bir yere sahiptir. Hepatit tipleri zaten yapısı gereğince çoğalmaya ve bulaşmaya fazlasıyla meyillidir. Hepatit tipleri arasında en fazla bulaşma kanalı ve yüzdesi bulunan tip Hepatit C olarak öne çıkar. Aynı zamanda Hepatit C, anne sütüyle bebeğe geçebilmekte olan hastalıklar arasında da önemli bir yüzdeye sahip. Hepatit C virüsünün anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında olup olmadığı, bilimsel net bulgulara henüz ulaşılmış değildir. Ancak tıp bilimi deneyimleri ve birikimi çerçevesinde, bu virüsün anneden bebeğe geçebilmesi konusunu yüksek riskli olarak değerlendiriyor.
• Galaksotemi Araştırmalar sonucu elde edilen veriler, anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında Galaksotemi isimli hastalığında bulunduğunu göstermiştir. Bir tür metabolizma rahatsızlığı olan Galaksotemi hastalığı, galaktozun metabolize edilememesine neden olur. Galaksotemi rahatsızlığı bulunan annelerin bebeklerini emzirebilmeleri, donanımlı kliniklerde gözetim altında gerçekleştirilebiliyor.• Madde Bağımlılığı Anne sütü, annede bulunan pek çok zararlı maddeden etkilenebilmektedir. Bu doğrultuda da ebeveynlerin emzirme dönemi içerisinde en az bebek sağlığı kadar anne sağlığına da dikkat etmeleri gerekliliği bulunur. Bu kapsamda annede bulunan çeşitli hastalıklar kadar, yabancı ve zararlı maddelerinde anne sütünden bebeğe geçen maddeler arasında yer aldığı bilinmelidir. Bilimsel araştırmalar sonucunda kanıtlanmış olan söz konusu bu aktarıma ilişkin olarak• Radyoaktif maddeler,• Madde bağımlılığı nedeniyle anne de birikim oluşturan zararlı maddeler,bebek üzerinde doğrudan etkiler gösterir. Anne sağlığı açısından ciddi risk taşımakta olan bu tip yabancı maddeler, bebeklerin ciddi ve hatta ölümcül etkiler dahi oluşturabiliyor. Bu yüzden de günümüzün yaşam standartlarının getirisi olan;• Kanser ve benzeri nitelikteki rahatsızlıklar nedeniyle radyoterapi tedavisi gören anneler,• Madde bağımlılığı bulunan anneler,• Yüksek miktarda radyoaktif maddeye maruz kalan anneler,Doktor kontrolüyle emzirmesine karar verilen gruba dahil olurlar. Bu grupta bulunan annelerin, bebeklerini emzirmemeleri, bebeklerin korunması açısından büyük bir öneme sahiptir.Bu gibi rahatsızlıklar ve etkenler göz önünde bulundurulduğunda bebeklerin, anne sütünden alabildikleri hastalıkların kapsamı sınırlıdır. Tıp biliminin ulaştığı ileri seviyeye rağmen, anne sütünden bebeğe geçen ve geçmeyen zararlı maddeler hakkında kanıtlanmış veri oldukça azdır. Bu nedenle doktorlar çeşitli risk grubuna ayırdıkları hastalıklarla ilgili, farklı sonuçlara ulaşabilir. Annenin herhangi bir hastalığın taşıyıcısı veya kötü alışkanlık sahibi olması durumunda, emzirme konusunda mutlaka doktorlarına danışarak hareket etmeleri gereklidir. Ebeveynlerin bu konuda da bilinçli olması olası kötü sonuçları engelleyecek önemli bir ayrıntıdır.Göğüs Kanseri Anne Sütünden Geçer mi?Çağımızda bayanlar arasında yaygın şekilde görülmekte olan ve hayati risk taşıyan kanser türlerinden birisi göğüs kanseridir. Yeni doğum yapan bayanlar açısından en fazla endişe verici durumların da başında gelir. Özellikle de göğüs kanseri anne sütüyle bebeğe geçer mi? sorusu sıklıkla gündeme gelir. Ancak böyle bir durumun söz konusu olması mümkün değildir. Göğüs kanseri geçirmiş olan bayanlar genel olarak kanserden etkilenmeyen göğüsten bebeğini emzirmektedir. Göğüs kanseri anne sütünden bebeğe geçen hastalıklar arasında değerlendirilmez.Önemli Not: Günümüzde gerçekleştirilen bilimsel çalışmalarla henüz net şekilde kanıtlanmamış olsa da, emziren bayanların göğüs kanserine yakalanma riskinin, önemli oranda düşüş ölçümlenmiştir. 






