Senaryo - 1:

Otoparka gidersin. Arabandan iner, görevlinin yanına gelmesini beklersin. Yanına gelen görevli sana bir evrak parçası verecektir ve o evrak parçasında arabanın plakası ve giriş saati yazacaktır ki çıkarken bir karışıklık olmasın. Arabanın sana ait olduğu ve kaç saat kalıp ne kadar ücret ödemen gerektiği belli olsun. Otoparka işin bittiğinde geri gelirsin. Evrak parçasını görevliye gösterirsin ve görevli arabanı yanına getirir. Sen ödemeni yapar ve “hayırlı işler” diyerek ayrılırsın. Her iki tarafta birbirine gülümser.

Şimdi gerçek hayata dönersek;

Otoparka gidersin. Girişindeki görevli sana (arabayı girerken önden gördüğü taktirde) plakayı sorar. Sen plakanı söylersin. Görevli şurada boşluk var oraya çek der. Arabanı çekersin. Olabildiğince düzgün park etmeye çalışsanız da görevli bunu beğenmez ve söylene söylene tekrar düzeltir. Görevliden “ne zaman gelecen ?” tarzı bir soru size yöneltilir. Zaman yazılmadan yarısı kopmuş bir evrak parçası size verilir. İşiniz bittiğinizde geri gelirsiniz. Arabayı rica edersiniz ve görevli “aha bak şurada al da gel” der. Siz arabayı alırsınız. Yapılacak olan ödemeyi görevli yerine siz hesaplarsınız ve “iyi günler” derken sizin suratınıza bile bakılmaz.

Senaryo - 2 :

Taksiye binersiniz. Gidecek yeri tarif edersiniz. Taksici gülümseyerek “hay hay” der ve size keyifli bir yolculuk yaşatmaya çalışır. Siz de inerken ücreti ödersiniz ve “iyi günler” diyerek bir tebessüm alırsınız.

Tekrardan gerçek hayata dönersek;

Her taksici eskiden çok zengin iş adamlarından oluşmaktadır. Hepsi borsa da büyük paralar kaybetmiştir. Bu sebepten dolayı hepsi birer ekonomisttir. Siyasetin kalbi takside atmaktadır. Aslında onlar gizli siyasetçilerdir ve siz onlarla aynı görüşte değilseniz size gücenirler.

Bindiğinizde size ilk olarak “nereye baba ? ya da nereye bacım ?” tarzı kaba bir soru yöneltilir. Siz adresi verdiğinizde ise artık ölümle yaşam arasındaki ince çizgi de seyahat etmektesinizdir. Makas atmalar, size sigara dumanı üflemeler ve her konuşmaya çalıştığınızda her şeyi bildiğini iddia eden taksicinin cümlenizi yarıda kesmesi… Son olaraktan “ah ben bu işleri yapacak adam mıydım” diyerek sizleri empati yapmaya zorlamalar.


İndiğiniz zaman ise siz “iyi günler” dediğinizde direkt gaza basarak yola koyulurlar. Sonuç, yine bir tebessüm veya güler yüzlülük yok.

Senaryo - 3 :

Teknoloji mağazasındasınızdır. Yeni bir alet görmüşsünüzdür ve birinin size onu tanıtmasını istiyorsunuzdur. Çalışan eleman, tebessüm ile yanınıza gelerek size halinizi, hatırınızı sorar ve öğrenmek istediklerinizi size anlatır. Siz teşekkür ederken o da size tebessümle geri döner. Böylece herkes güzel bir gün geçirmiş olur.

Gerçek hayata, çok fazla hayal kurmadan dönersek;

Teknoloji mağazasına gidersiniz. Kimse sizle ilgilenmez. Yardımcı olabilecek birini bulabilmek için 20 - 30 dakika mağazada dolanırsınız ve çalışanlar adeta sizden kaçmaktadır. En sonunda birini bulduğunuzda sorunuzu sorarsınız ve aldığınız cevap “işte orada altında açıklıyor” olur.

Siz yine de teşekkür edersiniz fakat görevli arkasını döner ve size söylenerek gider. Ağzından en son çıkan “ben onun yerinde olacaktım da….” tarzı cümle olur.

Bu senaryolardan çıkarılacak sonuç, çoğu insan çalıştığı işi sevmemektedir. Tabi ki de “iş” çok fazla sevilecek bir algı değildir fakat ne olursa olsun, Avrupa ve Amerika’daki gibi isteyerek yapılmalıdır.

Her şeyi biliyorum, ben patronum, ufak olaylar beni ilgilendirmez vs… tarzı düşünceler hem uzun vade de hızlıca müşteri kaybına hem de marka değerinin yitirilmesine sebep olur. Çalışanın işten ayrılması da an meselesi haline gelir.

Her şeyden önemlisi de bir konuşmadan sonra “teşekkürler” diyebilmek, “tebessüm” gösterebilmek veya “iyi günler” sözcüklerini söyleyebilmektedir. Bunları diyebilmek hem yaşam kalitesini arttırır hem de çalışana gününün iyi geçmesi için ve işine daha çok asılması için teşvik verir.

Türkiye’de ise bu görgü kuralları çok azdır. Bu sebepten dolayı orta gelir tuzağından çıkmakta her geçen gün zorlaşmaktadır. Çünkü yapılan işler isteyerek yapılmadığı gibi çalışmaya ve üretmeye teşvik eden duygusal hoş görürlülük bulunmamaktadır.​

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.